Amerika'nın Savaş Planı (Soykırım Yalanı ve Tasarısı)

Tartışma Alanı

Re: Amerika'nın Savaş Planı (Soykırım Yalanı ve Tasarısı)

İletigönderen avrasya » Çrş Mar 17, 2010 23:29

Tayyip Erdoğan, Ermeni soykırım iddialarının başka ülkelerin Meclislerinde kabul edilmesi bizi ilgilendirmez diyor !

Başbakan Erdoğan bilmeden mi konuşuyor yoksa Milleti bilmiyor sanıyor da mı böyle konuşuyor?

AB ülkeleri yasalarında Soykırım inkarını suç olarak tanımlıyor ve hapis cezası öngörüyor.

Örneğin Tayyip Erdoğan , Türkler Ermenilere soykırım yapmadı dese ???

AB Müktesabatı gereği, Soykırım inkarı nedeniyle hakkında tutuklama kararı çıkarılır ve Almanya ,Fransa veya İsviçrede yargılanabilir !

Şaka değil ..
Kullanıcı küçük betizi
avrasya
Üye
Üye
 
İletiler: 279
Kayıt: Prş Oca 15, 2009 23:08

Re: Amerika'nın Savaş Planı (Soykırım Yalanı ve Tasarısı)

İletigönderen Oğuz Kağan » Cum Mar 19, 2010 21:18

Türkiye soykırımı tanıyan ülkelere dava açabilir

Birbiri ardına soykırımı tanıyan 21 ülkeye karşı Türkiye’nin dava açması gündemde. CHP ve MHP’li vekiller konuyu tartışmaya açtı. Ancak parlamentolarında soykırımı tanıyan ülkelere karşı dava açılıp açılmayacağına ilişkin son kararı hükümet verecek. Hükümetten ise şu ana kadar ses yok.

Dava konusundaki ilk tartışmayı MHP Ankara Milletvekili Deniz Bölükbaşı gündeme getirdi. Bölükbaşı, hafta başında yaptığı açıklamada, Ermeni iddialarının uluslararası alanda tanınması çabalarıyla Türkiye'nin bugüne kadar "siyasi zeminde" mücadele ettiğini belirterek, yargı zeminine geçilmesinin tartışılması gerektiğini söylemişti.

Yaklaşık 35 yıl Dışişleri Bakanlığı’nda görev yapan Emekli Büyükelçi Bölükbaşı, hukuki zeminin dayanağının ise 1948 tarihli Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi olduğunu ifade etmişti.

Meselenin hukuki zemine taşınması girişimleri bir süredir devam ediyor. Bölükbaşı'nın yanı sıra bir diğer emekli büyükelçi, CHP İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ da bu konuda bir çalışma hazırladı.

Elekdağ’ın ilk olarak 2008 yılında hazırladığı bu kapsamlı çalışmayı, güncelleyerek kısa bir süre önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e de sunduğu bildiriliyor.


İKİ HUKUKİ YOL

BM Soykırım Sözleşmesi'ne ve soykırımla ilgili bugüne kadar içtihat oluşturan mahkeme kararlarına dayanarak yapılan bu çalışmalara göre, Türkiye'nin önünde iki hukuki yol var.

Bunlardan ilki, bugüne kadar Ermeni iddialarını tanımış olan 20'yi aşkın ülke hakkında Uluslararası Adalet Divanı'na başvurulması.

İkinci yol da Ermenistan'a 1915 olaylarının değerlendirilmesi için Lahey Uluslararası Tahkim Mahkemesi'ne gidilmesi önerisi yapılması.

BM Soykırım Sözleşmesi, geçmişe dönük olarak işletilemiyor. Bu nedenle de Türkiye'nin ikinci seçeneği gündeme getirmesi için ilk etapta yapması gereken Sözleşme'nin 1915 olaylarına uygulanmasını kabul etmesi.


BİRİNCİ SEÇENEK: TÜRKİYE SOYKIRIMI TANIYAN ÜLKELERE DAVA AÇAR

Elekdağ'ın yaptığı çalışmaya göre, Fransa ve iddiaları kabul eden diğer ülkeler, BM Sözleşmesi'ni iki açıdan ihlal ediyor.

Sözleşme'ye göre, bir devlete yöneltilen soykırım suçlamasının yetkili hukuki mercilerin tahkikatına dayanması gerekiyor. Ayrıca, soykırım eyleminin varlığının saptanması için yine Sözleşme'de belirtilen yetkili mahkemenin karar alması bir zorunluluk.

Dolayısıyla Türkiye, söz konusu iki gerekliliğin olmamasına rağmen Ermeni iddialarının tanınmış olmasına itiraz etme hakkına sahip.

Soykırım Sözleşmesi'nin 9'uncu maddesine dayanarak Uluslararası Adalet Divanı'na yapılacak bu başvuruda, dünya parlamentolarının 1915 olaylarının "soykırım" olduğuna karar verme yetkilerinin olup olmadığı ve yine Sözleşme'nin 2'nci maddesine göre olayların "soykırım" tanımına girip girmediği sorularının yanıtlanması istenebilir.


İKİNCİ SEÇENEK: TÜRKİYE, ERMENİSTAN’I İKNA EDİP, TAHKİME GİDER

İkinci seçeneğin izlenmesi durumunda birinci yoldakinin aksine Türkiye'nin tek başına hareket etmesi mümkün değil. Çünkü ülkeler arasındaki ihtilafların tahkime götürülebilmesi için bütün tarafların rıza göstermesi şartı bulunuyor.

Bu durumda, Lahey Tahkim Mahkemesi'nin konuyu değerlendirebilmesi için Türkiye'nin yanı sıra Ermenistan’ın da bunu kabul etmesi gerekiyor.

Elekdağ'ın hazırladığı çalışmada, Ermenistan'ın bu öneriyi kabul etmesi veya reddetmesi durumunda yaşanabilecekler inceleniyor.

Ermenistan'ın öneriyi kabul etmesi durumunda, tahkimle ilgili hukuki süreç de başlamış olacak. Ancak iki tarafın birlikte kuracağı hakemlik organının çalışabilmesi için tarafların bir "tahkimname" yani süreci belirleyen bir metin üzerine anlaşması gerekiyor. Bu metnin hazırlanmasının yıllar sürebileceği belirtiliyor.

Ancak çalışmada, "Erivan'ın tahkim yolunu kabul etme olasılığı sıfırdır" deniliyor. Çünkü Ermenistan'ın elinde yeterli kanıt olmadığı için kabul etmeme olasılığı ağır basıyor.

Üstelik, tahkim seçeneğini kabul edecek bir Erivan hükümetinin 1915 olaylarını tartışma konusu haline bile getirmeyen Ermeni halkına bu kararını anlatması da oldukça zor.

Ermenistan'ın kabul etmemesi durumunda, Türkiye'nin uluslararası alanda moral ve siyasi üstünlüğü ele geçireceği ifade ediliyor.

Çalışmanın sonuç bölümünde ise, "Türkiye'nin tahkim önerisinde bulunması, her açıdan yararınadır. Hiçbir riski yoktur. Türkiye'nin bu yolda bir önerisi dünyanın ezberini bozacak, Türk savlarına inandırıcılık sağlayacaktır" deniliyor.


