Başbakanın Tarih Hocalarını Açıklıyorum / Sinan MEYDAN

Tarihçi - Yazar

Başbakanın Tarih Hocalarını Açıklıyorum / Sinan MEYDAN

İletigönderen Türk-Kan » Çrş Ağu 18, 2010 22:22

Başbakanın Tarih Hocalarını Açıklıyorum

Emperyalizm ve Tarih

Emperyalizm, Türkiye üzerindeki amaçlarına ulaşmak için Atatürk'ün "bağımsızlık" ruhunu ve "çağdaşlaşma" idealini kırkmak zorunda olduğunu çok çabuk anlamıştır. Bu nedenle bir taraftan Atatürk'e, diğer taraftan Kurtuluş Savaşı'na ve Türk Devrimi'ne saldırmıştır,saldırmaktadır. Ancak bu saldırıları genelde emperyalistlerin kendileri değil,emperyalistlerin dümen suyuna girmiş olan "yerli işbirlikçiler" üstlenmiştir.

Emperyalizmin en güçlü silahlarından biri "tarih"tir. 19. yüzyılda büyük bir çılgınlıkla doğuyu sömüren emperyalist Avrupa, doğuya yönelik saldırılarına meşruiyet kazandırabilmek için "tarih" ve"arkeoloji" gibi bilimlerden yararlanmıştır. Emperyalist Avrupa, tarih ve arkeolojiyi kullanarak doğudaki eski uygarlıklara (Hititler, Frigler,Etrüskler, Sümerler vb..) sahip çıkmış, böylece bir zamanlar o eskiuygarlıkların yaşadığı topraklarda şimdi yaşayan doğuluları (Hintlileri,Türkleri vb.) istilacı olarak adlandırmış, böylece kıyım ve katliamlarını"atalarının eski yurtlarına dönmek" yalanı altında meşrulaştırmaya çalışmıştır. (Sinan Meydan, ATATÜRK VE TÜRKLERİN SAKLI TARİHİ, 2.bs, İnkılap Kitabevi,İstanbul, 2010).

Siyasi amaçlarına ulaşmak için tarihikullanan emperyalizm, 19. yüzyıldan sonra güdümlü tarihçilere "kurgusal tarih tezleri" icat ettirerek bu tezleri tüm dünyaya "tarihsel gerçekler" diyeyutturmuştur.

İşte Türkiye'yi de kendi çıkarları doğrultusunda biçimlendirmek isteyen emperyalizm, Atatürk, bağımsızlık ve çağdaşlaşma gibi değerlerin altını oymak için öteden beri bir takım güdümlü tarihçilerden,akademisyenlerden ve gazetecilerden yararlanmıştır ve yararlanmaktadır. Bunlar arasında özellikle Atatürk'e ve Atatürk devrimlerine düşmanlık besleyen "yobaz" kesimi kullanmak çok kolayolmuştur. Onlar, adeta emperyalizmin "gönüllü askerleri" olarak Atatürk'e, Kurtuluş Savaşı'na ve Türk Devrimi'ne saldırmışlardır.

Asıl "şaşırtıcı" ve "düşündürücü" olan, ülkeyi yönetme iddiasında olan politikacıların da zaman zaman emperyalizmin bu bilinen oyununa gelmeleridir.

Başbakan Cumhuriyet Tarihini Neden Çarpıtıyor?

Artık çocuklarınıza "tarihi" zayıf diyesakın kızmayın! "Geçmişini bilmeyengeleceği anlayamaz" türünden sözlerde söylemeyin! Hatta elinde tarihle ilgili bir kitap görürseniz derhal elinden alın! Çünkü çocuğunuzun tarih okuyarak zamanını boşa harcamasına hiç gerek yok! Nasıl olsa hiç tarih bilmeden bu ülkede Başbakan bile olunabiliyor!

Bakın, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a! O da tarih bilmiyor, ama koskoca başbakan olmuş! Biryerlerden duyduğu tarihi bilgileri, belgesi varmış yokmuş hiç umurunda olmadan işine gelecek biçimde yorumlayıp bağıra çağıra anlatıyor halka! Onu dinleyen halk da "Vay be adama bak, alim gibi, ne güzel deanlatıyor geçmişi..." diye basıyor alkışı....

O zaman ne gerek var tarihe!

AKP iktidar olduğundan beri Başbakan Tayyip Erdoğan, sıkça tarihten yararlanmaya çalışıyor. Evet, başarılı siyasetçilerin tarihten yararlanmaları çok doğaldır. Ama tarihten yararlanabilmek için iyi tarih bilmek, bu da yetmez, bir tarih bilincine sahip olmak gerekir. Bizim tarihimizde bunun en güzel örneğini veren kişi tartışmasız Atatürk'tür."Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir,yazan yapana sadık olmazsa değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtan bir hal alır" diyen Atatürk, adeta bir bilim insanı gibi ilk gençliğinden ölünceye kadartarih konusunda kitaplar okumuştur. Atatürk'ün okuduğu 5000'e yakın kitabınbüyük bir çoğunluğu Türk ve dünya tarihiyle ilgilidir. Atatürk, bu derin tarihbilgisinden ve bilincinden hem Kurtuluş Savaşı sırasında hem de devrimler sürecinde yararlanmıştır. Bu da yetmemiş, 1930'larda bir tarih tezi ve bu tarih tezini destekleyen bir de dil tezi geliştirerek, bu tezlerin araştırılması içinTarih ve Dil Kurumlarını kurdurmuş, Tarih ve Dil Kurultayları düzenletmiştir.

Ancak bugün, o Atatürk'ün kurduğu cumhuriyetin başbakanı olan Tayyip Erdoğan, ne iyi bir tarih bilgisine ne de iyi bir tarih bilincine sahiptir. Buna rağmen sıkça tarihi göndermeler yaparak siyasi rakiplerini sıkıştırmaya çalışmaktadır. Başbakanın bu "tarih göndermeleri" içinde ciddi bilgi yanlışları ve çarpıtmalar, hatta yalanlar göze çarpmaktadır. Üstelik bu yanlışlar, çarpıtmalar ve yalanlar sıradan bir lise öğrencisinin bile kolayca yakalayacağı türdendir.

2002'den bugüne Başbakan Tayyip Erdoğan,birçok tarih "yanlışına" ve "çarpıtmasına" imza atmıştır. Burada bunların hepsine girecek değilim, ancak güncel olması açısından Başbakanın en son tarih yanlışlarına ve çarpıtmalarına değineceğim:

Başbakan Tayyip Erdoğan, 14 Ağustos 2010 cumartesi günü Sakarya mitinginde konuşurken, CHP'yi kötülemek için 1937-38 yıllarındaki Dersim (Tunceli) isyanlarına değindi ve "Vergi vermediler diye Dersim Köylerini CHP bombaladı. O zamanki cumhurbaşkanının emriyle... Kimdi? İsmet İnönü CHP'nin başındaydı. 20 bin, 30 bin, 40 bin, 50 bin kişinin yargısız infaz edildiği söylenir. İnsaf ya!" dedi.

Bu kısa konuşmada iç içe geçmiş birçok yanlış ve çarpıtma vardır:

