ASKERİ VE SİYASİ BİR DEHA ve DUYGU YÜKLÜ BİR İNSAN: ATATÜRK YA DA GÜNAYDIN HÜZÜN ...Dr. Noyan UMRUK

Genel & Güncel Konular

ASKERİ VE SİYASİ BİR DEHA ve DUYGU YÜKLÜ BİR İNSAN: ATATÜRK YA DA GÜNAYDIN HÜZÜN ...Dr. Noyan UMRUK

İletigönderen Noyan Umruk » Cmt Ara 24, 2016 16:22

ASKERİ VE SİYASİ BİR DEHA ve DUYGU YÜKLÜ BİR İNSAN: ATATÜRK YA DA GÜNAYDIN HÜZÜN...Dr. Noyan UMRUK

O,siyasi ve askeri alanda, devlet işlerinde "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir" düsturu ve söylem ve de eylemlerinin somut neticeleri ile artık bütün dünyada kabullenildiği üzere damgasını 19.yy. dan 21.nci yy.a taşıyabilen ender bir düşün ve devlet adamı...Kısaca O, bir deha...

Bu gerçeğin, dönemin İngiltere başkanı Lloyd George tarafından, Kurtuluş Savaşı'ndan sonra kendisine yöneltilen eleştirilere cevaben "İnsanlık tarihi birkaç yüzyılda bir dahi yetiştirebiliyor. Şu talihsizliğimize bakınız ki bu kez bu dahi Küçük Asya'dan çıktı. Hem de bize karşı.. Elden ne gelebilirdi?" ifade edildiği söylenir...

Durmadan heykelleriyle oynasanız kaç yazar...

Öte yandan, Gerek Kurtuluş Savaşı sürecinde, gerek devrim sürecinde her kararın Milli mecliste ağır eleştirileri de içeren şiddetli tartışmalar sonucu alındığı meclis zabıtlarında yer alan ve NUTUK'da vurgulanan tarihi gerçekliklerdir...Sakarya savaşı öncesi gibi Kurtuluş Savaşının en kritik dönemecinde dahi O'na verilen Başkomutanlığı da içeren "sınırsız yetki" uzun tartışmalardan sonra 3 ay ile sınırlandırılmıştır...
Darısı günümüzdeki meclisin başına...

Ayrıca zaman, zemin, mekan boyutunu ihmal eden o döneme yönelik eleştirilerin her devrimin bir kopuş süreci olduğu gerçeğini, gereksiz yere kopartılmış olan parçaların sağduyuyla sürekli devrim ve devrimin oturma süreçlerinde tekrar yerine konabileceği bilinmektedir.

Lakin bu gün pazar...Şairin dediği gibi:
Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldamadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum,
dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben...
Bahtiyarım...

O'nun duygu yüklü dünyasına, özel yaşamına gelince;

O saçından tırnağına, zaman zaman hüzünlü, zaman zaman gülünce gül yüzünde güller açan bakışlarından duruşuna, halkıyla ilişkilerinden ağaçları selamlayabilecek kadar çevre duyarlığı ile duygu dünyası geniş ve derin bir İNSAN...

Bu derinlik özellikle kadınlara verdiği önem, derin saygı ve sevgi ile iyice belirginleşiyor...

Özel hayatını, sevgi dünyasını betimleyebilecek tek kelime ise: HÜZÜN

Eriş Ülger, Bu konuda Atatürk'ün İzmir'de samimi arkadaşı Doktor Fikret Onuralp arasında geçen konuşma şöyle özetliyor:

Doktor Fikret: “Geldiğine ne kadar sevindiğimi bilemezsin ama önce birkaç muayene olacak hastam var, onlara bakayım sonra Kordon’a çıkarız.”

Bir kaç saat sonra Kordon’da yol üzerindeki bir meyhanede buluşan ikilinin konuşmasının ilgili kısmı şöyle devam ediyor:

Doktor Fikret: “Mustafa bütün bunlar iyi, tamam da, zaten sen ne zaman beni yanında görmek istersen ben hemen gelirim. Bu benim sana namus sözümdür. Biraz da Sofya’daki gönül maceralarından bahsetsen. Meselâ Mesela General Kovaçev’in kızı(Corin)?

Mustafa Kemal Atatürk: “Elbette kendisini yakından tanıdım ve birkaç kere de dans ettik ama gerisi söylenti. Evlenecekmişim, kızı babasından istemişim, bunların hepsi dedikodu. Ben her şeyden önce askerim ve benim geleceğim var.”

Doktor Fikret: “Peki, Bulgar Başbakanı Radolavof’un kızı?”

Mustafa Kemal Atatürk: “Fikret sana demin söyledim. Elbette bunlarla tanıştım, dans ettim, ben bekâr bir erkeğim, kim geliyorsa onunla dans ediyorum. Ama hiç kimseye gelecek vaat etmedim.”

Doktor Fikret: “Mustafa çok özel olacak ama hiç gerçekten âşık oldun mu? Gerçekten sevdin mi?”

