Banu Avar Mülakatı (2. Bölüm)

Banu Avar Mülakatı (2. Bölüm)

İletigönderen omer_yildiz » Çrş May 09, 2012 22:08

Resim
“Kaçın Demokrasi Geliyor” adlı son kitabı ve aynı adla ülke genelinde sürdürdüğü söyleşilerle yaşananları tüm açıklığıyla bizlere yansıtan bir isim Banu Avar…

Söyleşileri, seyahatleri, yazıları sebebiyle yoğun programının arasında mülakatımızı gerçekleştirebildik. Uzun oldu ama gerçeklerin ayrıntıda gizli olduğunu mülakatı okudukça anlayacaksınız. Sorulara içtenlikle ve detaylı bir şekilde yanıt verdiği için bir kez daha kendisine teşekkür ediyor başarılarının devamını diliyoruz.

Mülakatın 2. Bölümü:

“PARAMPARÇA EĞİTİM”

Ömer Yıldız: Yeni bölünme anayasasının arifesinde eğitimde yapılan köklü değişiklikleri nasıl değerlendiriyorsunuz? 4+4+4 ün getirileri ve götürüleri neler olacaktır?

Banu Avar: Yeni eğitim kanunuyla kesintili eğitim başlıyor. Artık 6-16 yaş arası çocuklara verilecek 12 yıllık kesintili eğitimle Fen ve Askeri liseler dâhil tüm liseler süreç içinde kapatılacak, sonra Eğitim Fakültelerine de lüzum kalmayacak...

10 yıldır taşımalı sistemle kapatılan köy okullarına yenileri eklenecek, köylerden ilkokul eğitimi silinecek 4. sınıfta piyasaya uygun seçmeli dersler başlayacağı için köylerde okullu çocuk kalmayacak. Cahilleştirme süreci hızlanacak.

Yeni bölünme Anayasası devreye girerse, yerel eğitim başlayacak. Tüm okullar bulundukları bölgedeki belediyelere devredilecek, okul yönetimleri zengin şirketlerin denetimine girecek... Okulları iş adamlarından oluşan mütevelli heyetleri yönetecek! Bununla eyalet sistemi öğretmenleri ortaya çıkacak, her biri sertifikalı öğretmen olacaktır. Okul dışı sertifika toplama dönemi başlayacak.

Seçmeli derslerle bir arada ve eşit eğitim alamayan saman çocuklar ortaya çıkacak. Parçalanmış ve küresel öğretmen denetiminde verilen eğitim bu milletin çocuklarının 'ruhunu' çalacak!

Kültürel değerler dersi önem kazanacak, köyler tamamen tarikat, cemaat evlerinin eğitimine garkolacak, şehirlerde 'evrensel' eğitim veren ev kiliseler artacak. Bu yasayla ne devlet okulu ne devlet üniversitesi kalmayacak. Çocukların zihinsel gelişimi duracak

Geleceğimiz yok ediliyor! Dur deyiniz.

Paramparça edilen eğitimin birliği için veli, öğrenci, öğretmen el ele veriniz.

Ömer Yıldız:
Hiçbir eğitimci, eğitim bilimci, öğretim görevlisi, öğretmen, muhalefet mensubu, sivil toplum örgütünün görüşü alınmadan yapılan bu devrim niteliğinde ki değişiklikler ilerleyen yıllarda eğitim alanında nelere yol açacaktır?

Banu Avar: Eğitimsiz ‘robot’ bir toplum… Küresel çete böyle istiyor. Öğretmen ve ailelere düşen görev ise örgütlenmek! ‘Nasıl’ için NUTUK okumak…

Bu konuda herkes Mahiye Morgül’ün yazılarını takip etsin. http://www.guncelmeydan.com’da yazıyor ayrıca “Milli Eğitimde Emperyalist Kuşatma” adlı bir kitabı da var… Bu yasa rakamlarla ifade edilmemeli “paramparça eğitim” adıyla anılmalıdır… Yasanın en tehlikeli yanı ‘Kültürel değerler dersi’ aracıyla Hıristiyan misyonerliğin anaokullarına kadar yayılacak olmasıdır.