  1. 1937 yılının 21 Mart'ında Dersim'deki bazı aşiretler isyan için harekete geçtiğinde Türkiye'nin cumhurbaşkanı İsmet İnönü değil Mustafa Kemal Atatürk'tür...
  2. Başbakan Tayyip Erdoğan, Dersim isyanı çıktığında CHP'nin başında İsmet İnönü'nün olduğunu söyledi. Buda kısmen yanlıştır. Çünkü CHP'nin lideri İsmet İnönü olsa da Atatürk; 10 Kasım1938′de ölünceye kadar CHP'nin doğal lideridir.
  3. Dersim'deki Kürtçü/ Kürdistancı ayaklanma, Başbakanın iddia ettiği gibi CHP'ye karşı değil Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı bir ayaklanmadır. Yani isyancıların hedefinde CHP değil, o sıralar devrimlerle Türkiye'yi ağalardan, aşiret reislerinden, şeyhlerden, seyitlerden kurtarmayaçalışan devrimci Türk devleti vardır. İki kez patlak veren bu isyanları bastıran da CHP değil, 1937′deki İnönü hükümeti ve 1938′deki Celal Bayar hükümetidir.
  4. Dersim'de devlete silah çeken isyancıların tepelenmesine ilişkin karar, 4 Mayıs 1937 tarihli gizli Bakanlar Kurulu toplantısında alınmıştır. Bu toplantıda masanın bir tarafında Atatürk, bir tarafında da dini bütün Mareşal Fevzi Çakmak oturmaktadır. Projenin sert biçimde uygulanmasını isteyen ismin, Atatürk ve İnönü değil, Mareşal Çakmak olduğunu; onun 1930 yılında bu bölge ile ilgili olarak hazırladığı raporaçıkça göstermektedir.
  5. Başbakan, Dersim isyanının şiddetli bir şekilde bastırılmasından İsmet İnönü'yü sorumlu tutmaktadır. Oysa ki, Dersim isyanın şiddetli bir biçimde bastırılmasında Celal Bayar'ın rolü çok daha büyüktür. Bu Celal Bayar da bilindiği gibi kısa bir süre sonra CHP'den ayrılarak Başbakanın çok sevdiği DP'nin kurucuları arasında yer almıştır. Yani Dersim'de eğer birşiddet uygulandıysa bunun tek sorumlusu CHP'li İsmet İnönü değildir; DP'liCelal Bayar'ın da en az İsmet İnönü kadar sorumluluğu vardır. Ama Başbakan nedense Celal Bayar ve DP bağlantısını unutmaktadır!
  6. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Vergi vermediler diye Dersim Köylerini CHPbombaladı" diyerek isyanın nedenini sadece vergi konusuna dayandırmaktadır ki bu tamamen çarpıtmadır. Bölge Valisi General Abdullah Alpdoğan, aşiret reislerine 1936′da haber yollayıp silahlarını teslim etmelerini istediğinde onlar devlete şu şartları ileri sürmüşlerdir: "İçimize karakollar yapmayacaksınız. Köprü-yolyapmayacaksınız, Yeniden nahiye ve ilçe merkezleri oluşturmayacaksınız. Silahlarımızadokunmayacaksınız.Vergimizi de pazarlık usulüyle vereceğiz." Yani operasyonun tek nedeni vergi vermemek değildir.
  7. Başbakan Tayyip Erdoğan, Dersim'e yapılan operasyonda ölenlerin sayısını, hiçbir belgeye dayanmadan "20 bin, 30 bin, 40 bin, 50 bin kişininyargısız infaz edildiği söylenir. İnsaf ya!" biçiminde tarih biliminin asla kabul etmeyeceği bir gayri ciddilikte ifade etmiştir. Burada zincirleme birkaç yanlış, çarpıtma, hatta yalan vardır. 1. Öldürülenlerin "yargısız infaz" edildikleri yargısı,subjektif bir yargıdır; yani yorumdur. Olayın nedenleri, gelişimi ve sonucu etraflıca incelendiğinde Dersim'de ölenlerin tamamının "yargısız infaz edildikleri" gibi bir sonuç çıkarmak imkansızdır.2. Ölenlerin oranı 20 binden başlayıp 50 bine kadar çıkmış... 20 binle 50 bin arasında çok ciddi bir fark vardır. Bu rakamlar bile Başbakanın elinde bu konuda resmi rakamlar olmadığının en açık kanıtıdır. Başbakanın 20 binden başlayıp 50 bine kadar çıkması, olayı abartma eğiliminde olduğunun göstergesidir.3. Başbakanın cümlesinin sonu "...kişininyargısız infaz edildiği söylenir. İnsaf ya!" biçiminde bitmektedir. Yani koskoca TürkiyeCumhuriyeti'nin Başbakanı, elinde belge olmadan adeta kahve sohbetlerinde duyduklarına dayanarak tarihi bir olay hakkında yorum yapmaktadır. Bu, çok gayri ciddi bir tavırdır.
Tabii bu durumda insanın aklına, Başbakanın tarih hocaları kimler? Yada Başbakanı Cumhuriyet tarihi yalanlarıyla kandıranlar kimler? sorusu geliyor?

İşte Başbakanın Tarih Hocaları

Emperyalizmin güdümündeki "yobaz" ,"liboş" ve "II. Cumhuriyetçi" tayfa, Türkiye'de "Resmi tarih yalan söylüyor" diyerek, önce insanları bildiklerinin "yalan" olduğuna inandırmakta, daha sonra da şüphe içindeki insanlara, "Bu yalanları düzeltiyoruz" diyerek kurgusal bir tarih yazmaktadırlar. Asıl yalan olan, bu yobaz, liboş, II.Cumhuriyetçi tayfanın yazdığı kurgusal tarihtir. Bunlar kelimenin tam anlamıyla Cumhuriyet tarihi yalanlarıdır.

Evet! Resmi tarih de zaman zaman yalan söylemiştir. Ancak bu yalanlar hiçbir zaman emperyalizmin güdümündeki Cumhuriyet tarihi yalancılarının yalanları boyutunda "kuyruklu yalanlar" değildir.

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "yakın tarihle ilgili açıklamaları" onun da Cumhuriyet tarihi yalanlarından çok fazla etkilendiğini göstermektedir.

Özellikle Türkiye'nin ABD ve AB emperyalizmi çerçevesinde yenidenbiçimlendirilmeye çalışıldığı bu günlerde Cumhuriyet tarihi yalancılarını ve söyledikleri yalanları bilmek hayati önem taşımaktadır.

Cumhuriyet tarihi yalancıları, 1930'lardan beri bıkıp usanmadan "yalandan kim ölmüş" misali sürekli yalan üretmektedirler.

İşte Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı daderinden etkiledikleri anlaşılan belli başlı Cumhuriyet tarihi yalancıları:

1. Mevlanzade Rıfat: I. Dünya Savaşı sonrasında Türk ordusuna ağır hakaretler eden ve bu yüzden Atatürk tarafından ağır şekilde eleştirilen Mevlanzade Rıfat, 1929 yılında Halep'te basılan ve1933 yılında da Türkiye'de yayımlanan "Türkiye İnkılabı'nın İç Yüzü" adlıkitabında söze "yakın tarih yalan söylüyor!" diye başlayarak Cumhuriyet tarihini alt üst etmiştir! Atatürk'e ve çağdaş cumhuriyete düşmanlıkla kaleme alınmış bu kitapta gerçekler tersine çevrilmiştir. Örneğin, Mevlanzade'ye göre Kurtuluş Savaşı'nı Atatürk değil Vahdettin başlatmıştır! Bugünkü Cumhuriyet tarihi yalancılarının "ağababası" odur.

2. Rıza Nur: Atatürk'ün 1927 yılında yazdığı Nutuk'ta Arnavutluk isyanından dolayı eleştirdiği Rıza Nur, daha sonra yurt dışındayken kaleme alıp Atatürk'ün ölümünden sonra yayınlanmasını istediği "Hayatve Hatıratım" adlı kitabında akla hayale gelmeyecek yalanlar ve iftiralarla Atatürk'e saldırmıştır. Örneğin, ona göre Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım bir genelev kadınıdır! Atatürk'ün babası ise belli değildir; "Atatürk, soyu sopu belli olmayan bir Makedonyalıdır!" Bu kitabı inceleyen uzman psikiyatrisiler, Rıza Nur'un ruh sağlığının çok bozuk olduğu ve akli dengesinin yerinde olmadığı sonucuna varmışlardır. (Bkz.Turgut Özakman, Dr. Rıza Nur Dosyası, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1995).

3. Said-i Nursi: 5. Şuada Atatürk'e "deccal" ve "süfyan" diyen ve Atatürk devrimlerine karşı çıkan Nursi, Kurtuluş Savaşı'nın onurunun Atatürk'e değil Mehmetçiğe ait olduğunu belirterek, Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'ndaki rolünü küçültmek hatta yok etmek için çok şeyler yazıp söylemiştir.

