ARKADAŞIM SEVGİ

ARKADAŞIM SEVGİ

İletigönderen Feza Tiryaki » Prş Mar 16, 2017 22:25

ARKADAŞIM SEVGİ


Derler ki, asıl arkadaşlık okul arkadaşlığıdır,
En temiz duygularla yaşanan, hiç unutulmayan
İçinde aldatmaca, çıkar, iki yüzlülük olmayan...
Seversen arkadaşını, yüreğinden ötürü seversin.
Ya aynısındır onunla, aynı kişilik yapısında, aynı durumda,
Ya da çok başkasındır, o, olmak istediğin, beğendiğin kimlik
Onca kişinin arasında bir şeyler çekmiştir sizleri,
Ayrılmaz ikili olursunuz, derste, teneffüste beraber...
Derdin mi var, o can kulağıyla dinleyenin,
Sevinçli misin, koş arkadaşına, çoğalsın sevincin.
*

Yatılı okuldaysanız eğer, arkadaşlık her şeyden önemli.
Anadan babadan uzak, kardeşten ayrısın,
Bir de öksüzsen eğer, darbeyi yemişsen küçükten
Nazını çekecek, tek, arkadaşın, o yatılıda senin can yoldaşın...
Kimi kaynaşamaz başkalarıyla, içe dönük, bazısı içten pazarlıklı.
Kimi insan canlısı, ayırmaz, önüne gelen arkadaşı...
Kimi de böyle seçici, yüreğinin gösterdiği yolda gidici...
Samsun’dan, yatılıda, en iyi arkadaşımdı Sevgi.

*
Devlet okulunda karşılanırdı her gereksinmemiz, okul bizim evimiz.
Ayrılmaz ikiliydik, derste, bahçede, boş zamanda.
Çoğunun adını unuttum arkadaşlarımın,
Sevgi’yle, üç beş arkadaşımın adı yalnızca hatırımda...
Seyhan, Bafralı, memur kızı olmalıydı, kendisi kibar mı kibar;
Şadiye, Meryem Havza’dan, köy çocukları, ürkek, çekingen...
Samsunlu Neriman, kıskanırdık onu, her hafta çıkardı evci,
Vezirköprülü Nimet, Şebinkarahisar’dan Emine, iri yarı, önder tipli.
Bir de hep güleç yüzlü Kömürcüoğlu Muallâ...
Takılırdık ona, Muallâ oh ne alâ... Ne alâ...
Ders çalışma saatlerimiz, denizle birlik bahçemiz, yenice okul değişikliğimiz,
Matasyon, o zamanlar bomboştu, Samsun’un dışında bir sahil bölgemiz...
Rıfat Ilgaz’ın, “Hababam Sınıfı”ndan mutlulukta yoktu bir eksiğimiz...
Sevgi dolu bağlarla yurda ulusa bağlı, öğretmen adayları,
O zamanlar din ve devlet işleri ayrı, öğrencilerin başı açık, öğretmenler aydın
“ Dostluğun biz sevgisiyle toplandık her an burda” şarkısıyla dağılırdık yurda...
“Alnımızda bilgilerden bir çelenk / Nura doğru can atan Türk genciyiz” öğretmen marşı,
“Öğretmenim canım benim” bize söylenen şarkı...
Bugün, 16 Mart, Öğretmen Okulları’nın kuruluşu;
Aylar öncesinden hazırlanırdı okullar, sahnede korolar, danslar, oyunlar...
Öğretmendik, çekirdekten yetişme, “Atatürk benim başöğretmenim.” dilimizde...
Vatan Marşı, Bayrak Marşı, Cumhuriyet Marşı... daha ilk yıl öğrendiklerimiz...

