Aslan Ordu

Aslan Ordu

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Çrş Şub 09, 2011 1:18

ASLAN ORDU
Șu bizim ‘peygamber ocağı’na sen kalk ‘kağıttan kaplan’ de.
Adamların bir eli Bosna’da, bir eli Afganistan’da; bir elleri Lübnan’da gemileri Somali açıklarında.
Kore’den dönebilenler hala yașamda.
Yüz bilmem kaç televizyon ve bin bilmem kaç radyodan her gün bilmem kaç kez ‘Yemen Türküsü’ çalınmıyor sanki.
‘Sivastopol önünde’ marșını ben bile çalıp söylerim zaman zaman.
“Sivastopol önünde yıkık minare
Düșman dedikleri gelmez imane
Erenler geliyor bize imdade
Yeter ki padișahım izin ver bize”
Yani camiler bombalanmıș, minareler yıkık.
Erenler biraz yardım edecek olsalar düșmanı imana getirdik getireceğiz.
O gün bugündür el alemi imana getirmeye çalıșıyoruz, aslanlar gibi hem de.
Sen de kalk ‘kağıttan kaplan’ de.
CHP’den de atılmalı bu Süheyl Batum.
Recep Șaban Ramazan ne diyor; ‘her tarafın anayasa hukukçusu olsa ne yazar?’
Hukuku takan mı var?
O ordu benim ordumdur, asarsam ben asarım kesersem ben.. Sana n’oluyor?
Hukuksal olmayan bir biçimde görevden alınan üç general görevlerine döndürüldüler mi sahi?
Kuvvet ve Ordu Komutanları polis karakollarını mesken tutmadılar değil mi ama?
Hüküm giymeden ‘mahkûm’ edilen komutanlar onbeș-yirmi kișinin parmakları kadar mı ne?
Genç Mehmet Ali Teğmen de hala içeride!
Suçsuz olduğunu yetmiș milyon biliyor da ‘Silivri Mahkemeleri’ bilmiyor zahir.
Bu nasıl adalet, nasıl mahkeme çözebileniniz var mı?
Demokrasiyi ‘sandık’ sanan marangoz çırakları bunlar.
Bunların polisi polis değil; savcısı savcı yargıcı yargıç değil; hukukları hukuk adaletleri adil değil.
Ordu’ları da, izninizle ben söyleyeyim, Cumhuriyet Ordusu değil.
Aslan mıdır kaplan mıdır bilemem, ama Cumhuriyet Ordusu olmaktan çıkarılmıșlardır.
Türkiye Cumhuriyeti Ordusu’nun her subay ve her erine inanılmaz saygı duyarım ben.
İnanılmaz güvenirim; onlarla inanılmaz övünürüm.
İçi oyuk, boynu bükük bir Türk Subayı tasarlayamam bile.
Cumhuriyet Ordusu’ndan korkmam, inanılmaz severim.
O aymaz, o portakal sandıklarını ‘demokrasi’ sanan; o hukuk masallarına kendini kaptırmıș biçareleri Türk Ordusu’ndan saymam.
Bunları söyledim diye ya içeri atarlarlarsa diye de tasalanmam.
Tutsak düșmek savașın olağan hallerindendir.
A-simetrik ma-simetrik de değil, simetrik bir savașın içindeyiz çünkü.
Türk Ordusu’nu bu savașa sürenlerden utanırım ben.
Ve bu savaștan alın akıyla çıkamayan Ordu’dan..
Bu savaș öncelikle bir onur savașıdır, bir bilinç savașı..
Bilinçsiz asker ateș olsa ne yazar demek gerek aslında.
Kafasına çuval da geçirilebilir ‘sandık’ da..
Habip Hamza Erdem
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1531
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Re: Aslan Ordu

