Atatürk Gençliğe Hitabesinde, “Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk İstiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir”, demişti.
Küresel Çete, Millî Eğitimi'mizi çarpıtıp, yok ederek Atatürk’ün emanetine sahip çıkmayan bir gençlik yarattırdı bize; Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV) tarafından 2011’de yapılan bir araştırma sonuçlarında bu açıkça görünüyor.
“Gençlerin siyasi katılımları oldukça düşüktür (% 8). Buna paralel olarak, Türkiye’de gençler boş zamanlarında toplumun geri kalanına nazaran çok daha az siyaset konuşmaktadır. Türkiye’de gençlerin sivil topluma katılımı 55 ülke arasında en düşük oranda (% 8) gerçekleşmektedir. Gençlerin katılım gösterdiği STK türleri arasında spor kulüpleri %11’lik bir oranla başta gelmektedir.”
Yaklaşık 16 bin “dini hizmetlerin geliştirilmesine yönelik hizmet faaliyetleri” veren cami dernekleri ve 12 bin "spor klübü derneği" de, toplumun ilgi alanlarını gösteriyor.
“Vatandaşların boş vakit etkinliklerinin başında evde misafir ağırlamak (%80,4), başkalarına misafirliğe gitmek (%73,6), arkadaşlarla buluşmak (%68,9), siyaset tartışmak (%35,4), herhangi bir hobiyle ilgilenmek (%32,4) gibi faaliyetlerin geldiği”, bulgusu ülkeyi keyfî şekilde yönetenlere karşı neden tepkisiz olduğumuzu açıklıyor.
Araştırmanın diğer sonuçlarında da toplumumuzun davranışlarını ortaya koyan rakamlar var; bazıları üzücü, bazıları ürkütücü.
Uluslar, egemenliklerini geçici bile olsa, bırakacağı meclislere dahi gereğinden fazla inanmamalı ve güvenmemelidir. Çünkü meclisler bile despotluk yapabilir ve bu despotluk bireysel despotluktan daha tehlikeli olabilir. Meclislerin öyle kararları olabilir ki, bu kararlar ulusun yaşamına giderilmesi olanaklı olmayan zararlar verebilir. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk