Bahçelerde Balkabak Açılır Tabak Tabak

Bahçelerde Balkabak Açılır Tabak Tabak

İletigönderen Feza Tiryaki » Prş Oca 19, 2012 15:00

Bahçelerde Balkabak Açılır Tabak Tabak


Kabaklar çiçek açıyor. Bilirsiniz kabak bitkisi çok hızlı büyür. Bir bakarsınız çiçekte, bir bakarsınız kafa kadar oluvermiş. Daha sonra fıçı kadar büyümüş, yerinden kalkmayan bir kabak önünüzde…

Kabağın birine bakarken hayda ötede bir yenisi türemiş. Daha ötede yenisi, çiçeği burnunda…

“19 Mayıs Bayramını kutlatmayı yasakladılar” bir anda. A… derken ardından başkası açıldı kabağın.

Jandarmaya yönelik bir tuzak devreye sokuldu bu akşam. Jandarma kaldırılsın çünkü ABD’ye bağlı değil diyorlar ya, işte yolu kazılıyor. Bakın habere:

“Jandarma komutanlığında kemikler bulundu. Yapılan faili meçhul kazısında bazı kemiklere ulaşılırken, kazı çalışmaları devam ediyor.”

Bu da başka bir yeni haber:

“Hukuk fakültesi mezunu ve 5 yıllık mesleki deneyime sahip kişiler arabulucu olabilecek.” Hukuk guguk oldu zaten ama daha ne yapılabilir diye uğraşıyorlar. Yandaşa iş kapısı da cabası.

En son açan kabak:

“Diyanet İşleri Başkanlığının hazırladığı bir dizi stratejik plân” başlığıyla bu haberi duyurdular bu gün. TRT’nin bilgiağı (internet) gazetesinde okudum.

Ciddi projeler hayata geçecekmiş. Ne mi yapacaklarmış?

Camiler daha fonksiyonel olacakmış.

“Çalışma ile camiler daha fonksiyonel hale gelecek. Her yıl 50 caminin TSE standartlarında fonksiyonel olması için çalışmalar hızlandırılacak.”

İşte bilmediğim bir söz : Fonksiyonel. Fonk ne demekse ondan üretilmiş bu olmalı. Siyon da benim için hiçbir şey ifade etmiyor. Sözlüğe bakıyorum.
Fonksiyon demek, görev, vazife, iş demekmiş. Demek ki caminin görevleri çoğalacak. İşi artacak.

Siz camide yalnızca namaz kılınır mı sanıyorsunuz? O eskidendi. Şimdi merkez okulu. Okulun eğitim görevlerini üstlenecek yavaş yavaş baksanıza… Cumhuriyet öncesine nasıl döneceğiz yoksa?

Din hizmetlerinin her kesime daha kolay ulaşması için “irşad ekipleri” oluşturulacakmış. İrşad ne mi? Duymadınız mı daha önce?

Ah artık Arapçaya hazırlıklı olun, öğrenin siz de canım. Doğru yolu gösterme, uyarma demek bu Arapça söz. Tastamam sözlükteki anlamı şu:

İrşad: “İrfan sahibi birinin, ârifin, bir kimseye tarikatı ve Tanrı yolunu göstermesi.”

Oldu mu? Anlaşıldı sanırım. İrşad ekipleri ne mi yapacak?

Saklamıyorlar ki? Hem neden saklasınlar. Daha altı ay önce başımızda olan, kaç yıl ordumuza komutanlık etmiş en üst ordu komutanımızı bile içeri aldılar. Sanki bir adi suçluymuş gibi. En büyük katlarda görev yapan bir komutanımıza, ordumuzun en saygın makamına yapılan muameleyi tartışmak yerine komutanı nerde yargılayalım, hangi mahkeme uyar diye soruyorlar birbirlerine.

Dağın tepesine tırmandılar. Tuttuklarını tepe aşağı yuvarlıyorlar. Rauf Denktaş’a da uzanacaktı elleri kolları ama yetişemediler. Kıbrıs’taki son seçimde Kıbrıs Türkü aklını başına aldı, silkinip kendine geldi de hevesler kursaklarda kaldı…

Korkacak, çekinecek, sakınacak bir birim, bir yasa, bir kurum kalmayınca olacağı böyledir, başka ne olacaktı?

