4 bin yıllık beyinleri bor madeni korudu

Bilim, teknoloji ve genel ağ (internet) hakkında her türlü yazıyı burada paylaşabilirsiniz. Alt bölümler şunlardır: Uzay, Küresel Isınma / Ekoloji, Bilim ve Toplum, Tutum (Ekonomi)

4 bin yıllık beyinleri bor madeni korudu

İletigönderen Balasagun » Prş Mar 11, 2010 11:05

4 bin yıllık beyinleri bor madeni korudu

Kütahya Seyitömer Höyüğü'nde bulunan ve yaklaşık 4 bin yıllık oldukları belirlenen insan beyinlerinin bor madeni sayesinde günümüze kadar bozulmadan kaldığı saptandı.

AA

Kütahya- Höyüğün kazı grubu başkanlığını yürüten Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nejat Bilgen, 2006'dan bu yana her yıl 6'şar aylık dönemler halinde devam ettikleri kazı çalışmalarını bu yıl planlanan tarihten 1 ay 10 gün önce sonlandırmak zorunda kaldıklarını söyledi.

Prof. Dr. Bilgen, höyükte buldukları yaklaşık 4 bin yıllık 6 insan iskeletindeki beyinlerin küçülmeye başladığını gözlemlediklerini, normal yaşam koşullarında tahrip olmaya yüz tutunca çeşitli kimyasal maddeler kullanarak muhafaza etmeye çalıştıklarını bildirdi.
Daha önce beyin kalıntılarını yerinde inceleyen Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Aydın Sav ile Haliç Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü öğretim üyesi Dr. Meriç Adil Altınöz'ün, bunlardan bir miktar parçayı İstanbul'a götürdüğünü anlatan Prof. Dr. Bilgen, ''Yapılan incelemede beyin kalıntılarında DNA ve sıvı örnekleri tespit edildi'' dedi.


''Beyinlerin bor madeni sayesinde korunduğu belirlendi''

Haliç Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Meriç Adil Altınöz de Prof. Dr. Bilgen'in korunmuş beyinler olduğunu bildirmesinin ardından bu yönde çalışmalara başladıklarını söyledi.
Cesetler üzerinde ilk olarak DNA izlerine rastladıklarını bildiren Dr. Altınöz, daha sonraki çalışmalarda çok enteresan bulgular rastladıklarını belirtti.

Bu enteresan bulguların başında bir dokunun nasıl korunabileceği konusunda çevre koşullarının saptanması olduğunu anlatan Dr. Altınöz, şöyle konuştu:

''Bugüne kadar hep korunmuş bedenler ve cesetlerle ilgilenilmiş. Çünkü hep ölümsüzlüğün sırrını aramışlar. Mumyalama da insanların ilgisini çekmiş. Bugüne kadar dünya üzerinde bulunan bulgulara, ya çok yüksek rakımlardaki büyük dağların tepesinde veya dokuların suyunun alınması neticesinde çöllerde rastlanmış. İlk defa toprağın içinde bu derecede çürümeden kalmış ve beyin gibi yumuşak ve kolay yok olabilecek dokuya rastlandı. Ülkemizin bor madeninde büyük rezerve sahip olduğunu biliyoruz. Bu konuda da Kütahya borlu toprak açısından belki de en zengin il. Nitekim cesette de ciddi miktarda bora rastladık ve bu bor cesetleri korumada etkin olarak ön plana çıktı.
Bunun dışında daha önce çürümemiş cesetlerde ve beyinlerde ulaşılmadık seviyelerde yağ sisteminin korunduğunu, hala sinir sistemine ve beyne özgü bir yağ sisteminin bulunduğunu gördük. Bu ülkem adına çok sevindirici bir bulgu.''



''DNA izlerinden cesedin erkek olduğu belirlendi''

Dr. Altınöz, beynin toprağın altında neden korunduğunu bulmanın, normal dokuların ve beynin korunmasına yönelik çalışmalarda adeta çığır açacağını söyledi.
Yağ asitleri, bor, alüminyum ve magnezyum açısından buradaki toprağın zengin olduğunu, cesette ve beyin dokusunda da bunlara rastladıklarını anlatan Dr. Altınöz, şöyle devam etti:

''Dokulardaki yağların sabunlaşarak korunması da bor madeninden kaynaklanıyor. Yapılan yağ analizi de bunları gösterdi. İncelediğim cesette DNA izleri bulundu ve erkek olduğu saptandı. Türkiye'de ilk defa 3 bin 800 yıllık bir cesette DNA varlığı da tayin edilmiş oldu. Borun toprak altında zengin olarak bulunması ve bunu bir cesedi koruyup çürümesini engellemesi dünyada ilk olarak görünen bir bulgudur.''


''Bugünkü insan beyniyle örtüşüyor''

Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Aydın Sav da Prof. Dr. Nejat Bilgen ve Dr. Meriç Altınöz'ün daveti üzerine bu araştırmaya katıldığını söyledi.

Kendisine gelen beyin parçalarında çıplak gözle çıkan sonucun, hem kemik örneklerinde hem de beyin örneklerinde bulunan bulguların, bugünkü çağdaş insanın bulgularıyla tamamen örtüştüğünü anlatan Prof. Dr. Sav, şunları kaydetti:

''Nero görüntüleme teknolojinden yararlandık. 3 bin 800 yaşındaki bir beynin bugünkü çağdaş insanlığın beyniyle örtüşmesi çok önemli bir bulgudur. Böylece Türkiye'nin ciddi anlamda bilim üretilebildiği, çağdaşlarıyla yarışabilecek kapasitede olduğu bir kere daha ortaya konmuş oldu.''

11 Mart 2010


Cumhuriyet
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Şu dizine dön: Bilim ve Teknoloji

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x