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Prş Şub 10, 2011 13:07

ISLAK ASKERî ȘÛRA
Geçen yıl Temmuz ayında MGK toplandığında șöyle yazmıșım:
“Muhterem Gülen Kurulu’muz da toplandı sonunda.
Bașında Gül, sağında Erdoğan solunda Bașbuğ hazretleri.
Karșıda Bülent Ersoy (Arınç diyecektim), yanında Ali Dibo. Biraz komutan, biraz da bakan-makan.
Açılıș konușmasından sonra, Bülent Ersoy söz aldı: Arınç gibi kıvırtarak, “sayın pașam, dedi, dıșarıda sizin için atıp-tuttuğumuza bakmayın, biz sizden çok mennunuz çook”.
Bașbuğ gülümsedi, rahatlamıștı.
“Sayın bașbakan yardımcım, ben zaten Baykal’ın Bașbakanıyla sürekli görüșüyorum. Hatta dün de görüștüm, bende çekinilecek bir yan yok”.
Devamla, “Zat-ı velileri nasıl bakanlarını kapı önüne atıyorsa, ben de yarbay ve albaylarımı kapı önüne koyabilirim. Hatta buraya gelmeden sekiz-dokuzunu İstanbul’a gönderdim bile. Tanrının izni, Zekeriya’nın gayretleriyle inșaallah geri gelmeyeceklerdir”.
(...)
Sonra Gül, Bașbuğ’a dönerek o kıvrak sesiyle “pașam Bülent bey hep doğruyu söyler. Biz de onun görüșlerine itibar ederiz. Ve sizi bir dönem daha Genel Kurmay Bașkanı olarak görmek istiyoruz, ne dersiniz?” dedi.”
Demek ki neymiș?
İlker Bașbuğ hazretleri Alaca Karanlık Hükûmetiyle ‘roman gibi’ bir uyum içinde imiș.
Hani bizde ‘asker arkadașlığı’ denir ya, iki yıllık bir arkadașlık neredeyse kardeșlik onuruna ve orununa yükseltilir; bunların iki yıllık ‘iç-dıșlılıkları’ da ‘mezara değin’ gidecek bir bağ olușturmuș gibi görünüyor.
Zaten Dr Recep, adlarını anmaya gerek yok, eski genel kurmay bașkanları ile de çok uyumlu çalıșmamıș mı idi?
‘Askerî vesayet’ diye yaygara eden ıvır-zıvır yayınlara bakmayın siz.
Askere karșı psikolijik-msikolojik savaș-mavaș da yapılmamaktadır.
Türk Ordusu doğrudan ‘gerçek’ bir savaș içindedir; hem iç ve hem de dıș.
Ve bu savașta Türk Ordusu’nun Genel Kurmay Bașkanı en çok ‘zaiyat’ veren komutan olarak tarihe geçmiștir.
Diyelim Balyoz sorușturması ile zan altına alınan yüksek rütbeli subaylar șimdilik terfi ettirilmelidiler.
Mahkemeleri ne zaman?
Aralık Askerî Șûrasına bir hafta kala..
O arada ne olacak?
Zan altından ‘gözaltına’ alınacaklar, sonra da ‘gözlem altına’.
Demek ki neymiș?
Dr Recep hukuku ile İlker Bașbuğ hazretlerinin ‘hukuka saygısı’ Türk Ordusu’nu ‘süt dökmüș kedi’ye çevirmiș bir kez.
Hukuk dedikleri de Fenerbahçe mi Galatasaray mı yoksa Beșiktaș hukuku mu ne?
Yalancı tanıktan ‘kanıt’, iftiradan ‘sanık’ yaratan bir hukuk..
Hukuk, devletin ‘ideolojik aygıtları’nın en bașında gelir oysa.
‘Zekeriya Hukuku’ demek ki eski Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en moda ‘ideolojik aygıtı’dır.
Bu aygıta takılan ‘aslan’ olsa, kapana takılan ‘aslan’dan öteye gidemez.
Eylül 2009’da ‘Bu Bașbuğ’dan Bir B Olmaz’ diye yazdığımda çok eleștiri almıștım.
Șu son ıslak askerî șûra’dan çıkana bakın da öyle karar verin isterseniz.
İlker Pașa șimdi ayıklasın pirincin tașını da görelim.
‘Hukuk içinde’ herșey yoluna girecek mi dediniz?
Iyi de hangi ‘hukuk’?
Hukuk diye hukuk diye Ordu’yu esir halkı ‘asi’ ettikten sonra.
Habip Hamza Erdem
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1531
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01


Şu dizine dön: Habip Hamza ERDEM

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x