613!... / Figen ÖZEN

613!... / Figen ÖZEN

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş Şub 27, 2014 11:11

613!...

Tarih 25/26 Şubat 1992… İnsanlık tarihinin en utanç verici, en yüz kızartıcı katliamının yapıldığı tarih. Azeri Türk’ünün kanına Ermeni’nin ekmek doğradığı tarih…

‘Kafkasların Milosevic’i; kasap kılıklı 1998/2008 yılarının Ermenistan Devlet Başkanı Robert Koçaryan’ın verdiği emirle Ermeni silahlı güçleri tarafından, hem de dünyanın gözü önünde, Hocalı’da gerçekleşen Azeri Soykırımı… Ermenilerin “Karabağ kahramanı” diye tanımladığı Koçeryan’ın emir ve talimatlarıyla gerçekleşmiştir. Koçeryan ayrıca 1972/1974 yılarında Rus ordusunda görev yapmıştır.

Taşnak ve Ermeni diasporasının büyük desteğiyle, Nisan 1998’de iktidara geçen Koçaryan, Hocalı katliamının mimarlarından olduğunu unutmuş olmalı ki, ilk iş olarak Türkiye’ye yönelik sözde ‘soykırım’ iddialarının dünya üzerinde tanınmasını Ermenistan'ın en önemli dış politika hedeflerinden biri olarak açıklamıştır...

Ve bir başka cani, Öcalan Koçeryan’a mektup yazarak Ermenilerin haklı davalarında yanlarında olduğunu belirtmiştir.

“Özellikle kapitalist modernite ve onun tapınağı ulus devletlerin saçtığı zehir nedeniyle bu toprakların adeta halklar ve kültürler mezarlığına döndü. “Bizler sadece Kürt halkının değil bu kadim coğrafyanın, başta Ermeni halkı olmak üzere bütün halklarının ve inançlarının özgürlüğü için mücadele ediyoruz. Zorlu koşullarıma rağmen sürdürmeye çalıştığım barış arayışının hiçbir halkın zararına ve aleyhine olmayacağı, olamayacağı 30 küsur yıllık mücadelemizin her anında saklıdır.”

Öcalan’ın göre, Ermeni halkına yönelik 1915 yılında, zalimce bir soykırım uygulanmıştır. Ermenilere mücadelelerini, çatışmayı hedefleyen uluslararası sermaye güçlerinin ve lobilerinin sinsi amaçlarından uzak durarak sürdürmelerini, “naçizane önerim” diye de bir öneride bulunmuştur.

Kısacası bir “insan kasabı”, diğer bir “insan kasabı”na akıl(!) vermiştir.

Karabağ ve Hocali!

Kafkasya dağlarının güney doğusunda yer alan, 4392 km2’lik Dağlık Karabağ, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin sınırları içinde Kür ve Aras nehirleriyle Gökçe Gölü arasında, batıda Ermenistan Cumhuriyeti sınırına, güneyde İran sınırına çok yaklaşan, kuzeyden güneye 120 km, doğudan batıya ise 35-60 km uzunlukta dağ ve ovalardan oluşan bir bölgedir.

Kıbrıs adasının yarı büyüklüğünde olan bu bölge, maden yatakları, mineral suları, orman ürünleri ve tatlı su balıkçılığı ile ekonomik yönden önemli bir merkezdir. Karabağ, Kafkaslar bölgesinin hâkim bir noktasında; Azerbaycan, Ermenistan ve İran’ı kontrol edebilecek bir konumdadır. Bugün bölgede devam eden egemenlik savaşlarında bölgenin, jeopolitik konumunun da payı büyüktür. Karabağ bölgesi çok eski zamanlardan beri Türklerin yurt toprağıdır.

Ancak küresel çeteler için asli olan toprağın üstündekiler değildir. Cinsi, dini ne olursa olsun, insan önemi yoktur. Karabağ’da bulunan maden yatakları, mineral sular ve 210.000 hektar tarım arazisi onların arsız iştahlarını kabartmaktadır.