4. Kazım Karabekir: Kurtuluş Savaşı'nın birincil kadrosu içinde yer alan ve özellikle Doğu zaferinin kazanılmasında başrolü oynayan Kazım Karabekir Paşa, daha Kurtuluş Savaşı yıllarından itibaren Atatürk'le karşı karşıya gelmiş, özellikle Cumhuriyetin ilanından sonra Atatürk'le yollarını tamamen ayırmış ve Atatürk'ün 1923'te kurduğu Halk Partisi'ne karşı 1924'te Türkiye'nin ilk muhalefet partisi olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı kurmuştur. Atatürk devrimlerinin neredeyse tamamına cephealan Karabekir, 1925'de Şeyh Sait isyanıyla Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın kapatılması, ardından İzmir Suikastı'yla ilişkilendirilerek İstiklal Mahkemelerinde yargılanması, daha sonra da 1927 yılında Atatürk'ün Nutuk'unda ağır eleştirilere maruz kalması üzerine kaleme sarılarak Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'ndaki rolünü azaltan, buna karşı kendi rolünü arttıran kitaplar ve yazılar yazmıştır. Karabekir'in, "İstiklal Harbimizin Esasları" ve "İstiklal Harbimiz" adlı kitapları –Cumhuriyet tarihiyle ilgili önemli gerçekleri de barındırmasına rağmen- özellikle Atatürk'ün Cumhuriyet tarihindeki rolünü büyük oranda çarpıtarak verdiğinden, çok dikkatle okunmalıdır. Örneğin, Karabekir Paşa, bu kitaplarında "Atatürk, Kurtuluş Savaşı'nı istemiyordu, onu ben ikna ettim!" ve "Atatürk dinsiz ve namussuz olmamızı istiyordu!" bile diyebilmiştir. İsmet İnönü'ye ağzına geleni söyleyen Başbakanın hiç Kazım Karabekir'e yönelik bir eleştirisini duydunuz mu?

5. Necip Fazıl: Ünlü şair Necip Fazıl Kısakürek, "Vahidüddin" ve "Büyük Vatan Dostu Sultan Vahidüddin" adlı kitaplarında, konuşmalarında ve yazılarında, bir taraftan Kurtuluş Savaşı'nı küçültmeye çalışırken, diğer taraftan bu savaşın başlamasında vekazanılmasında Atatürk'ten çok Vahdettin'in etkili olduğu yalanını söylemiştir.Şair Necip Fazıl, sonradan kazandığı İslami kimliğini güçlendirmek amacıyla olsa gerek, kaçak halife-padişah Vahdettin'e sahip çıkarak, onu aklamaya çalışarak kendince "Bir Müslümanı, bir Halifeyi korumuştur!" Ancak bunu yaparken, bir Müslümana yakışmayacak biçimde belge uydurmaktan ve açık gerçekleri çarpıtmaktan çekinmemiştir. Başbakanın Necip Fazıl'dan sıkça alıntılar yapması, onun Necip Fazıl'dan fazlaca etkilindekini göstermektedir.

6. Kadir Mısıroğlu: Atatürk devrimlerine karşı olduğundan ara sıra Şapka devrimine tepki olsun diye "fes" giyen Mısıroğlu, "Lozan Zafer mi Hezimet mi?", "Osmanoğullarının Dramı", "Sarıklı Mücahitler", "Geçmişi ve Geleceği İle Hilafet" adlı kitaplarında, yazılarında ve konuşmalarında Atatürk'e, Kurtuluş Savaşı'na ve Türk Devrimi'ne "küfredercesine" saldırmıştır. Bunu yaparken de bilinen bütün yakın tarihi tersyüz etmiş, örneğin, Kurtuluş Savaşı'nın aslında çok önemsiz bir mücadele olduğunu, I. İnönü ve Dumlupınar Meydan Muharebeleri'nin aslında olmadığını, Büyük Taarruz sonrasında Mustafa Kemal'in İzmir'e nasıl geldiğini bile bilmediğini, Vahdettin'in bir kahraman, Lozan'ın ise bir hezimet olduğunu söyleyebilmiştir. Onun tarihi belgeleri çarpıtırken ortaya koyduğu soğukkanlılık cidden etkileyicidir! Yakın tarihe hakim olmayan biri, özellikle onu dinlerken kolayca bildiklerini sorgular hale gelebilir. Özetle Mısıroğlu,yaşayan en büyük Cumhuriyet tarihi yalancılarından biridir.

7. Fikret Başkaya: Solcu Cumhuriyet tarihi yalancılarının ekolü Fikret Başkaya'dır. Onun, "Paradigmanın İflası" adlı kitabı, Kemalizmi, "Burjuva devrimi" diye tanımlayan Marksist dönmesi ve faşist Kürt kesimin başucu kitabıdır. Onun en popüler yalanı, "Kurtuluş Savaşı'nın antiemperyalist bir mücadele olmadığı; tam tersine Kürtleri ezen emperyalist bir mücadele olduğu" yalanıdır. Özellikle, Atatürk'ü ve Cumhuriyeti Kürtlerle kavgalı gösterme modasını başlatanodur.

8. Prof. Yalçın Küçük: Cumhuriyet tarihini "alt üst eden" Solculardan biri de Yalçın Küçük'tür! Araştırmalarına peşinen "bilinenleri alt üstetmek" niyetiyle başlayan Küçük, "Türkiye Üzerine Tezler" ve "Aydın Üzerine Tezler" adlı kitaplarında Atatürk'ü ve Kurtuluş Savaşı'nı yeniden yorumlayarak, bilinenleri alt üst etmek sevdasıyla gerçekleri epeyce eğip bükmüştür. Çerkez Ethem!i aklamaya çalışan buna karşın İsmet Paşa'ya yüklenen Küçük, Kurtuluş Savaşı'nın antiemperyalist niteliğini ve Atatürk'ün bu savaştaki rolünü sorgulayanlardandır. Bugün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı alabildiğine eleştiren Yalçın Küçük'ün tarih tezleri anlaşılan Başbakanın çok hoşuna gitmektedir. Örneğin, Küçük'ün İsmet İnönü'ye bakışıyla Tayyip Erdoğan'ın İsmet İnönü'ye bakışı aşağı yukarı aynıdır; her ikisi de İsmet İnönü'nün dişe dokunur hiçbir başarısı olmadığı kanısındadırlar.

9. Abdurrahman Dilipak: Daha çok gazeteci kimliğiyle tanınan yazar Abdurrahman Dilipak romantik üslubuyla çok ciddi Cumhuriyet tarihi yalanlarına imza atmıştır. Onun yöntemi diğer Cumhuriyet tarihi yalancılarından biraz daha farklıdır; çünkü o belgeleri çarpıtmaktan çok, hiç belge kullanmamaktan yanadır. "Arşivler kapalı! Dedemden duydum!" diyerek, mantıksal çıkarımlarla ve dini duygularla yakın tarihi yeniden yazmış, yalanda sınır tanımamıştır. Dilipak'ın,"Cumhuriyete Giden Yol" ve "Bir Başka Açıdan Kemalizm" adlı kitapları Cumhuriyet tarihi yalanları klasiklerindendir.

10. Prof. İdris Küçükömer: iktisatçı kökenli düşünürlerden biridir.Türkiye'de sağ ve sol kavramlarının ters oturduğunu, CHP'nin aslında sağ bir parti olduğunu iddia ederek ünlenmiştir. 1960 sonrasında Yön'de yazdığı yazılarla tanınmıştır. Ant dergisindeki yazıları tartışma yaratmıştır.Milliyet gazetesindeki açık oturumlarda dönemin yerleşik yargılarını sorgulamıştır. Sonra 1973'de on yıllık bir suskunluğa bürünmüş veda ha sonra Yeni Gündem yazılarıyla tekrar ortaya çıkmıştır. Küçükömer'in ileri sürdüğü en önemli görüş, Türkiye'de devletin despotik niteliğinin sivil toplumun gelişmesi önündeki en büyük engellerden biri olduğudur. Başta Sencer Divitoğlu ve Selahattin Hilav gibi bazı aydınlarla birlikte Türkiye'nin toplumsal tarihine ilişkin çözümlemelerinde Asya Tip Üretim Tarzı kuramını gündeme getirmiştir.Türkiye'nin bugünkü sorunlarının kökeninde Cumhuriyeti ve Cumhuriyetin kuruluş felsefesini görmüştür. Kurtuluş Savaşı'nın antiemperyalist bir mücadele olmadığını ileri sürmüştür. "Düzenin Yabancılaşması", "Batılılaşma"ve "Türkiye Üstüne Tartışmalar" adlı kitaplarında Kurtuluş Savaşı'nı, Cumhuriyeti,Türk Devrimi'ni alabildiğince eleştirmiştir. En Önemli Cumhuriyet tarihi yalanlarından biri "DP'ye oy verenlerin Solun gerçek tabanı olduğudur." Küçükömer'in tezlerine cevap vermek için Doğan Avcıoğlu, dört ciltlik "Milli Kurtuluş Tarihi"ni yazmıştır.Sürekli DP'den övgüyle söz eden ve DP'nin "demokrasi yıldızı" olduğunu iddia eden Başbakan Tayyip Erdoğan, Küçükömer'den çok fazla etkilenmişe benzemektedir.

