7 Haziran 2010-ULUSAL KANAL
http://www.ulusalkanal.com.tr/index.php ... Itemid=178

MEHMET CENGİZ

Mehmet Bedri Gültekin

Avukat Mehmet Cengiz 5 Haziran sabahı tutuklandı.

Türkiye’nin en saygın hukukçularından olan Sayın Mehmet Cengiz, aynı zamanda İşçi Partisi Genel Başkan yardımcısıdır.

Mehmet Cengiz, geçmişte Ankara Barosu yöneticiliği yapmıştır ve halen de Türk Hukuk Kurumu yöneticisidir.

İşte bu saygın hukukçu ve siyaset adamının tutuklanması ile AKP iktidarı altında nerelere doğru götürüldüğümüz, bir kez daha olanca çıplaklığı ile ortaya çıktı.

Üç yıldır adına Ergenekon denen soruşturmada ve iki yıldır görülen davada Cumhuriyet hukuku tekrar tekrar ayaklar altına alındı.

Her yeni aşamada, daha önceki kanunsuzlukları aşan yeni kanunsuzluklar sergilendi. Böyle olması kaçınılmazdır.

Tamamen kanunsuz bir temel üzerine oturan soruşturmanın sorumluları açısından yapacak başka bir şey de yoktur.

Boğazlarına kadar suça batmışlardır. Kendileri açısından tek bir kurtuluş kapısı kalmıştır. O da kanunsuzluğu sonuna kadar götürmek, Atatürk Cumhuriyeti’nden yana olan bütün güçleri ortadan kaldırmak ve kanunsuzluklarını ülkenin yeni “kanunu” haline getirmektir.

İşte Mehmet Cengiz ve diğer hukukçuların tutuklanması, bu gerçeğin çarpıcı kanıtı olması bakımından önem taşımaktadır.

KANUNSUZLUKLAR

Mehmet Cengiz, savcılık sorgusunun başında, kendisinin gözaltına alınması ve başlatılan soruşturma ile ilgili kanun ihlallerini tek tek sıralıyor:

Birinci kanunsuzluk: Beşiktaş’taki bir savcı, Türkiye’de başka mahkeme ve başka savcı yokmuş gibi Türkiye’nin her tarafında arama, yakalama ve el koyma kararları alamaz. Türk Ceza Muhakemeleri Kanunu’na göre, kendi bulunduğu yer dışında bir işlem yapmak ihtiyacı duyarsa, ilgili yerin mahkemesine başvurur ve o mahkeme aracılığı ile gerekli işlemi yapar.

Oysa Beşiktaş’taki kimi savcılar, Türkiye’de kendilerinden başka hakim ve savcı yokmuş gibi hareket etmişler ve Ankara’da arama ve gözaltı işlemleri yaparak yasayı çiğnemişlerdir.

İkinci kanunsuzluk: Bir avukat hakkında mesleğini icra ederken işlediği bir suç ile ilgili olarak soruşturma açılması ancak Adalet Bakanı’nın izni ile olur. Mehmet Cengiz ve diğer beş avukat hakkında soruşturma başlatılması ve gözaltına alınması olayında ise Bakanlık izni alınmamıştır.

Kanun adamı, kanunu çiğnemekte beis görmemektedir.

Üçüncü kanunsuzluk: Avukat Mehmet Cengiz, bugüne kadar Ergenekon soruşturması boyunca Savcı Zekeriya Öz ile ilgili olarak Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na en az 10 kez suç duyurusunda bulunmuştur.

Yani Avukat Mehmet Cengiz ile Savcı Zekeriya Öz arasında husumet vardır.

Ama şimdi Zekeriya Öz, kendisini defalarca HSKY’a şikâyet etmiş olan ve meslekten ihracını isteyen Mehmet Cengiz hakkında soruşturma yapmaktadır.

Sadece bu hususlar bile ne kadar büyük bir hukuk faciası ile karşı karşıya olduğumuzu göstermeye yeter.

SUÇUN TANIMI VE KANITI

Hiçbir “suç kanıtı” göstermeden insanları tutuklamak, Ergenekon soruşturması ile birlikte söz konusu olmaya başladı.