Ömer Yıldız:
Ermeni sorunu ve sözde soykırım tartışmaları… 2015 çok çetin geçeceğe benziyor. Bazı aydın! geçinenlerimizin dediği gibi ‘geçmişimizle yüzleşip, hatalarımızı kabul mü etmeliyiz?

Banu Avar: ‘Tarihiyle yüzleşen’ ve ‘özür dileyen’ zevata tek bir sözümüz var: Tarihiyle yüzleşecek başka bir millet bulun! Amerika’ya, İngiltere’ye, Almanya’ya, İsveç’e Norveç’e gidin!

Burası kanla yıkanmış ve tarihinin her anıyla kucaklaşmış, tüm bedelleri ödemiş bir milletin toprağı… Gidin İsveç’te soykırımdan kurtulan 3-5 Laponla yüzleşin, sonra Florida’da, Dakota’da Kızılderililerle yüzleşin, Fransa’da Cezayirlilerle yüzleşin, Afrika’da tüm soyları kırılanlarla yüzleşin… Kıbrıs’ta, Kerkük’te Diyala’da, Filistin’de, Balkanlar’da, toplu mezarların önünde naralar atanlarla yüzleşin! Özür diletin onlara sıkıysa! ‘Tarihinizle yüzleşin!’ deyin…

“TÜRKSÜZ DÜNYA ZAMANI”

Ömer Yıldız: Batılıların ve Ermeni diasporasının nasıl bir hazırlık içinde oldukları neler yapabilecekleri hakkında ki fikirleriniz nelerdir? Tarihte de bu şekilde içerden destek aldığı dönemler oldu mu ‘sözde soykırım’ iddialarının?

Banu Avar: 2006 yılında Paris’te TRT için Fransa belgeseli hazırlıyordum. 2007 “Ermeni Yılı” ilan edilmişti. Ermeni lobisinin önde gelenleriyle röportajlar yapıyordum. Sarkozy İçişleri Bakanıydı. Danışmanı ve Ermeni terör örgütü Asala'nın uzun yıllar boyu avukatı olan Patrik Deveciyan “Ermeni Soykırımını İnkarı cezalandırma Yasasının” mimarıydı.

Röportajda, Deveciyan’a “1915’te Türkiye bir savaşın ortasındaydı. İhanet çemberiyle sarılmıştı. Devlet kendini korumak için tehcir yapmak zorunda kaldı. Ancak 1990’da Hocalı’da, Kelbeşer’de, Fuzuli’de de birçok katliam gerçekleşti... Batı 1915’leri hiç unutmuyor ama yakın tarihi pek hatırlamıyor! Neden?” diye sormuştum.

Cevabı şöyleydi: ‘1915’de Türkiye’de yaşayan bir azınlık, kararlılıkla, planlı bir şekilde ve tam bir uygulamayla, Türk otoriteleri tarafından yok edilmiştir.” Ve kendince altın vuruş yaparak konuşmasını tamamlamıştı: “Zaten bu soykırımı ilk kabul eden de o yıllarda yine Türk yöneticileri olmuştur! Ferid Paşa Hükûmeti’nden söz ediyorum!”

Doğruydu… Yıl 1920! Damad Ferid Kabinesi, Batı'dan dayatılan tüm şartları kabul etmeyi ilke edinmişti. Sevr anlaşması o yıl saray ve ihanet çetesi tarafından imzalanmıştı.
İçerden satın alınanlar ise ‘Hepimiz Fransısız! Hepimiz Amerikan hayranıyız! Hepimiz Avrupalıyız! Hepimiz Kürt ve Ermeniyiz! valla billa Türk değiliz!’ diye çığıracaklardı!

Eee zaman “Türksüz Dünya” zamanı… Zamana ayak uyduran uydurana! Damat Feritler, Bogos Nubarlar Kürt Şerifler Ali Kemallerin yeni versiyonları ortada! Bir avuçlar ama gürültülü tenekeleri fazla… Ama unutmasınlar, o hengâmenin ardından gelmişti, batının tüm hesaplarını bozan MİLLİ KUVVA!

Ömer Yıldız: Milleti ve geçmişi aşağılamanın Batı dünyasında ki etkileri nelerdir? Örneğin Orhan Pamuk ve Nobel Ödülü?

Banu Avar: 1985’te Orhan Pamuk Amerika’ya gittiği zaman onu bir kursa götürüyorlar Iowa Üniversitesi’nde, kursun adı “Uluslararası Yazı Programı” Bu yazı programını açtığınız zaman internette, karşınıza Madeleine Albright’ın sözleri çıkıyor. Orada ne diyor; “dünyanın her ülkesinden buraya gelen seçkin aydınlar, ülkelerine birer Amerikalı olarak dönecekler” diyor. Amaç budur, tek kimlik, daha doğrusu kimliksizleştirme, kültürsüzleştirme operasyonu…

Ömer Yıldız:
CIA Türkiye İstasyon eski şefi Graham Fuller bir açıklama yaptı “Kuzey Irak’ta kurulacak bağımsız Kürt Devleti Türkiye’ye entegre olacaktır. Bu entegrasyonun başkenti ise Diyarbakır olacaktır.” Artık bazı söylemler açıkça dile getirilmeye başlandı sanırız. Sizin yorumunuz nedir bu konu hakkında?

Banu Avar: CIA istasyon şefi Fuller, kitabında “yeni düzen”in Türkiye’ye biçtiği yeni rolleri el kitabı olarak servis ediyor. Kemalizm’in Türkiye’yi bölgeden soyutladığından giriyor, AKP yönetimindeki Türkiye’nin, Adriyatik’ten Çin’e, nasıl etkili olduğundan çıkıyor. Özellikle Türkiye’nin İran’la çatıştırılmasının üzerinde duruyor, Türkiye’nin bölgede lider konumuna getirilmesi gereğinin altını çiziyor, Yeni Osmanlıcılık ve Hilafet rolünün öneminden bahsediyor…

Fuller ve arkasındaki “yeni dünya imparatorluğu” peşindekiler bu kitapla Orta Doğu’da bir kaos planladıklarını ve bu cehennemi yaratacak ilmeğin AKP yönetimindeki Türkiye olacağını fısıldıyorlar. İran’la savaşan bir Türkiye, Arap milliyetçilerinin nefretini üzerine toplamış bir Türkiye, eskiden olduğu gibi bugün de emperyalizmin rüyasıdır… Ancak bunu gerçekleştirebildikleri takdirde, önümüzdeki 20 yıl içinde gerekli kaynaklara, madene, suya, petrole kavuşacaklar. Önce büyük kaos yaratılacak, ardından yeni sınırlar ortaya çıkacak ve taşlar yerine oturduğunda Büyük Ortadoğu (Amerikan) devleti oluşacaktır.

Ama bu rüyadan onları, “uyanık bir millet” tıpkı 1919’da olduğu gibi uyandıracaktır.

Ömer Yıldız: Özerklik, kendi kaderini tayin, anadilde eğitim, eyalet ve tabii ki başkanlık sistemi… Bu kavramlar son günlerde daha çok dillendirilmeye başlandı. Rejim konusunda endişeleriniz mevcut mu?

Banu Avar: Türkiye Asya’nın kilididir. Ve burada çok büyük oyunlar oynanmakta olduğu bellidir. Bunları sadece “Rand Corporation” gibi ABD düşünce kuruluşları raporlarından değil, Avrupa ve Amerikan başkanlarının ağzından da duyduk. Asya’nın kilidi olan Türkiye ‘kırılmalı ki’ Batı, Asya’nın derinliklerine elini soksun, nesi var nesi yok el koysun. İşte bu kırılma aşamasında Türkiye’de etnik ve dini parçalama gayretleri var. Osmanlıcılık ile Türkiye’yi siyasi intihara sürükleme gayretleri var.