*
Neden mi yazıyorum şimdi bunları, bırakıp gündemi anlatmayı,
Daha dün Trabzon’da bir okulumuzda Arapça İstiklal Marşı okutulmasını,
Gericiliğin, sömürgeciliğin, bölücülüğün hortlatılmasını...
“Türk demek Türkçe demektir” den gelinen inanılmaz çirkin noktayı,
Hollanda’yla sözde dalaşı, Merkel’e sataşmayı, Fransa’yla sarılışmayı...
Kumar masasına yatırılan Cumhuriyet, aymazlığa düşürülen koca bir ulus devlet!
Binmişiz bir elamete, azgın iktidarla, sahte milliyetçi Bahçeli’yle gidiyoruz kıyamete...
Her yandan sarılmışız, irinlere bulaşmışız, çoktan örümceğin ağındayız...
Kötüler engelleri aşmış, küresel çetenin istekleri, tek tek gerçekleşmekte...
Vatan hainleri, sırıtık, arsız, saldırgan, aldırmaz yüzlerine tükürülse!
Gündem aşağılık olaylarla dolu, Cumhuriyet kurumları suskun, yaralı...
Bin dokuz yüz yirmilerden geriye dönülecek, egemenlik yine sultanda denecek,
Ulus devletimizi kendi elimizle vereceğiz bölünmeye götürene,
Tek kişiye, bize dayatılacak bir eyaletçiye, milliyetçiliği çiğneyenlere...
Türklüğü tarihten silmek isteyenler, ülkemizi Suriyeleştirenler,
Sanıyorlar ki vatanı teslim edeceğiz,
Hayır hayır hayır, asla buna izin vermeyeceğiz!..

*
Biz de insanız, böyle soluklara ara sıra muhtacız...
Anılarımız, yaşadıklarımız, onurlu geçmişimizle ayaktayız...
Bu anlatıyı böyle anlayın, bağışlayın,
Altın çağı, çoktan kapatılan öğretmen okulları, yurdumuzun güzel yılları...
“Devrim Tarihi” yüksek okullarda, “Milli Güvenlik” liselerde, öğretmen okullarında...
Eğitimimize, Türk Dil Kurumu’na, yönetime yobazlar doldurulmamış...
Tarihimiz, Coğrafyamız, Sosyal Bilgimiz, Ruh Bilimimiz, en önemli ders Türkçemiz,
Devletin korumasında okuyan yoksul ama çalışkan gençliğimiz...
Birden olmadı bu dönüşüm, nasıl yetişirdi yoksa şu an direnen sayısız Atatürkçümüz?

*
Geçen günlerin birinde duydum, teknikten anlayanlar bilirmiş;
Kırk yıllık arkadaşın bile bilgisayarla, bilgiağında bulunabilirmiş,
Geçmişini geri getirmiş, iletişim çağından yararlanmış böyle çok kişi.
Ben de buldum sonunda bu yolla dün bilgiağında, en iyi arkadaşımı,
Geçmişi küllerinden ayırdım, canlandırdım, dile sese büründürdüm.
Sordum önce: “Sen Sevgi öğretmen misin? Samsun’dan, yatılıdan.”
Yanıtı geldi ardından göz yaşartan:
“Feza sen misin, en iyi arkadaşım, hiç unutmadığım.”
Söyleştik, ağlaştık, uzun yılları bir bir kapattık...
Ülkemizin güzel günlerini yeniden görebilmeyi,
Bir gün, bir yerde buluşmayı, ta içten diledik görüşmeyi...

*
Bilmem bir daha güzel günler görecek miyiz?
Son dönemeçte, birlikte, bu olanlara dur demeyi bilecek miyiz?
Kurtulacak mı ülkemiz yeniden küresel işgalden, karşı devrimden?
Geçmişte aradıklarımız, bulduklarımız mı?
Bulduklarımız mı, geçmiş...

Samsun’dan, yatılıda, en iyi arkadaşımdı Sevgi.
Bakalım geçmişi geri getirebilecek miyiz?

Feza Tiryaki, 16 Mart 2017
https://www.youtube.com/watch?v=878TfFU86OM
(Öğretmen Marşı)
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 986
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x