İmzasız ihbar mektuplarının ve e postalarının, kimlik bildirmeden yapılan telefon ihbarlarının, herhangi bir kanıt ile desteklenmeyen gizli tanık anlatımlarının yeterli görüldüğü bir “hukuk sistemi” Türkiye’ye oturtulmak isteniyor.

Sonuçta şöyle bir tablo çıkmıştır ortaya:

Ergenekon davasında Avukatlık yapmak, “suç” için yeterli kanıt olmuştur.

Aynı şekilde vatan savunması için görevini yapan asker de “suçludur.”

Veya Amerika’nın Büyük Ortadoğu projesine veya bu Emperyalist’in Türkiye için öngördüğü “Ilımlı İslam”a itiraz eden politikacı da “suçludur.”

Ergenekon Tertibi ile birlikte milletimize kabul ettirilmek istenen yeni “kanun düzeni”nin esasları bunlardır.

GERÇEK NEDEN

Mehmet Cengiz gerçekte neden tutuklandı?

1.Avukat Mehmet Cengiz, Silivri’de görülmekte olan Ergenekon Davası’nda, İşçi

Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’i ve arkadaşlarını savunan avukat ekibinin başındaki kişidir.

Ve gerçekten de iki yılı aşkın bir süredir yürüttüğü hukuk mücadelesi ile

tertipçilerin ipliğini pazara çıkarmıştır.

Silivri’deki mahkemede, gerçekte Amerikan emperyalizmi, işbirlikçisi AKP ve Fethullahçı Gladyo yargılanmaktadır. Bu başarının elde edilmesinde Mehmet Cengiz’in büyük katkısı vardır.

2. Mehmet Cengiz, Deniz Feneri soygunu ile ilgili olarak Türkiye’de dava açılmasını sağlamıştır. Sadece bu “vukuatı” bile onun, Silivri’deki “cadı kazanı”nın içine atılması için yeter.

3. Mehmet Cengiz, Refah Partisi’nin kayıp trilyon davasında, yargılanmayan tek sanık olan Abdullah Gül’ün, Cumhurbaşkanı seçilmesi üzerine milletvekilliği dokunulmazlığının kalktığını tespit ederek başvuruda bulunmuş ve Sincan Ağır Ceza Mahkemesi’nde davanın açılması yönünde karar alınmasını sağlamıştır.

Her ne kadar Adalet Bakanı’nın müdahalesi üzerine Abdullah Gül hakkında dava açılmamış ise de bu durumun, tertip merkezi tarafından Mehmet Cengiz’in mimlenmesine yol açtığı kesindir.

Tertip Merkezi’ne göre Mehmet Cengiz’in tutuklanmasını gerektiren bu “suç” listesini uzatabiliriz ama bu kadarı yeter.

mbgultekin@ip.org.tr

-------------------------------------------------------------

http://www.ip.org.tr/lib/pages/detay.asp?goster=haberdetay&idhaber=2506

İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Av. Mehmet Cengiz Neden Tutuklandı?



Ergenekon tertibi kapsamında tutuklanan İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Avukat Cengiz Türkiye'nin önde gelen hukukçuları arasında yer alıyor.

Cengiz'in yaptığı suç duyurusu üzerine Deniz Feneri yolsuzluğunun Türkiye ayağı hakkında soruşturma başlatıldı. Mehmet Cengiz, Abdullah Gül'ün kayıp trilyon davasından yargılanması için yasal süreci de yaptığı suç duyurusuyla başlattı.

Ergenekon tertibi kapsamında tutuklanan İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Avukat Mehmet Cengiz Türkiye'nin önde gelen hukukçuları arasında. Avukat Cengiz, Tayyip Erdoğan'ın merkezinde yer aldığı Deniz Feneri yolsuzluğu hakkında ilk kez şikayette bulunan hukukçu. Cengiz 8 Eylül 2008 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdiği dilekçede, Tayyip Erdoğan, Zahid Akman, Zekeriya Karaman, Deniz Feneri Yöneticileri ve Almanya'daki iddianamedeki adı geçen Türk şirket yöneticileri hakkında soruşturma açılmasını talep etmişti. Talep üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma açtı. Cengiz bu suç duyurusundan 10 gün sonra yaptığı basın açıklamasında Türkiye'deki Cumhuriyet Savcıları Almanya'daki Şansölyelerin savcılarından geri kalamaz ve kalmayacak diyordu.

İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Cengiz, Deniz Feneri vurgununu Türkiye'nin gündemine soktu. Cengiz'in İşçi Partisi adına yaptığı başvurunun ardından Deniz Feneri ve kanal 7 binalarında arama yapılması sağlandı. Deniz Feneri haberlerini sayfalarına taşıma cesareti gösteren gazeteciler de haberlerine "İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Cengiz'in başvurusu üzerine başlayan soruşturma.." ifadesiyle başlar oldu.

Abdullah Gül'ün yargılanmasının yolunu açan süreci de; Gül'ün milletvekilliğinin sona erip Cumhurbaşkanı seçildiği 28 Ağustos 2007 tarihinden bir gün sonra; 29 Ağustos 2007 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusu yapan Mehmet Cengiz başlattı. Cengiz tarafından yapılan suç duyurusunda "özel evrakta sahtecilik ve Siyasi Partiler Kanunu'na muhalefet suçlamasıyla dokunulmazlığı nedeniyle ertelenen soruşturmanın ve kamu davasının sürdürülmesi," talep edildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bu suç duyurusuna 2 Haziran 2008 tarihinde takipsizlik kararı verdi. Ancak Sincan 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi, bu kararı kaldırarak, Gül'ün yargılanması gerektiğine hükmetti. Adalet Bakanlığı savcılığın kanun yararına bozma istediğine uyduğu için, Gül'ün yargılanıp yargılanmayacağı yönünde son kararı Yargıtay 11'inci Ceza Dairesi verecek.
Avukat Mehmet Cengiz, Sivas katliamı davasında, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy ve Ahmet Taner Kışlalı'nın katline ilişkin davalarda müdahil vekilliği yaptı.

Cengiz, 40 yıldır İşçi Partisi saflarında mücadele veriyor. 12 Mart 1971 ve 1980 darbesi dönemlerinde tutuklandı. Çeşitli dernek ve vakıflarda yöneticilik yapan Cengiz, 2000-2002 döneminde Ankara Barosu Yönetim Kurulu üyeliği yaptı. İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Av. Cengiz, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve Ergenekon tertibinde tutuklanan İşçi Partililerin avukatlığını yapıyordu.

7 Haziran 2010-ULUSAL KANAL

http://www.ulusalkanal.com.tr/index.php ... Itemid=174



ERGENEKON DURUŞMASINDA CÜBBELİ PROTESTO

Ergenekon tertibinin hukukçulara yönelmesi, Silivri Cezaevi'ndeki mahkeme salonunda protesto edildi. İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Avukat Mehmet Cengiz'le dayanışma için 50 avukat cübbelerini çıkardı ve salonu terk etti. Bunun üzerine seyirciler "Faşizme karşı omuz omuza" sloganıyla sanıkların yanına yürüdü. Duruşmadan çıkan 213 seyirci bahçede alıkonuldu, 60'ının ifadesi alındı.


Ergenekon tertibinin hukukçulara yönelmesi avukatları isyan ettirdi. Ergenekon Ana Davasının görüldüğü Silivri Cezaevi'ndeki mahkeme salonunda avukatlar ve seyirciler protesto eylemi yaptılar.

İşçi Partisi Genel Sekreteri Avukat Hasan Basri Özbey, davanın öğleden sonraki oturumunda söz aldı. İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Avukat Mehmet Cengiz'in tutuklanmasına tepki gösteren Özbey, cübbesini çıkarttı ve salonu terk etti. Duruşmayı takip eden 30 avukat da Özbey'le birlikte cübbelerini çıkarttı ve salondan çıktı.

Avukat Özbey, salonu terk etmeden önce yaptığı konuşmada, "Ziverbey Köşkü'ndeki işkenceler bile Mehmet Cengiz'i sindirememiştir" dedi.