Yine biz gelelim irşad ekibine. İşleri çok…Saymışlar:

“İslâm daha geniş kesimlere anlatılacak.”

“Din hizmetlerinin daha kaliteli sunumu yapılacak, yeni bir vizyona göre hareket edilecek. “

Vizyon ne diye mi soruyorsunuz? Türkçe sözlüklerde karşılığını bulamıyorum. Osmanlıca sözlükte de yok. Demek ki yabancı bir sözcük. Almanca sözlüğü açıp bakıyorum:

Vision: Hayal, tecelli, tezahür yazılmış karşılığında.

Tecelli: Görünme, belirme, kader , baht.

Tezahür: Görünme, meydana çıkarma, belirti.

Haberdeki söz aynen şöyle:

“Diyanet, İslam'ı geniş kitlelere anlatmada ve din hizmetinin daha kaliteli sunumunda yeni bir vizyona göre hareket edecek.”

Ne anladınız?

Yeni belirtiler mi olacak, hayalleri mi gerçekleşecek diyanetin, yenilikler mi meydana çıkacak?

Yeni bir vizyona göre dediklerine göre vizyon sözünü öğrenmelisiniz artık. Vizion demediklerine şükredin. En azından i sesini atmışlar.

Şimdi sıkı durun:

“Rahat okunan Kur’an-ı Kerimler bastırılacak, vatandaşın hizmetine sunulacak.”

Burasını anlayamadım pek ama olsun. Rahat okunanla ne demek istediklerini anlayamadım. Hizmete sunulacak sözünü de öyle. Parasız dağıtılacak anlamında olabilir mi? Veya satışa sunulacak anlamında mıdır?

“Cami derslerine etkinlik kazandırılarak din görevlileri cami dışı din hizmeti için teşvik edilecek.”

Cami dışı din hizmeti ne demek ola ki?

Dinin hizmeti olur mu? Cami dışı din hizmeti için din görevlileri teşvik edilecekmiş. Teşvik nasıl olur? Ücretini artırırsın veya yapacağı cami dışı hizmeti ücrete bağlarsın.

Aldınız mı müjdeyi? Din görevlilerine yeni iş alanları açılıyor.

“Hac ve umre hizmetleri etkinleştirilerek, hacda görevlendirilecek bayan din görevlisi sayısı artırılacak.”

Etkin: Hareketli,etkili olan, aktif, faal.

Etkinlik: Etkin olma hali.

Etkili: Etkisi olan.

Hac ve umre ziyaretleri nasıl etkinleştirilir? İlkokullara, ilkokul çocuklarına kadar inilerek olmasın? Hacda görevlendirilecek bayan din görevlisi sayısı artacakmış.

Alın size imam hatip okullarında kızların ne işi var diyenlere cevap. Hacda kadın görevli azmış. Sayısı artacak. Din görevlisi denildiğine göre maaşlı memur olacaklar. Belki de her isteyen kursla bu göreve hazırlanacak. Sayıları ne kadar olacak? Devletin gücünün yettiği kadar. Para devletten değil mi? Sınırlama neden olsun? Meclisin vekillerine lüks araba alımında sınırlama var mı? Devlete gezi uçağı alımında? Bu da öyledir.Vekillerin nasıl sekreterleri oldu. Bir sürü iş kapısı açıldı…

Alan memnun satan memnun olacak bu işin sonunda. Halk imam hatipli kızı iş buldu diye sevinecek. Din görevlileri arttıkça din devlette etkinleşecek…

“Tartışmalara sebep olan öğrencilere yönelik umre hizmetlerinin geliştirilmesine hız verilecek.”

Öğrencilere yönelik umre hizmetlerine hız verilecekmiş.

Hız: Çabuk olma hali, sürat.

Hizmet: Birini işini görme, görev.

Şimdi bu cümleden anladığımız: Öğrencilere yönelik umre görevini yerine getirme işi hızlanacak. Göreve hız verilecek. Durmak yok! Yola hızla devam! Görev her öğrenciyi kapsayacak. Görev alanı genişleyecek…

Asıl bomba şimdi geliyor:

Evde din hizmeti. Diyanet evde din hizmeti verecek. Evde tıp hizmeti değil, evde din hizmeti!

Din: Tanrı ve peygamber hususunda insanlar arasındaki olan inanış, inanış yolu.

