Ateşten Gömleği Bir Kez Daha Giyeceğiz...

Ateşten Gömleği Bir Kez Daha Giyeceğiz...

İletigönderen İrfan Tuna » Cmt Eyl 24, 2011 11:05

ATEŞTEN GÖMLEĞİ BİR KEZ DAHA GİYECEĞİZ…

AKP ve yandaşları bugünkü gücüne, kudretine, sınır tanımaz zorbalıklarına güvenerek dünyaya direk kalacaklarını sanıyorlar. Kendilerini Türkiye’nin karşı konulamaz tek hâkimi gibi görüyorlar.


23 Nisan bayramı kutlamasında, makamına oturan bir ilkokul öğrencisine Başbakan “ Artık yetki senin, asarsın, kesersin, her şey serbest…” demişti.

Şimdi AKP bunu gerçekleştirmektedir. ABD emperyalizminin desteğinde “Asıyor, kesiyor…”

Cumhuriyet devrimlerini, ilkelerini paspas gibi çiğniyor. Kitaplardan Atatürk resimlerini, “Gençliğe Hitabe”yi kaldırıyor. Türkiye Cumhuriyetinin ve halkının düşmanları ile kapalı kapılar arkasında pazarlık yapıyor.

Deniz Feneri davasını sorgulayan namuslu, dürüst savcıları ulusun ve tüm dünyanın gözünün içine baka baka, görevden alıyor. “Ben dilediğim davaya, dilediğim yargılamaya müdahale ederim, dilediğim gibi yön veririm, ya benim istediğim gibi hareket edersiniz ya da dünyanızı karartırım” mesajını veriyor.

Küçücük bir kız çocuğuna “Artık yetki sende, asarsın, kesersin, her şey serbest…” demek, uygulanmak istenen politik düşüncenin ve padişahlık anlayışının bir dışa vurumu değil midir?

Ama yanılıyorlar.

Hem de çok kötü yanılıyorlar. Yaşadıkları ihtişam dünyasından, sultanlık sarhoşluğundan başlarını kaldırıp şöyle bir baksalar geçmişe, hiçbir ülkede zorbaların hükümdarlıklarını sürdüremediklerini göreceklerdir.

Hitler tüm Avrupa’yı teslim alıp, Rusya sınırına kadar dayanmıştı. Dur, durak bilmiyordu. Engel tanımıyordu. Peki, ne oldu sonu? Ne oldu sonra?

Mussolini, sol yumruğunu göstererek yurtseverlere ve tüm dünyaya meydan okuyordu. İktidarını sol bacağından asılarak sonlandırdı.

Türk ordusuna, devrimcilere, Atatürk’e savaş açan, hapishaneleri yurtseverlerle dolduran, işkencelerden geçiren Menderes’ler, Evren’ler yok artık…

Toz olup gittiler… Sıra AKP’ye gelmiştir.


Şimdi halkımıza bu ABD uydusu İktidardan kurtulmak için büyük görevler düşmektedir.

Sol olsun, sağ olsun, ABD’yi, AB’yi emperyalist devlet olarak kabul eden, tam bağımsızlığı savunan, emperyalizmle hiçbir alanda uzlaşmayan partiler, gruplar, bireyler bir araya gelip; antifaşist, antiemperyalist cephede, ulusal çizgide birleşmeli, vatanın kurtuluşu yolunda gerektiğinde bir sıra neferi gibi mücadele etmesini de bilmelidirler.

Geçen yazımda da vurguladığım gibi artık söz bitmiştir. Şimdi eylem zamanıdır. “Müdafa-i hukuk zamanıdır. Birleşme, bütünleşme, demokratik hakları sonuna kadar kullanma, halkın arasına karışıp gerçekleri anlatma zamanıdır. Çünkü kimse oynanan oyunun farkında değildir. Kimse dönen fırıldakları bilmiyor.

Aslında söz bitmez. Söz, aydınlanma – aydınlatma çalışmalarında en güçlü araçtır. En güçlü silahtır.


Peki, biten nedir? Hangi söz geçerliliğini yitirmiştir aslında?

