Başkanları OBAMA'nın dünya görüşleri ve Türkiye

IRI'nın Arıları

Başkanları OBAMA'nın dünya görüşleri ve Türkiye

İletigönderen Ram » Sal Kas 25, 2008 1:25

Başkan Obama: Nasıl Bir Dünya, Nasıl Bir Amerika, Nasıl Bir Türkiye?

2007’nin başından bu yana “ABD’nin başına bir kadın veya siyahinin geçmesi mümkün mü?” tartışmaları, son derece iddialı bir seçim kampanyası ve dünyanın sanırım her yerinden “en büyük ilgi” ile izlenen başkanlık seçim dün sonuçlandı. Gece 03 sularında Washington DC’de Dupont Circle, burada kurulu bulunan ARI Vakfı’nın (www.arifoundation.org) Türk Dış Politikası ile ilgili sürekli toplantılar düzenlediği Capitol Hill çevresi ve diğer semtlerdeki barlarda yüksek sesli kutlamalar devam ediyordu. ABD vatandaşları “değişim”i kutluyordu.

Yaklaşık bir aydır Doğu Yakası denen ve bir çok Türk gazeteci, analist, akademisyenin ABD’yi analiz ederken tek veri olarak aldığı New York, Washington DC, Massachusets dışında “derin ABD” sayılabilecek Tennessee, Missisipi, Coloradao, Oklahoma, Seattle gibi şehirlerde German Marshall Fund of US’in “Marshall Memorial Fellowship” programı ile ABD seçimlerini izleme fırsatım oldu.

Obama’ya henüz Demokrat Parti’nin başkan adayı olması kesinleşmeden sanırım ilk teması kuran Türk kuruluşu ARI Hareketi oldu. Yaptırdığımız “Türkiye’de ABD Karşıtlığı Araştırması”ndaki bulguları gönderdik. En önemli danışmanlarından Phil Gordon ve Anthony Lake (büyük ihtimal önemli görevler alacaklar) bu mektubu ve araştırmayı Obama’ya sunduklarını ve değerlendirdiğini söylediler.

Türkiye ile Şaşırtan Benzerlikler

ABD’de özellikle Güney Eyaletleri’nde alışveriş merkezlerindeki kitap reyonlarında dahi “muhafazakarlaşma”yı görebiliyorsunuz. Safeway veya K-mart gibi bir Amerikan Mağazasının Missisipi eyaletindeki bir şubesindeki kitap reyonunda neredeyse bütün kitaplar “İncil” ve ilgili kitaplar. Türkiye’de de yapılan araştırmalarda muhafazakarlaşmanın gitgide yükseldiğini, bir değerler sisteminin yaşam biçimini etkileyecek şekilde oluştuğunu gözlemleyebiliyoruz.

Montesquieu’nın 18. Yüzyıl düşüncesine ışık tutan iklim ve coğrafyanın siyaset hayatına etkisini burada da gördük. Doğu ve Batı yakası seçim haritasında masmaviydi. Türkiye’de Akdeniz, Ege ve metropol varoşlarının dışındaki kıyı bölgelerinin renginin belli olması gibi*. Limanların, deniz kıyılarının ticaret, göç alma gibi faktörlere en kozmopolit yerler olması, kültürlerarası etkileşimin fazla olması, toleransın artmasına ve muhafazakar düşünceye sekte vurulmasına yol açıyor. Orta ve Doğu anadolu gibi ABD’nin iç kısmında kalan eyaletler ise genelde olduğu gibi (birkaç önemli istisna dışında) kırmızı, yani Cumhuriyetçi idi.

      *Pes ediyorum, çüş diyorum, kelimeler kifâyetsiz kalıyor. Böyle bir süsleme de ilk defa görüyorum.

Bir başka benzerlik iki toplumun da kozmopolit yapısı. ABD’de Asyalı-Amerikalılar, Hispanik-Amerikalılar, Afrikalı-Amerikalılar, Gay Amerikalılar Obama için tişörtleri, yakalıkları yok satıyordu. Pasifik kıyısındaki Seattle Japonya, Çin ve diğer Asya’ya yakınlığı nedeniyle çok büyük bir Asya nüfusu barındırıyor. Doğu yakasında ise nüfusun neredeyse %15’i siyahi. %94’ü Obama’ya oy vermek için sandıklara koşan (anketlere göre) siyahiler.

ABD’de küçük kentler ve bu kentlerin periferileri siyasete bizde olduğu gibi çok ilgili. Tennessee güney vurgusuna sahip, oldukça muhafazakar bir eyalet. Orada taşrada da bulunma fırsatımız oldu. Klasik Amerikan evlerinin önüne pankartlar konuyor, o evin hangi başkan adayını desteklediğini şeffaf biçimde öğrenebiliyorsun. Cumhuriyetçi bir eyalet vurgusuna rağmen Obama-Biden pankartları hiç az değiildi.