Hürriyet, 19 Mart 2010
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Amerika'nın Savaş Planı (Soykırım Yalanı ve Tasarısı)

İletigönderen avrasya » Cum Mar 19, 2010 22:13

Uluslararası Adalet Divanı ya da Lahey !

1-Uluslararası Davalarda kimin borusu ötecek?

2-Ermenistan Tahkimi niye kabul etsin?
Ayrıca ,bu soykırım yalanı Ermenistandan ziyade emperyalizmin meselesidir.
3 milyonluk ermenistan ve 3 milyonluk diaspora, emperyalizm olmasa ne yazar ,ne okur ...

1915 tehcirini emperyalizmin gölgesindeki Uluslararası Mahkemelere taşımak kendi kendimize tuzak kurmaktır.

Türkiye Dik dursun , Batı kapısından zincirlerini kırsın, Avrasyada Egemen yerini alsın
Bak o zaman Batının yalanları kalır mı ...

Batı ile de , Bütün dünya ile de o zaman ilişkilerimiz normalleşir.

Ama bu tabi ki ABD_AB ci siyasetçiler ve hükümetlerle olmaz.

Bunun için Milli Hükümet şart.

Türkiyeden önemli şahsiyetler, siyasetçiler , Sanatçılar, Yurtsever Aydınlar, Doğu Perinçekle birlikte Avrupanın başkentlerinde emperyalizmin Ermeni soykırım yalanlarını ,
yalanlar üzerine kurulan yasalarını, parlementolarından çıkardıkları kararlarını, Avrupanın Başkentlerinde batının yüzüne çarptı ve çiğnedi.

Doğu Perinçek ,İsviçre mahkemesinde batıya tarih ve hukuk dersi verdi .

Doğu Perinçek'i esaret altına alan emperyalistler ve işbirlikçi Akepe mi emperyalistlerin yalanlarına karşı Türkiye'yi savunacak ?

Akepe kendi tabanını bile bu konuda inandıramaz.
Kullanıcı küçük betizi
avrasya
Üye
Üye
 
İletiler: 279
Kayıt: Prş Oca 15, 2009 23:08

Re: Amerika'nın Savaş Planı (Soykırım Yalanı ve Tasarısı)

İletigönderen Oğuz Kağan » Cmt Mar 20, 2010 18:56

Ermeni Soykırımı Yalanı İngiliz Gizli Örgütünce Nasıl Hazırlandı?

İngiltere Atatürkçü Düşünce Derneği’nin Başkanı Kağan Güner’in kaleme aldığı uzun ama önemli bir yazıyı yayınlıyoruz…

Tarih: 26 Ocak 2010, İngiltere Atatürkçü Düşünce Derneği’nin Londra Üniversitesi’nde içlerinde diplomatlar, büyükelçiler, Ankara Devlet Operası’nı kuran Carl Ebert’in oğlunun da içinde olduğu aydınların yer aldığı 350 kişiyi aşkın seçkin katılımcı ile İngilizce olarak düzenlenen ‘’21st Century Leader: Mustafa Kemal Atatürk’ konferansı. Konuşmacılar; Fuad Kavur ve Andrew Mango. Konferansta İADD standını ziyaret eden; İrlanda Komünist Organizasyon’un ATHOL yayınevi editörü ve yetkilileri, bizlere 2009 yılında yayınladıkları bir kitabı sunuyorlar. Kapağında Atatürk’ün kalpaklı bir fotoğrafı var. 21X14 cm ebatında küçük puntolarla 540 sayfa basılmış kitap, Türkiye üzerinde oynanan oyunların ve en önemlisi de Ermeni Soykırımı yalanlarının tarihsel belgelerini ‘ilk defa’ yayınlıyor.

Forgotten Aspects Of
Ireland’s Great War on Turkey
1919–1924
(Unutulan Yönleriyle İrlanda’nın Türkiye’ye Karşı Büyük Savaşı: 1914–1924)
Yazan: Dr. Pat Walsh
Yayınevi: ATHOL BOOKS, 540 sayfa, Belfast 2009


Yazar Dr. Pat Walsh, İrlanda ulusal mücadelesinin sosyalist aydınlarından birisi. Çalışmalarını İrlanda ulusal tarihi üzerine odaklamış ve İrlanda ulusal kimliğinin şekillenişi üzerine zengin araştırmaları mevcut. Bunlardan en önemli iki tanesi şu kitaplar:
(İrlanda Cumhuriyetçiliği ve Sosyalizm, Cumhuriyetçi Hareket’in Politikaları 1905-1994) -Irish Republicanism and Socialism, The Politics Of The Republican Movement 1905-1994
(Sivil Haklar Mücadelesi’nden Ulusal Savaşa, Kuzey İrlanda Katolik Politikları 1964-74) -From Civil Rights to To National War, Northern Ireland Catholic Politics 1964-74

ATHOL Yayınevi ise; İrlanda ve genel olarak Britanya’da ‘küçük fakat üst düzeyde etkili’olarak tabir edilen The British and Irish Communist Organisation (B&ICO) (Briton ve İrlandalı Kommunist Organizasyon) olarak bilinen Maoist kökenli organizasyonun yayınevi. Londra, Belfast, Cork ve Dublin merkezli olarak faaliyet gösteriyor. Grubun lideri 1935 doğumlu Brendan Clifford. 1965 yılına kadar “İrlanda Komünist Grup” olarak faaliyet gösteren grubun içinde yer alan Clifford, 1965 yılındaki büyük bölünmede, Maocu kanadın liderliğini üstlenerek gruptan ayrıldı. Troçkist kanat Gerry Lawless’ın liderliğinde Irish Workers Group adını aldı. ATHOL BOOKS yayınevi Belfast’ta bu yıllarda kuruldu. Yayınevi aynı zamanda aylık Irish Political Review ve haftalık The Irish Communist and Workers Weekly yayın organlarını çıkarıyor.

2009 yılında yayınlanan kitabın tanıtımı; Dublin ve Belfast’ta ‘Öğretmenler Sendikası’ tarafından yapıldı. Söz konusu kitap şu anda İrlanda’da Ulster ve Sinn Fein çevrelerinde okunuyor ve inceleniyor. Bu kitapta İrlanda ve dünya tarihinde ilk defa açıklanan tarihsel belgelerin ışığında dile getirilen düşüncelerin siyasallaşması; dünya politikalarında deprem etkisi yaratabilir. Kitabın en büyük önemi belki de bu. Neden? Dr. Pat Walsh, kitabın önsözünde şu vurguyu yapıyor:

İrlanda Cumhuriyeti Atatürk’ün açtığı yoldan kurulmuştur. Atatürk sadece Türk Devleti’nin değil İrlanda Cumhuriyeti’nin de kuruluş temellerinde vardır.

Dr. Walsh bu saptamayı yaparken, İrlandalı tarihçilere” gelin tarihimizle yüzleşelim” çağrısı yapıyor. Türkiye’de aynı çağrıyı yapan bir takım “aydın” takımının Atatürk’ü reddetmesinin aksine, Dr.Walsh Belfast’ta Atatürk’ü 2010 yılında halkının karşısına çıkartıyor. Bunu da bir tarihçi sorumluluğu ile yapıyor.

Sözkonusu kitabın Türk okuyucular için birçok açıdan önemi mevcut. Öncelikle Ermeni soykırımı fabrikasyonun Londra’da İngiliz Devleti’nin içinde oluşturulmuş bir gizli örgüt eliyle nasıl geniş kapsamlı olarak hazırlandığını ve meşhur Mavi Kitap’ın bu örgütten nasıl çıktığının belgelerini ilk defa açıklıyor. Bunu yaparken de 540 sayfalık dev eserini akademik bir omurgaya oturtuyor:

1- Osmanlı İmparatorluğu ile Britanya İmparatorluğu arasındaki devlet mekanizmasını karşılaştırıyor. Osmanlı’daki hoşgörünün Britanya Devleti’nde olmamasının felsefi temellerini tartışıyor.

2- İngiltere’de bir zamanlar varolan olumlu Türk imajının, 1nci Dünya Savaşı’na giden süreçte değiştirilmesi için uygulanan gizli örgüt faaliyetleri sonucunda nasıl değiştirildiğini anlatıyor. Olumsuzlanan Türk imajı ile dağılan Osmanlı topraklarının Batılı güçlere hazırlanması ve ABD’nin İngiltere yanında savaşa sokulması için nasıl kullanıldığını anlatıyor.

3- İrlanda ulusal mücadelesinin, Türkiye ve Atatürk’ü kendilerine model olarak nasıl aldıklarını açıklıyor.

Kitabın içeriğini Türkiye kamuoyuna sunmadan önce son bir noktayı vurgulamak istiyoruz. Bu yazıyı hazırlarken, sıkıntısını çektiğimiz en büyük konu, İrlanda tarihinin Türkler açısından neredeyse hiç bilinmemesi gerçeği oldu. Halbuki, İrlanda ulusal mücadelesi 1900’lerin başlarında dünyada Atatürk ve Lenin gibi iki devrimci önder tarafından yakından takip ediliyordu. Atatürk’ün İrlanda halkının İngiliz emperyalizmine karşı mücadelesine dair, Atatürk’ün Meclis konuşmaları ve Kuvayı Milliye dergisindeki başyazıları mevcut. Öte yandan Lenin, İrlanda mücadelesini ‘burjuva ulusal’ diye küçümseyen Rosa Lüksemburglarla sert tartışmalara girerken, sürekli olarak Türkiye ve İrlanda örneklerini veriyordu. Bu yüzden Türkiye’nin emperyalizme ve Ermeni soykırımı yalanlarına karşı verdiği mücadeleye, kimsenin aklına gelmeyen İrlanda’dan uzanan destek aslında hiç şaşırtıcı olmamalı. Aşağıda okuyacağınız satırlarda bizim hiçbir yorumumuz yoktur.

Okur için özetlenen kitabın bu makalede kullanılan sayfaları şunlardır:

Syf.25-Türklere karşı kullanılan ilk faşist entellektüel W.E.D.Allen
Syf.190-Gizli örgüt elemanı Mark Sykes’ın The Times gazetesindeki makalesi
Syf.192-Weelington House’da ajanlaştırılan yazarlar komitesi.
Syf.195-Ermeni soykırımı fabrikasyonu nasıl hazırlandı.
Syf.197-Mavi Kitabın arkasındaki gerçek.
Syf.198-Malta Sürgünleri davası Londra’dan nasıl yönetildi.
Syf.206-Türklere karşı propoganda faaliyeti.
Syf.207-Anti Türk Kampanyası’nın formülasyonu.


Avustralya ve Yeni Zelanda ulusal uyanışının başlangıcı kendi tarihçileri tarafından Çanakkale Savaşı olarak gösterilir. Avustralya ve Yeni Zelanda ulusalcılığının resmi tarih yazımı Çanakkale ile başlar. Anzaklar olarak bilinen, Britanya İmparatorluk Ordusu içindeki Avustralyalılar ve Yeni Zelandalılar ilk defa Çanakkale’de ‘We are not English anymore’ (Artık İngiliz değiliz) demişlerdir. İrlandalılar bu tarihi yeni yeni tartışmaya başlıyorlar. Pat Walsh’un kitabı bu anlamda İrlanda milliyetçiliğine ve ulus devlet tarih dökümanlarına bir meydan okuma. Neden? 1912-1914 yılları arasında İrlanda İç Savaşı’nın tarafları olan Protestan ve Katolik İrlandalıların, Britanya İmparatorluğu’na bağlılık taraftarı Uslter Gönüllüleri ve IRA temelinde örgütlenen bağımsızlık yanlısı katoliklerin milis örgütlenmeleri, 1nci Dünya Savaşı’nda Britanya Ordusu içinde Türklere ve Almanlara karşı ‘omuz omuza’ savaştılar. Bu tarihe dair, Longman yayınevinin aylık tarih dergisi World History’nin son sayısı Mart 2010 sayısında da Goldsmith University’den Richard Grayson, ‘Düşmanlar Birleşti’ makalesinde İrlanda’nın düşman milis taraflarının 1nci Dünya Savaşı’nda nasıl birleştiklerini anlatıyor. 2002 yılında Oxford Universitesi’nden Adrian Gregory ve Senia Paseta da ‘Savaş Bizi Birleştirdi mi?’ başlıklı bir kitap yayınlamışlardı.

Dr. Walsh kitabında İrlanda iç politikasını ve Amerika’daki güçlü İrlanda lobisini, Ulster, Sinn Fein ve İrlanda Hükümetlerini hep beraber ‘tarihle yüzleşmeye’ davet ediyor. Resmi tarih belgelerini açıklamaya davet ediyor. Kitabın 5 ve 22nci sayfalarındaki önsözde şunları belirtiyor:

“...Sorumuz ortada duruyor: Kasım 1914 yılında İrlanda Türkiye ile niye savaşa girdi? İrlandalı tarihçilerin sormaya tenezzül etmediği bu soruyu şu anda bu yazar soruyor. İrlandalılar kendilerine karşı hiçbir yanlış davranış içinde bulunmayan ve üstelik 1847-8 yılları arasındaki büyük açlık yıllarında kendilerine yardım elini uzatmış Türklere karşı Britanya İmparatorluğu adına savaştı. Her şeyden önce neden İrlanda Türklerle savaştı? Neden İngiltere yüzyıl boyunca müttefiği olan Türklere savaş açtı? Bütün bunlar yanlıştı ve bu sorular yanıt bekliyor. Yanıtlar, ortaya çıkarılmamış İrlanda’nın 1nci Dünya Savaşı’nda Türkiye ile 1914-24 yılları arasındaki savaşının belgelerinde gizli.
Karşınızdaki yazar bu soruları sorarken 1919 ve 22 yılları arasındaki gazeteleri inceledikten sonra, kaçamayacağı bir sonuca da ulaştı. 1nci Dünya Savaşı Kasım 1918 yılında sona ermedi. Bu olgu bir sürpriz değil. İrlanda, Türkiye ile 1924 yılına kadar savaşın içinde oldu...


