AV

AV

İletigönderen Seçkin ERGÜN » Cum Tem 22, 2011 9:45

Bazı kurumlarımız Cumhuriyetten sonra kurulmuş olsa da bazılarının mazisi Osmanlı dönemine kadar uzanır. Genelde hepsinin de tıpkı bir insan gibi karakteristik özellikleri vardır.

Mesela Polis Teşkilatı devletin bir kurumu olmasına rağmen hep yürütmenin, iktidarın emrinde olmuştur. Bunu o kadar benimsemiştir ki çoğu dönem kraldan çok kralcı olarak bunu abartmıştır. Orduda durum böyle değildir. Vatanın biriliği ve bütünlüğü esastır. Hiçbir resmi ünvanı olmamasına karşın Atatürk etrafında toplanması da bu sebepledir.

En son yaşanan şike olayı da dahil son dönemdeki olaylar polisin maharetli ve hünerli sunumu özellikle işlenmekte. Aylar süren teknik takipler, izlemeler, dinlemelerden sonra bol tantanalı baskınlar yapılıyor. Baskının yapıldığı dakikalarda eldeki deliller avının üzerine ayağını koyup poz veren avcı edasıyla medyada servis ediliyor. Bu durumda tabii ne gizlilik kuralı kalıyor, ne kişilik hakları ne de hukuksal değerler. Suç, suçlu, ceza, adalet falan kimsenin umurunda değil zaten. Bu ülkede bir şey oluyorsa, ya da olmuyorsa tesadüfi değil, hep bir nedeni vardır. Tüm bu yaygara, koparılan fırtınalar hep aynı amaca hizmet etmek için yapılıyor. Asıl amaç her dönem yapılan anketlerde halkın en güvendiği kurum olarak görünen orduyu tasfiye edip yerine her dönem iktidarın emrindeki polisi koymak.

Ergenekon ve Balyoz davalarıyla yapılmak istenen yıpratma başka unsurlarla da sürekli destekleniyor. Ordunun yatak odası denilen Kozmik Odanın talan edilip, iki satır adresi ezberlemekten aciz, beceriksiz suikastçı subay profili de bu amaçları çizilmeye çalışıldı.
Kuzey Irak’da yaşanılan “ordunun başına çuval geçirme” olayı var ki sadece bu bile çok şey anlatıyor.

PKK’nın saldırılarını bile Ordu’nun üzerine atıp kendi askerini öldüren katiller durumuna düşürmeye çalıştılar. Tokat saldırısı buna en somut örnektir. Telsiz konuşmalarının deşifre edilip yayınlanması, PKK’nın olayı üstlenmesine rağmen başta Bülent Arınç ve Tayyip Erdoğan olmak üzere bu konuda görevli herkes ısrarla orduyu ima edici açıklamalar yapmaya devam ettiler.

PKK’ya karşı yürütülen mücadelede etkin olan subayların bugün Silivri’de olmaları tesadüf değildir. Dün eski meclis başkanı M.Ali. Şahin “ PKK’lı örgüt üyeleri dağlarda uzun süre kaldıkları için askerlerimize karşı daha meziyetli durumdalar. Bizim askerimizin şu anki durumları yetersiz” demiş. 10 yıldır iktidar partisinin etkili ismisine, madem durum bu neden zamanında gerekeni yapmadın diye sormuyoruz. Hadi askeri teröristle kıyaslamasını da es geçelim. Ama bir kişiye, ya da bir kuruma başarılı-başarısız demek için bazı kıstaslara bakmak gerekir.

Mesela PKK’nın karargahı durumundaki Kandil’e sınır ötesi operasyon yapıldı da başarısız mı olundu? Ordu harekata başladı, AKP ABD başta olmak üzere dış güçlerin şiddetli baskısına boyun eğip ertesi gün “geri çekilin” talimatı verdi.

Baraka gibi karakollara askerleri tıkıp PKK’nın hedefi haline getirmek de siyasi iktidarın tercihi, subayların özel yapım delillerle en onur kırıcı şekilde gözaltına alınıp demoralize edilmesi de.

AKP iktidara geldiğinde; Devletin ayaklarına kapanıp kendi pis canını kurtarmak için yalvaran bir Apo, saldırı gücünü yitirip iç çatışmalarla dağılma aşamasına gelmiş bir PKK, bir parça kemik için Ankara’nın kapısında yatan Barzani vardı. Şimdi gelinen nokta buysa bundaki en büyük pay M.Ali Şahin’in de mensubu olduğu AKP’nindir.

Peki ordu gerçekten de başarısız mı? Atatürk pek çok defa yaptığı “düşman” tanımlamasında ısrarla “dahili ve harici” demiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bütünlüğünün ve rejiminin karşısındaki herkes düşmandır. Ülke savunmasındaki en etkin kurum olan Ordu "harici" düşmana karşı başarılı olsa da "dahili" düşmana karşı başarısız durumda. Dahili düşmana karşı sağlanamayan üstünlük harici düşmana karşı kazanılan cephelerin de elden gitmesine yol açıyor. Bu savaş henüz bitmedi. Bugünün kazananı yarının kaybedeni olabilir.

Avının üzerine ayağını koyup poz veren avcının bir gözü de, aklı da ormandaki diğer aslanlarda.
Zaferinin ömrü bir flaş patlaması kadar,
Korkusunun ömrüyse sonsuz. . .
Kullanıcı küçük betizi
Seçkin ERGÜN
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 58
Kayıt: Pzt Tem 04, 2011 22:01

Şu dizine dön: Seçkin ERGÜN

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x