Farklılığımız: Tahammül ve Tolerans

Oliver Stone’un “W.” Filmi vizyona çıkar çıkmaz gitme fırsatım oldu. Bu filmde Bush, Irak Savaşı ve sair konularla ilgili gerçek-kurgu arası detaylar var. ABD’de “özgürlük” algılaması çok çok geniş. Mevcut başkan ile ilgili çok ağır dalga geçme veya eleştiri yapmak “ifade özgürlüğü” içinde değerlendiriliyor. Avrupa ve Türkiye’de böyle bir politik toleransın olduğunu söylemek güç. Fransızlar, Almanlar ve İngilizler devlet adamlarıyla bu kadar ağır dalga geçemiyorlar. 2003’te İngiliz MTV’si George Michael’in Irak Savaşı ile ilgili Başbakan Tony Blair’i hicvettiği klibi devletten gelen uyarıyla yasaklamıştı. Bizde ise durum zaten belli. Özal, Demirel ve Çiller’e bu ülkede medya, karikatür ve mizah dergileri yapmadıklarını bırakmamışlardı. Mevcut iktidar döneminde ise mahkemeler siyasilerin hakaret davaları ile uğraşıyorlar. ABD’nin klasik tv programı Saturday Night Live Show’a McCain’in sürpriz başkan yardımcısı adayı Palin’in kendisi ile onunla dalga geçen taklidi yanyana çıkıyor. McCain kendisi ile dahi dalga geçmeyi bilen bir lider. Obama ve ekibinde ise humor düzeyi yüksek. Bence bu yüksek özgüvenden kaynaklanıyor.

Seçkinlerin Kampanyası, Mazlumların Görüntüsü

Obama kampanyası için kesinlikle bir “establishment” kampanyası diyebiliriz. Wall Street, Medya, Yahudi-Ermeni Lobileri Obama’yı desteklediler demek isabetli bir genelleme olur. Fakat görüntü hep “yoksul, etnik azınlıkların, toplumdaki egemenlerin karşısında ezilmişlerin kampanyası” idi. Bu aslında yaratılmış bir algı. Evet doğru; toplumdaki büyük değişim isteği, Obama’nın söylemleri, cilt rengi ve sembolize ettiği değerler ile örtüşüyordu. Ama hem taban siyaseti/grassroots hem de seçkinler/sermaye kesimini bir potada eritmeyi başaran tarihi bir kampanya oldu. Seçimlere katılım rekor düzeydeydi ve seçim günü Virginia’da oy kullanma kuyruklarını görmeye gittiğimde kilometrelerce dizilmiş genç gördüm. Önceki seçimlerde asla sandığa gitmeyen ve siyaseti “yaşlıların uğraşısı” olarak gören kozmopolti Amerikan gençliği…

Obama ile Dünya ve ABD

Obama’nın ilk birkaç ayı sanırım bekle/gör politikası ile geçecek. Ahmedinejad, Hugo Chavez, Kim İl Song, Evo Morales; bütün bu liderler ABD seçimleri sırasında sıcak mesajlar alıp vermekten sonra reelpolitik ile karşı karşıya gelebilirler. Onlar Obama’yı ve ABD Dış Politikası’ndaki değişimin sınırlarını zorlayabilirler. Obama burada Türkiye’ye benzer biçimde oy anlamında değil ama güç odakları anlamında “iç meşruiyet” kazanmanın gerekliliğini veya zorunluluğunu hissedebilir. Bu nedenle kendi elinde olmayan faktörlere göre şekillenecek bir dış politika gündemi var önünde. ABD’de vergilerin nereye harcanacağı, sağlık politikaları, azınlıklar ve göçmen sorunları ve gençlik politikaları hakkında vaatleri var. Bunları gerçekleştirmesinin önünde ekonomik krizin getirdiği mali yükler dışında bir engel yok çünkü ABD siyasetinin temeli üç kaleyi de açık farkla fethetmiş durumda. Yani tam anlamıyla “karar alıcı”.

Gençlik, Dip Dalga, Türk Solu ve Obama

Türkiye’de, gerçek anlamda bir siyasi restorasyon, yani siyasetin tabandan tavana örgütlenmesi, parti içi demokrasi, siyasi partiler ve seçim yasasının değiştirilmesi, hazine yardımı konularının düzenlenmesi, devletin katılımcı demokrasi ile yönetilmesi için gerekli yönetişim reformlarını yapacak siyasi kadrolar ön planda değildir. Mevcut kadrolar (TBMM’deki ve dışındaki partilerin çoğu) kendilerine muhtelif defa ve alanlarda (yerel siyaset, koalisyon ortaklıkları vs) toplum tarafından verilen şansı kullanamamış, demokratik siyasetin temeli olan belli başlı reformları yapmamışlardır.