İkinci unutulan gerçek ise, Modern Türk Ulusu’nun kurucusu ve emperyalizme karşı Türk direnişinin kahramanı Mustafa Kemal Atatürk, modern İrlandalı tarihçiler tarafından ‘sekter yayıncılık’ yapmakla suçlanan Katolik Bülten (Catholic Bulletin) gazetesi tarafından büyük bir saygı gördü.Katolik Bülten; Atatürk ve Türk Cumhuriyeti’ne açık bir destek verirken, İngilizlerin kurulmakta olan İrlanda ve Türkiye Cumhuriyetlerini engellemek için aynı yöntemleri uyguladığına dikkat çekti.

Katolik Bülten ”İngiltere Türkiye ve İrlanda’ya karşı aynı taktiklerle mücadele ederken, tarih her iki Cumhuriyet’in de kuruluşuna şahit oldu” diyor ve ekliyor ”Tabii ki tek bir farkla, İrlandalılar kaybetti, Türkler kazandı.” Ve ekliyor:
“1924 Lozan Antlaşması’ndan sonra, kurulamayan İrlanda Cumhuriyeti, Türkiye ile savaşın sonunda Britanya İmparatorluğu’na bağlanmaya zorlandı. -Sinn Fein üyelerinin 1914 yılında kendilerini Redmond’un savaşından ayrı tutmalarına rağmen- Lozan Antlaşması ile Türkiye bağımsız ve hükümran bir devlet olarak tanındı.”
“Birçok yönden bu hikaye üç antlaşmanın masalıdır” diyor Dr. Walsh ve devam ediyor: “1921 Anglo-İrlanda Antlaşması, 1923 Lozan Antlaşması ve 1920 yılında yenilen bir ulusa 1920 yılında silah doğrultarak dikte edilen; unutulan Sevr Antlaşması.”


Dr. Walsh kitabında kullandığı tarihsel dökümanları şöyle sıralıyor: “Hanns Froemberg’in 1938 yılında basılan Atatürk kitabı, Catholic Bulletin gazetesinin 1922-24 nüshaları, Lozan Antlaşması tutanakları” Catholic Bulletin’de yer alan saptamaları ve belgeleri şöyle özetliyor:

“1921 Anglo-Irish Antlaşması’na karşı çıkan Fianna Fail (*) ortaya çıkarken Atatürk’ün örneğini izleyerek bağımsız İrlanda’yı kurmuştur. Böylece, belki de Atatürk’ün, Türk Devleti’nin kurucusu olmanın yanısıra... bağımsız İrlanda fikrinin oluşmasında da payı vardır.
İrlanda’ya yetki devri (devolution) veren Yurt Yasası (Home Rule) 1914 yazında kanunlaştı. Yasa maddesi 1912 yılında Parlamentoya sunulduğunda, İrlanda’daki Britanya İmparatorluğu içinde kalmak isteyen protestan ULSTER örgütü, yasaya ülkenin bölünmesine giden süreci başlatacağı gerekçesiyle karşı çıktı. 28 Eylül 1912 yılında 234.046 İrlandalı protestan kadın ve 237.368 erkek kamusal bir bildiri yayınlayarak, yasaya karşı çıktılar ve silahlı UVF-Ulster Volunteer Force’u (Ulster Silahlı Gönüllüleri Örgütü) kurdular. 1913 yılında, bu sefer UVF’e karşı, katoliklerden oluşan İrlandalı ulusalcılar, Dublin Universitesi’nden Eoin MacNeill’in önderliğinde IV-Irish Volunteers (İrlandalı Gönüllüler) adlı silahlı teşkilatı oluşturdular. Ulusalcı güçlerin silahlı örgütü kısa bir süre içinde Ulster’de 40 bin kişiye ulaştı. Bu iki paramileter örgüt, 1914 yılında Home Rule yasasının çıkmasından 6 ay sonra, Türkiye ve Almanya’ya karşı cepheye sürüldü. Katolik ulusalcılar, Londra tarafından ‘Katolik Belçika’nın Almanlardan kurtarılması için ikna edildi. Belçika’da Almanların yaptıklarına dair üretilen haberlerin savaştan sonra kurmaca olduğu anlaşıldı. Protestan Ulsterciler ise Britanya İmparatorluğu’na tam sadakati savundukları için savaşa gönüllü girdiler.

Fakat Çanakkale’ye gönderilen İrlandalılar ülkelerine oldukça farklı döndüler. Özellikle Katolik ulusalcılar. Savaştan önce, istemlerini sadece ‘yerel özerklik’ ile sınırlayan İrlandalı ulusalcılar, Çanakkale’den, Türk direnişinden etkilenerek tam bağımsızlık talebi ile döndü, Cumhuriyetçilere dönüştü ve tamamına yakını IRA saflarına katıldı. 1916 Paskalya ayaklanmasının altında yatan önemli etmenlerden biri, Çanakkale ruhuydu. İrlandacada, Poblacht na hÉireann or Saorstát Éireann olarak geçen İrlanda Cumhuriyeti fikri, 1919-1922 yılları arasındaki İrlanda bağımsızlık savaşının kaynakları, Çanakkale’den Cumhuriyet ve Bağımsılzık fikri ile dönen askerlerde yatıyor. IRA ya da İrlandacada Oglaigh na hEireann yani İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu’nun 1913 yılında kurulduğunda iki monarşili sistemden tamamen bağımsız Cumhuriyet fikrine geçmesi, İrlanda Cumhuriyetçi Partisi Fianna Fail’in tarih sahnesine çıkması’nın altında Catholic Bulletin nüshalarında yer alan tek bir etmen var: Atatürk. 1921 Antlaşması İrlandayı sorunları halen daha devam eden bir şekilde ikiye böldü. Bağımsız İrlanda 1937 yılına kadar tanınmadı. Kuzey İrlanda’yı Bağımsız İrlanda’dan kopararak Britanya’ya bağladı. Peki bu süreçte; İrlanda’daki cumhuriyet fikri nasıl gelişti?”

Nisan 1923 yılında Catholic Bulletin, alışılmadık bir şekilde Lozan Antlaşması’nın resmi İngiliz belgelerini yayınlamaya başladı. Dr. Walsh kitabında bu yayın programını şöyle yorumluyor:

“...Catholic Bulletin, Lozan belgelerini yorumsuz yayınlamaya başlar. Yoruma da gerek yoktur. Britanya İmparatorluğu’na diz çöktüren bir milletin mücadelesi İrlanda’ya örnek teşkil etmiştir. Bu anlamda kanımca, Atatürk’e İrlanda Cumhuriyeti’ne ilham ve örnek teşkil ettiği için borcumuz vardır. Atatürk’ün Türkiye için yaptığını, İrlandalıların da İrlanda için yapması fikri bir vizyon oluşturmuştur.”

Dr. Walsh, kitabındaki tezleri Anglo-Sakson dünyasındaki tarihsel Türk imajı ve bu imajın fabrikasyonla değiştirilmesi üzerine oturtuyor.

“Türk deyince 1915 yılına kadar İngiltere’de ilk akla gelen gerçek bir centilmen imajıydı. Türkler İngilizlere silah doğrulttuktan sonra bile bu imaj değişmedi ve yerini ‘temiz ve dürüst savaşçı’ imajı aldı. Osmanlı İmparatorluğu’nun toparklarının parçalanması sürecinde bu imajın değiştirilmesi gerekiyordu.