Avrupacılık ile Türkiye’yi var eden tüm parametrelerin yok edilmeye çalışıldığını görüyoruz. Yani ağır saldırı altındayız ama bu pes ettiğimiz anlamına gelmez. Türkler sabırlı insanlardır. Genetik hafızaları inanılmazdır. Son noktada ayağa kalkarlar. Bu ülke dıştan ve içten birçok bedhahla uğraştı. Her seferinde kazandı... Son 70 yıldır ne yazık ki ağır bir süreç yaşıyor ama üstesinden geleceğinden en ufak bir şüphem yok? Neden dersen hiç beklenmedik anda insanlar ‘Türkçe’ duruşu ortaya koyarlar!

Ömer Yıldız: Apo’nun durumu ne olacak peki? Batı Apodan desteğini çeker mi? Çekmezse ilerleyen süreçte neleri ön görüyorsunuz?

Banu Avar: Emperyalizm nasıl bir bölücü hareketi oluşturur, siyasileştirir, devletleştirir, örgütlenme ne gibi aşamalardan geçer, dikkatle inceleyin. İmralı, son aşama için şunları söylemektedir:

- Önemli olan demokratik özerkliğin içini doldurmaktır, pratik uygulamasını yapmaktır. Artık pratikleştirme yönünde çalışmalar yoğunlaştırılmalıdır.

- Türkiye'yi 20-25 bölgeye ayırmalıdırlar. Birbirine kültürel, sosyal, ekonomik ve diğer özellikleriyle benzer olan dört-beş il bir araya gelir, bir bölge olur. Örneğin İstanbul bir bölge olur, örneğin Botan bir bölge olur.

- Bu 20-25 civarındaki bölgelerden de yerel konferanslar yapılarak Kongre'ye 400 delege gelir. 100 delege de sivil toplum kuruluşlarına, akademi, akil adamlara, aydınlara ayrılabilir. Başkanları eş başkanlık şeklinde olur. 25 kişilik gölge kabinesi olur.
İşte takip edecekleri yol budur! Bundan sonra basından duyacağınız haberleri karşılaştırın.

Ömer Yıldız:
Ülke nüfusunun yüzde doksanının bihaber olduğu bir konuya değinelim isterseniz. İkiz yasalar ve kendi kaderini tayin hakkı bu konuda neler söylemek istersiniz?

Banu Avar: Birleşmiş Milletler ABD kontrolündedir. O’nun kara gölgesi BM’nin üzerindedir. İkiz yasalar da küresel güç odaklarının imzasını taşır. Ne diyor? Bir ülkede bir topluluk-halk kendi kaderini tayin edebilir… Yani BDP her gün söylüyor. Bir Kürdistan kurabilir, Türkiye’yi parçalayabilir… Arkasında BM varsa kimse ağzını açamaz… İşte bu yasa 2003 yılında Türkiye hükümeti tarafından imzalandı!

“MALATYA’DAKİ FÜZELER TSK’YA ÇEVRİLECEK”

Ömer Yıldız: Ve tabii Malatya Kürecik’te kurulan “Füze kalkanı projesi” var birde… Bölgede nelere zemin hazırlanıyor bu füze kalkanıyla?

Banu Avar:
Evet… Düşman askerleri vatan toprağımızı çiğniyor işte… Somut bir işgalle karşı karşıyayız. Artık iki Amerika var. Füze kalkanıyla özellikle kıta Avrupa’sını askeri yollarla ele geçirerek içerdeki güç savaşında adım atmak isteyenler ve İngiliz-Amerikan tarafında Sorosçu yumuşak güçle işgal edelimciler! Birincilerle ikinciler şu anda Kuzey Afrika’da kozlarını paylaşıyorlar. Birinci grup ülkelerde askeri oligarşik yapılarla iç içe zorbalık kullanarak, füze kalkanları konuşlandırarak 2001’den beri ‘işgal et yak yık parçala’ stratejisi uyguluyor. Bu çerçevede 1 trilyonluk değeri olan bir füze kalkanı projesini devreye sokuyor ve bu füze kalkanı ile bütün ülkeleri içten kelepçelemeyi amaçlıyor.