Bu tanım Osmanlıca –Türkçe sözlükte böyle yazıyor. Sıradan bir sözlüğe bakarsak:

Din: İnsanların Tanrı’ya inanış ve bağlanışları.

“Evde Din Hizmeti başlığıyla yürütülecek çalışmaya göre evde sürekli bakıma muhtaç olan engelli, yaşlı ve hastalara yönelik din hizmeti sunulacak. Ayrıca illerde ve nüfusu 50 binin üzerinde olan ilçelerde işitme engellilere hizmet verecek en az bir personel bulundurulacak.”

Engelli, sürekli bakıma muhtaçsa ona din görevlileri gelecek evine. Yaşlı ve hastalara yönelikmiş bir de. Yaşlılık göreceli bir kavram. Kırk yaşında başlatırsın istersen, yetmişten sonra da… Hasta sözü de öyle. Ölümcül hasta olan vardır. Birkaç günlük hasta olan. Hasta olup da hasta olduğunu bilmeyen bile vardır.

Doktor raporu mu alınacak? Hastanede heyete mi girilecek?

Din hizmeti sunulacakmış bunlara. Din hizmeti ne demek olur ki? Yine kafam karıştı. Ölünce namazını kıldırmak, cenazeni kaldırmak, selânı vermek, seni mezara koymak… Tamam din hizmeti bunlar. Hastaya din hizmeti nasıl olacak? Yaşlıya? Engelliye?

Dua mı ezberlettirilecek? Topluca ayin mi yaptırılacak? Son dualarını mı okutacaklar hastalara? Engelliye niye gelecekler? Dini hikâyeler mi anlatacaklar? Din kitabı mı okuyacaklar? Kur’an mı dinletecekler? İsteyen kasetten, radyolardan dinleyemez mi? Ninesi dedesi okuyamaz mı? İllâ görevli mi gelecek? Neden?

Yoksa tarikatlar yasallaşacak mı böyle? Evlerde toplantı yapacaklar hem de ücret mi alacaklar?

Çağdaş ülkelerde engelliler, kendileri için açılan okullara getiriliyor. Böyle okul yoksa, gidebileceği okul, engelli arabasıyla inip çıkılacak gibi düzenleniyor, ek özel merdivenler konuyor. Engelli okullarında çocuğa okuma yazma , basit işlerini yapabilme öğretiliyor. Yetişkinse engelli, gündüzleri el işleri yapma, okuma , şarkı söyleme gibi etkinliklerin yapıldığı kurumlar açılıyor onlara. Yetişkin okulu gibi, halkevi gibi.

Din hizmeti ne ola ki bir engelli için?

Bir de işitme engellilere özel din görevlisi. Hem de mecbur.

Gördünüz mü ne çok görevli daha işe alınacak.

Benim hastam var, engellim var, ben yaşlıyım diyene görevli gidecek.

Gönüllü mü gelecekler? Personel dendiğine göre personel ne demek?

Personel: Bir işe bağlı kişilerin topu, görevliler.

O halde hepsi ücretini alacak. Nereden? O da sorulur mu? Diyanetten.

Bu da son hizmet:

Çocuklar için roman ve çizgi film.

“Toplumdaki ahlaki yozlaşmanın önüne geçmek için Diyanet daha etkin çalışmalar yapmayı hedefliyor. Bu kapsamda gençlere yönelik dinî konuları içeren bir roman serisi, çocuklar için ise çizgi filmler hazırlanacak.”

Ahlâki yozlaşmayı nasıl önleyecekler? Roman ve çizgi filmle.

Özel hazırlanmış roman ve çizgi film. Gençlere roman, çocuklara çizgi film.

Güleyim mi ağlayayım mı? Saçlarımı mı yolayım?..

Biz meğer zurnanın zırt dediği yere çoktan gelmişiz…

Başka yere bakmayın.

“Türkçedeki önemli eserlerin yabancı dillere, yabancı dillerdeki eserlerin ise Türkçeye çevrilmesi çalışmalarına hız verilecek. ABD'de cami, araştırma merkezi, sosyal ve kültürel alanları da içeren bir kültür merkezi açılacak.”