Bu işin ilk adımı olarak Ermeni soykırımı fabrikasyonuna başlandı. Bu amaçla ilk göreve getirilen kişi W.E.D Allen (1901-73) oldu. Allen aristokrat ailelerin çocuklarının okuduğu Eton mezunuydu. 1919 yılında Avrupa’da Türkler adlı kitabını yazdı. Bu kitabında Türklerin Avrupa’daki yerini şöyle tanımlıyordu: ‘...Orta Asya’nın steplerinden gelen göçmen çobanlardan oluşan garip bir kabilenin Avrupa’daki bir düzine ulus üzerinde egemenlik kurması nasıl mümkün olabilir ki?’

“Allen, 1920 yılında Türkler ile Yunanlıların Savaşı’na savaş muhabiri olarak katıldı. 1929 yılında Kraliyete bağlılık yanlısı Unionist Parti’den Batı Belfast milletvekili seçildi. 1931 yılında Sör Oswald Mosley’in faşist partisine katıldı. Mosley’nin yakın arkadaşı olarak, faşist Kara Gömlekliler örgütünün kuruluşunda görev aldı. 1934 yılında James Drennan takma adıyla Oswald Mosley ve Britanya Faşizmi adlı bir kitap kaleme aldı. Mussolini ve Mosley arasındaki resmi görevli kurye görevine getirildi. Daha sonradan bu dönemde Sör Basil Thomson’un başkanlığındaki ‘Special Branch’ daki MI5 (İngiliz içistihbarat servisi) görevlisi olduğu öğrenilecekti. İki dünya savaşı arasında, Anadolu’da ve Kafkaslarda MI5 adına araştırmalar yaptı. 1943 yılından 1948 yılına kadar Ankara’da İngiliz Büyükelçiliği Enfromasyon Bürosu’nun başkanlığını yaptı. 1948 yılında Kraliyet madalyası ile ödüllendirildi. Ulster Unionist (Protestan Kraliyet yanlısı örgüt) ve faşist olarak; Türkiye aleyhindeki ilk raporları kaleme alan kişidir.”


ANTİ-TÜRK PROPOGANDASININ MODELİ

Anti Türk propogandasının modeli ise 20 Şubat 1917 yılında The Times gazetesinde çıkan bir makale ile başladı. Yazarın adı Mark Sykes idi. Türklerin 700 bin Ermeni’yi kestiğini ilk olarak Sykes dile getirdi. Sykes The Times gazetesinde çıkan makalesinde şunları dile getiriyordu:

“...Kısa zaman öncesine kadar, İngiltere’de Genç Türk denilince akla, Anadolu’ya geziye giden romantik İngiliz seyyahlar ve politikacıların da katkısıyla, dürüst ve temiz bir savaşçı olan Türkler geliyordu... Bir kez daha şu Genç Türk’e Alman üniforması ile bakın. Alman militer sesi. Alman Teknik eğitimiyle yetişmiş Genç Türk. Alman profesörleri ona kitle propogandası, politika ve patlayıcıları öğretmiş... 2.5 yıl boyunca katliamlar yaptı, ihanetler yaptı, bütün anlaşmaları ihlal etti, savaş esirlerimizi katletti, yaralılarımızı öldürdü, kadınlarımızı rehin aldı ve halen daha birileri ‘temiz savaşçı Türk’ (clean fighting Turk) diyor... Bu Türkler 700 bin Ermeniyi katlettiler, Lübnan’da açlık ve sefillik yarattılar, Yahudi kolonistleri yok ettiler...”

Sykes’ın The Times gazetesinde yayınlanan bu makalesi, 100 bin kopya basıldı. 30 bin adedi Amerika’ya gönderildi. Sykes’ın mektubu Ermenilerin öldürülmesini temel alarak oluşturulan Anti-Türk Kampanyası’nın modeli oldu.(syf.207)


WELLINGTON HOUSE VE TÜRK

Pat Walsh’ı okumaya devam ediyoruz:

“Türklere karşı kampanya ve Ermeni katliamı fabrikasyonu 1914 yılında kurulan gizli bir örgütlenmenin içinde oluşturuldu. Britanya Devlet yapısı içindeki bu gizli örgüt 1914 sonbaharında adını o tarihte İngiliz Parlamentosu’nun kalbi olan ve Buckingham Sarayı’nın yanında bulunan, Wellington House’da örgütlenen Savaş Propoganda Bürosu’ndan (War Propoganda Bureau) alıyordu. Doğrudan dışişlerine bağlı olarak kurulan bu gizli örgütün tüm bilgileri ve dokümanları savaştan sonra Wellington House’ın şaibeli bir şekilde tamamen yanmasıyla yok oldu. Bu gizli örgütün ve Türkler aleyhindeki propoganda faaliyetleri 1935 yılına kadar ortaya çıkmadı. Wellington House’da Türklere karşı yapılan kurmaca Ermeni katliamı haberlerinin esas hedefi Amerika Birleşik Devletleri’ydi.(syf.207) (Bu konudaki geniş dökümantasyon için şu kaynağa bakınız: Wellington House and British Propoganda During The first World War, M.L. Sanders, The Historical Journal, XVIII, 1975)

Savaş Propoganda Bürosu’nun başında Liberal milletvekili Charles F.Masterman bulunuyordu. Eski kabine bakanı ve Daily News gazetesinin edebiyat editörü olan Masterman, Asquith Hükümeti’nde bakanlık yapmıştı. Asquith kendisini bu gizli büronun başına davet ettiğinde, misyon çok netti. İngiltere’nin düşmanlarını kötü ve şeytan göstermek ve İngiltere’yi haklı göstermek. İşin başında bu büro Almanlara karşı örgütlenmişse de daha sonta Türkler özel çalışma alanı oldu.”


TÜRKLERE KARŞI AJANLAŞTIRILAN İNGİLİZ YAZARLAR VE GAZETECİLER

“Masremann görevi kabul ettiğinde, İngiliz edebiyatının önde gelen 25 yazarını Wellington House’a davet etti. Toplantının amacı Britanya İmparatorluğu’nun savaştaki çıkarlarını korumaktı. Yazarlara bu örgüt ve toplantının başlatacağı faaliyetler hakkında hiçbir yere bilgi sızdırmamaları dikte edildi. Wellington House’daki bu toplantılardan ve çalışmalardan, Ermeni katliamı haberlerinden İngiliz Parlamentosu’nun bile haberi olmadı. Wellington House’daki gizli faaliyete kimler katıldı. Bu bilgi ilk kez geniş kamuoyuna açıklanıyor: Thomas Hardy, H.G.Wells, John Galsworthy, Arthur Conan Doyle, John Masefield, Arnold Bennett, G.K. Chesterton, J.M.Barrie, G.M.Trevelyan ve diğerleri.”(syf.192)

Dr.Walsh, kitabında bu toplantının İngiliz tarihindeki en geniş katılımlı yaratıcı ve akademik toplantı olduğunu belirtiyor. İkinci toplantı bu sefer gazetecilerle yapıldı:

“İngiltere’nin önde gelen gazete editörleri örgütte biraraya geldi: Geoffrey Dawson, Edward Cook, J.L. Garvin, J.A. Spender ve diğerleri...