Kapalı kapılar arkasında, sanal âlemde gevezeliğe, dedikoduya, “sen ben kavgası”na dönüşen söz bitmiştir. Ağız dalaşı bitmiştir. Yeni yeni gruplar, sayfalar oluşturarak “geyik muhabbeti ile vakit öldürmek” bitmiştir.

Çünkü halk bunları duymuyor, anlamıyor. O kendi dünyasında yaşıyor.

Sen çalıp, sen oynuyorsun. Sen söyleyip, sen dinliyorsun.

“Peki, Ali Eralp bilgisayardan, internetten, sanal dünyadan vaz mı geçelim demek istiyorsun?”

“Hayır”, asla böyle bir şey söylemiyorum. Elektronik iletişim ve haberleşmeden, TV’den, basından sonuna dek yararlanalım, ama aydınlanma, aydınlatma, bilinçlenme, bilinçlendirme çalışmalarını bununla sınırlı tutmayalım.
Çeşitli adlar altında yeni yeni gruplar, sayfalar oluşturmayalım. Aksine parçaları, parçacıkları birleştirelim, tek vücut olalım. Hepsinden önemlisi biraz da halkın arasına karışalım, diyorum.

Anlayalım, anlatalım. Öğrenelim, öğretelim. Bilinçlenelim, bilinçlendirelim.

İşçilerle, köylülerle, esnafla kaynaşalım. Bütünleşelim.

Halktan ayrı düşmüş aydınların, devrimcilerin, demokratların devrimci mücadelede hiç yeri yoktur.
Onlar, kuşdiliyle söylevler veren papağanlara dönüşmüşlerdir.

Toplum karşısında sorumluluk duyan, onun aydınlanmasına öncelik veren herkes önce yığınlarla bütünleşmeli, onların öğrencisi olmalı, sorunlarını dinlemeli daha sonra bilinçlendirme çalışmalarına geçmelidir. Her yazar, her sanatçı, her aydın, her devrimci dilini, bilincini, deneyimini halkın zengin kültürü ile yoğurup birleştirerek, yeniden onlara bilinç taşımalıdır.

Bu işi şeriat ordusunun fedaileri çok iyi başarmaktadırlar. Birbirlerine düşmeden, bölünmeden, parçalanmadan, kenetlenmiş bir biçimde, ruh ikizleri gibi anlaşarak ev ev, apartman apartman, sokak sokak, cadde cadde, köy köy dolaşıp kendilerine kul köle olabilecek yeni mücahitlerin sayılarını artırabilmek için çaba harcıyorlar. Devrimciler, milliyetçiler birbirlerini yerken, onlar, 2002’lerden de önce planlı programlı, bilinçli adımlarla ve sabırla yollarına devam ettiler, bugünlere geldiler.


Özveriyle çalıştılar. Üniversiteye kayıt olmaya gelen gençleri bile tarikatlara kazanmak için hemen “danışma masaları” kurdular.

Yani AKP, iktidara gökten zembille inmedi.

Bizim tatlısu aydınları ise tatillerini, yazlıklarını, denizlerini, bırakıp, zamanında, en yaşamsal oylamalara bile katılmadılar. Geleceğimizi Amerika’ya ve ılımlı İslamcılara teslim ettiler.

Türkiye bugün, Namık Kemal’in deyişi ile

“Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini / Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini (kara bahtlı annesini)? ” diye sorma günlerine yeniden dönmüştür.

Bu şiiri “Kurtuluş Savaşı” yıllarında Millet Meclisi kürsüsünden okuyan bir milletvekiline Atatürk şöyle yanıt vermişti:

“Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini / Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini!”

“Kara bahtlı anneyi” kurtarmak için çok geç kalmadan uzun, ince mücadele yollarına yeniden düşelim. Ateşten gömleği sırtımıza bir kez daha geçirelim.

“Ya istiklal, ya ölüm” parolası ışığımız olsun. Güneşimiz olsun…


Ali ERALP - 24 Eylül 2011
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Şu dizine dön: Ali ERALP

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x