Türkçedeki önemli eserler hangileri ola ki? Benim aklıma gelen sizin aklınıza da geldi değil mi? Doğrudan diyecekler, bizim “Hocaefendi’nin eserlerini(!) okutacağız diye ama daha vakit erken demek… Hem bunlar niye yabancı dillere çevrilecek? Yabancı dil dedikleri hangi dil? Yerel diller mi yoksa? Otuzaltı çeşiti birden…

Yabancı dilde olanlar niye bizim dilimize çevriliyor? Dinimizi, ahlâklı olmayı hangi yabancı dilin kitabından öğreneceğiz acaba? İsyan çıkaran, devletimize başkaldıranların yazdıkları eser mi sayılacak yoksa?

Bu ABD’deki cami işi de ne? Niye ABD’de cami araştırma merkezi, sosyal ve kültürel alanları içeren kültür merkezi açacak diyanet?

“Diyanet merkezî vaaz ve ezan uygulamasında sınırlandırmaya gidecek. Buna göre 2016 sonuna kadar camilerin yüzde 50'sinde yüz yüze vaaza, yüzde 30'unda ise ezanın kendi görevlileri tarafından okunması uygulamasına geçilecek. Ayrıca din görevlilerinin hutbelerini kendilerinin yazmaları için seminer ve kurs uygulaması başlatılacak. Yine bu dönemde bir Kur'an-ı Kerim müzesinin kurulması planlanıyor.”

En vurucu işi söylemeyi sona bırakmışlar.

Din görevlileri kendileri yazacak kendileri okuyacaklar hutbelerini.

Yazmak bir yetenek işidir, bilgi işidir, hele bir devlet görevlisinin devletin görevlisi olarak bir şeyi yazabilmesi özel bilgi, eğitim ister. Herkes bir bilgiyi bilir ama milyon kişiden yüzü, iki yüzü yazar.

İmamlar yazar olunca onların dilini, yanlışlarını kim düzeltecek?

Dillerini kim tutacak? Alıp başını giderlerse söze başladıklarında…

Bağımsızlığımızı, birey olmamızı, dilimizi konuşmamızı, yazmamızı, dinimizi özgürce yaşamamızı, en önemlisi bu vatanı borçlu olduğumuz ülkemizin kurucusuna dil uzatmaya kadar vardırırlarsa işi ne olacak? Yalan yanlış konuşurlarsa toplumun huzurunu bozacak şekilde? Kin ve nefret aşılarlarsa?

Millî kimliğini yok edici konuşmalar yaparlarsa halkımıza?


*

Ne demişlerdi hazmettire hazmettire…

Sizin hazım durmunuz nasıl?

İyi misiniz?

En iyisi bol bol kabak yiyin…


Feza Tiryaki, 18 Ocak 2012
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 987
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Re: Bahçelerde Balkabak Açılır Tabak Tabak

İletigönderen Kemalist Manifesto » Cum Oca 20, 2012 17:47

İnandıkları dinin kitabı onlara açık seçik ayetler bildirdiğini söylüyor. O halde neyin öğretisi bu?

-" Allah’ın izni olmadıkça hiçbir benlik iman edemez. Allah, pisliği, aklını kullanmayanlar üzerine bırakır." (Yunus-100)

-"Yemin olsun, biz açık-seçik bilgiler veren ayetler indirdik." (Nur-46)

-"Andolsun, öğüt alsınlar diye biz bu kur'an'da insanlar için her türlü misali verdik " (zümer-27)

-"Bu, Rabbinin dosdoğru yoludur. Şüphesiz düşünüp öğüt alacak bir toplum için âyetleri ayrı ayrı açıkladık "(enam-126)

-"Andolsun, biz bu kur'an'da insanlara her türlü misali değişik şekillerde açıkladık. Yine de insanların çoğu ancak inkarda direttiler "(isra-89)

-"Andolsun, biz bu kur'an'da insanlar için her türlü misali değişik şekillerde açıkladık. Fakat insan tartışmaya her şeyden daha çok düşkündür " (kehf-54)

- "Hâlâ Kur'an'ı düşünüp anlamaya çalışmıyorlar mı? (nisa-82)
Kayıtsızlık ve antipatinin yerleştiği bir dünyada her hakiki eğilim ne kadar sayılmaya değer bir şeydir?
Kullanıcı küçük betizi
Kemalist Manifesto
Üye
Üye
 
İletiler: 9
Kayıt: Prş Ara 01, 2011 19:00


Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x