Wellington House, gizli bir yapılanma olduğu için yayınların özel yayınevleri tarafından basılması ve dağıtımı görevini de üstlendi. Yayınevi editörleri Wellington House’a çağrıldı. Oxford University Press, Macmillan, Hodder and Stoughton, Methuen yayınevleri yani dünyanın en büyük ve prestijli yayınevleri örgütlenmeye dahil edildi. Oxford University Press ve John Murray yayınların dağıtımı işini üstlendiler. Amerika’da tespit edilen 13 bin etkili kişinin de içinde olduğu bir adres listesine; aristokratların imzaları ile yayınlar ulaştırılmaya başlandı.”


ERMENİ SOYKIRIMI YAYINLARI BAŞLIYOR

“Wellington House gizli propoganda Bürosu, İngiltere’nin o tarihe kadar yetiştirdiği iki öenmli tarihçiyi görevlendirdi. G.P.Gooch ve Arnold Toynbee. Toynbee, Wellington House’da tarihçi olarak değil propogandist olarak görevlendirildi. Toynbee az sonra değineceğimiz meşhur Mavi Kitap’ı da Wellington House memuru olarak yazdı. Wellington House’da Türkleri hedef alan kitapların uzun bir listesi mevcut, bunlardan bazıları:
Mark Sykes, British Palestine Committee, The Clean Fighting Turk
E.F.Benson; Crescent and Iron Cross, Deutschland über Allah
Israel Cohen; The Turkish Persecution of the Jews
Edward Cook; Britain and Turkey
E.W.G.Masterman; The Deliverence of Jerusalem
Basil Mathews; The Freedoom of Jerusalem
Esther Mugerditchian; From Turkish Toils
Martin Niepage; The Horrors of Allepo
Cannon Partif; Mesopotomia
R.W.Seaton; Serbia, Yesterday, Today and Tomorrow
Josiah Wedgewood; With Machine Guns in Galliboli
Chaim Weizmann, R.Gothell; What is Zionism?
Anon; Subject Nationalities of the German Allies, Syria During March 1916
S.Tolkowsky; Jewish colonisation in Palestine
Arnold J.Toynbee; Armenian Atrocities:The Murder of a Nation, Turkey-A Past and a Future, The Murdereous Tyranny of Turks



MAVİ KİTABIN ARDINDAKİ GERÇEK

Daha geçtiğimiz yıl Lord Avebury’nin eline alarak Ankara’ya geldiği Mavi Kitap’la ilgili İngiltere bu kitabın savaş döneminde propoganda amacıyla yazıldığını dile getirdi bugüne kadar. Ama kullanmaya da ısrarla devam etti. Mavi Kitap’ın ardında başka gerçekler de var. Türkler aleyhine uzun bir liste oluşturan bu kitaplardaki tüm kurmaca malzeme yazarlar arasında aslında tek bir merkezden çıkan akademik referanslarmış gibi kullanıldı. Dr. Walsh Türklere karşı fabrikasyonun bu korkunç metodunu ortaya sererken bir örnek veriyor:

“Örneğin o yıllarda hayalet romanlarının ünlü bir romancısı olan Canterbury Archbishop’u E.F.Benson ‘Crescent and Iron Cross’ kitabının önsözünde kullandığı kaynakları şöyle açıklıyor:

‘...Ermeni katliamlarına ilişkin şu kaynaklara başvurdum: Lord Bryce’ın topladığı ifadeler, Bay Arnold J.Toynbee’inin The Murder of a Nation ve The Murdereous Tyranny of the Turks ve Dr.Martin’in Niepage’ın The Horrors of Aleppo kitabı. İlk bölümde Bay D.G.Hogarth’ın The Balkans (Clarendon Press,1915) adlı kitabına başvurdum...’
Değişik yayınevlerinden çıkan, değişik kitaplardan kullanılan kaynaklar. Aslında tüm kitaplar tek bir gizli merkezden çıkmış. Yazarlar birbirlerinin çalışmalarının haberleri yokmuş gibi birbirlerine referanslar veriyorlar...”

MAVİ KİTABIN AMACI: Malta sürgününü gerçekleştirmek ve ABD’yi savaşa sokmak.
Şunu özetleyebiliriz: Mavi Kitap, gelecekte kullanılmak üzere raflarda tozlanmaya bırakıldı, ta ki Britanya’nın Türklere karşı kullanmasına tekrar ihtiyaç duyuluncaya kadar.’
(Dr.Walsh, a.g.e: syf.198)


Dr.Walsh devam ediyor:
“Mavi Kitabın içeriğine ilişkin Britanya Hükümeti tarafından hiçbir zaman tatmin edici bir resmi açıklama yapılmadı. Toynbee, 1922 yılında yayınlanan Western Question and Turkey adlı kitabının 50inci sayfasında, kitabın ‘propoganda’ amacıyla yazıldığını belirtmesine karşın...

İngiliz tarihçi Trevor Wilson bu konuda şunları söylüyor: ‘Lord Bryce bu iddiaların yalan ya da sahte olduğunu söyleme seçeneğine sahip değildi. Toynbee’nin Türkiye ile benzer bir şekilde Almanya’nın Belçika’da yaptığı insanlık dışı işlemlere dair fabrikasyon haberlerinin; hiçbirinin doğru olmadığı da savaştan sonra ispatlandı. (Journal of Contemporary History, Haziran 1979)’

“Fakat Britanya Hükümeti, 1920-21 yılları arasında MaviKitap’ta yazılanları delil gösterererek o zamanki ulusal önderleri Malta’ya sürgüne göndertti. Mahkeme heyetine Mavi Kitap verimesine karşın; iki yıl süren yargılamalardan sonra, yargı sanıkları delil yetersizliğinden serbest bıraktı. (Bu teknik Kuzey İrlandalı okurlara hiç yabancı gelmeyecektir.)

Mavi Kitap, Haziran 1915 yılında, 2.5 milyon adet basıldı ve dağıtıldı. 1916 yılında 200 ve 1917 yılında 400 üzerinde yayınevi tarafından 17 dile çevrilerek milyonlarca basıldı. Mavi Kitap broşürleri ABD’deki bütün kütüphanelere, doktor kliniklerine, berber dükkanlarına dağıtıldı. Savaş yıllarında 7 milyonun üzerinde kopya dünyadaki fikir üreticilerine yollandı. Özel hedef ABD’ydi. Gilbert Parker, ABD’de 13bin etkili ismin listesini çıkardı. Bu seçkin kişiler, Devlet Propoganda Bölümü’nden belge aldıklarını bilmeden bu zarfların kendilerine İngiliz elitlerinden gönderilidiğini zannettiler. Kitapların pahalı olması ve sadece üst orta sınıflar tarafından okunabilmesi nedeniyle, Wellington House, Illustrated London News matbaasında birçok dilde kendi gazetelerini basmaya başladı. Savaşın başlaması ile beraber İngiltere, Almanya’dan ABD’ye giden iletişim hatlarını ve kablolarını kesti ve ABD’ye tüm bilgi akışı sadece İngiltere’den gerçekleşmeye başaldı. (Kaynak: H.C. Peterson, British Influence On The American Press 1914-17, American Political Science Review, February 1937, syf.81)

H.C.Peterson; Ermeni Soykırımı haberlerinin de ABD’ye İngiltere’den gittiğini, Alman haber ajanslarının sansürlendiğini belirterek, İngiliz medyasının Amerikan medyasına dönüştürüldüğünü anlatıyor.