11. Prof. Atilla Yayla: Kendisini "liberal" olarak tanımlayan Atilla Yayla, adeta kafayı Atatürk'e ve Kemalizme takmıştır. "Kemalizm,ilerlemeden çok gerilemeye tekabül etmektedir. 'Kemalim olmasaydı Türkiyemedenileşemedi' deniliyor. İlerleyen yıllarda bizlere neden her yerde bu adamın heykelleri ve fotoğrafları var diye soracaklar. Üstünü örtemezsiniz, bu eninde sonunda tartışılacaktır..." diyen Prof Yayla, Anayasadan da Kemalizmin çıkarılmasını önermiştir. Yayla yazılarında ve "İki Cumhuriyet Kavgası" adlı kitabında Cumhuriyet tarihini tersyüz etmeyi denemiştir. Sürekli AKP'lilerle birlikte boy gösteren Atilla Yayla'nın Başbakanın tarih görüşünü belirleyen isimlerden biri olduğu açıktır.

12. Prof. Mehmet Altan: Aslında bir İktisat profesörü olan, bütün eğitimini iktisat (ekonomi) üzerine alan Mehmet Altan, ne hikmetse bir tarihçiden çok Cumhuriyet tarihi üzerine kafa yormuş; sadece kafa yormakla da kalmamış, bu konuda kimi çevrelerde çok ciddiye alınan tarih tezleri bile ileri sürmüştür.Örneğin, Atatürk'ün 1923'te kurduğu Cumhuriyete karşı Demokrat Parti'nin1950'den sonraki uygulamalarıyla başlayan süreci II. Cumhuriyet olarak adlandırmış ve I. Cumhuriyet'in "antidemokratik", "baskıcı", "ilerlemeye kapalı"; II. Cumhuriyetin ise"demokratik", "özgürlükçü" ve "ilerlemeci" olduğunu iddia etmiştir. Yani uyanık Altan, bu millete "Karşı devrim" sürecini "demokrasi" diye yutturmaya çalışmıştır. Altan, "Birinci Cumhuriyet Üzerine Notlar", "II.Cumhuriyet, Demokrasi ve Özgürlükler", "II. Cumhuriyetin Yol Hikayesi" adlı kitaplarında, yazılarında ve konuşmalarında Atatürk'e ve Atatürk cumhuriyetine adeta kin kusmuştur. İşte iktisat profesörü Mehmet Altan'ın Kurtuluş Savaşı ve Türk Devrimi konusundaki çarpıtmalarına birkaçörnek: "Milli kurtuluş savaşı, anti emperyalist bir hareket değildir... Çünkü Türk Yunan Savaşı'ndan bir yıl önce İngiliz Dış işleri Bakanı böyle birmuhtemel savaşta tarafsız kalacağını açıklamıştır ve bunu notayla bildirmiştir." Başka bir yalan: "Kurtuluş Savaşı'nda sanayileşme hareketinin adı vardır ama kendi yoktur. Olsa zaten bugün başka yerlere gelir, sanayi devrimini tamamlamış, köylülüğü bitirmiş, bilgi çağına eklemlenmiş hale gelirdik...O zaman niye Cumhuriyet, Kemalizm bu sanayileşmeyi başaramadı?" Başka bir yalan daha: "Kemalizm, halka güvenmeyen bir elitler, seçkinler hareketidir... Halkagü venmediğin vakit kime güvenirsin, silahlı güçlere güvenirsin. İşte onlar kurmuştur cumhuriyeti. Yani ordu kurmuştur, halk kurmamıştır, ordu halka rağmen kurmuştur." Ve bir başkası: "Kemalizm ile demokrasinin bir araya gelmesinin hiçbir imkanı yoktur, birbirlerine tamamen zıttırlar... Kemalizm, teksesliliği, otoriterliği, totaliterliği devletin hukuksal güvencesi altına alanbir rejimdir. Çünkü Kemalizm, tek parti demek, bunun dışında bir düşünce burada yasaktır demek..." Altan'ın, Cumhuriyet tarihi yalanlarının tamamını buraya sığdırmamız olanaksızdır. Atatürk'ü, Kemalizm'i "antidemokratik", "teksesli" olmakla suçlayan Prof. Mehmet Altan'ın bugün Fethullah Cemaati'nin, gazetelerinde yazması, televizyonlarında konuşması, kendisini adeta bu cemaatle özdeşleştirmesi, onun nasıl bir demokrat olduğunun çok iyi bir göstergesidir. Demek ki bir cemaate mensup olmak, ocemaatin sözünden çıkamamak demokratlık oluyor!

13. Doç. Dr. Halil Berktay: Liseyi Robert Kolej'de okuduktan sonra, lisans ve lisansüstü eğitimini 1968'de ekonomi alanında Yale Üniversitesi'nde tamamlamıştır. 1990 yılına kadar Aydınlık hareketinin içinde yer almıştır. Ekonomiden sonra yöneldiği tarih alanındaki doktorasını Birmingham Üniversitesi'nden 1991 yılında almıştır. Harvard, ODTÜ, Boğaziçi, Sabancı üniversitelerinde görev almıştır. Berktay, üstlendiği projeler için AB ve ABD (Soros Vakfı)'den yüklü miktarlarda bağışlar almıştır."İzmir'inYakılmasının Yarattığı Sosyal Travmalar" Projesi için ABD'den 84.000Avro, "Osmanlı İmparatorluğu ve Toplum Dersleri" Projesi için Avusturya ve İsviçre hükümetlerinden 74.000 Avro, "Balkanlardaki Türk UlusalHafızasının İnşası: Türk Milliyetçiliğinin Orijini ve Erken Gelişimi" Projesi için Almanya Eğitim Bakanlığı'ndan 99.000 Avro bağış almıştır. Berktay, "İzmir'in Yakılmasının Yarattığı Sosyal Travmalar" Projesinde İzmir'i Türklerin yaktığını ima ederek, bu sırada Rumlara etnik temizlik yapıldığını kanıtlamayı amaçlamış; "Balkanlardaki Türk Ulusal Hafızasının İnşası: Türk Milliyetçiliğinin Orijini ve Erken Gelişimi" Projesiyle de İttihat ve Terakki'nin Balkanlarda nasıl "Milliyetçiliğe" yöneldiğini ve bu yönelim sonunda Ermeni soykırımının gerçekleştiğini kanıtlamayı amaçlamıştır. İşte Doç. Dr. Halil Berktay'ın bazı yalanları: "İzmir civarında yarı gizli şekilde Rumlara etnik temizlik yapıldı. Bu olaylar Ermeni katliamının silahsız provasıdır."(Milliyet, 7 Mart 2005). "İzmir'de Rumlara etnik temizlik yapıldı" yalanınısöyleyen Berktay, 15 Mayıs 1919 ve sonrasında İzmir'de Türklere yapılansoykırımı nedense hiç dil getirmemiştir" Başka bir yalan: "Tehcir kanunu başlı başına biretnik temizliktir. Ermeni oldukları için tehcir ediliyorlar. Günümüzde, öldürmeunsuru hariç bu kadar dahi 'jenosit' tanımına giriyor." (Milliyet, 7 Mart 2005). Ve bir başkası: "Mustafa Kemal'in Ermeni tehcirini savunan tek bir demeci yoktur." (Milliyet, 7 Mart 2005). Bütün bu yalanlara burada cevap vermek olanaksız olduğundan sadece sonuncusuna, -Mustafa Kemal'in Ermeni tehcirini savunan tek bir demeci yoktur- cevap vereceğim. Bakın ne demiş Mustafa Kemal: "Dünya kamuoyu, Ermeni ahalinin tehciri hususunda almaya mecbur kaldığımız karar için bize karşı haklı bir ithamda bulunamaz." (Mustafa Kemal, 26 Şubat 1921).

