Gerçek ayrıntının bilgisinde saklıdır.
Eğer siz onu, kulağından tuttuğunuz gibi saklandığı yerden çıkartıp gün ışığına taşıyamazsanız, gerçeğin sadece görüntüsü ile yetinmek zorunda kalıp, gün boyu önünüze çıkan bu görüntüye şaşıp kalırsınız; şaşıp kalırsınız…
Örnek mi istiyorsunuz?
Alın size “şaşırtıcı” bir örnek.
Vaktiyle bu ülke, adına Milli Cephe Hükümeti denilen bir koalisyon ile yönetiliyordu.
Hükümeti meydana getiren üç siyasi parti de milliyetçi, muhafazakâr ve sağcı olduğunu önü sürüyordu. Hükümet’in başında da, yakasında milliyetçi, muhafazakâr ve sağcı simgelerin yer aldığı bir rozet taşıyan Süleyman Demirel vardı.
Kendilerine “Milliyetçi Cephe” adını veren bu oluşumun karşısında ise, tüm “milli güçler”i gerçek bir cephe etrafından toplamayı temel alan sol tabanlı toplumsal muhalefet bulunuyordu.
Evet Türkiye siyaseti iki ana kola ayrılmıştı:
1.- Adı Milli Cephe olan hükümet güçleri
2.- Bu güçlere karşı oluşturulmaya çalışılan Milli Cephe…
Bir yanda Milli Cephe Hükümeti”nin icraatları, öte yanda “Milli Cephe” örgütlenmesinin muhalefeti…
Bir gün bakıyorsunuz meydanlarda miting var.
Toplumsal muhalefetin örgütlü güçleri slogan atıyor:
- Bağımsız Türkiye!..
Mitingin bastırıp dağıtmaya gelen iki güç var.
1.- Milli Cephe Hükümeti’nin coplu-gaz bombalı, tabancalı polisi.
2.- Milli Cephe Hükümeti’nin taban örgütünü oluşturan, taşlı, sopalı, zincirli, tabancalı milliyetçi[!] gençler…
Buyurun, bir de buradan yakın…
Bağımsız Türkiye, diye bağıranlar, Dolmabahçe Sarayı’nın önünden Amerikan 6. Filosu’na mensup erleri denize döküyor…
Milliyetçi Cephe’nin vurucu gücü olarak kullanılan milliyetçi[!] gençler, Amerikan askerlerinin koruyucuları saflarında…
Ertesi günkü medya manşetlerinde olay şöyle yankılanıyor:
- Sağ ve sol görüşlü gençler çatıştı; bir ölü 15 yaralı…
İşte açık, çarpıcı ve öğretici örnek buradadır…
Her şeyden önce olay, sağ ve sol görüşlü gençlerin çatışması değildir.
Çatışma, bu ülkenin bağımsızlığını savunanlarla, bu ülkeyi sömürge haline getirmek isteyen güçlerle ve onların işbirlikçileri [ya da kandırdığı kişiler] arasındadır.
Olayın ayrıntısında saklanan ikinci gerçek ise, emperyalist güçlerin, halkın karşısına milliyetçiliğin arkasına saklanarak çıkma becerisidir.
Türkiye halkının [ham] milliyetçilik duygularının ne kadar kuvvetli olduğunu çok iyi bilen psikolojik savaş mühendisleri, ülkesinin bağımsızlığını savunan toplumsal muhalefetin karşısına ismi Milliyetçi Cephe olan anti-milli bir hükümet çıkartmışlardır.
İşte [yukarıdaki satırlarda da yinelediğimiz gibi] eğer siz, görüntünün ardında saklı olan gerçeği “kulağından tutuğunuz gibi” saklandığı yerden gün ışığına çıkartamazsanız, 1980 öncesini anlayamaz, yaratılan bu kaos ortamını kendisine bahane yapan Amerikancı cunta hareketinin varlık nedenini kavrayamazsınız…
27 Mayıs 1960 Devrimi’nin ilerici-millici-devrimci niteliğine akıl erdiremezsiniz.
12 Mart askeri cuntasının neden 27 Mayıs’ın Anayasasına, mantığına, özü ve içeriğine taban tabana karşı ve zıt olduğunu anlayamazsınız…
Ve bugün bütün bunların hepsinin, basit birer askeri müdahale olduğu yönündeki karalayıcı kampanyanın altında ezilir, gidersiniz…

LÜTFEN “TIK”LAYINIZ:
http://www.soruyusormak.com
http://www.dnm-ler.com
http://www.kitlecizgisi.com