Bakın, son bir yıldır, Baltık Denizi’nden, Karadeniz, Akdeniz, Körfez, Hint Okyanusu ve Çin Denizi’ne yani Sarı Deniz’e kadar Amerika ve Nato’nun bu Avrasya coğrafyasını kuşatma harekatını gözlüyorsunuz.

Türkiye’ye PATRIOT 3 füzelerinin konuşlandırdı. PATRIOT 3 füzelerinin menzili 15-45 kilometre. 15-45 kilometre ne ki? İran’ın ŞAHAP 3 füzelerinin menzili 2000 km… Bu kalkan onları vurmaya yönelik değil. Orada asıl amaç bölünmez bütünlüğü kaldırmak. Bölünmez bütünlüğün kalktığı anda ve 1991 de Özal’ın AB ile yaptığı anlaşma sonucunda kabul ettiği bu halkların kendi haklarını tayin etme hakkı devreye girdiği anda, Güneydoğu’da sınırlar çizilecek, bayrak oturtturulacak ve denilecek ki: “burası bizim” Burası bizim denilen bölge tamamen Barzani ile entegrasyonun düşünüldüğü o bölge. O zaman Türkiye’de bir kalkışma olacağını varsayıyorlar. Bu kalkışma olduğu zamanda o füzeler bu kalkışmayı yapanlara yani Türk Silahlı Kuvvetleri’ne çevrilecek!

Ömer Yıldız: “Türkiyelilik” kavramı batılılarca ve ülkemizdeki liberaller ve sözde aydınlarca büyük bir coşkuyla karşılandı. Batı son dönemde ulus devlet kavramına sıkı sıkıya bağlanırken bizim ulus devletten uzaklaşmamızı salık veriyor. Batının bu konuda etnik köken ve üst kimlik noktasında taraflı davrandığını düşünüyor musunuz?

Banu Avar:
“Hangi Avrupa” kitabımda bu konuya ilişkin yüzlerce örnek var… Alman kendine Alman diyor, Fransız da Fransız. Biz de TÜRKÜZ! Batı’nın ‘böl parçala yönet’ zihniyeti ve içerdeki işbirlikçiler istedikleri kadar yırtınsınlar bu millet kendini de bilir düşmanını da…

Türkiye’de bir operasyon yapılıyor. Artık bunu görmeyen kalmadı. Aslında bu yüz yıllık bir saldırının devamı… Batı ‘Türk’ deyince onun çıkarlarını alt üst edecek, emperyal hedeflerine ulaşmasını engelleyecek, üstelik Müslüman olan bir insan topluluğunu düşünür ve nefret kelimesi ile ‘TÜRK’ü özdeşleştirmiştir. “Hangi Dünya Düzeni” kitabımda alıntıladığım Senatör Dwight Upshow’un sözleri iyi örnektir. Lozan Anlaşması nedeniyle Atatürk’ü ’Timurlenk kadar hunhar, korkunç İvan kadar sefih ve kafatasları piramidi üzerine oturan Cengiz Han kadar kepaze’ diye nitelendirmiştir.

İşte mesele budur. Bugün de Türklüğümüze, dinimize, dilimize, ordumuza, yargımıza yüksek ülkülerini korumak adına saldırmaktadırlar. Yüksek ülküleri enerjidir, enerji yollarıdır. Tüm dünya pazarlarını ele geçirmektir...

Ömer Yıldız:
Siyasete mesafeli durduğunuzu biliyoruz, çoğu seveniniz sizi milletvekili daha sonrasında yönetici kadroda görmeyi çok ister, neden düşünmüyorsunuz peki?