Amerika’ya yapılan Türk karşıtı propogandanın amacı; Anadolu’da Ermenileri protestanlaştırmak için faaliyet gösteren Amerikalı misyonerlerin hazırladıkları zemin üzerinde ABD’yi savaşa dahil etmekti. Türklerin Doğu Avrupa’da Yahudileri de katlettikleri Amerika’daki Yahudi cemaatini ayrıca harekete geçirmeye yetiyordu. Kuşkusuz bu propogandanın bir diğer amacı da parçalanan Osmanlı topraklarını Batılı güçlere paylaşım için hazırlamaktı. İngiltere’nin Amerika’ya yönelik propogandasının bir diğer nedeni de, Amerikan elitlerinin savaş yıllarında İngiltere’ye değil Almanya’ya sempati duydukları gerçeği idi.

İrlandalı sosyalistler; Dr.Walsh’ın kitabı ile büyük bir tarihsel sorumluluğu yerine getirdiler. Şimdi bu kitapta ortaya konan tarihsel gerçeklerin artık siyasallaşmasının zamanı geldi. 1900’lerin başlarında Türkiye karşıtı faaliyetlerin perde arkası; basit bir tarih tartışması değil. Bunun siyasal etkileri halen daha devam ediyor. Bu kitaptaki belgelerin siyasallaşması demek; Ermeni Soykırım yalanlarını onaylayan dünyadaki tüm Meclislerin ve Türkiye’deki işbirlikçilerinin bir kez daha düşünmesi anlamına geliyor. Ya 1915’lerde İngiliz devleti içindeki bir gizli örgütün fabrikasyonuna doğru demeye devam edecekler ya da tarihin önünde saygıyla eğilecekler.

Kağan Güner
İADD Yönetim Kurulu Başkanı



Odatv.com, 19 Mart 2010
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Amerika'nın Savaş Planı (Soykırım Yalanı ve Tasarısı)

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzt Mar 22, 2010 20:35

[img]http://www.avazturk.com/upload/Image/mart/sira-suriyede.jpg[/img]
Sıra Suriye’de mi?

Milli Güvenlik Stratejisindeki, “Soykırıma uluslararası tanıma ve Türkiye’nin mahkûm edilmesi” hedefini gerçekleştirmek üzere atağa kalkan Ermenistan, ABD, İsveç ve Bulgaristan’dan sonra listeye, Suriye’yi de eklemeye çalışıyor.

2000’li yıllara kadar PKK’nın ana yatağı iken, Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun ziyaret üstüne ziyaret gerçekleştirdiği, “sınırlarımızın kaldırılması” kararı aldığı, hatta ortak Bakanlar Kurulu toplantısı düzenleyecek kadar yakınlaştığı Suriye’nin bugün önemli bir ziyaretçisi var. Devlet Başkanı Beşar Esad’ın daveti üzerine bu ülkeye gidecek olan Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan’a, Dışişleri, Kültür, Diaspora ve Tarım Bakanları da eşlik ediyor. Esad ve Sarkisyan, baş başa yapacakları görüşmenin ardından bir de ortak basın toplantısı düzenleyecek. Sarkisyan, Suriye’deki Ermenilerle bir araya gelmeyi de planlıyor.

Görünürde Türkiye ile Suriye arasında hiçbir sorun kalmadı. Bizimkilerin söylediğine göre, Suriye, Hatay ve İskenderun üzerindeki iddialarından da vazgeçtiği için artık haritalarında bu şehirlerimize yer verilmiyor.

Ancak ne tesadüf, bugünlerde Paris’te açılan Uluslararası Turizm Fuarı’ndaki Suriye standında dağıtılan haritada Hatay ve İskenderun yine Suriye sınırları içinde gösterildi.

Ermenistan ve Suriye üzerindeki en etkili ülkenin Rusya olduğu biliniyor. Rusya’nın da 1995 ve 2005 yıllarında iki kez “soykırım” iftirasını tanıdığı dikkate alındığında, Suriye’nin bugün en azından Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan’a “sözlü” destekte bulunmasının sürpriz olmayacağı bildiriliyor.


AVAZTÜRK, 22 Mart 2010
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Amerika'nın Savaş Planı (Soykırım Yalanı ve Tasarısı)

İletigönderen Oğuz Kağan » Cmt Mar 27, 2010 18:49

Şimdi De Sırbistan!

Bir ülkeyle daha 'soykırım' krizi kapıda.

ABD, İsveç ve Bulgaristan'dan sonra şimdi de Sırbistan 1915 olaylarının "soykırım" olarak tanınması için harekete geçti.

Sırbistan aşırı milliyetçi partisi SRS sözde Ermeni soykırımı için kanun tasarısı hazırladı.

Aşırı milliyetçi SRS partisi basın sözcüsü Zoran Krasi tarafından Sırbistan'ın başkenti Belgrad'da yapılan açıklamada, SRS partisi milletvekilleri tarafından Sırbistan parlamentosuna verilmek üzere hazırlanan kanun tasarısı, 1915 olaylarının resmen "soykırım" olarak tanınmasını öngörüyor.

Oysa daha geçtiğimiz hafta Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye ile Sırbistan arasında son dönemde yaşanan yakınlaşma ve Ankara'nın Sırbistan-Bosna arasında başarıyla gerçekleştirdiği arabulucuk görevini örnek göstererek, Türk-Ermeni ilişkilerine gönderme yapmıştı.

Davutoğlu, geçtiğimiz hafta resmi ziyaret için Bulgaristan'a giderken uçakta gazetecilere, “Bin yıldır çatışma halinde olduğumuz Sırplarla konuşarak meseleyi hallettiysek, Ermenistan'la da hallederiz. Bizim sayemizde Sırbistan ile Bosna Hersek arasında yakınlaşma oldu. Bosna Hersek, Sırbistan'a büyükelçi atadı. Sırplarla Boşnaklar arasındaki çatışma, Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki çatışmadan çok daha yakın ve çok daha acılarla dolu. Bir gece yarısı Bosna Hersek Cumhurbaşkanı ile havaalanında iki saat konuşup Sırplarla sorunlarını çözdük. Şimdi de sırada Srebrenica katliamı için Sırpların özür dilemesi var. İşte biz bunları, bin yıldır çatışma yaşadığımız Sırplarla konuşuyorsak, niye Ermenilerle de konuşmayalım?" mesajı vermişti.


İnternetajans, 27 Mart 2010
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Amerika'nın Savaş Planı (Soykırım Yalanı ve Tasarısı)

İletigönderen Başkomutan » Pzr Mar 28, 2010 22:06

İsrail düğmeye basıyor

[img]http://www.oncevatan.com.tr/fotoraflar/28032010m1.jpg[/img]

ABD, İsveç, Bulgaristan ve Sırbistan’ın ardından İsrail’de 1915 olaylarının ‘soykırım’ olarak tanınması için oylama yapılacak. Muhalefet partisi Meretz’in Nisan ayında İsrail parlamentosuna getireceği tasarı, İsrail-Türkiye ilişkilerini zedeleyecek.

