Bu gün bir değişiklik yapıp Aşk’tan bahsedelim isterseniz.

Eski dönem Arap toplumundaki köleler gibi kendilerini pazarlamaya başladı insanlarımız, gençlerimiz. Duygudan yoksun, yalnızca gösteriş ve çiftleşme üzerine kurulu bir kültür haline getirildi o en kıymetli değerlerimiz bilmem farkında mısınız? Sahiplenme, sadakat yerini her çiçekten bal alma devrine bıraktı. Karşı cinse alınan hediyeler ölçüsünde kıymet görüyor artık sevginiz…

Toplumun gözü önünde, gençlerin kendilerini uğrunda yerden yere atacak kadar benimsediği idoller, evlilik kurumunun gereksiz olduğundan, evliliğin aşkı öldürdüğünden bahsederek gençlerimize de bu anlayışı hızla yerleştirmekte… Boşanma vakaları, aldatmalar, çarpık ilişki cinayetleri, gazetelerin hacminin yarısı kaplamakta, yalnızca bunlarla ilgili haber yayınlayan bir gazete çıkarılsa kesinlikle konu sıkıntısı yaşanmayacağı ise bir gerçek.

Hiç kullanılmadığı kadar sık dile getirilmeye başlandı; tek gecelik ilişkiler, yaz aşkları vs…

Toplumun cinsellik dürtüleri hiç sömürülmediği kadar sömürülmekte egemen güçlerce… Bireyde meydana gelen bu cinsel açlık sonucunda toplumda yaşanan sıkıntılara, soygunlara, çarpıklıklara, işgallere duyarsız, yalnızca kendisini karşı cinse beğendirme, daha şık görünme, daha çok erkek-kız arkadaş edinme derdinde bir nesil ortaya çıkıyor.

Tabi ki sizin ya da benim anladığım tarz bir şıklık, hoşluk değil bu… Holivut’un ya da daha bu tarafa gelirsek medyamızın dayattığı, kalça ve göğüs ölçülerine indirgenmiş bir güzellik bu bahsettiğimiz. Kalem kaş, ok kirpik, lüle saç artık rağbet görmüyor, izlediğimiz zarafet ve asaletten yoksun kadınların ne kadar taklit edildiğiyle alakalı artık güzellik… Ne kadar benzersen o kadar güzel ya da yakışıklısın anlayışı kısaca…

Aşk deyince eşcinselliğe değinmeden geçmek olmaz sanırım. Bir hastalık veya sapma olarak görülen eşcinsellik artık “tercih” olarak sunuluyor. Bu tercihi benimseyen şarkıcı, sanatçı! şahsiyetler şöhret olma yolunda yarışa bir adım önde başlıyorlar rakiplerinden… Akşam saatlerinde çok izlenen bir kanalda erkek arkadaşı ile olan ilişkilerini öylesine duygusal bir tarzda anlatıyor ki ünlü modacımız, sunucunun gayriihtiyarî “ ne güzel, aaa, ne hoş” ünlemleri sıradan hale geliyor.

Daha da komiği mi? Türkiye’nin en çok izlenen kanalında iki erkek tercihlerinin gereğini layıkıyla yerine getirdikten sonra, yataktan çıkıp sigaralarını içerken RTÜK’ümüzün bu dizide ki sigaraya sansür koyması…

Kimlik krizi yaşayan, ahlaki gelişim çağının en buhranlı döneminde ki gencimize sunulanlar bunlar iken hangisi umursar ekonomik krizi, cari açığı, şehitleri, yanı başında çıkacak olan savaşı, terörü, zamları, sınav sistemini, kopyaları ve yüzlercesini…

Aşk’tan bahsedecektik değil mi? Artık gençlerimizin aşktan anladıkları da yukarıdaki satırlar değil mi zaten? Sözümde durmuşum…

Kaybımız yok çok şükür…



Ömer YILDIZ, 2 Nisan 2012
http://www.facebook.com/mryldz46
mr_yldz@hotmail.com