3 Mart 1924: Yüzüncü Yılın Eşiğinde Devrimin 3 Yasası / Cengiz ÖZAKINCI

Araştırmacı - Yazar

3 Mart 1924: Yüzüncü Yılın Eşiğinde Devrimin 3 Yasası / Cengiz ÖZAKINCI

İletigönderen Balasagun » Pzr Mar 06, 2016 13:38

3 Mart 1924: Yüzüncü Yılın Eşiğinde Devrimin 3 Yasası

Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini oluşturan devrimlerden üçü, TBMM’nin 3 Mart 1924 günlü oturumunda, oybirliğiyle kabul edilen üç yasayla yürürlüğe girmiştir.


ResimBunlar; 1- Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğretim Birliği Yasası). [1] 

2- Şeriye ve Evkaf Vekaleti’nin Kaldırılması; yerine Diyanet İşleri Reisliği ile Evkaf Umum Müdürlüğü’nün kurulması,

3- Hilafetin kaldırılması yasalarıdır.

3 Mart 1924 günü TBMM’de kabul edilen bu yasalar, daha sonra, 1961 Anayasası’nın “Devrim Kanunlarının Korunması” başlıklı 153. Maddesi kapsamında hükümleri anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz olduğu bildirilen kanunlar arasında yer almıştır. 1982 Anayasasında da “İnkılap Kanunlarının Korunması” başlıklı 174. Madde ile anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz olarak ifade edilen kanunlardandır.

ResimDergimizin Ağustos, Ekim, Kasım, Aralık 2014, Ocak 2015 sayılarında Hilafetin kaldırılması konusunu işlemiş; bunun hangi nedenlerle gerektiğini ayrıntılı biçimde göstermiştik. Tevhid-i Tedrisat (Öğretim Birliği)’nin neden gerekli olduğunu ise, ilk olarak Ziya Gökalp’in yazılarından öğreniyoruz.

Ziya Gökalp, 1916’da İttihat ve Terakki Cemiyeti Kongresi’ne sunduğu bildiride ve 1917’de Muallim (Öğretmen) dergisinde “Maarif Mes’elesi” (Eğitim-Öğretim Sorunu) başlığı ile yayımlanan iki yazısında [2]  Osmanlı’nın son dönemindeki eğitim ve öğretim karmaşasını şöyle tanımlıyor:

“Türkiye’yi diğer ülkelerden ayıran bir özellik var. Başka milletlerde en seciyeli ve ahlâklı kimseler tahsilde en ziyade ileri gitmiş kimseler arasından çıktığı halde, bizde çoğunlukla bunun tersi gerçekleşiyor. Türkiye’de vatan için en zararlı adamlar medrese veya mektepten nasip alanlardır. Meşrutiyetin ilanından (1908’den) beri gördüğümüz birçok olgular bu çelişik gerçeği teyit etmektedir.”

“Türkiye’de medrese ve mektep, terbiye ettiği kişilerin ahlâk ve seciyesini bozuyor. Bizi diğer milletlerden ayıran bu özelliğin nedeni nedir? Bence bunun bir tek nedeni var: Diğer milletlerin maarifi millî bir nitelikte olduğu halde, bizim maarifimizin kozmopolit (milli olmayan, karışık) bir durumda bulunmasıdır.”

Resim“Maarifimizin kozmopolit olduğunu anlamak için derin incelemelere gerek yoktur, İstanbul’daki kitapçı dükkânlarıyla ders yerlerine tasnifkâr bir bakışla bakmak yeterlidir. İstanbul’da üç tür kitapçı vardır:

1-Sahaflar, 2-Beyoğlu, 3-Babıâli caddesi kitapçıları...

Sahaflardaki eğitim-öğretim Arap ve Acem’e; Beyoğlu’ndaki eğitim-öğretim, Avrupa’ya aittir. Babıâli caddesindeki Tanzimat eğitim-öğretimi ise bu öncekilerin perişan çevirilerinden ve acemicesine aşırma ve taklitlerinden oluşmaktadır.

Millî eğitim öğretimin ise ne kitapları ne kitapçıları henüz vücuda gelmemiştir.”

“Ders yerleri de kitapçı dükkânları gibi üç türlüdür:

1 - Medreseler, 2- Yabacı mektepleri, 3- Tanzimat mektepleri...

Sahafların kitapları, medreselerde; Beyoğlu’mun kitapları, yabancı mekteplerinde; Babıâli caddesinin kitapları, Tanzimat mekteplerinde okutulur. Ders okutulan bu üç yerin farkları birbirinden o kadar açıktır ki; herhangi bir Türk ile on dakika görüşmemiz onun hangisinden yetiştiğini anlamamıza yeter. Aralarındaki bu derin farklarla beraber bu üç ders yeri ortak bir özellik taşır: Oralarda yetişen, Softa, Levanten ve Tanzimatçıların üçünde de kişilik göremezsiniz. Memleketimizin en büyük hastalığı budur.”