Ermeni soykırım tasarısının Nisan ayında İsrail parlamentosu Knesset’in gündemine gelecem, Muhalefetteki sol eğilimli panti Meretz’in lideri Haim Oron, Ermeni soykırım tasarısını önümüzdeki ay Knesset’e taşımaya hazırlanıyor. Meretz’in lideri Oron, geçtiğimiz sene de benzer bir girişimde bulunmuştu.
Haim Oron tarafından geçtiğimiz Mayıs ayında verilen ve Ermenilerin 1915’e ilişkin iddialarının mecliste tartışılmasını öngören önerge, İsrail parlamentosu tarafından reddedilmişti.

Jeopolitik nedenler...

Ankara’nın dış politikasında “Batı’dan İslam dünyasına kayma süreci”nin, Meretz’in elini güçlendirdiği belirtiliyor. Jeopolitik nedenlerle tasarının artık Türkiye-İsrail ilişkileri kapsamında görülmediği ifade ediliyor.

ÖNCE VATAN GZT.

Ayrıca Batı'nın Ermeni ve Kürt planına karşı Atatürk'ün görüşleri

AKP'nin Teslimiyet Protokolü
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Amerika'nın Savaş Planı (Soykırım Yalanı ve Tasarısı)

İletigönderen Başkomutan » Çrş Nis 28, 2010 21:45

İsrail sözde soykırımı kabul edecek

İsrail meclisi, Ermeni soykırım tasarısını kabul etmeye hazırlanıyor. Kabulün ilk adımı 8'e 12 oyla kabul edildi.

Resim

İsrail parlamentosu Knesset, 1915 Ermeni iddialarıyla ilgili genel görüşme açılmasını öngören Meretz Partisi Başkanı Haim Oron'un önerisini , 8'e karşı 12 oyla kabul etti. Meclis oturumunda bir üye de çekimser kaldı.

Knesset'te bugünkü oturumda, Oron'un Ermeni iddialarıyla ilgili genel görüşme açılması istemi tartışıldı. Önerinin sahibi, muhalefetteki Meretz Partisi Lideri Haim Oron, "Biz, soykırıma uğramış bir halk olarak, başkalarının acılarına da açık olmayız, duyarlılık göstermeliyiz" dedi.


Knesset'in, 1915 olayları ile ilgili Ermeni iddialarını tanıması gerektiğini öne süren Oron, "Adalet yerine gelmeli" diye konuştu.

Hadaş partisinden Dov Henin de konunun Knesset'te tartışılmasından yana görüş belirtti; başka milletlerin acılarına duyarlı olunması gerektiğini belirtip, diplomatik hassasiyetlere rağmen konunun 'etik' boyutunu düşünmek gerektiğini ifade etti.

Henin, konunun eğitim komisyonuna sevk edilmesini teklif etti.

Habayit Hayehudit (Yahudi Evi) partisinden Uri Orbah, Knesset'ten konuyla ilgili "dayanışma hislerini ortaya koymasını" istedi. Orbah, "Yahudi halkı, başkalarının başına gelen felaketlerden de ders almalıdır" diye konuştu.

Meretzli bir diğer üye Nitzan Horowitz de genel görüşmeden yana destek verirken, "Konunun Türkiye-İsrail ilişkileriyle bir bağlantısı yok. Türkiye ve Türk halkına yönelik değil" dedi, ancak başka halkların acılarına hassasiyet gösterilmesi gerektiğini belirtti.

"KONU KNESSET GÜNDEMİNDEN DÜŞMELİ"

İsrail Evimiz (Yisrael Beiteniu) Partisi üyelerinden Robert İlatov ise bu konunun tartışma yerinin Knesset olmadığını belirtti.

İlatov, "Biz bu soruna müdahale etmemeliyiz. Biz uluslararası soruşturma komitesi değiliz" deyip, bu konunun iki taraf arasında halledilmesi gerektiğini vurguladı.

İlatov, konunun tamamen Knesset gündeminden düşürülmesini de istedi.
Hükümetin görüşlerini açıklamak üzere kürsüye gelen Likudlu Çevre Bakanı Gilad Erdan ise "İsrail, geçmişte ne olduğuna dair bir hüküm vermesi gerektiğini düşünmüyor" dedi. Erdan, Türkiye ile Ermenistan arasındaki açık diyaloğun devam etmesini umduklarını söyledi ve konunun Knesset Dışişleri ve Savunma Komisyonu'na gönderilmesini istedi.

Knesset Başkanı Reuven Rivlin (Likud) ise "Bunun Türkiye'ye yönelik bir provokasyon olmadığının" altını çizdi, ancak Knesset'in de bunu yok saymasının doğru olmadığı görüşünü ifade etti.

Görüşmelerden sonra, Oron'un görüşme açılmasıyla ilgili önerisi, Meclis Komisyonu'na sevk edildi. Meclis komisyonu, tartışmanın hükümetin istediği gibi Dışişleri ve Savunma Komisyonu'na mı, yoksa Eğitim Komisyonu'na mı sevk edileceğini karara bağlayacak.


internethaber
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Amerika'nın Savaş Planı (Soykırım Yalanı ve Tasarısı)

İletigönderen Deli Haydar » Cum Haz 18, 2010 15:23

Sözde Temsilcilerin Sözde
"Sözde Soykırım" Kozu

Yeniçağ Gazetesi / 17 Haziran 2010


Amerikan Temsilciler Meclisi’ndeki her iki kanada mensup bir grup milletvekili, Kongre’de Türkiye’nin İsrail ve İran konusundaki tavrına ilişkin basın toplantısı düzenledi.

Miletvekilleri, tehdit dolu açıklamalarda bulundu. Demokrat Parti New York milletvekili Eliot Engel, Türkiye’nin eylemlerini “utanç verici” olarak nitelendirdi.

Bir Bedeli Olacak

Cumhuriyetçi Parti Indiana milletvekili Mike Pence ise, Türkiye’nin İran’a daha da yakınlaşmaya dönük mevcut yönelimini ve İsrail’e karşı zıtlığını sürdürmesi halinde, bunun bir bedelinin olacağını dile getirdi. “Bu bedelin ne olabileceğine” dair bir soru üzerine Pence, geçmişte Kongre’deki Ermeni tasarılarını desteklemedeki isteksiz tavrını yeniden gözden geçirebileceğini ifade etti.

Fikrimiz Değişebilir

Pence, bunu Washington Büyükelçisi Namık Tan’a da söylediğini belirtti. Cumhuriyetçi Parti New York milletvekili Peter King de, geçmişte kendisinin de Ermeni tasarılarına destek vermediğini, ancak bu konudaki fikrinin değişebileceğini ve benzer tutumu tasarıya geçmişte karşı çıkan diğer milletvekillerinin de gösterebileceğini söyledi. Cumhuriyetçi Senatör John McCain ise, Başbakan Erdoğan’ın hem söylemi hem de eylemlerinin çok rahatsız edici olduğunu söyledi.
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21

Önceki

Şu dizine dön: Devlet ve Siyaset

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x