AVRASYACILIK NEDİR NE DEĞİLDİR ? (II)

Türkiye ve dünya gündemindeki gelişmeler hakkındaki fikirleriniz, yayınladığımız izlencelerin bölümleri hakkındaki düşüncelerinizi paylaşabileceğiniz alan.

AVRASYACILIK NEDİR NE DEĞİLDİR ? (II)

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Pzt Oca 23, 2017 15:41

AVRASYACILIK NEDİR NE DEĞİLDİR ? (II)
Avrupa’nın sınırları
Madem ‘Avrasya’ sözcüğü Avrupa ve Asya’nın birleştirilmesinden oluşmaktadır, peki ama aradaki doğal sınırlar nerede başlayıp nerede bitmektedir ?
Coğrafyacıların kendilerine özgü yanıtları vardır ama politik olarak en cömert (!) tanım De Gaulle’den gelmiştir: Urallar’a kadar.
Ne var ki, güya Rusya’yı da Avrupa içine almayı tasarlayan De Gaulle, Rusya’nın Asya’da kalan kesimlerini unutmuş gibidir.
O nedenle, gerek 19. yüzyıl düşünürleri ve gerekse 20 ve 21.yy düşünürleri, coğrafya’nın dışında, bir ‘Avrupa’ sınırı aramışlardır.
Tam da bu nedenle ‘Biz Avrupaî bir milletiz’ ya da ‘Biz Asyaî bir milletiz’ gibi tanımlamalar, konjonktürel tanımlamalar olmanın ötesine geçememektedir.
Bunu Lenin de söylemiş olsa Mustafa Kemal de, yasa değildir, olamaz.
Kaldı ki, bu son ikilinin tarihsel olgulara ‘ulusal’ olduğu kadar ‘evrensel’ bir bakış açısıyla baktıklarını da biliyoruz.
Dahası, her ikisinde de, haklı olarak, ‘ezen uluslar’ ve ‘ezilen uluslar’ ayırımı vardır.
Böyle bir ayırım yapıldığında ise, ne Doğu Avrupa ulusları ile Balkan uluslarını ‘ezen uluslar ’ olarak nitelemek ve ne de Japonları ‘ezilen uluslar’ içinde görmek olanaklıdır.
Demek ki, coğrafî, ekonomik ve hatta politik ölçütlerin ötesinde, daha çok tarihsel, insanbilimsel (antroplolojik), dilbilimsel (linguistik) ve kültürel ölçütler bulmak gerekmektedir.
Nitekim, 1920’li yıllarda Nikolaï Sergueïevitch Troubetzkoï (1890-1938)’un dilbilimsel çalışmaları daha sonraki tüm diğer disiplinler için bir ‘temel’ oluşturacaktır.
Ancak daha önce, Avrasya’nın Dublin’den Vladivostok’a bir ‘bütün’ oluşturduğunu ileri süren görüşleri ele alalım.
Eğer ayrılacaksa, aradaki sınırların niteliği de böylece ortaya çıkmış olacaktır.
Jean Thiriart’a göre ‘Tarih’ ve ‘Jeoplolitik’
Jean Thiriart’a göre tarih üç tip Devlet biçimi tanımıştır :
- Kent Devletleri (Atina, Isparta, Venedik, Napoli, Roma vb)
- Coğrafî Devletler (Etats territériaux) (Fransa, İspanya, Almanya vb)
- Kıta-Devletler (ABD, eski SSCB, Çin vb)
Bu sonuncu tip, çok eski dönemlerden beri ‘ussallığı’nı ortaya koymuştur.
Değil mi ki, Makedonya’da Büyük İskender (M.Ö. 336-323) ya da Çin’de Tsin Chihuanti (221-206) büyük işler başarmışlardı.
Örneğin Çin’de Merkezî Devlet (Etat centralisé unitaire) yönetiminde, feodal senyörlerin egemenlik altına alınmasıyla Çin Seddi bile yapılabilmişti.
Ve bugün ABD’nin ‘dünya egemenliği’ de 50 federe devletin ‘Birlik’teliğinden gelmekte değil midir?
Avrupa Birliği de, bu bağlamda, bir ‘Kıta Devlet’ olmak hedefiyle ortaya çıkmamış mıydı?
Ne var ki, yine tarih bize, bu ‘İmparatorluk’ ya da ‘Kıta Devlet’lerin, ölümcül (moribond) olduğunu göstermektedir.
Nitekim, SSCB’nin çözülmesinin ardından bugün AB’nin de bir ‘çözülme dönemi’ne girdiği gözlemlenmektedir.
Acaba bu çözülme, yöneticilerin ‘akıl tutulması’ (inertie mentale) ya da ‘vizyon eksikliği’ (la paresse de l’esprit)’den mi kaynaklanmaktadır?
Yoksa, yine çoğu yöneticinin ‘kötü niyet’inden, özel çıkarları ‘insanlığın çıkarlarının’ önüne koymasından mı kaynaklanmaktadır?
Neden ‘ulusal çıkar’ değil de ‘insanlığın geleceği’nden sözettiğimize gelince, hiçbir ‘ulusal çıkar’ insanlığın geleceğinden ‘önce’ ve ‘üstün’ değildir de ondan.
Ve, ileride ayrıntılarına değineceğimiz üzere, eğer ABD, Avrupa Birliği’ne kendi yöneticilerinin çıkarları doğrultusunda ‘müdahale’ etmeyecek olsaydı, pekâla bugün Avrupa Birliği bir başka ‘gelişme’ içinde olabilecekti.
Bu ‘tez’, Avrasyacılık kuramının ‘çalışma hipotezi’ (htpothèse de travail)’ lerinden biri olabilir. Ve bu konuda ilgili ülkelerden yüzlerce ‘Doktora tezi’ çıkarılabilir.
Ne var ki, hele günümüz üniversiteleri gözönüne alındığında, bunun şimdilik bir pek kolay olmayacağı söylenmelidir.
Çünkü, yukarıda sözünü ettiğimiz ‘akıl tutulması’ (inertie mentale) ya da ‘vizyon eksikliği’ (la paresse de l’esprit) günümüz entellektüellerinin en belirgin nitelikleri arasındadır.
İşte bu yazı dizisinde, kimi konular üzerinde ‘yeniden düşünmek olanağı’ yaratılabilirse, ne mutlu yazara diyelim.
(Sürecek)
Habip Hamza Erdem
(1)Jean Thiriart, « L'Europe jusqu'à Vladivostok », VoxNr, 20 Juillet 2004
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1526
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Re: AVRASYACILIK NEDİR NE DEĞİLDİR ? (II)

İletigönderen Toprak123 » Sal Oca 24, 2017 16:14

Paylaşım için teşekkürler.
Kullanıcı küçük betizi
Toprak123
Üye
Üye
 
İletiler: 49
Kayıt: Cmt Kas 19, 2016 15:31


Şu dizine dön: Tartışma ve Fikir Meydanı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x