14. Dr. Taner Akçam: ODTÜ İdari İlimler Fakültesi'ni bitirmiş, 1973'ten sonra ODTÜ-DER, ADYÖD gibi derneklerin kurucuları arasında yer almış, 1975'te yayına başlayan Devrimci Gençlik dergisinin sorumlu yazıişleri müdürü olarak, dergide komünizm ve Kürtçülük propagandası yapıldığı iddiasıyla yargılanmış ve 1976'da tutuklanmıştır. 1977'de 9 yıl hapis cezasınaçarptırılmıştır. 12 Mart 1977'de Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nden kaçmıştır. 1978-1995 yılları arasında Almanya'da siyasi mülteci olarak yaşamıştır. 1988yılında Hamburg Sosyal Araştırmalar Enstitüsü'nde çalışmaya başlamıştır. 1995'te Hannover Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nde "İttihat ve Terakki Yargılamaları ve Ermeni Kırımı" konulu doktora çalışmasını tamamlamıştır. Akçam, Minnesota Üniversitesi Tarih Bölümü'nde görev yapmaktadır. Akçam, Alman İstihbaratının "Ermeni Soykırımını Araştırma Masası'nın" Hamburg İncelemeleri Enstitüsü görevlilerindendir."Türk Ulusal Kimliği ve Ermeni Sorunu" , "Türkiye'yi Yeniden Düşünmek"adlı kitaplarında, yazılarında ve konuşmalarında hararetle Ermeni olaylarını" soykırım" diye adlandıran, Kurtuluş Savaşı'na ve Cumhuriyete yönelik ağır ithamlarda bulunan Akçam'ın yalanlarından biri şudur: "Ermeni soykırımı olmasaydı Ulusal Kurtuluş Savaşı diye bir şey olmazdı." (Türkiye'yi Yeniden Düşünmek,s.58). "Türkiye'nin haksız bir devlet olduğunu kanıtlayacağım.." (http://www.his.online.de/mitarb/akcam.htm) diyen Akçam'ın patronu Tessa Hafman, Akçam'ı şöyle tebrik etmiştir: "Taner Akçam aferin! Türk Kurtuluş Savaşı'nın, Ulusal Devleti kuran savaşın aslında bir soykırım olduğunu bir Türk olarak ispatlamıştır." Hasan Yalçın, "Dönekler" adlı kitabında halkı olarak Dr. Taner Akçam'ın uzmanlık alanını "Türkiye Düşmanlığı" olarak adlandırmıştır.

Başbakan Tayyip Erdoğan eğer Halil Berktay'ı ve Taner Akçam'ı fazla ciddiye almaya başlarsa yakında bir "Ermeni"bir de "Rum" açılımıyla karşılaşabiliriz.

Bunların dışında Cumhuriyet tarihiyalanlarına sıkça başvuran ve Başbakanı etkilediğini düşündüğüm belli başlı yazarlar şunlardır:

* Burhan Bozgeyik, "Çerkez Ethem" ve "Mustafa Kemal'e Karşı Çıkanlar".
* Cemal Kutay, "Çerkez Ethem Hadisesi",
* Ahmet Kabaklı, "Temellerin Duruşması"
* Hasan Hüseyin Ceylan, "Din Devlet İlişkileri",(3 cilt).
* Mustafa Müftüoğlu, "Yalan Söyleyen Tarih Utanasın"(10 cilt).
* Nihal Atsız, "Türk Ülküsü" ve "DalkavuklarGecesi"
* Vehbi Vakkasoğlu, "Son Bozgun" ve "BuVatanı Terk Edenler"
* Mustafa Armağan, "Yakın Tarih Küller Altında"(3 cilt)
* Sevan Nişanyan, "Yanlış Cumhuriyet"
* Emre Aköz, "yazılarında"
* Prof Mümtazer Türköne, "yazılarında"
* Ayşe Hür, "yazılarında"
* Prof Murat Belge,"yazılarında"
* Engin Ardıç, "yazılarında"

Ayrıca, Prof. Mete Tunçay, Dr. İsmail Beşikçi, Prof Eric Jan Zürcher, Prof. Vamık Volkan, Prof Şerif Mardin, Prof. Baskın Oran gibi akademisyenler de kitaplarında ve yazılarında ara sıra Cumhuriyet tarihi yalanlarına başvurmuşlardır.

Bütün bu isimlere ekleyecek daha çok isim var ama yeter; mesele anlaşılmıştır sanırım....

Tarihle Oyun Oynamanın Sonu...

"Kitap okumadığını" bizzat itiraf eden Tayyip Erdoğan'ın bu tarihçi/yazarları hangi ara okuyup onlardan etkilendiğini sorabilirsiniz! Haklısınız... Başbakanın bu tarihçi/yazarların birçoğunu ismen bile tanımadığını düşünüyorum, ama bildiğiniz gibi Başbakanın "çok bilmiş" danışmanları var. Bütün bu tarihçilerden etkilenerek Başbakanı da bu doğrultuda yönlendirenler onlar olsa gerek! Bu yönlendirmelere kayıtsız şartsız boyun eğen, kendisine verilen bu abuk sabuk"tarihsel metinlere" itiraz etmeyen ve o metinleri halkla paylaşan Başbakan Tayyip Erdoğan –işine geldiği için olsa gerek- bu "yanlış" ve "çarpıtılmış" tarihi benimsemiştir.

Ancak Başbakana er ya da geç, tarihle oyun oynanmayacağını, bizzat tarih gösterecektir.



Sinan MEYDAN / 18 Ağustos 2010, sinanmeydancom.tr.gg
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: Başbakanın Tarih Hocalarını Açıklıyorum / Sinan MEYDAN

İletigönderen Mustafa Recep » Çrş Ağu 18, 2010 22:51

8. Prof. Yalçın Küçük: Cumhuriyet tarihini "alt üst eden" Solculardan biri de Yalçın Küçük'tür! Araştırmalarına peşinen "bilinenleri alt üstetmek" niyetiyle başlayan Küçük, "Türkiye Üzerine Tezler" ve "Aydın Üzerine Tezler" adlı kitaplarında Atatürk'ü ve Kurtuluş Savaşı'nı yeniden yorumlayarak, bilinenleri alt üst etmek sevdasıyla gerçekleri epeyce eğip bükmüştür. Çerkez Ethem!i aklamaya çalışan buna karşın İsmet Paşa'ya yüklenen Küçük, Kurtuluş Savaşı'nın antiemperyalist niteliğini ve Atatürk'ün bu savaştaki rolünü sorgulayanlardandır. Bugün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı alabildiğine eleştiren Yalçın Küçük'ün tarih tezleri anlaşılan Başbakanın çok hoşuna gitmektedir. Örneğin, Küçük'ün İsmet İnönü'ye bakışıyla Tayyip Erdoğan'ın İsmet İnönü'ye bakışı aşağı yukarı aynıdır; her ikisi de İsmet İnönü'nün dişe dokunur hiçbir başarısı olmadığı kanısındadırlar.
-------------

Sinan Meydan biryeri atlamış Attila İlhan'da anti-ismet paşacıdır! Yani bu kıstas değildir, Türkiye Üzerine Tezler Yalçın Hocamın kitabımı imzalarken üzerine not düştüğü üzere yeni bir tarih denemesidir. Recep Bey'in tezleri okuyacak kadar ve değerlendirecek kadar tarih bilgisi olduğunu sanmıyorum (Tezler ayrı tartışma konusudur). Recep Bey'e biryerlerdenmetinler hazırlanır gelir o onları ezberler okur sevgili Sinan Meydan bilginize...
AMERİKANCI GENERALLER DEĞİL KEMALİST PAŞALAR İSTİYORUZ!
Kullanıcı küçük betizi
Mustafa Recep
Üye
Üye
 
İletiler: 417
Kayıt: Çrş Tem 09, 2008 13:11
Konum: sakarya

Re: Başbakanın Tarih Hocalarını Açıklıyorum / Sinan MEYDAN

İletigönderen Türk-Kan » Çrş Ağu 18, 2010 22:56

Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: Başbakanın Tarih Hocalarını Açıklıyorum / Sinan MEYDAN

İletigönderen Mustafa Recep » Çrş Ağu 18, 2010 23:09

Sevgili Türk-Kan, Hocayı herkesten iyi tanırız beni bana anlatmak gibi birşey yaptığınız, Türkiye Üzerine Tezleri okumanızı öneririm ilginç tespitler vardır, katılmadığım çok yer var kitaplarında lakin bu asla Hocayı büsbütün inkar etmemi gerektirmez,
Yalçın Hoca'nın siyasi geçmişi çizgisi bellidir, bugün kemalizm den geri düşemeyiz diyerek solu kemalize etme peşinde denilerek sol cenahta da çokça eleştirilmektedir, sinan bey'in hocayı tayyip beyin akıl hocası ilan etmesini ben en hafif tabiriyle magazin yapmak olarak alıgılıyorum. başka birşey değil.

