ASGARİ ÜCRET

ASGARİ ÜCRET

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Cum Kas 13, 2015 14:04

ASGARİ ÜCRET
‘Asgari ücret’ ne kadar olmalı ?
Seçim meydanlarında, ülkemizin ‘mümtaz politikacıları’, asgari ücret konusunda bir yarış yapmışlardı.
Kimi ‘kaynak hesabı’ yapıyor, kimi de ‘aklının yettiği’ oranda bir rakam belirliyordu.
‘Kaynak’ ve ‘aklın ermesi’ arasında doğrudan bir ilişki vardır aslında.
Herşeyden önce, şu ‘kaynak’ dedilen şey, klasik ekonomi politiğin başat konusu değil midir ?
« Kıt kaynakların akılcı kullanımı » falan..
Klasik ekonomi politiğe göre, ‘emek gücü’ hariç, herşey ‘kıt’ olabilir. Emek gücü ise sadece salgın hastalıklar ve savaş dönemlerinde ‘kıtlık’ gösterebilir.
Emek gücü dediğin, onlara göre, zaten bir ekonomik ‘faktör’dür. Arzına ve talebine göre, belli bir ‘denge’ noktasına ulaşılmışsa, ‘ücret’ de belirlenmiş olur.
Kuşkusuz kuramsal olarak böyledir. Yoksa ‘ücret’i belirleyen ‘işveren’ denilen kapitalistlerin bizzat kendileridir.
Ancak, sözde ‘demokratik’ ülkelerde, Devlet araya girerek bir ‘asgari ücret’ belirlemektedir.
Örneğin Türkiye’de de 5 işçi temsilcilsi, 5 işveren temsilcisi ve 5 hükumet temsilcisinin bir araya geldiği bir ‘komisyon’ belirlemekte imiş ‘asgari ücret’i..
Ve önümüzdeki günlerde, basında çok konuşulacak olan bir ‘asgari ücret’ ne kadar olmalı tartışmasını izleyeceğiz.
1300 Tl mi, 1285 tl mi ; yoksa 1326 Tl 49 kuruş mu olacak ?
O arada ‘siyasal parti’ temsilcilerinin de ‘ileri geri’ açıklamalar yapacağından kuşkumuz yok.
Sözkonusu ‘asgari ücret komisyon’undaki ‘işçi temsilcileri’ dahil, tüm siyasal parti yöneticileri, hükumet yetkilileri, işveren temsilcileri, basın ve yayın üyeleri, üniversitelerimizin ‘mümtaz’er’ hocalarından hiçbiri, ‘aklını kullanarak’, ‘ücret’in bir ‘faktör fiyatı’ olmadığını dile getiremeyecektir.
Çünkü, ‘klasik’ denilen burjuva ‘ekonomi politiği’nin sözde ‘kavramı’ olan ‘ücret’, sözde ‘evrensel yasalar’a uydurulmak durumundadır.
‘Devlet’ de ‘güya’ hakem olarak ‘arabuluculuk yapacak’tır.
Ne var ki, bir insan olarak, eğer aklımızı yitirmemişsek, ‘emek gücü’nün bu toplumu oluşturan bireylerin tamamına yakınını oluşturduğunu görebiliriz.
Oysa, millet millet ya da halk halk diyen politikacılarımızın ‘oy’larını istedikleri ‘halk’ımız gitmiş yerine ‘ücretliler’ gelmiştir.
Ve halkımıza ‘hak’kını vermek de, onbeş tane zırzopun ‘insaf’ına kalmıştır.
‘Ekonomi politik’in ‘evrensel’ kuralları böyle buyurmaktaymış.
Zaten tüm kafa karışıklığı, nelerin ‘evrensel’ nelerin olmadığı noktasında düğümlenmektedir.
Emek gücü, yani işçi, köylü ve en genel anlamıyla halkın tamamına yakını ‘insan’dır ve ‘evrensellik’ insana özgüdür.
Ama, para-pul, araç-gereç ve mal-mülkün ‘evrenselliği’ olmaz, olmamalıdır.
İşveren ne demek ? Ahmet ya da Mehmet bey midir, yoksa onun parası, pulu ya da fabrikası mıdır ?
İşte, başta ‘ekonomi fakülteleri’ olmak üzere, hukuk ve siyaset okutan tüm ‘mektep’ler ile onların ‘mümtaz’er’ hocaları, bu konuyu bir ‘tabu’ olarak görüp, yanından bile geçemezler.
Ya da, aymazlıklarını gizlemek için, ‘yıkıcı ideoloji’ler olarak nitelerler. Asıl ‘yıkıcı’ olan, ‘ideolojik olan’, ‘insanlık dışı’ olan kendi tutumlarının ayırdında bile değillerdir.
İnsanlığın bugünkü açmazlarının, bunalımlarının, kıtlık ve yoksulluğun, savaş ve düşmanlıkların kökeninde, bu sözünü ettiğimiz ‘mümtaz’er hoca’ların ‘vaız’ları yatmaktadır.
‘Sistemi’ ayakta tutan da bunlardan başkası değildir.
‘Asgari ücret’e dönüldüğünde, bütün o sistem tartışmaları bir yana, bir işçinin bir aylık ‘geçim giderleri’ni karşılayabilecek bir ‘gelir’ almasının sağlanmasıdır.
Bu konu, ‘halkçı ekonomi politik’in, ‘ekonomik özgürlük’ bölümünde anlatılmaktadır.
Eğer herhangi bir ülkede, emekçiler, çalıştıkları halde, geçimlerini sağlayamıyor, ek iş yapmak zorunda kalıyor ya da herhangi bir ‘yan gelir’e gereksinme duyuyorlarsa, henüz ‘özgürlük’lerini tam olarak kazanmış sayılmazlar.
Çünkü, ‘gerekli asgari ücret’i alamadıkları için, bu kez, başvurmak zorunda oldukları ‘yan gelir’ odaklarının ‘tutsağı’ olacaklardır.
Memursa ‘rüşvet’ arayacak, işçiyse ‘bahşiş’ alacak, köylüyse ‘kahyası’na bağlanacaktır.
Böyle bir ortam da, doğal olarak, her türlü toplumsal kötülüğün ‘kaynağı’ olacaktır.
İşte ‘Asgari ücret’e ‘kaynak’ bulamayan zırzopların, içinden nasıl çıkılacağını bilemedikleri asıl yıkıcı ‘kaynak’ burasıdır.
Ancak onların toplumu ‘bütün’ü ile görmek, ‘insan’ların ‘evrensel haklara sahip olduğu bilmek gibi bir kaygıları yoktur.
‘İşveren temsilcileri’ kabul etmezlermiş.
‘İtiraz eden’ işverene, verdiğin kredi, açtığın ihale, tanıdığın ‘teşvik’, almak zorunda olduğun vergiden ‘bağışıklık’a ne diyeceğiz?
Bu ‘kaynak’lar gökten yağmıyorsa, o asgari ücretlilerin kazandığı ‘kaynak’tan geliyordur, değil mi ama?
Öyle know hov ya da benzeri hay huyun ardına gizlenmeye de gerek yok.
Kaldı ki, burjuva ekonomi politiğinin ‘evrensel yasaları’ diye bir şey yoktur.
Evrensel diye dayatılan, yürürlükteki ‘üçkağıt düzeni’dir, ama kim anlatacak?
Habip Hamza Erdem
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1546
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Habip Hamza ERDEM

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x