"0"Sorunlu Beylere Envai Çeşit Havuz Partileri...

"0"Sorunlu Beylere Envai Çeşit Havuz Partileri...

İletigönderen Noyan Umruk » Prş Tem 07, 2011 11:26

“0 sorunlu” Bey’ler envai çeşit havuz partilerinde kendilerini havuza kimlerin ittiğini hiç düşünüyorlar mı acaba? Düşünmemeye mecburlar herhalde. Zaten düşünmelerine de gerek yok. Onların adına başkaları düşünüyorlar.

--------------------------------------------------------------------------------

“0” SORUNLU BEYLERE ENVAİ ÇEŞİT HAVUZ PARTİLERİ…

Dr. Noyan UMRUK

“0 sorunlu” Bey’ler envai çeşit havuz partilerinde kendilerini havuza kimlerin ittiğini hiç düşünüyorlar mı acaba? Düşünmemeye mecburlar herhalde. Zaten düşünmelerine de gerek yok. Onların adına başkaları düşünüyorlar. Düşünseler, her seferinde “güzel kadını” kurtarmak ya da birilerine yaranarak iktidarlarını sürdürmek için cumburlop havuza atlamaya bu denli gönüllü olmazlar…

Gelin, biz biraz düşünelim. Beyefendilerin davetli olduğu ilk havuz partisi Kıbrıs’ta idi. Avrupalı efendilerinin güçlü omuz darbesi ile Annan havuzuna itilmekle başlayan macera, kurtarılmak istenen Rum güzelinin redd-i aşkı ile son buldu. Allahın hikmeti, bu redd-i aşk, tesadüfen Türkleri kurtardı. Sonra ilk seçimlerde Türkler kendi kendileri kurtardılar. Beyefendiler hala Rum güzeline kur yapmaya devam ediyorlar. Osmanlı’dan beri tekfur kızları pek makbuldür. Lakin, bu yasak ve karşılıksız aşkın ürünü “limanlar protokolü”nü ne zamandır Meclise getirmeye utanıyorlar. Zaten damat adayını oldum olası beğenmeyen Avrupa’lı ağabeyler de, bu fırsatı kaçırmıyor “Madem öyle, böyle vefasız aşk olmaz, ben de seni eve almıyorum” deyip, Kıbrıs Rum tarafını evlat edinirken, Türk tarafına ambargoya devam. Ne büyük diplomatik başarı ama…

Daha sonra, okyanus ötesinden seslenen küresel efendi “artık, siz kendiniz havuz partileri tertipleyin” diye seslenince Çankaya “beşuş bir çehreyle” “iyi şeyler olacak…” deyiveriyor. “Kürt açılımı”ndan başlayıp, demokrasi açılımında karar kılınan havuz partisi, Habur’da skandale dönüşünce, tarafların hevesleri kursaklarında kalıyor. Davet sahibi efendiler şaşkın şaşkın bakınırken, konukların “atla havuza, bizim Apo’yu kurtar, sonra da havuzu bize bırak git…” talepleri devam ediyor.

Ermenilerle, Ahmet Beylerin şeref konuğu olarak davet edildikleri havuz partisi de okyanus ötesinin talebi ile başlayıp, yedi düvelin nazik! ısrarları ile yaşandı. İki tarafı da havuza itip birbirinizi kurtarın denilince, iki taraf da ters yönlere kurbağalama yüzüp, ne kadar seviştiklerini! dünya aleme göstermiş oldular. Bu arada, saldırgan kızla beşik kertmesi zorlaması, varlıklı Azeri kardaşı kendini ihanete uğramış hissettirip, kızdırıyor. “Atılan taşın ürkütülen kurbağaya değip değmediğini?” sormamak mümkün değildir.

Beylerin canı sıkkın, bunca çabaya karşın ne İsa’ya, ne Musa’ya yaranamıyorlar.(Acele etmeyin, sıra Musa’ya da gelecek.) Bunun üzerine vuruyorlar kendilerini sanatçı, şarkıcı, Roman açılımlarına…

Ya Beyefendinin, 2009 yerel seçimleri öncesi, Davos’da, kapısında “One minute” yazan buz gibi havuza balıklama atlayıp, havuzdan “Ortadoğu amigosu” olarak çıktıktan sonra, Yeşilköy’de bindirilmiş kıtalarca Davos fatihi olarak karşılanması. Bu balıklama atlayışa beyefendiyi iten faktörün, Obama ve yakın çevresindeki demokrat entelektüellerin İsrail yönetimini taşeron marifeti ile uyarması savına ne dersiniz?

Gelelim bir satranç masası şeklindeki Acem havuzuna… Bu havuzun sahibi, yaptıkları her hamlenin, üç adım sonrasını planladığı söylenen bir diplomasidir. Havuz sarhoşluğu ile Takas anlaşmasının önemli bir diplomatik zafer olarak ilan edilmesi erken olmuştur. Türkiye-Brezilya-İran arasında Takas anlaşmasının imzalandığı gün A.B.D., Rusya ve Çin, zaman kazanmak için dünya kamuoyunu yanılttığına inandıkları İran’a güven duymadıklarını çok net biçimde açıklamışlardır. Brezilya dünyanın öbür köşesindedir; sorunun asıl kaynağı İran ise gelişmeleri uzaktan bıyık altından gülerek izlemiştir. Ahmet Bey de zaten Amerikalı meslekdaşlarına “Madem kabul etmeyecektiniz, bizi neden kullandınız?”diye sorup durmuştur.(1)

Bütün bunlar yetmezmiş gibi, 350’si Türk, 600 kişinin gemiye doldurulup Akdenize salınması alelade bir sivil toplum hareketiyse, siz beyler neden günlerce bas bas bağırdınız? Şimdi de sizi itenden değil de dövenden özür bekler durursunuz. Yitip giden 9 can ve aleyhinize gelişen B.M. raporu da cabası…

Şimdilerde dikenli güllerle bezenmiş “Arap Baharı”nı yaşıyoruz.. Teker teker küresel efendilere satışa çıkarıldı “0 sorunlu gülleriniz.” İlkönce Libya, sonra da kardeşim diyerek bahçenizi tamamen açtığınız Suriye. “Ayıyla yatağa girmek zor” demişti rahmetli İsmet Paşa. Allah taksiratınızı affetsin…


(1)OGAN, Sinan; http://www.turksam.org.tr/a2048.html

AYDINLIK G. 07.07.2011
Kullanıcı küçük betizi
Noyan Umruk
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1043
Kayıt: Pzr Mar 08, 2009 13:39

Şu dizine dön: Dr. Noyan UMRUK

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x