*1920'lerin Anadolusu şimdiki Türkiye'den çok daha fazla siyasi bakımdan kaynamaktadır. Gazi Paşa rakiplerinden siyaseten son derece üstündür öyle olmasa yedi düveli dize getirebilir miydi?
AMERİKANCI GENERALLER DEĞİL KEMALİST PAŞALAR İSTİYORUZ!
Kullanıcı küçük betizi
Mustafa Recep
Üye
Üye
 
İletiler: 417
Kayıt: Çrş Tem 09, 2008 13:11
Konum: sakarya

Re: Başbakanın Tarih Hocalarını Açıklıyorum / Sinan MEYDAN

İletigönderen İrfan Tuna » Çrş Ağu 18, 2010 23:38

Sinan Meydan yazdı:Siyasi amaçlarına ulaşmak için tarihi kullanan emperyalizm, 19. yüzyıldan sonra güdümlü tarihçilere "kurgusal tarih tezleri" icat ettirerek bu tezleri tüm dünyaya "tarihsel gerçekler" diye yutturmuştur.

İşte Türkiye'yi de kendi çıkarları doğrultusunda biçimlendirmek isteyen emperyalizm, Atatürk, bağımsızlık ve çağdaşlaşma gibi değerlerin altını oymak için öteden beri bir takım güdümlü tarihçilerden,akademisyenlerden ve gazetecilerden yararlanmıştır ve yararlanmaktadır. Bunlar arasında özellikle Atatürk'e ve Atatürk devrimlerine düşmanlık besleyen "yobaz" kesimi kullanmak çok kolayolmuştur. Onlar, adeta emperyalizmin "gönüllü askerleri" olarak Atatürk'e, Kurtuluş Savaşı'na ve Türk Devrimi'ne saldırmışlardır.


KILAVUZU EMPERYALİZM OLANIN BURNU YALANDAN VE BOP'TAN ÇIKMAZ...
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Re: Başbakanın Tarih Hocalarını Açıklıyorum / Sinan MEYDAN

İletigönderen Ram » Prş Ağu 19, 2010 2:44

1) "Tarih denemesi" ve "tarih tezi" demek, belgelere dayanarak yorumlamak demektir; bol keseden atmak demek değildir.

2) Belgelerin anlattığını alt-üst ederek tersinden yazmak namussuzluktur.

3) Belgelerin anlattığını kıyısından-köşesinden tutarak ve bütünü es geçerek yazmaya "bakış açısı" denmez. Ne denir¿? -> Çarpıtma

4) Ona göre "Kemâlizm'den geri düşemeyiz" demek, Kemâlizm, ümmetçi-şeriatçı-köktendinci düzenden ileri, tapındığı kendi öğretisinden geridir demektir. Lütûfa bakın!

5) Daha geçenlerde övdüğü dürüst! namuslu! Oğuz Haksever'in tam şu an konukları kimlerdir¿? Geçtiğimiz günlerde, haftalarda, aylarda kimlerdir, hepsi açıktır.

6) Tunceli konusunda tam olarak ne düşünmektedir¿?

7) Geçmişinde çaldığı karaları, çarpıtmaları günümüzde onaylıyor mu, onaylamıyor mu¿?

8) Tüm bunlar, eşbaşkanın bugünkü söylemlerinin temelini oluşturan iç ve dış aktarımlarla, kulağa üfürmelerle -neredeyse bire bir- uyuşuyor mu, uyuşmuyor mu¿?


Konudan ayrı olarak, Yalçın Küçük'ün korkağın önde gideni olduğunu rahatça söyleyebilirim. Taş atmakla övünen, 27 Mayıs'ı kedinin yaptığını savlayacak kadar kendini üstün gören, ardından "Menderes'i İsrail düşürdü" diyebilen; başka zaman, Özal'la çalıştığını anlata anlata bitiremyen, gittiği mâlûm yerlere devlet güdümünde gittiğini öne süren, yanardöner biridir.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Re: Başbakanın Tarih Hocalarını Açıklıyorum / Sinan MEYDAN

İletigönderen orhunefe » Prş Ağu 19, 2010 10:11

Yine bir Yalçın Küçük tartışması çıkmış.

Söze pkklı bir kürdün Yalçın Küçük için söylediği ve unutamadığım bir sözle başlayayım; "Bu adamın karnı sırtı belli değil" demişti. Gerçekten öyledir. 80 ve 90'lı yıllarda yaptıklarına ve yazdıklarına bakarsanız şu anki konumuna hayret edersiniz.

Bir kısım kürtleri bile kemalist kürtler diye aşağılayan bir adammış. Kendisini okudukça öğreniyoruz.

Şu anda ırkçı-gerici kürtçüler eski med tv kayıtlarını yayınlıyorlar onu zor durumda bırakmak için. Kendisini sonradan tanıyanlar için tam bir kültür şoku içeriyor pkk kanalında söyledikleri.Aynı sorun Doğu Perinçek için de var.

Şimdi ise Apo'yu kemalist türkçü yapmış olmakla itham edilmekten dolayı övünüyor. Deniz Gezmişlere ve eski sosyalistlere aslında özünde hakiki kemalistlerdi diyor. Attila İlhanla sırt sırtaydık Mustafa Kemal'i farklı farklı yazardık diyor.

Ne yapmaya çalışıyor?

Bence akıllı bir adam. İki ihtimal var. Birincisi gerçekten yurtsever ve devrimci.İkincisini söylemeyeceğim.

İlk seçeneğe inanmayı seçersek kürtler ile ilişkisinde kürtlerin de farkında olduğu gibi samimi olmadığını onların hareketini yönlendirmeye ( nereye?) çalıştığını düşünebiliriz.

Sabetaycılık konusuna hiç girmeyeceğim. Mustafa Kemal konusunda Soner Yalçın ve Küçük bir yere kadar getirip bırakıyolar. Sadece ilan etmiyorlar. Haymana hapisanesindeyken Cem İpekçi cumhurbaşkanı olmasın diye başlamış tüm hikaye güya.

Ha Sinan Meydan için de ibrani dedi biri Odatv'de bilmem farkında mısınız? Bence olabilir. Sinan Meyda'a nedense hiç ısınamadım. Tamamen subjektifim ona karşı.

Peki şu anda ulusalcılarla kemalistlerle cumhuriyetçilerle neden kesişiyor bu iki ismin yolları?

Neden Ergenekonda bir numara?

Neden f tipi kumpasta yargılanan İlhan Cihaner'in duruşmasında destek için mahkeme salonunda arkada kalpağıyla tank gibi duruyor Yalçın Küçük?

Neden bu sitede yayınlanıyor programları?

Neden bu forum İşçi Partisine yakın çevrelerce tavsiye edilen bir site?

Ram sen neden eskiden "çok şeker bir adam" derken şimdi kızıyorsun Yalçın Küçük'e?

Çünkü çok zor durumdayız. Çünkü çok azız! Karşı devrimciler ve emperyalistler dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olmak üzereler.Bir ihbar mektubuyla 20 küsur generali topluyorlar ve terfilerine etki ediyorlar. Tek silah atmadan büyük kürdistanı kuracaklar. Gericiler ve kürtçü faşistler boğazımızı kesmeye hazırlanıyorlar.

Özetlersek bu adam diken gibi. Kimsenin avucuna gelmiyor. Kendince ilerici tüm kesimleri birleştirmeye bir arada tutmaya çalışıyor.

Bir Herkese sallıyor. Bu yüzden pek sevilmiyor. Tüm fikirlerine katılmak mümkün değil. Ben de seviyorum ve bazen çok kızıyorum

Boşuna deli denmemiş.

Bodrum'a yerleşip domates hıyar yetiştirip kafanı dinlemek varken tuğla gibi kitaplar yazıp televizyonlarda bağırıyorsun. Üstelik yediğin hakaretler girdiğin hapisler de cabası. Akıllı işi değil.

Bence de deli. :D

Bu arada Ulusal Kanaldaki son programı forumda yayınlanmadı.Galiba kaydedilemedi.