Taşnak, Hınçak ve Ermeni diasporasının büyük desteğiyle, Nisan 1998’de iktidar koltuğuna oturan Koçeryan, ellerindeki Hocalı’da katledilen Türklerin kanı henüz kurumadan, Ermenistan’ın en önemli dış politika hedefini açıklamıştır. Türkiye’den emperyalizmin en büyük yalanı “Ermeni Soykırımı”nı kabul etmesi istenecektir.

Karabağ-Hocalı köyünde 25-26/Şubat/1992’de, Rusya’nın da desteğiyle Ermeniler, Türklere “Soykırım” uygulamıştır.

Üstelik Batı’nın yazılı ve görsel basını vahşeti, işkenceyi gözlemlemiş ve ister, istemez Türklere uygulanan soykırımı, dünyaya duyurmuştur.

3 Mart 1992’de BBC1 Morning News saat 07.37’de normal yayın akışını durdurarak şu haberi vermiştir; “Canlı yayın muhabirimiz 100 den fazla Azeri erkek, kadın ve bebek dâhil olmak üzere çocuk cesetleri gördüğünü ve bunların başlarına yakın mesafeden ateş edilerek öldürüldüğünü rapor ediyor.”

16 Mart 1992 tarihli Newsweek gazetesi… Pascal Privat ve Steve Le Vine’nin haberi: “Geçtiğimiz hafta Azerbaycan yine bir morgun mahzeni gibiydi; bir caminin arkasına geçici olarak kurulmuş morga sürüklenerek getirilmiş düzinelerce ceset ve yas tutan mülteciler... Bunlar 25 ve 26 Şubat tarihinde Ermeni kuvvetleri tarafından istila edilen Yukarı Karabağ bölgesindeki Hocalı köyünün Azeri sakinleriydi. Cesetlerin çoğu kaçmaya çalışırken yakın mesafeden vurulmuştu, bazılarının yüzleri paramparça idi, bazılarının kafa derileri yüzülmüştü…”

Gazeteci Daud Kheyriyan, Ermeni olmasına rağmen, yapılanlara isyan etmiş ve ‘For the Sake of Cross’ (Haçın Hatırı İçin) kitabında (Sayfa: 62-63) vahşeti aşağıdaki satırlarla tanımlamıştır.

”...Gaflan denen ve ölülerin yakılmasıyla görevli Ermeni grup, Hocalı’nın 1 kilometre batısında bir yere 2 Mart günü 100 Azeri ölüsünü getirip yığdı. Son kamyonda 10 yaşında bir kız çocuğu gördüm. Başından ve elinden yaralıydı. Yüzü morarmıştı. Soğuğa, açlığa ve yaralarına rağmen hâlâ yaşıyordu. Çok az nefes alabiliyordu. Gözlerini ölüm korkusu sarmıştı. O sırada Tigranyan isimli bir asker onu tuttuğu gibi öteki cesetlerin üstüne fırlattı. Sonra tüm cesetleri yaktılar. Bana sanki yanmakta olan ölü bedenler arasından bir çığlık işittim gibi geldi. Yapabileceğim bir şey yoktu. Ben Şuşa’ya döndüm. Onlar “Haç’ın Hatırı İçin” savaşa devam ettiler.”

14 Mart 1992 tarihli Fransız "Le Monde" gazetesi: "Ağdam'da bulunan basın mensupları, Hocalı'da öldürülmüş kadın ve çocuklar arasında kafa derisi soyulmuş, tırnakları çıkarılmış üç kişi görmüşler. Bu, Azerilerin propagandası değil bir gerçektir."

Rus "İzvestiya" gazetesi 4 Mart 1992: "Kamera kulakları kesilmiş çocukları gösterdi. Bir kadının yüzünün yarısı kesilmişti. Erkeklerin kafa derisi soyulmuştu."

Yabancı basın dahi “Haç”ın hatırı için Türklere yapılan soykırımı kınamış ve vahşice bulmuştur.

Katledilen Türkler, kendi yurtlarında, analarını, dede ve ninelerini savunamadılar. Silahları ellerinden alınmıştı. Hocalı köyünü korumaya ant içmiş 200 gönüllünün ve Hocalı köyünün üzerine Ermeniler, acımasızca güçlü silahlarla geldiler.

Hey, babam hey, sanki karşılarında bebe, belik, ak pürçekli nineler, dedeler yoktu. Koskoca bir orduyla savaşacakmış gibi silahlanmışlardı.

