Başkan Beyin Atatürk fıkrası!..
İSTANBULda Mimarsinan Belediye Başkanı AKPli Cuma Bozgeyik hem çok bilgili (!), hem de çok büyük mizah anlayışına sahip. Kalabalık ortamlarda piyasaya çıkıp fıkra mıkra anlatıyor.
Son fıkrasını Habertürk ekranında kendi sesinden dinledim. Ertesi gün bu fıkranın bant çözümünü, yani káğıda dökülmüş biçimini orada görevli arkadaşlardan istedim. Sağolsunlar, faksladılar.
AKPli Belediye Başkanı Cuma Bozgeyik, dinleyici topluluğuna aynen şunları anlatıyor:
- Başkan: "Kaymakam Bey, Kuşadasında kaymakamlık yaptı. Orada bir efe var, müthiş Atatürk hayranı. Atatürk deyince adam hemen ayağa zıplıyor, selam duruyor. Şöyle oluyor böyle oluyor filan. Şimdi gün oluyor harman oluyor, Atatürkün yolu Aydına düşüyor. Kuşadasına. Şimdi efe de, istasyon meydanında çayhanesi var. Atatürk deyince adamın aklına böyle iriyarı, böyle palabıyıklı, ne bileyim üniforması filan, her şeyi ile böyle dev gibi bir adam hayal ediyor. Süslüyor dükkánını. İstasyona iner inmez ona çay kahve ikram edecek. Bekliyorlar. Şimdi tren geliyor, yavaş yavaş yanaşıyor. Bizim efe her şeyi ile hazır vaziyette. Trenden inecek o güçlü, heybetli, cüsseli adamı bekliyor şimdi. İniyor kısa boylu bir adam. Bıyık mıyık da yok.
- Dinleyenler: Ha ha haaa... (Gülüyorlar.)
- Başkan: Efe yıkılıyor bir kere şimdi. Olsun diyor, yüreği büyüktür bizim Atanın diyor. Sesi mesi gürdür şimdi filan. Tabii o zamanlarda televizyon melevizyon yok. Sesini filan bilmiyorlar. Konuşuyor. Sesi cılız bir adam. Eyvah, efe bir daha gidiyor.
- Dinleyenler: Ha ha haaaa... (Gülüyorlar.)
- Başkan: Bütün hayaller suya düşüyor yavaş yavaş. Olsun diyor, yüreği şeydir, büyüktür diyor. Geliyor şimdi. Ne içersiniz sayın paşam? Kahve diyor. Nasıl olsun? Şekerli olsun diyor. Yapma be paşam diyor. Böyle yığılıyor herif.
- Dinleyenler: (Gülüşüyorlar...)
- Başkan: Ha ha haaa... Bunu da mı yapacaktın bana diyor. Ha ha haaa... Efendim özür dilerim, o yörede şekerli kahveyi ibneler içermiş... Ve bizim adam orada düşüp bayılıyor... Ha ha haa... Hi hi hiiii..."
* * *
Bir kamu görevlisinin, AKPli belediye başkanının "mizah" anlayışından size küçük bir örnek! İlk cümlesinden anlaşıldığı kadarıyla yanında devletin kaymakamı da var. Herhalde o da sesini çıkarmıyor, belki de kahkahalarla eşlik etmekten utanmıyor.
Adam tümüyle yutturuyor. Kuşadasında tren olduğunu, istasyon olduğunu söylüyor. Kuşadasına tren getiriyor!
Ama daha da önemlisi, Atatürkü hangi iğrenç ve aşağılayıcı kavramla özdeşleştirdiği!.. Atatürk düşmanlığını milletten korkup açıktan yapamayanlar, böyle sinsi yöntemlere başvuruyorlar.
Şimdi İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksuya soruyorum:
Kendi partinizden olan bu belediye başkanı hakkında işlem başlattınız mı? Başlatmayı düşünüyor musunuz? Aynı soruyu Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve cumhuriyet savcılarına da soruyorum.
* * *
İstanbuldan okuyucum mali müşavir Volkan Kıvılcım yazıyor: "İstanbulun en eski ilçelerinden Eyüpteki Atatürk anıtı, o büyük adama zaten yakışmayan bir yerde. Şimdi anıtın bulunduğu arsaya inşaat başladı. Anıtla inşaat arasına bir de sac perde yerleştirildi. Atatürk hemen önündeki inşaatı ve sac perdeyi selamlar vaziyette duruyor. Bu kadar saygısızlık olur mu? İstanbulda veya Eyüpte yetkili hiçbir kamu görevlisi yok mu? Sivil toplum kuruluşları nerede? Lütfen durumu yerinde inceletin ve bu saygısızlığa son verilmesini sağlayın."
* * *
Ben de size Ankaradan bir manzara aktarayım! Sıhhıyedeki Atatürk Zafer Anıtı, Atatürk Bulvarının tam ortasındadır. Ankara Büyükşehir Belediyesi, bu heykelin önüne ve arkasına bayrak direkleri dikti. Direklerde AB bayrakları ile Ankaraya layık gördüğü o hilkat garibesi, utanç verici kubbeli mubbeli amblem dalgalanıyor!.. Herhalde koskoca Ankarada bu saçma sapan şeyleri asacak başka yer bulamadılar ve Atatürk anıtını bunlarla donattılar!
Başbakan, İçişleri Bakanı, Ankara Valisi oradan her gün geçerler. Acaba Ankara Büyükşehir Belediyesinin bu marifetini görürler mi, görmezler mi, yoksa görmezden mi gelirler!
Kaynak: 3 Mart 2007 Hürriyet Gazetesi