Türk-Kan hanıma özel mesaj attım ama sanırım sitede sorun var, görmedi.
Kullanıcı küçük betizi
orhunefe
Üye
Üye
 
İletiler: 452
Kayıt: Sal May 22, 2007 10:51

Re: Başbakanın Tarih Hocalarını Açıklıyorum / Sinan MEYDAN

İletigönderen Mustafa Recep » Prş Ağu 19, 2010 15:58

sinan meydan'ın yazısını hocaya e-posta ile göndereceğim...

hoca'yı tanırız o asla deli değildir zır delidir, olumlu manada!

yani ram'ın söylediklerine katılmam mümkün değil tezler dediğim gibi yeni bir tarih denemesidir.

yalçın hoca'nın sosyalistliğinden gelen bir provakatör yanı vardır.

ama mustafa kemal'i asla küçük görmez,

ondan hep büyük kurtarıcı diye söz eder.

ismet paşa bizim için değerlidir ama yaptığı yanlışlar yazılıyor diye
akp'nin hocası olunulacak diye birşey yok.

tekrar ediyorum ismet paşa'yı en çok attila ilhan eleştirmiştir.
AMERİKANCI GENERALLER DEĞİL KEMALİST PAŞALAR İSTİYORUZ!
Kullanıcı küçük betizi
Mustafa Recep
Üye
Üye
 
İletiler: 417
Kayıt: Çrş Tem 09, 2008 13:11
Konum: sakarya

Re: Başbakanın Tarih Hocalarını Açıklıyorum / Sinan MEYDAN

İletigönderen Türk-Kan » Prş Ağu 19, 2010 18:01

Sinan MEYDAN, 19 Ağustos, 12:08 yazdı:
Merhaba Türkân Hanım... Güncel Meydan'da yayınladığınız son yazımın altına -Yalçın Küçük'ü eleştirdiğim için olsa gerek- bana Yahudi diyen bir arkadaş var. Sanırım aynı arkadaş daha önce de ODA TV'de de benzer bir yakıştırmada bulunmuştu....

Bu arkadaşa bir cevap yazmak istiyorum. Bu cevabımı Güncel Meydan'da yayınlarsanız sevinirim.

Türkiye'de Atatürk'e, ulusal kurutulıuş savaşına ve çağdaş cumhuriyete sahip çıktıkça ve cesurca belgelere dayanarak gerçekleri ortaya koydukça sizden rahatsız olmaya başlayanlar size, tıpkı başbakanın Kılıçdaroğlu'na yaptığı gibi, Yahudi, Ermeni, Rum yaftası yapıştırıyorlar. Sağlıksız, hastalıklı toplumlara has bir genetik manyaklığı olan bu durum malefsef bizim ülkemizde çok yaygın...

Ancak ülkemizde özellikle 90'lardan sonra başta Yalçın Küçük olmak üzere herkesi Yahudi, sabatayist ve mason diye damgaladıkları için okuyan yazan kesimimizde bile böyle "aptalca" bir paranoya oluştu... Özetle, birileri sizin hoşunuza gitmeyen birşey mi yazdı söyledi, o kişiyi hemen Yahudi diye suçlamak moda oldu..

Son zamanlarda ben de Cumhuriyet tarihi konusundaki tezlerinden dolayı yalçınj hocayı eleştiriyorum... Bu eleştirilerim tamemn bilimseldir. Hocanın kitaplarında yazdıklarıyla ilghilidir. Ama herkesi Yahudi diye suçlayan hocyı elştirdiğim için bazı "beyinsizler" beni Yahudilikle suçluyor...

Bu beyinsizlere tavsiyem önce araştırmalarıdır... Ben son zamanlarda ÖN TÜK TARİHİ, ULUSAL DEVRİM VE ATATÜRK konularında en çok yazan tarihçiyim... Amcam mensubu olduğum TÜRK ULUSUNUN TARİHİNİ BÜTÜN ZENGİNLİĞİYLE ortaya koymak ve Atatürk önderliğindeki ulusal kurtuluş savaşını ve çağdaş devrimi halka anlatmaktır.... her zamanda TÜRKLÜĞÜMLE gruru duymuş biriyimdir...

Köken olarak AHISKA TÜRKÜYÜM!'dür... Yani beyinsiz kafalardan çok daha ÖZ TÜRK'ÜM...

Bana etnik saldırılarda bulunan AHMAKLARA şunu da hatırlatmak isterim ki, bu saldırılar beni yıldıramayacaktır... Cemaat kaynaklı olduğunu bildiğim bu saldırılar beni daha da kamçılayacaktır. Önümüzdeki günlerde bu şarlatanları çok üzecek, yobaz, liboşa II. cumhuriyitçiye soğuk terler döktürecek CUMHURİYET TARİHİ YALANLARI kitabımı bu şarlatanların da okumasını çok isterim...

Sinan Meydan tamamen halkın içinden gelen, hiçbir siyasi kuruluştan veya sivil toplum örgütünden destek almadan, tek başına mücadele eden, üniversitede cematçi hocalar tarafından yolu kesilen, babası emekli, annesi ev kadını, kardeşleri bu ülkenin devlet üniversitelerinden mezun KPSS sınavını kazanıp atanmaya çalışan, kendisi geçiminis ağlamak için bir süre özel eğitim kurumlarında öğretmenlik yapmış, dedeleri AHISKA TÜRKÜ bir halk çocuğudur... Şu an da kirada bir apartman dairsinde kirda oturan, faturaları ödemekte zorlanan sıradan bir Türiye Cumhuriyeti vatandaşıdır.

Ama üzülerek görüyorum ku bu halkın içinden çıkmış ve tırnaklarıyla kazıyarak vatan, millet, Türklük, Atatürk adına didinen bir genç araştırmacısını bazı "aptal kafaların" sözüne bakarak Yahudi diye adlandırıp yıldırmanın peşindedir. Ama yağma yok....Sinan Meydan'ı yıldırmak o kadar kolay olmayacaktır...

Ayrıca Yahudi veya Ermeni olsam da bundan gruru duyardım. Çünkü inancım ve anlayışım gereği mesele soy meselesi değil ahlak, duruş ve insanlık meselesidir...

Atatürk'ün dil ve tarih çalışmalarında yanında bulunalar arasında Ermeni ve Yahudi kökenli çok Türkçü vardır. Moez Kohen, Agop Dilaçar ve Agop Martayan Efendiler...

21 yüzyılda ırkçılık yapan salak kafalara ayıracak fazla zamanım da yok aslında....

Üretmeyen, ülkesine hiç bir faydası olmayan, bölücü bir "yavşak" olacağıma Ermeni, Yahudi, Rum vb... olmayı da tercih ederim ayrıca...
Sinan Meydan'ın eserleri ortadadır, son yıllrda yazdıklarıyla Türk düşmanı, bölücü ve irticacı kesimi en çok rahatsız eden tarihçilerden biri odur. Onun Türklüğe hizmeti hergün artarak devam etmektedir....Türk sözünün kullanılmasının yasaklanacağı bu günlerde ATATÜRK VE TÜRKLERİN SAKLI TARİHİ adlı 600 sayfalık kitap çıkarmaya cesaret eden de odur.

Özetle bu Sinan Meydan'ın Türklüğünü sorgulamak sizi "aptal" ve "Ahmak" durumuna düşürür....

"NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE"

Sinan Meydan
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: Başbakanın Tarih Hocalarını Açıklıyorum / Sinan MEYDAN

İletigönderen Urunguj » Cum Ağu 20, 2010 1:44

Saygı ve sevgiler size Sinan MEYDAN !

Yalçın Küçük ulusalcı olsaydı,tutuklandıktan sonra serbest bırakılır mıydı?

Adamın sunuş şekli faul... deli gibi bağırararak, kitap-dosyaları darmadağın ederek ne yapmaya çalıştığını hiç anlamadım.

Bu arada kendimle çelişeyim, yandaş medyada çok uzun bir süredir kendisine yer verilmiyor.

(en son Halil Nebiler'in ULUSAL KANAL'da kendisini ağırladığını biliyorum)
En son Urunguj tarafından Cum Ağu 20, 2010 1:51 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kez düzenlendi.
Kullanıcı küçük betizi
Urunguj
Üye
Üye
 
İletiler: 222
Kayıt: Cmt Ara 05, 2009 0:44

Re: Başbakanın Tarih Hocalarını Açıklıyorum / Sinan MEYDAN

İletigönderen Ram » Cum Ağu 20, 2010 1:51

Neden f tipi kumpasta yargılanan İlhan Cihaner'in duruşmasında destek için mahkeme salonunda arkada kalpağıyla tank gibi duruyor Yalçın Küçük?