Obama tüm Türkiye siyaseti ve özelde de “sol”u açısından bir çıta ortaya koymuştur. Gençleri mobilize eden, interneti ve teknolojiyi kullanan, dünyayı ve yenilikleri kavramış, bildiğimiz anlamdaki taban siyasetine yatkın ama aynı zamanda çok iyi eğitimli, yani hem Dikili’ye, Horasan’a hem Çayeli’ye Yüksekova’ya hitap edecek hem de İMKB, Londra piyasaları dilinden konuşabilecek bir siyasi kuşağa ihtiyaç var. Bu kuşak Türkiye’de Anadolu kent burjuvazisinin iyi yetişmiş çocukları ile birlikte İstanbul, Ankara İzmir’de yetişmiş “yeter, artık değişim zamanı” diye haykıran gençler olmalıdır.

Ural AKÜZÜM
Arı Hareketi Yönetim Kurulu Başkanı

Kaynak:
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.ari.org.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=291&Itemid=0
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

İletigönderen erenus » Prş Kas 27, 2008 23:50

Montesquieu’nın 18. Yüzyıl düşüncesine ışık tutan iklim ve coğrafyanın siyaset hayatına etkisini...


Ben bu arkadaşın okuduğunu sandığım, Politika Bilimi adlı bölümün yaptığı çalışmaları bir bilim dalı olarak görmekte zorlanıyorum. Ne öğretiyorlar orada moteskonu'nun kuvetler ayrılığı ilkesini mi ?

Ben anlamadım nasıl ilişkilendirdiğini; önerme doğru bile olsa makro düzeyde yapılan bir tasviri ite kaka Türkiye ve oy sistemine göre yorumlamaya çalışmış.

Montesquieu yazdı:Montesquieu'ya göre, despotizm büyük devletlere, sıcak iklimlere uygun düşer ve korkuya dayanır. Britanya örneğinde olduğu gibi, ne soğuk ve ne de sıcak olan bir iklimin hüküm sürdüğü, orta büyüklükteki devletlere uygun düşen yönetim biçimi, monarşidir; söz konusu yönetim biçimi, şan ve şerefe dayanır. Buna karşın, soğuk iklimlere ve küçük devletlere uygun düşen rejim, demokrasidir;


Bu konuyu wikipedyadan okuyan 5 yaşındaki bir velet bile bu kadar uyduruk bir benzetme yapmaz.


... evlerinin önüne pankartlar konuyor, o evin hangi başkan adayını desteklediğini şeffaf biçimde öğrenebiliyorsun.


Bu tüm eyaletlerde yapılır. Sadece belirtiği gibi Taşra'da değil!

McCain kendisi ile dahi dalga geçmeyi bilen bir lider. Obama ve ekibinde ise humor düzeyi yüksek. Bence bu yüksek özgüvenden kaynaklanıyor.


humor; tümör gibi bir şey mi ben anlamadım. :lol:

Bu kültürle alakalı bir olgu kişilerle değil özgüvenle alakası yok.

kesinlikle bir “establishment” kampanyası diyebiliriz


Türkçesi yok muydu ? Ne demek istediği belli değil!

"establishment" kilise inşaası ve/veya askeri-üs inşaası anlamında daha çok kullanılır; tabi yapay bir dilde her kelime her anlamda kullanıla bilir, bazı dinciler iş kurma anlamında da kullanıyor!

vergilerin nereye harcanacağı, sağlık politikaları, azınlıklar ve göçmen sorunları ve gençlik politikaları hakkında vaatleri var.



Eğer burada bir araba alacaksanız zorumnlu sigortanızın içine zorla sigortasız bir araca çarparsanız ne kadar ödeyeceğiniz anlatılıyor. Tabi trafikteki araçların yaklaşık 3'te birinde hiç bir sigorta olmaması bir sebeb olsa gerek, ayrıca insanların sağlık sigortası yok çünkü halk için çok pahalı bir şey. Her hangi bir hastanadeki en ufak operasyon 10.000 papel.



dilinden konuşabilecek bir siyasi kuşağa ihtiyaç var.


Hayatında acaba Türkiye'de hiç bir köye gitmiş mi ? Ufak bir kasabada kalmış mı? Anadolu kültürünü anlamış mı?


"Bir zamanlar gelir, beni unutmak veya unutturmak isteyen gayretler belirebilir. Fikirlerimi inkâr edenler ve bana taan edenler çıkabilir. Hattâ bunlar benim yakın bildiğim ve inandıklarım arasından bile olabilir. Fakat, ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve kuvvetlidir ki, bu fikirler, Hind'den, Mısır'dan döner, dolaşır gene gelir, feyizli neticeleri kalpleri doldurur!"

Resim
Kullanıcı küçük betizi
erenus
Bilim Adamı
Bilim Adamı
 
İletiler: 423
Kayıt: Prş Eki 18, 2007 6:07


Şu dizine dön: ARI

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x