İşçi Partisi Genel Sekreteri Avukat Hasan Basri Özbey ve duruşmayı izleyen 30 avukat bu konuşmanın ardından salonu terk etti. Salonda bulunan seyirciler de alkışlar ve sloganlarla protestoya katıldı. Seyirciler, "Faşizme karşı omuz omuza", "Yurtseverler çıkacak hesap soracak" ve "Biz haklıyız biz kazanacağız" sloganları atarak, sanıkların tutulduğu bölüme yöneldi.

Doğu Perinçek, Nusret Senem ve Hikmet Çiçek de yumruklarını havaya kaldırarak destek verdi. Bunun üzerine salondaki jandarmalarla seyirciler arasında kısa süreli tartışma yaşandı.

Protestonun ardından salondan dışarı çıkan yurttaşlara kimlikleri verilmedi. Salonda bulunan 200'den fazla izleyiciden 60'ının kimliği jandarma tarafından tespit edildi ve ifadesi alındı.

Mahkeme heyeti aldığı ara kararla 60 kişi hakkında Silivri Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.

Av. Mehmet Cengiz sadece bir vatansever oldugu icin tutuklanmistir. Iktidarin, tarikatlarin ve cemaatlerin yolsuzlugunu ortaya cikarmak istedigi icin tutuklanmistir. Artik biri buna dur desin artik! Iktidar hep boyle yapiyor, ne zaman koseye sIkIsInca yeni bir Ergenekon dalgasi duzenliyor. Allah Sn Cengiz'i kurtarsin.

Mehmet Bedri Gültekin yazdı:Üç yıldır adına Ergenekon denen soruşturmada ve iki yıldır görülen davada Cumhuriyet hukuku tekrar tekrar ayaklar altına alındı.

Mehmet Bedri Gültekin yazdı:İşte Mehmet Cengiz ve diğer hukukçuların tutuklanması, bu gerçeğin çarpıcı kanıtı olması bakımından önem taşımaktadır.

Mehmet Bedri Gültekin yazdı:Sonuçta şöyle bir tablo çıkmıştır ortaya:

Ergenekon davasında Avukatlık yapmak, “suç” için yeterli kanıt olmuştur.

Aynı şekilde vatan savunması için görevini yapan asker de “suçludur.”

Veya Amerika’nın Büyük Ortadoğu projesine veya bu Emperyalist’in Türkiye için öngördüğü “Ilımlı İslam”a itiraz eden politikacı da “suçludur.”

Ergenekon Tertibi ile birlikte milletimize kabul ettirilmek istenen yeni “kanun düzeni”nin esasları bunlardır.

Bırakalım herşeyi bir yana, bir Avukatı, savunma görevinin gereğini yaptığı için tutuklamak hangi hukuk mantığına sığar?

Tüm bu yaşananlar bir hukuk korsanlığı değilse nedir?

Ey! İsrail'in korsanlığını protesto eden, Gazze Mücahidi Recep Bey, savcısı olduğunuz bu davadaki korsanlıkları dünyaya göstermek için abluka altındaki Silivri'ye hangi yardım gemisini gönderelim?

Ergenekon'da 4 tahliye!

Ergenekon soruşturması çerçevesinde son dalgada tutuklanan 4 avukat tahliye edildi.


"Ergenekon" soruşturması kapsamında tutuklanan İşçi Partisi (İP) Genel Başkan Yardımcısı avukat Mehmet Cengiz'in de
aralarında bulunduğu 4 avukat tahliye edildi.

İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi nöbetçi hakimliğince tutuklanan avukatlar Mehmet Cengiz, Ali Hadi Emre, Tülay Bekar ve Kutbettin Kaya'nın bu hallerine avukatları tarafından yapılan itiraz, aynı mahkemenin heyeti tarafından
değerlendirildi. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, tutuklu avukatlar Cengiz, Emre, Bekar ve Kaya'nın tahliye edilmelerini kararlaştırdı.