Neden bu sitede yayınlanıyor programları?

Neden bu forum İşçi Partisine yakın çevrelerce tavsiye edilen bir site?

Ram sen neden eskiden "çok şeker bir adam" derken şimdi kızıyorsun Yalçın Küçük'e?

Çünkü çok zor durumdayız. Çünkü çok azız!

Ben hiç kimseyi şeker gördüğümü belirtmedim. Yalçın Küçük'ün, -şeker gibi görünmeye çabaladığı- birtakım haretektlerini, ampûl hükûmetine vurmasından dolayı gülerek aktardığım olmuştur. Örnek: "Beş taş oynamıyoruz biz"

Keza masaya vurmalarını (görüntüleri) peşi sıra birleştirip geçen yılın Ramazan'ında, Ramazan davulcusu yapmamız da gülme ve güldürme amaçlıdır.

Yine günlük siyâsete ilginç yorumlar getirmesi, ilginç savlar öne sürmesi, ampûl hükûmetine vurması geçmişini es geçmemize bir nedendi. Ne zamana kadar bu böyleydi¿? Daha önce edinmeyip okumadığımız bazı kitaplarındaki birtakım adice çarpıtmaları, ayrıntıları okuduktan sonra bugün de söz arasında onları savunduğunu gördüğümüzde; geçmişine vurulmadıkça bahsini açmayan, savunmayan ancak vurulduktan sonra geçmişini hararetle savunmaya başlayan ve Fikri Akyüz karşısında fistan giydiği güne kadar. Bu savunmadan da hâlâ vazgeçmiş değildir.

Biz başka yerde Yalçın Küçük'ün Yeniçağ gazetesini övmesini Yalçın Küçük'ün pekaka yaymacası yapan müritlerine anlatmaya çabalamıştık. O devir de çoktan geçti. "Ergenekon" adı verilen safsata yüzünden de, daha başkalarına savunmak zorunda kalmadık mı¿? İşte Güncel Meydan'da izlencelerinin yayınlanmasının nedeni de sevdiğimizden, benimsediğimizden değildir.

Şurada yazıp da Yalçın Küçük'ü savunan, benimseyen tek kişi vardır o da Mustafa Recep'tir.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Re: Başbakanın Tarih Hocalarını Açıklıyorum / Sinan MEYDAN

İletigönderen thamos » Cum Ağu 20, 2010 11:09

Yani "bitaraf olan bertaraf" mı? olmalı...

Bence Y.Küçük bir değer S.Meydan bir değer.
Türk aydını ne zaman ağır baskı dönemi oluşursa önce fıkrada anlatıldığı gibi
"kazandan kafasını çıkaranı aşağıya çekmeye çalışıyor."
Ne var şimdi anlamadım !

Nedir bu ayrıştırmacı söylem? farkında olmadan sitenin en iyi müdavimleri son dönemeçte çarpıştırılmaya mı?
çalışılıyor.

S.Meydan'ın söylemini eleştiriyorum.Bilim adamları bu tarz ifadeleri rahatlıkla yazmamalı...
Ram büyüğümüzde daha yatıştırıcı,kapsayıcı olmalı,ayrıca elimizde kaç tane düzgün meyda odağı kaldı ki!
bu siteyi de telef etmeyelim...
Saygılarımla
En son thamos tarafından Cum Ağu 20, 2010 11:53 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kez düzenlendi.
Bilgelerin dudakları,anlamayan kulaklara kapalıdır.
Kullanıcı küçük betizi
thamos
Üye
Üye
 
İletiler: 152
Kayıt: Cum Oca 11, 2008 9:12

Re: Başbakanın Tarih Hocalarını Açıklıyorum / Sinan MEYDAN

İletigönderen feryal mantar » Cum Ağu 20, 2010 11:23

Bu Yazınız çok iyi geldi.Daha geniş kitlelerin okumasını sağlamalıyız. Teşekkürler.
Kullanıcı küçük betizi
feryal mantar
Üye
Üye
 
İletiler: 1
Kayıt: Cum Ağu 20, 2010 11:00

Re: Başbakanın Tarih Hocalarını Açıklıyorum / Sinan MEYDAN

İletigönderen Mustafa Recep » Cum Ağu 20, 2010 18:23

Sinan Meydan'a karşı yapılan 'yahudidir' veya 'sebatayisttir' gibi söylemlere hiçbir şekilde katılmadığımı, katılamayacağımı öncelikle belirtmek isterim.

Çok değerli yazılar yazan benimde bilgilenerek okuduğum bir yazardır ayrıca bir Habertürk vakası var, onun içinse yeri bende apayrı.

Ancak Sinan Ağabey'in

''Köken olarak AHISKA TÜRKÜYÜM!'dür... Yani beyinsiz kafalardan çok daha ÖZ TÜRK'ÜM...''

sözünü hiç sevmedim. Biraz aşırıya kaçan duygusalca bir söylem olmuş. Kendisine karşı yapılan haksız bir söyleme karşı 'ben daha Türk'üm' diyerek yanıt vermek bir entellektüele yakışmaz. Geçiyoruz.

Sinan Meydan'ın, Yalçın Küçük'ün alternatif tarih tezlerini 'tehlikeli' görmesi bunların yanlış olduğunu belirtmesi gayet doğal ayrıca Hoca'nın tezlerinin tartışılması açısından son derece önemli gördüğümü ve olumlu bulduğumu söylemeliyim. Ancak kendisini Erdoğan'ın 'tarih hocası' aralarına koyması benim açımdan bir hakarettir. Kendileride çok iyi bilmektedir ki bu iktidarın mensuplarını Hoca 'ümmi' ilan etmiştir.

Ben burada Sinan Bey'in Hoca'nın tezlerine yönelik söylemlerine karşılık verecek durumda değilim çünkü muhatap ben değil, Yalçın Küçük'tür. Beni aşar!

Ancak daha önce de söylediğim gibi ben bu yazısında Sinan Bey'in Yalçın Küçük'ü 'erdoğan'ın tarih hocası' ilan etmesini 'MAGAZİNEL' buluyorum.

Değerli yöneticimiz Ram, bir mesaja cevap veririken burada Yalçın Küçük'ün fikirlerini benimseyen biri varsa oda Mustafa Recep'tir demiş. Kendilerine teşekkür ediyorum.
Burada Yalçın Küçük'ün fikirlerini benimseyen yegane kişi olarak Sinan Bey'e 'yahudi veya sebatayist' yakıştırmasını ben dahi yapmadığım halde başka birinin hemde hiçbir dayanak göstermeden böyle bir yakıştırma yapmasını ayrıca kınadığımı belirtmek isterim.

Ve Sinan Bey'e, Yalçın Hoca'nın kendi ağızından böyle bir söylem olmadığı sürece ciddiye almaması gerektiğini belirtmek isterim.

Değerli Sinan Meydan'a çalışmalarında başarılar.

Son olarak Hoca'ya Sinan Bey'in yazısını e-posta ile ilettim ancak tv'den cevap verir mi bilemiyorum.
AMERİKANCI GENERALLER DEĞİL KEMALİST PAŞALAR İSTİYORUZ!
Kullanıcı küçük betizi
Mustafa Recep
Üye
Üye
 
İletiler: 417
Kayıt: Çrş Tem 09, 2008 13:11
Konum: sakarya

Re: Başbakanın Tarih Hocalarını Açıklıyorum / Sinan MEYDAN

İletigönderen Mustafa Recep » Çrş Ağu 25, 2010 13:06

Sinan Meydan'ın yazısı ODATV'de de çıkmış:

http://www.odatv.com/n.php?n=basbakanin ... 1200#yorum

ancak Yalçın Küçük'ü sansürlemişler ...
AMERİKANCI GENERALLER DEĞİL KEMALİST PAŞALAR İSTİYORUZ!
Kullanıcı küçük betizi
Mustafa Recep
Üye
Üye
 
İletiler: 417
Kayıt: Çrş Tem 09, 2008 13:11
Konum: sakarya

Sonraki

Şu dizine dön: Sinan MEYDAN

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x