ABD - PKK İlişkisi ve İktidarın ABD'ye Yönelik Açıklamaları / Mithat Akar

Üniversiteli Gençler Burada Yazıyor

ABD - PKK İlişkisi ve İktidarın ABD'ye Yönelik Açıklamaları / Mithat Akar

İletigönderen mithat akar 1923 » Pzr May 29, 2016 0:58

Resim
Resim
ABD / PKK İlişkisini Yeni Keşfedenler : Günaydın!


ABD / PKK ittifakından bahsederken , bizi neredeyse "HAİN" ilan eden, "Müttefikimize çamur atıyorlar", "Bunlar Rusçu" diyenler , ABD'nin "Stratejik müttefik" olarak PKK / YPG'yi gördüğünü bizzat "yetkili" ağızlardan söylemesini beklediler muhtemelen.

Türkiye'deki milli kuvvetlerin yıllardır tespit ettiği bir gerçek var :

ABD'nin Ortadoğu'daki varlığı, Musul/Kerkük Türkmenlerini , bölge ülkelerinin toprak bütünlüğünü ve nihai olarak Türkiye'nin milli güvenliğini tehdit ediyor.

Özellikle Irak'a ilk saldırının başladığı 1991'den günümüze kadar, İncirlik Üssü'nden kalkan Amerikan uçaklarının bölücü terör örgütüne destek vermeye başladığı dönemden beri, ABD / PKK ilişkisi TSK komuta kademesi tarafından açıktan ifade edilmeye başlandı.

Bunu tespit eden J.Gn.K.Org. Eşref Bitlis Paşa , bir suikast sonucu 1993 yılının Şubat ayında şehit edildi.

J.Binbaşı Cem Ersever, hem istihbari anlamda hem de sahada yürüttüğü terörle mücadele esnasında, ABD / PKK işbirliğini tespit etti. Aynı yıl şehit edildi.

ABD'nin Irak üzerinden Türkiye'ye dönük planlarını ön gören Org.Hüseyin Kıvrıkoğlu'na yönelik, 1997 yılında, kendisi Kara Kuvvetleri Komutanı iken, Toros-2 adlı tatbikatta suikast girişiminde bulunuldu.

Türkiye'de, ABD'nin gerçekleştirdiği benzer şekilde yüzlerce operasyon var. Bizim son hatırladıklarımız 2003 Temmuz ayında Türk Timine yönelik Süleymaniye Saldırısı ve 2005 - 2015 arasındaki dönemde, Ergenekon ve Balyoz gibi kumpaslarla Türk Ordusu'na kurulan tertipler.

Bir kez daha belirtelim : ABD için faydalı olan, tehdit içermeyen durum ve koşullar, Türkiye'nin milli menfaatlerine zarar veren ve tehdit içeren bir çatışma yarattı / yaratıyor.

Büyük Ortadoğu Projesi, ABD'nin, Türkiye'nin de dahil olduğu ülkelerin sınırlarını değiştirme planının adıdır. Bunu da Türkiye'nin toprak bütünlüğünü ortadan kaldırarak sonuca vardırmak istiyor. Irak'ta yaptığı ve Suriye'de yapmak istediği ile, Türkiye'de stratejik olarak belirlediği hedef budur.

NATO'nun "Kaptan Köşkü"nde oturan ABD'nin stratejik müttefiki bu yüzden Türkiye değil; bölgede uydu devlet konumunda olan Barzani devleti ve onunla birlikte PKK ve PKK'nın uzantıları olan PYD/YPG/PJAK'tır.

ABD denetiminde olan NATO'nun Türk topraklarında 40'tan fazla üssü bulunmakta. Yani Türkiye, uluslar arası "meşruiyet" gerekçe gösterilerek, bölücü terör örgütünü destekleyen yabancı devletler tarafından "yasal olarak" işgal edilmiş vaziyettedir.

Bu gerçeği görmek için, ABD'li yetkililerin bizzat açıklama yapmasına gerek yok.

Başkanlık hevesinde olan birilerinin, "ABD akıllı olsun, ya biz ya YPG" demesi ise, Türk Devleti ile bölücü örgütü eşitleme mantığının doğal sonucudur. ABD'ye yönelik titrek kükremelerin arkasında, "stratejik müttefik olarak beni gör." demenin ifadesi var. Aynı Eş Başkan , yıllardır PYD/YPG'ye destek veren aynı ABD'ye Mart ayında da aynı tercihi sunmuştu.

Sormak lazım :

ABD'nin bölücü örgüte verdiği desteğe "karşı çıkmak" için, ABD askerlerinin YPG armalı üniformalarını görmeniz mi gerekiyordu?

Defalarca "YPG benim Kara Gücüm" diyen bir devlete, birimizi tercih et" demek devlet adamlığı ile örtüşen bir tavır mı?

Irak'ın kuzeyinde Kukla Kürt Devleti kuran ABD'nin, Suriye'nin kuzeyinde kurmayı düşündüğü Kürt Koridoru planı ortada iken, ABD zaten YPG/PKK'dan yana tavır koymuş olmuyor mu? Buna rağmen hala ABD'ye umut bağlayarak, "Beni tercih et" demek ne anlama geliyor?

Salih Müslim'i ( PYD'nin sözde sorumlusu ) 5 kez misafir eden politik iktidar, PYD'nin silahlı uzantısı olan YPG'yi şimdi mi keşfetti?

Sorular çoğaltılabilir. Ancak şu kesin bir gerçek : Mili güvenlik stratejimizi her anlamda olumsuz etkileyen NATO'da kaldığımız ve Türkiye'nin toprak bütünlüğünü ortadan kaldırmak isteyen ABD'yi "müttefik" olarak gören bir anlayış yönetime egemen olduğu sürece terör örgütü "içeride" güçlenmeye devam edecek.

Unutmayalım. Türk Ordusu'nun en güçlü olduğu dönem, NATO ya da ABD'nin stratejisi ile değil, kendi milli stratejimizle hareket ettiğimiz dönemdir.

Örnek : 1991 - 1999 arasında bölücü terör örgütünün 23 binden fazla üyesi imha edilmiştir. Bölücü örgüt o dönemde askeri olarak yenilmiş, ancak özellikle 2003'ten sonra ABD'nin Irak'ı işgal etmesi ve "Çözüm Süreci"nin başlatılması ile yeniden güçlenmiştir.

https://www.facebook.com/profile.php?id=100006232153226
Mithat Akar - Gaziantep
Kullanıcı küçük betizi
mithat akar 1923
Üye
Üye
 
İletiler: 298
Kayıt: Çrş Ağu 28, 2013 16:18

Şu dizine dön: Gençlik Diyor ki

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x