Yukarıdan Aşağıya Sistemin Dayattığı İki Paket


ABD'de yeni devlet başkanı olarak önceden belirlenen Trump'un seçimlerden galip çıkmasıyla birlikte, Türkiye'de de başkanlık sistemi tartışmaları güncellenmeye başladı. "Sistem" içerisinde yer alan siyasette, muhalefetin bir kanadı iktidar partisine, diğer kanadı da bölücü terör örgütünün legal uzantısına eklemlenmiş durumda. Şu haliyle başkanlık sisteminin "iki ana yapısını" oluşturmaya dönük mecliste bir zemin oluşturma gayreti var.

Yukarıdan aşağıya, ( yani iktidar odağından halka doğru ) şekillendirilerek oluşturulmaya çalışılan bu yapı Türk ulusuna "iki paket" şeklinde dayatılıyor. Bu dayatmacı seçenekle Türk ulusu "eşit oranda" iki ayrı kutba bölünmek isteniyor. ( Başkanlıktan yana olanlar ve başkanlığa karşı olanlar ).

Yani, Türk ulusuna daha önce "çok seçenekli" olarak sunulan "irade", şimdi "iki ana seçenek" olarak sunuluyor. Fakat bu iki ana seçeneğin de dayandığı tek bir temel var : Batı emperyalizmi.

"Sistem" içerisinde yer alan muhalefetin bir kısmı "demokrasi" , "insan hakları", "basın özgürlüğü" adı altında Batı'nın her zaman kullandığı propaganda yöntemiyle iktidara karşı "muhalefet" ederek; diğeri ise tabandan gelen milliyetçi tepkileri, iktidar partisine yönlendirip bu tepkileri "sistem" içerisinde eritme gayretinde olarak Ulus Devletin son mevzilerini ortadan kaldırmaya çalışıyorlar.

Bölücü terör örgütüne yedeklenen "muhalefet" de, iktidar odağına yedeklenerek sistemin içinde daha çok yer etme çabaları güden yapının merkezi de, Başkanlık sisteminin önünü açmaya dönük, Batı'ya doğrudan bağımlı olan "sistem" i beslemektedir.

Nihayetinde "parlamenter demokrasi" adı altında, çok partili yönteme dayanan anlayış da; " üstü Şişhane, altı kaval olmaz" şeklinde ifade edilen, federalizme dönük Başkanlık da, 1993'te birilerinin ifade ettiği gibi " Bir özentinin sonucu ya da Amerikan emperyalizminin bize bir tavsiyesidir."

Çünkü başkanlık sistemi, neresinden bakarsak bakalım, sadece bir yönetim değişikliği değil, Türkiye'yi federalizme götürecek ve bölünmeye yol açacak bir "ön söz"ün girişidir.

Peki, biz Türk ulusu olarak tercihimizi hangi seçenekten yana kullanmalıyız?

Uydulaşmış olan bu iki dayatmacı seçeneğe karşı, Türk ulusu, milli bağımsızlık ve milli egemenliği esas alan, Ulus Devlet / Üniter Devlet yapısını yeniden inşa edecek; yürütücü ideolojisi Türk milliyetçiliği olan Türk Devrimini yeniden temel amacı haline getirecektir.

"Sistem"in dışında olan tek seçenek budur. Anlamamakta ısrar edenler için bir ekleme yapalım. İngiliz istihbarat raporlarında, Vahdettin'e sunulan raporda şu değerlendirme yazar : "Mustafa Kemal Cumhuriyetçidir."

Mithat Akar – Gaziantep

https://www.facebook.com/profile.php?id=100006232153226