‘HÜZÜN benim her şeyimdi’

Mustafa Kemal Atatürk: “Elbette sevdim. Paşa kızı idi. Ona ders veriyordum. Babası tayin olup Selânik’ten İstanbul’a gelince ayrılmak zorunda kaldım. Onu çok ama çok sevmiştim. Şayet hastalanmasaydı, bir hastane odasında ona verdiğim sözü mutlaka yerine getirecektim. ‘Hüzün’ le evlenecektim. Zaten son ziyaretimde Hüzün’ün odasına girip de yatağını boş bulduğum zaman dünya başıma yıkılmıştı. O anda yüreğimde duyduğum acıyı bir daha hiç kimse için duymadım ve sanırım bundan böyle de duymam. O benim her şeyimdi.”

Doktor Fikret: “Peki, şimdilerde.”

Mustafa Kemal Atatürk: “Bilmem ki Fikret sana nasıl cevap vereyim. Şu anda İstanbul’da Fikriye diye bir kız var. Sanırım şu aralar 13-14 yaşlarında hoş ve güzel bir kız. Üvey babamın yeğeni. Onun da bana ilgi duyduğunu hissediyorum. Ama Hüzün’den sonra birisine bağlanmak, birisiyle evlenmek bana imkânsız gibi geliyor.”

Lakin öyle olmadı; imkansız gerçek oldu...

Atatürk araştırmacısı Ülger, Fikriye Hanım’ın hikâyesini özetle şöyle anlatıyor:

“Fikriye Hanım, Ankara Garı’ndaki Direksiyon Binası’nda ulusal mücadelenin en zorlu sürecinde bulundu. Karargâh olarak kullanılan binada, Fikriye Hanım âşık olduğu Atatürk’ün yanında yemekler yaptı, çamaşırlar yıkadı; cepheden gelenleri, ziyaretçileri ağırladı, gidenleri uğurladı. Birinci ve İkinci İnönü Savaşları’nın kazanıldığı sürecin ardından Atatürk, cepheden döndü ve iki yıla yakın omuz omuza mücadele verdiler.”

Bu dönemden sonra Fikriye H.ın hastalığı, zaferden sonra Latife H. ile evlilik ve Fikriye H.In ölümünün hüznünü yaşar Atatürk...

Ülger’in aktardıklarına göre, Fikriye H, ölümünde, eski Türkçe ile kaleme alınan şiiri Atatürk, Hamideye Kruvazörü ile Giresun’dan Ordu’ya geçerken kamarasına çağırdığı yaveri Salih Bozok’a dikte ettiriyor. Salih Bozok’un küçük boy cep defterine not ettiği, Atatürk’ün Fikret Hanım’a hitaben söylediği şiir şöyle:

“İçsem de bir kadeh hayat iksirinden,

Zamansız ayrıldım, bilinsin Fikriye’den.

Bıkmadım ki doyayım o narin ellerinden,

Ümmid-i aşkım saracak seni, cefakâr teninden.”

Ve nihayet Fikriye H.ın ölümünden kısa bir sonra Atatürk Latife H. dan da ayrılıyor...
https://www.youtube.com/watch?v=rzVhLQTukAs(O'nun Fikriye Şiirinin şarkısı)

Özetle; dönemin devasa çalkantıları, kurtuluş ve devrim süreçleri içerisinde kendisini, çok sevdiği ülkesinin ve halkının geleceğine feda etmiş bir insanın HÜZÜN sözcüğü ile ifade edilebilecek 57 yıllık özel yaşamının dramatik öyküsü işte böyle...

Ben yazarken hüzünlendim; sizler de okurken hüzünleneceksiniz kuşkusuz...

Ne yapalım... Bu pazar da böyle: GÜNAYDIN HÜZÜN
En son Noyan Umruk tarafından Cmt Ara 24, 2016 21:32 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kez düzenlendi.
Kullanıcı küçük betizi
Noyan Umruk
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1041
Kayıt: Pzr Mar 08, 2009 13:39

Re: ASKERİ VE SİYASİ BİR DEHA ve DUYGU YÜKLÜ BİR İNSAN: ATATÜRK YA DA GÜNAYDIN HÜZÜN ...Dr. Noyan UMRUK

İletigönderen Gönül Pınar Atacı » Cmt Ara 24, 2016 18:54

Dahi insan, eşsiz ve emsalsiz başkomutan, ulu kurtarıcı ve büyük kurtarıcı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün özel hayatıyla ilgili çok içli ve özlü bilgiler. Teşekkürler sayın UMRUK. Gönül Pınar Atacı, 24.12.2016
Kullanıcı küçük betizi
Gönül Pınar Atacı
Üye
Üye
 
İletiler: 1285
Kayıt: Sal Ara 01, 2015 9:02

Re: ASKERİ VE SİYASİ BİR DEHA ve DUYGU YÜKLÜ BİR İNSAN: ATATÜRK YA DA GÜNAYDIN HÜZÜN ...Dr. Noyan UMRUK

İletigönderen Noyan Umruk » Cmt Ara 24, 2016 20:18

Ben teşekkür Gönül H. Saygı, selam ve iyi dileklerimle...
Kullanıcı küçük betizi
Noyan Umruk
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1041
Kayıt: Pzr Mar 08, 2009 13:39


Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 7 konuk

x