11 milyar dolara Trump'a dost olmak

Reis ABD’den döndü. Onu alkışlamaktan başka bir işe yaramayan namı gazeteci kendileri tüccar takımda birlikte. Ama ben meslek olarak en fazla onlara kızgınım. Nasıl olmayayım, bir malı çürüğünü kesekâğıdının altına saklayan pazarcı hesabı yaşadıkları olayları çarpıtarak yalnızca kendi çıkarları için yazdılar. Oldu mu? Çocuklarının arkadaşlarının yüzlerine nasıl bakacaklar? Bırakın arkadaşlarını emekli ana ve babalarının kardeşlerinin suratına nasıl gülebilecekler? Ne diyeyim.

Gelelim ABD ziyaretine. Trump ile dost olmak kaça? Bunun bedelini sorgulama yerine dost kelimesi için ülkeler ne ödedi ona bakın. Mesela petrol zengini, Suudi Arabistan (anlaşılan günahı çok) 110 milyar, hap kadar Katar, 12 Milyar dolar ve kıçında donu olmayan ve bu yılsonuna kadar 170 milyar dolar borcu ödemek zorunda olan Türkiye 11 milyar dolar. Neden bu para veriliyor. Reise ABD’nin bıçkın başkanı dostum desin de başkanlık seçimi yaklaşıyor iç pazarlara satalım diye.

Türk Hava Yolları iflasa giderken ve zarar haberleri yayınlanırken, uçuş filoları daraltılırken, reis kalktı, Amerikalıların Bully’si (Amerikan halkının taktığı takma ad mahalle külhanbeyi anlamına da geliyor) ile görüştükten hemen sonra THY'nin Amerikan Boeing firmasından 40 adet 787-9 Dreamliner uçak almayı planladığı açıklandı. Yani bu konuyu başka yorumlayan ve tehlikeyi görmeyenleri, kusura bakmasın ben başka bir sıfatla tanımlarım.

Peki, gelelim New York’taki temaslara. Bu görüşmelerden Türkiye ile ilgili neler kazanıldı? Cevap yok denecek kadar az. Mesela Suriyeli PKK’nın Amerikalılar tarafından silahlandırılması konusunda hiç. Mesela FETÖ konusunda hiç. Mesela Rıza Sarraf konusunda hiç. Mesela Washington gösterileri nedeniyle tutuklama istenen korumalar konusunda hiç. Mesela Türkiye silah satışları konusunda gene hiç. Bir tek Barzani’ye referanduma gitme konusunda ortak yol var gibi görünüyor. Reis ile Bully arasındaki 45 dakikalık toplantının (Amerikalıların açıkladığı süre) Türkiye’ye yalnızca seyahat bedeli 70 milyon dolar. Bu toplantıda Hulusi Akar ile Hakan Fidan ve damadın ne kadar Amerikan tarafını aydınlattığını da merak konusu.

Bu arada Elçilik avukatı Günay Evinç’e reis tarafından kurdurulan derneğin düzenlediği müminler toplantısında olay çıktı. Reis konuşurken gösteri yapan Amerikalı PYD’lilere atılan temiz dayakta korumalar geri durdu. Ama camii cemaati kendini tutamayarak yumruğu bastı. Yakalanan protestocular sorgulanmaları sonunda serbest bırakıldı.

Kentte canlılığını koruyan ancak bizimkilerin olumlu yanıt alamadıkları Rıza Sarraf davasında da gizli dosya ile ilgili bilgiler sızıyor. Bu sızan bilgiler arasında aklanan paranın 87 milyar Euro, 105 milyar dolar olduğu. Bu paradan 30 milyar dolar komisyon ödendiği. Komisyon ödenen kurumlar arasında bakan-damat Berat Albayrak’ın ilişkisi olan Aktif Bank’ın davada incelenen bankalardan biri olduğu. Öteki şirazeli bankaların Garanti ve Deniz bank olduğu söyleniyor.

Ele geçen yazışma ve telefon konuşmalarından Zafer Çağlayan ve Egemen Bağış’ın bu duruma nasıl bulaştıkları ve kendilerine nasıl komisyon ödendiği de anlaşılıyor. Özetle bizim yalaka Türk basını dışında durumu herkes biliyor.

Olay konusunda 2013 yılında CIA orijinli ABD Hazine Bakanlığı müsteşarı David Cohen’in Ankara’yı İranlı Bank Mellat konusunda iki kez uyardığı, ancak bu durumun Ankara tarafından ciddiye alınmadığı anlaşılmış. Bu anlaşılmada internet korsanlarının damadın mektuplarına sızması sonucunda ortaya saçılmış. Hatta bu mektuplarda bazı ayrıntılarında New York’taki savcılık makamının eline geçtiği belirtiliyor.

Gelelim Barzani kabile reisinin kendisine ülke kurma gayretlerine. Öncelikle bu olayda İsrail’in yanı sıra ABD’nin de yanlarında olduğunun kuşkusu yok. Bakmayın Trump ve Washington’un doğrudan destekliyoruz dememelerine. Hatırlayın ABD ile Iraklı Kürtlerin geçmişi oldukça uzun bir yol ve Saddam’ı yutmaya kadar gidiyor. Hoş bu durumu bir başka ABD kuklası hükümette farkındaydı ki kalktı kola girdiler ve Barzani’nin bayrağını Başbakanlığa çektiler. Arkadaşlar, yazıktır evlatlarımıza, saçma sapan plan ve hesaplar yüzünden telef olmaları yetmedi mi? Amerikalılar, New York’ta Hulusi Akar’ın engin askeri bilgisine başvurmadılar mı? Veya Hakan Fidan’ın muhteşem ve derin istihbaratı durumu aydınlatmadı mı? Görünen o ki kimse onlarla ilgilenmemiş.

Son olarak kimsenin dikkat etmediği konu, Türkiye’nin kısa vadeli borçları. Hatırlayın yılbaşından buyana Türkiye bu borçlarını ödeyemiyor. Uluslararası kredi kurumları 2017 sonuna kadar Türkiye’nin 170 milyar dolar ödemesi gerektiğini yazıyor. Satacak bu büyüklükte ne kaldıysa göreceğiz. Bu arada bir 11 milyarı da reis sarf etti. Hâlâ da harcayıp duruyor. Anlamı yakında ödememiz gereken yeni vergiler ortaya çıkacak. Ne gam ödersiniz olur biter.

Savaş SÜZAL, 22 Eylül 2017