Bakmak ve Görmek...

Bakmak ve Görmek...

İletigönderen Noyan Umruk » Cmt Haz 18, 2011 22:05

Bakmak tanıklığı, görmek derinliği, anlamayı tanımlar. Nasıl görüyorsunuz? Olduğu gibi mi? Yoksa göründüğü gibi mi? İki gerçek var aslında iletişim dünyasında: Biri, sadece bakanlar için değiştirilerek sunulan, diğeri asıl gerçek görebilenler için...

--------------------------------------------------------------------------------



BAKMAK VE GÖRMEK…



Dr. Noyan UMRUK



Seçimler geldi, ama geçti mi? Zor günlere giriyor Türkiye. Biz, seçimlerin hemen ardından, hepimizin yüreğinde gittikçe derinleşen, kangrenleşen yaradan söz edeceğiz, bu gün.

Bakmak tanıklığı, görmek derinliği, anlamayı tanımlar. Nasıl görüyorsunuz? Olduğu gibi mi? Yoksa göründüğü gibi mi? İki gerçek var aslında iletişim dünyasında: Biri, sadece bakanlar için, üzeri örtülerek, değiştirilerek, “manipüle edilerek gösterilen, görünen gerçek. Diğeri bütün bunların ardındaki asıl, derin gerçek, görebilenler için. Çünkü, artık, hiçbir şey göründüğü ya da gösterildiği gibi değil.

Bakın, nasıl: Hükümet gizli bir örgütün halkın oylarını yönlendirebilmek için toplumun ve devletin bütün kesimlerine nüfuz ettiğini düşünüyor. Aslında böyle bir örgüt yok, hükümetin karşı karşıya bulunduğu tamamen güçlü bir toplumsal tepki. Ama, hükümet bu toplumsal tepkiyi kendi yararına kullanabilmek için korkunç bir plan hazırlıyor.

“TOPLUMU İNANDIRIN”

Başbakan, bakanlar kurulu toplantısında şöyle diyor: “(...) televizyon bizim şimdiye değin gizlediğimiz görüntüleri yayınlasın, insanların katlanmak zorunda kaldıkları her türlü kötülüğü anlatabilmeleri sağlansın, ölülerden söz edilsin, kayıp kişilerden, yıkıntılardan, yangınlardan, çürümüşlüklerden söz edilsin…”

İşin başına getirilen Bakan da bu hayali örgüte ilişkin kanıt toplamak için polis birimini görevlendiriyor. Polis biriminin başındaki kişi, bakanla gizli görüşmeleri sırasında “Deniz papağanı” kodunu kullanacak. Bakan ise Albatros kod adını kullanıyor. Deniz papağanı, bütün araştırmalarına rağmen yeterli kanıt bulamadığında, bakan (Albatros) ile aralarındaki telefon konuşması:

“KANIT BULAMIYORSANIZ UYDURUN”

(Bakan): “Sizi makaraya sarmalarına izin vermeyin deniz papağanı. Bana kalırsa o insanlar günün birinde sorguya çekilecek olurlarsa, olayları tek bir ağızdan çıkmışçasına aynı biçimde anlatmak üzere sözleştikleri ortada. Planlarını uygulamayı dört yıl ertelemişler. Bana verdiğiniz bilgilere, kendi sezgilerime de dayanarak sizinle her şeyine bahse girerim ki, onlar organize olmuş bir grup...”

(Polis): Yardımcılarım da, ben de böyle bir izlenim edinmedik Albatros.

(Bakan): Tek çözüm o izlenimi edinmeye başlamak olacak deniz papağanı.

(Polis): Kanıt bulmak gerek, kanıt olmadan hiçbir eyleme girişemeyiz Albatros.

(Bakan): Kanıt nasıl olsa bulunur, siz ciddi aramalar yapın.

(Polis): İyi ama yargıç kararı olmadan arama yapamayız.

(Bakan): Size kent halkının tüm haklarının ve güvencelerinin de askıya alınmış olduğunu hatırlatırım.

(Polis): Peki, kanıt bulamazsak ne yapacağız. (Bakan): Kanıt bulamayacağız düşüncesine inanmayı reddediyorum, sizi pek saf buluyorum. Ben bakan olduğumdan beri olmayan kanıtlar her zaman kaçınılmaz olarak bulundu.

(Polis): Benden yapmamı istediğiniz şey kolay olmadığı gibi hoş da değil.

(Bakan): İstemiyorum, emrediyorum.

(Polis): Suç hakkında hiçbir kanıt bulamazsak ne olacak.

(Bakan): Masum olduğuna dair hiçbir kanıt bulamadığınız zaman ne oluyorsa ne olacak...”

Bakan ile polis şefi arasındaki bu dehşet verici konuşma Bakan’ın şu emriyle son buluyor:

“…hepsini, üzerlerine yıkılan, kıvırtılması, karşı çıkılması ya da çürütülmesi olanaksız suçların altında ezilmiş olarak karşımda görmek istiyorum...”

Bakanından bu emri alan polis şefinin şüphelilerden birine söylediği sözler şunlar: “Şaşırmış numarası yapmayın ve elimde bununla ilgili kanıtlar olup olmadığını sorarak boşuna zaman yitirmeyin, suçsuz olduğunuzu bize kanıtlayacaksınız, çünkü kanıtlar, gerek duyulduğunda ortaya çıkacaktır.”

HANGİ DAVA?

Bu ne fesatlık. Tüm bu alıntılar, Jose Saramago’nun“Görmek” adlı romanından. Pekiyi, Saramago’nun davasında isnat edilen suç? Seçmenlerin %80’i aşkın bölümünün örgütlü olarak seçimlere katılmaması ya da boş oy kullanması… Yüzlerce tutsaklı Silivri davalarından “Balyoz” yeniden başladı. Genç bir müzik sanatçısının dediği gibi “Gidip, görmek, görüp, anlamak lazım.” Zaten, anlaşılmasın diye televizyondan, en azından radyolardan yayınlatılmıyor. Ya gazeteler…



*Mide kanaması geçirerek hastaneye kaldırılan ve halen yoğun bakımda bulunan değerli sınıf ve silah arkadaşım (E)Korgeneral Metin Yavuz YALÇIN’a hepimiz adına acil şifalar, ailesine sabırlar diliyor, bir an önce sağlığına kavuşup görevinin! başına dönmesini temenni ediyorum
Kullanıcı küçük betizi
Noyan Umruk
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1039
Kayıt: Pzr Mar 08, 2009 13:39

Şu dizine dön: Dr. Noyan UMRUK

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x