Hiçbir zaman, hiçbir gerekçe ile kabul edemeyeceğim bir ceza olan 'idam cezası' hakkında yapılan tartışma dolayısıyla, nostaljik cümleler havada uçuşmaya başladı.

Bir nostalji kokusu alsak da, neyin nostaljisi olduğunu hemen hatırlayamadık.

Mesela, bazı yabancı amcalar bizden AB'yi unutmamızı istemişler. Duyunca, "AB neydi yahu ?" dedik.

Akepe çölünde yaşadığımız için, benim aklıma gelen ilk şey "Atsız Bedevi" oldu ama, amcaların arasında bizim Ladandik'i görünce, birden her şeyi hatırladım.

007'li filimlere özenip dünyayı ele geçirmeye kalkışan bir kötü adam örgütü olan Küresel Sermaye'ye ait, çok uluslu şirketler marifetiyle, insan hayatının ve iş gücünün ucuz ve baskı altında olduğu yerlerde yaptırılan üretimin, alım gücü yüksek yerlerde pazarlanması üzerine kurulmuş, çok ayıplı bir sistemin, en hınzır merkeziydi AB.

Üretim ayağı Çin'de olan bu kölelik sisteminin, öteki ayağını koyduğu, her türlü melanet felsefesinin yapılarak, allanıp pullanıp, hukuka bağlandığı bir bürokrasi fabrikası ve kötü adam örgütünün bütün kötülüklerine karşı, insanlığı koruyabilecek tek yapı olan ulus devletin sucuk yapıldığı, bir mezbahaydı AB.

Türkiye'deki ulus yapısını bölüp parçalamak için, Pekaka kongrelerinde alınan kararları bile yazdığı raporlara eklemek dahil olmak üzere, ne lâzımsa yapan, "Demokratikleşme" , "Reform" falan, diye büyülü sözcükler kullanarak insanlarımızı uyum yasalarıyla uyutmaya çalışan, çok yakında başımıza büyük belalar getirecek olan "Yerel Yönetimler Yasası"nın mazeretini yaratan, bir Pandora kutusuydu AB.

Pekakanın uyuşturucu ticaretiyle geçindiğini bilmesine rağmen, sırf Türkiye'ye zarar verebilmek uğruna, kendi çocuklarının uyuşturucu ile zehirlenmesine dahi razı olacak kadar insanlıktan çıkabilen, azılı bir "Türk Düşmanlığı" deposuydu AB.

Bu liste çok uzun ama, bizim artık AB ile kaybedecek zamanımız kalmadı. Devletimiz yıkılıyor.

AB'li yabancı amcalara selam olsun. Bize kendilerini bir daha hatırlatmasınlar.

Selçuk Tınaz