9 tank,4 zırhlı taşıyıcı, 70 piyade zırhlı savaş aracı,4 Strela-10 roket sistemi, 8 top ve 57 havan topu…

Diri, diri yakılan insanlar, analarının memelerine, çivi ile çakılan süt bebelerinin kesik başları, diri, diri derisi soyulan çocuklar ve karşılarında şarap içen vahşi katiller…

Gök kubbe sarsıldı, bulutlar ağladı Azeri Türk’ünün sahipsizliğine… Toprak, Türk’ün asil kanıyla kucaklaştı… Tarih 26/Şubat/1992’ydi.

Sonuç… 63 çocuk, 106 kadın, 70 yaşlı tam 613 kişi, 613 Türk katledildi. Hem de hiçbir insanın aklının ve mantığının kabul edemeyeceği, yüreğinin kaldıramayacağı bir vahşetle…

Hocalı’da “Tek bir Türk kalmayacaktı.” Koçeryan’ın emri böyleydi. Türk’e “soykırım” uygulanmıştı.

Ve 613 sayısını unutmazsak, şehit Azeri Türklerini her sene hatırlar ve anarsak, görevini yapan kişilerin rahatlığını vicdanımızda hissedebilecek miyiz?

Tarih 6/Eylül/2008… Dağlık Karabağ Savunma Ordusu eski Komutanı Sarkisyan Ermenistan Devlet Başkanı… Türkiye-Ermenistan arasında milli maç var. Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Erivan’da, tarihe geçmeyi başarıyor. Nasıl mı?

Türk’ün katili Sarkisyan’ın ayağına giderek ve stadyumda, mesheb-i gayri sahih, küresel çetelerin dölleri bir güruha Türk devletini yuhalatıyor.

Adamlar 3T diyorlar. Senden TOPRAK, TAZMİNAT ve TANIMA istiyorlar. Sen Akdamar’daki kiliseyi, benim Türk milletinin parasıyla restore edip, çan seslerinin, ezanı bastırmasına izin veriyorsun.

Onlar “Ağrı bizim” diyorlar, sen sınırları açıyorsun.

Bugün Karabağ’da Türk toprakları işgal altındadır. Aslında o topraklar Hocalı’da şehit edilen Türklerin emanetidir bizlere…

Kardeş Azerbaycan, can Azerbaycan… Bağımsızlık Savaşı’nda Türk milletinin yanındaydı.

“23 Mart 1921?de Azerbaycan hükümeti talep etmediği halde Türkiye’ye Azerbaycan halkının hediyesi olarak 30 sistern petrol, 2 sistern benzin, 8 sistern yağ gönderdi.

Nerimanov, Mustafa Kemal Paşa’nın yazdığı mektuba yazdığı cevabi mektubunda her gün kazanılan başarılarla Türk halkının emperyalizmden kurtulma günlerinin yaklaştığını, bu yüzden kahraman Türk halkını kutladığını yazıyor ve sonra ilave ediyordu;

“Paşam, bizim Türk milletinde kardeş kardeşe borç vermez. Kardeş, her zaman kardeşinin elinden tutar. Biz kardeşiz, her zaman elinizden tutacağız ve tutmaya devam edeceğiz.''

(A.Şemseddinov - Kurtuluş Savaşı Yıllarında Türkiye-Sovyetler Birliği Alâkaları, shf.66)

Bugün biz kardeşimizin yanında değiliz. 1992’den yana tüm iktidarlar zamanı nutuk atmakla geçirmiştir. Halbuki “Tek millet-iki devlet”iz biz. Soydaşız, kardaşız.

“Kara sayfa- insanlık suçu-katliam”…

Yeterli değil. Hiç biri yeterli değil. 613 bir soykırımın, Hocalı’da yapılan, Türk soykırımının simgesidir.

“Azerbaycan’ın sevinci sevincimiz, kederi kederimizdir.” M. Kemal Paşa

613 bir sayı değildir, Türk’e yapılan soykırımın belgesidir.

Unutulmayacak, unutturulmayacaktır!

Figen ÖZEN, 25 Şubat 2014

Resim
http://www.milliiradebildirisi.org
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Figen ÖZEN

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x