Resim


* * *

ResimZiya Gökalp’in bu saptamalarından 4 yıl sonra, M. Kemal, 16 Temmuz 1921’de Ankara’da toplanan Maarif Kongresi’ni açış söylevinde:

“Şimdiye dek uygulanan öğretim ve eğitim yöntemlerinin milletimizin gerileme tarihinde en önemli bir âmil olduğu kanaatindeyim. Onun için bir millî eğitim programından bahsederken eski devrin hurafelerinden ve fikri vasıflarımızla hiçbir ilgisi olmayan yabancı fikirlerden, Doğu’dan ve Batı’dan gelebilen bütün tesirlerden tümüyle uzak, millî seciye ve tarihimize uygun bir kültür kastediyorum. Çünkü, millî dehamızın bütünüyle gelişmesi ancak böyle bir kültür ile sağlanabilir. Gelişigüzel bir yabancı kültür, şimdiye kadar takip olunan yabancı kültürlerin yıkıcı sonuçlarını tekrar ettirebilir” diyordu.

31 Ocak 1923’te, İzmir’de, medreseler konusunda sorulan bir soruyu: “Milletimizin, memleketimizin irfan yuvaları bir olmalıdır. Bütün memleket evlâdı, kadın ve erkek aynı surette oradan çıkmalıdır” diyerek yanıtlayan M. Kemal, 8 Nisan 1923’te yayınladığı “Dokuz Umde” (ilke) programında, öğretim birliği sağlama amacına da yer vermişti.

* * *

Cumhuriyet döneminde, 3 Mart 1924 günü yasalaşan Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğrenim Birliği Yasası), Osmanlı döneminde üç tür eğitimin yol açtığı, birbirine yabancılaşmış üç tür insan yerine; hepsi aynı akılcı-bilimsel eğitim-öğretimle donanmış yurttaşlardan oluşan bir ulus oluşturmayı amaçlıyordu.

1945’e dek uygulanan Öğretim Birliği, II. Dünya Savaşı sonrası, Soğuk Savaş yıllarında, ABD öncülüğünde “Dinsiz Sovyet Rusya’ya karşı Dindar Blok” oluşturma siyaseti nedeniyle örselenecek; ve Ziya Gökalp’in, Osmanlı’nın son dönemi için tanımladığı üç tür eğitime geri dönüş başlayacaktı. Öğretim Birliği’nden geri dönüş sürecinde gelinen nokta; Osmanlı’daki “Sibyan Mektepleri”nin yeniden kurulmasıdır.

Öğretim Birliği’nin parçalanması demek; yurttaşların, birbirlerine kültürel olarak yabancı öbeklere ayrılması; ve farklı eğitimler yoluyla yabancılaştırılan toplumsal öbeklerin birbiriyle sürtüşmesi, çatışması demektir. Bir ülke için bundan daha acı bir son olabilir mi?

Dipçe:
 [1]  Tevhid-i Tedrisat Kanunu. (Öğretim Birliği Yasası) Kanun Numarası: 430 Kabul Tarihi: 3 Mart 1340 (1924) Madde 1. Türkiye’deki bütün bilim ve öğretim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlıdır. Madde 2. Şer’iye ve Evkaf Vekaleti veya özel vakıflar tarafından yönetilen bütün medrese ve okullar Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmıştır. Madde 3. Şer’iye ve Evkaf Vekaleti bütçesinde, okullara ve medreselere ait olan birikimler, Milli Eğitim Bakanlığı bütçesine devredilecektir. Madde 4. Milli Eğitim Bakanlığı’nca, yüksek din uzmanları yetiştirmek için, Üniversitede bir ilahiyat fakültesi açılacak ve imamet ve hatiplik gibi dini hizmetlerin görülebilmesi için de ayrı okullar açılacaktır. Madde 5. Bu yasanın yayımı tarihinden başlayarak genel eğitim ve öğretimle görevli olup, şimdiye keder Milli Savunmaya bağlı olan askeri ortaokul ve liseler ile, sağlık bakanlığına bağlı olan yetim yurtları bütçeleri ve eğitim kadrolan ile birlikte Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmıştır. Bu ortaokul ve liselerde bulunan eğitim gruplarının bağlantıları, bundan sonra ait oldukları bakanlıklar arasında değişiklik suretiyle düzenlenecek ve o zamana kadar orduya bağlı olan öğretmenler orduya bağlılıklarını sürdüreceklerdir. Madde 6. Bu yasalar yayımlandığı talihinden itibaren geçerlidir. Madde 7. Bu yasanın yürütülmesinden hükümet sorumludur.
 [2]  “Maarif Mes’elesi”, Muallim Mecmuası, Birinci Cilt, 1 Haziran 1917, Sayı: 11, ss.322-7 ve 1 Temmuz 1917, Sayı: 12, ss.353-9.


Cengiz ÖZAKINCI, “Bütün Dünya”, Mart 2016
cengizozakinci@butundunya.com.tr
PDF
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Şu dizine dön: Cengiz ÖZAKINCI

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x