"Ergenekon" soruşturması kapsamında gözaltına alındıktan sonra 5 Haziranda Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesine getirilen Cengiz, Emre, Bekar ve Kaya, İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz tarafından sorgulandıktan sonra tutuklanmaları istemiyle gönderildikleri İstanbul Nöbetçi 11. Ağır Ceza Mahkemesince tutuklanarak cezaevine konulmuştu.


gazetevatan.com

11 Haziran 2010-ULUSAL KANAL

http://www.ulusalkanal.com.tr/index.php ... Itemid=174



Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyelerinin ardından, Marmara Üniversitesi öğretim üyeleri de Ergenekon tertibine isyan etti. 89 öğretim üyesi ortak bir bildiri yayınladı ve "Silivri'de tutuklu bulunan aydınların durumunu kaygıyla izliyoruz. Ergenekon davası, kamu vicdanını sızlatıyor" dedi.

Boğaziçi Üniversitesi'nin ardından Marmara Üniversitesi öğretim üyeleri de Ergenekon tertibiyle yaşanan hukuksuzluğa tepki gösterdi. 89 öğretim üyesi ortak bir bildiri yayınladı. Bildiride, "Silivri'de tutuklu bulunan aydınların durumunu kaygıyla izliyoruz" denildi.

Tutuklamanın bir önlem olarak kullanılması gerektiğini belirten öğretim üyeleri, Ergenekon tertibiyle tutuklanan aydınlar için tutuklamayı gerektirecek bir durum bulunmadığını ifade ettiler.

Bildiride şu ifadeler yer aldı.

"Silivri'de tutuklu bulunan aydınların durumunu kaygıyla izliyoruz. Yargılananlar mahkemece suçlu bulunurlarsa kuşkusuz yasada belirtilen cezaya çarptırılacaktır. Ancak, yakın tarihimizde sanıkların yıllarca tutuklu olarak yargılandıkları ve davanın sonunda beraat ettikleri, belleklerde tazedir. Tutukluluğun, telafisi olanaksız bir cezaya dönüşmesi tehlikesi vardır. "

SİLİVRİ TÜRKİYE'NİN GUANTANAMO'SU MU?

"Silivri'de görülen davanın kamu vicdanını sızlattığı, "Silivri Türkiye'nin Guantanamo'su mu?" sorusuna gazete köşelerinde yanıt aranmasının ülkemizi yüceltmediği açıktır. Amacımız, adalete müdahale etmek değil, adaleti yüceltmektir. Ülkemizde evrensel hukuk ve insan hakları ilkelerinin kök salması için göze çarpan olumsuzlukları seslendirmenin başta gelen yurttaşlık görevimiz olduğuna inanıyoruz."

BİLDİRİYE İMZA ATAN PROFESÖRLER

Prof. Dr. Yalçın Özel, Prof. Dr. Acar Sevim, Prof. Dr. Adile Çevikbaş, Prof. Dr.Ahmet Dernek, Prof. Dr. Alaattin Asna, Prof. Dr. Ayşe Özer, Prof. Dr. Ayşe Uygur, Prof. Dr. Aydın Sav, Prof. Dr. Berrak Yeğen, Prof. Dr. Cafer Türkmen, Prof. Dr Cemalettin Göbelez, Prof. Dr. Ceval Kaya, Prof. Dr. Filiz Başaran, Prof. Dr. Filiz Kamacıoğlu, Prof. Dr. Funda Babacan, Prof. Dr. Güler Yalçın, Prof. Dr. Güner Söyletir, Prof. Dr. İnci Alican, Prof. Dr. Mehmet Özer, Prof. Dr. Müjgan Tez, Prof. Dr. Mürşit Pekin, Prof. Dr. Nilay Kan, Prof. Dr. Nilgün Cerikçioğlu, Prof. Dr. Nilüfer Ergin, Prof. Dr. Nurettin Ergun, Prof. Dr. Özcan Mert, Prof Dr. Şerife Atlıhan, Prof. Dr. Selahattin Yıldız, Prof. Dr. Semin Akdoğan, Prof. Dr. Semir Aslanyürek, Prof. Dr. Seza Baştuğ, Prof. Dr. Tangül Şan