Banu Avar:
Siyasetin tam göbeğindeyim. Her hafta 5 kentte konuşmalar yapıyorum. Siyaset anlatıyorum. Meclis’ten söz ediyorsanız eğer, orada olanlara baktıkça orada olmanın halka hizmetle alakası olmadığını düşünüyorum. Orada olarak toprak sahibi olunabilir, para kazanılabilir, emlak kralı olunabilir, sağlık güvencesi ve sıkı maaş alınabilir ama halka yararlı bir şey yapıldığını gören yok. Olsaydı 60 yıldır vatan toprağı satılmaz, en stratejik sanayi maddeleri batıya peşkeş çekilmez, yabancı askerlere üs verilmez, eğitim yasası o meclisten geçmez, bölünme anayasası tartışılmaz ve millet fukaralıktan meczup hale gelip doktorunu öğretmenini öldürmezdi! Ben siyasetin içindeyim ama batı işgali altındaki mecliste yokum. Zaten siyasi parti yasası buna izin vermez…

“MUHALEFET MUHALEFET OLSAYDI İSTİFA EDERDİ”

Ömer Yıldız: Mecliste işini layıkıyla yaptığına inandığınız, muhalefet ya da iktidardan isimler var mı? Varsa kimler bunlar?

Banu Avar: Mutlaka vardır da… Netice??? Biz onlara karne vermek için yaşamıyoruz. Bize icraat lazım! Muhalif partiler seçilmiş milletvekillerine bile sahip çıkamadılar. BDP hapishaneden milletvekilini çıkardı şimdi hanım, orda burada polis tokatlıyor… Mustafa Balbay, Engin Alan Silivri’de! Muhalefet muhalefet olsaydı hepsi birden istifa ederdi. Haksızlık biterdi…

Ömer Yıldız:
Attila İlhan… Birçoğumuzun hayatında ki dönüm noktalarından biridir, O’nu ve eserlerini tanımak. O’nun sizde ki yeri nedir ve gençlerimize bu konuda ki önerileriniz nelerdir?

Banu Avar:
Ben Attila İlhan’ın yanında yetiştim, onu okuyarak büyüdüm. Tanıdığım en değerli aydındı… Her kitabı bir üniversiteye bedeldir. Genç gazeteci arkadaşlara tavsiyem O’nu okumalarıdır.

Hangi Atatürk’ü, Hangi Küreselleşme’yi, Faşizmin Ayak Sesleri’ni, Batının Deli Gömleği’ni, Ulusal Kültür Savaşı’nı, Sağım Solum Sobe’yi, Aydınlar Savaşı’nı, Ufkun Arkasını Görebilmek’i, ve Yıldız, Hilâl ve Kalpak’ı okuyunuz…

Bambaşka bir derinliğe sahip olacaksınız! ‘Aynanın Arkasını’ görecek ‘Ayna’nın ne olduğunu anlayacaksınız…

Ömer Yıldız: “Türkiye’nin bir hain kontenjanı var, bu nüfusun yüzde 10’udur” demişti Attila İlhan… Hala aynı mı yüzdelik dilim?

Banu Avar: Attila ağabey’in dediği gibi “bu ülkenin belli bir hain kontenjanı var.” Sayıları az olsa da bu kişiler seslerini çok çıkartabilecek konumlarda konuşlanmışlardır. Ancak akl-ı selimin sesi de özellikle son zamanlarda yükselmeye başlamıştır.

Ömer Yıldız: Şu an herhangi bir kanalda programınız yok, ulusal ve vatansever addedilen kanallar neden cesaret gösteremiyor? Örneğin Bengütürk TV ve Ulusal Kanal neden programlarınızı yayınlamıyor? Bildiğim kadarıyla ücret dahi talep etmeyip yalnızca program alt yapısını karşılasalar kâfi diyorsunuz?

Banu Avar:
Doğru... Bir talebimde yok ama konuk bile olamıyorum bu kanallara… Bence soruyu onlara sormalısınız.

Ömer Yıldız: ABD Büyükelçisi Riccardione’nin CHP Başkan ve milletvekillerini, çeşitli gazetecileri, BDP’li yöneticileri bir araya getirdiği o fotoğrafı görünce neler düşünüyorsunuz?

Banu Avar: Küresel güçler, küresel kapitalizmin temellerini ve kurumlarını sarsabilecek radikal muhalefet türlerinin gelişmesine engel olmak amacıyla sınırlı ve kontrollü muhalefet türlerini desteklerler. Diğer bir deyişle “muhalefet üretmek” Yeni Dünya Düzenini koruyan ve sürdüren bir “emniyet sübabı” görevini görür.

İşte bugün Türkiye'de 'muhalefet' olarak ortada olanları bu sözleri aklınızda tutarak değerlendirin. Sahte muhalefetin zulüm odaklarına nefes aldırmak için ortada olduklarını unutmayın...

O fotoğrafı ilk yayınlayanlardan biri de bendim... Malum 400 bin kişilik bir feysbuk sayfam var. Bana sadece o alan kaldı. Her an o da silinebilir ama şimdilik orada yayın yapabiliyorum. Nedim Şener’li, Kılıçdaroğlu’lu, Şafak Pavey’li, Leyla Alaton’lu, Hüseyin Aygün ve Atilla Kart’lı bir ABD büyükelçilik daveti… Pek göz yaşartıcı… Üstelik Şafak Hanım’a Hillary ‘cesaret madalyası’ vermiş… Söylenecek söz yok.. Herkesin ne olduğu ortada… Detaylı yorum merak edenler sayfama ve http://www.guncelmeydan.com’a baksınlar...

“İKİ KELİME: KORKMA! – OKU!”

Ömer Yıldız: Sizi izleyen, okuyan insanlara, özellikle gençlere son olarak ne söylemek istersiniz?

Banu Avar:
Babam hem Balkan hem Çanakkale hem Kurtuluş Savaşı’nda savaşmış, 1893 doğumlu bir adamdı. Mehmet Bahaeddin AVAR… Ben küçücük bir çocukken bana “2 kelime” öğretti:

Birincisi; İstiklal Marşı’nın ilk kelimesi: KORKMA! Korkmak insan olana yakışmaz derdi. Dik duracaksın korkmayacaksın. Hakkını savunacaksın!

İkincisi; Kuran-ı Kerim’in ilk ayeti: IKRA! Oku-algıla-uygula!
İşte bu iki sözü iyi düşünmeliyiz…

Türkiye’nin başına en çok çorap örülen bir dönemin gençleri olan sizler, titiz birer araştırmacı olmak zorundasınız. Hamasetten kaçarak, bilimsel çalışmalara hız verme zamanı… Her konuda detaylı araştırmalar yapılmalı… Türkiye, sizden bu ülke için sentezler yapmanızı bekliyor. Herkese sevgiler…


Ömer YILDIZ, 9 Mayıs 2012
http://www.facebook.com/mryldz46
http://www.facebook.com/omeryildizyazilari
Kullanıcı küçük betizi
omer_yildiz
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 91
Kayıt: Cum Tem 22, 2011 22:33

Re: Banu Avar Mülakatı (2. Bölüm)

İletigönderen Çağrı Bey » Cmt May 12, 2012 16:47

Teşekkür ederim. Bunun devamı gelecek mi acaba?
Kullanıcı küçük betizi
Çağrı Bey
Üye
Üye
 
İletiler: 134
Kayıt: Pzt Mar 22, 2010 13:34

Re: Banu Avar Mülakatı (2. Bölüm)

İletigönderen İbrahim Zübükzade » Cmt May 26, 2012 19:41

Elinize, ağzınıza sağlık.
Sevgili vatandaşlar, değerli din kardeşlerim, istibdat dönemi bitiyor. Devlet baskısı, şunun bunun baskısı yok. Vergi yok. Ne var peki? Artık demokrasi var! Aç gözünü doldur keseni, demokrasi geliyor. Demokrasi partimizle geliyor. Demokrasi ne demek sayın hemşerilerim? Demokrasi öyle bişeydir ki... dadından yinmez. Anladınız di mi!!! (İ.Z.)
Kullanıcı küçük betizi
İbrahim Zübükzade
Üye
Üye
 
İletiler: 201
Kayıt: Cmt Mar 13, 2010 16:28


Şu dizine dön: Ömer YILDIZ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x