BATI DENETİMİNDEKİ “ÜRETİLMİŞ MUHALEFET” İN BÖLÜCÜ ÖRGÜTLE DÜNÜ – BUGÜNÜ / MİTHAT AKAR

Üniversiteli Gençler Burada Yazıyor

BATI DENETİMİNDEKİ “ÜRETİLMİŞ MUHALEFET” İN BÖLÜCÜ ÖRGÜTLE DÜNÜ – BUGÜNÜ / MİTHAT AKAR

İletigönderen mithat akar 1923 » Pzt Kas 07, 2016 13:42

"Seçimle Gelen Seçimle Gider" de Tertiple Gelen Nasıl Gider?

Türkiye'de Batı denetimindeki muhalefetin bölücülüğe vermiş olduğu destek bugünle sınırlı değil. "Sosyal Demokrasi" adı altında, 1991'de iktidar ortağı olan yapı, o dönem DEP olarak örgütlenen, PKK'nın ilk legal uzantısı ile örtülü ittifak yapmış, bölücü teröristler ilk olarak meclise o zaman girmişti.

Leyla Zana'nın 6 Kasım 1991'de mecliste Kürtçe konuşma yapması, gösterilen tepkilerin ardından DEP'in meclisten tasfiye edilmesi, bölücü terör örgütünün “Sosyal Denokratlarla” ittifak kurarak gerçekleştirdiği ilk girişimini başarısız kılmıştı.

1992 - 93 döneminde bölücü terör örgütü "serhıldan" adını verdiği kent merkezli ayaklanmaları planladı. Bu yıllar terör örgütünün silahlı saldırılarını arttırdığı, yayın organları aracılığıyla propaganda olanağına kavuştuğu dönem olmuştur. 1992 - 93 yılları bir ilke tanıklık ettiğimiz dönem olmuştur aynı zamanda. Kemal Atatürk'ü sonradan keşfeden bir parti lideri Beka Vadisi'nde terör örgütü elebaşıyla röportaj yapıyor, Maocu partinin yayın organı olan dergi, adeta PKK'nın propaganda mekanizması olarak işlev görüyordu.
( Herkes kimi kastettiğimi anladı sanırım )

Resim


"Seçimle gelen seçimle gider" diyen zat-ı muhterem, kendi partisinin genel başkanına düzenlenen tertiple "Yeni" genel başkan olmuş, ayağının tozuyla genel başkan olur olmaz, Kasım 2011'de "Dersim kırımdır, insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur, sorumlusu da CHP'dir" diyen Hüseyin Aygün'ü partiye dahil etmiştir. Hüseyin Aygün Ağsutos ayı 2012 yılında kendisini "kaçıran" teröristlerin taleplerini "genç arkadaşların taleplerini dinledim" diyerek, bölücü teröristlerin "saygılı çocuklar" olduğunu iddia eden şahıstır.

Kasım 2013'te “üretilmiş muhalefet”in partisi Tunceli isminin “Dersim” olarak değiştirilmesi için meclise önerge sundu. Eee, ne de olsa partinin başında artık "Dersimli Kemal" vardı.


2013'te Habur'dan giriş yapan teröristler, Türk topraklarının istila edilmesinden farksız bir görüntü ortaya koyarken, bu dönemde Habur'dan giriş yapan teröristlerin avukatlığını yapan şahıs, denetimli muhalefetin genel başkan yardımcılığına getirilen Sezgin Tanrıkulu'dur. Tanrıkulu'nun CIA'daki adı ise TR075 olarak kodlanmıştır.


"Dersimli Kemal" 20 Haziran 2014'te Diyarbakır'da yapmış olduğu konuşmada, CHP’nin 1930’lar ve 1940’lı yıllar gibi algılandığını belirterek, CHP’nin değiştiğini kaydetti. CHP 1938'den beri zaten bu çizgiden kopmuştu. "Yeni" genel başkanları sadece 2014'te bu gerçeği sadece “ilan” etmiş oldu.
Resim


Daha yakın zamana gelelim. Geçtiğimiz günlerde Terör Örgütü Destekçisi Kışanak'ın Gözaltına Alınmasına ilk tepki yine "üretilmiş muhalefetten" geldi. CHP milletvekilleri Aykut Erdoğdu, Tuncay Özkan ve Sezgin Tanrıkulu terör suçundan gözaltına alınan Gültan Kışanak'a destek paylaşımlarında bulundu.


Son olarak Temmuz 2015'ten itibaren TSK'nın, bölücü terör örgütüne yönelik başlattığı operasyonlara karşı PKK'nın yayın organı niteliği taşıyan "Cumhuriyet" gazetesine ve HDP'li vekillerin tutuklanmasına karşı "Seçimle gelen seçimle gider" çıkışı, "ana" muhalefetin ABD/AB denetiminde hızla yol aldığına dair son veri olarak kaydedildi. Benzer yüzlerce örnek verilebilir. Benim aklıma ilk gelen şimdilik bunlar. “Ana” muhalefetin “üretilmiş” muhalefet olduğuna dairi bu örnekler bile yeterli aslında.


ABD ve Batı kendine bağımlı odakları iktidar yaparken, bu iktidarların muhalefetini de yine kendi denetiminde örgütler. Biz üretilmiş muhalefet derken tam da bu durumu kast ediyoruz. Sakın kimse çıkıp da "Partileri kurtarmak" tan, "Biz sahip çıkmazsak kim sahip çıkacak" teranesinden bahsetmesin.
Partileri kurtarmaktan değil, vatanı kurtarmaktan bahseden yok. Aslında derdiniz "parti" yi değil, kendiniz kurtarmak.

Resim


AKP karşıtlığı üzerinden bölücü terör örgütünün legal uzantısını ve bu örgütün Belediye Başkanlarını savunmak... O da olmadı, siyasetini sadece AKP karşıtlığı üzerine bina edip, Güneydoğu'da bölücü terör örgütüne yönelik 24 Temmuz 2015'ten sonra başlatılan operasyona karşı PKK ağzıyla yayın yapan gazeteleri ve Atatürk düşmanı yazarları savunmak...


"Muhalif" olmak böyle bir davranışı gerektiriyor herhalde. Siyasetini iktidar partisine göre belirleyip, bölücü terör örgütünü savunurken, sonra halka dönüp utanmadan "koyun millet" demek...


İktidar partisine karşı olunması tabi ki doğal bir siyaset ve yaklaşımdır. Zaten muhalefet etmek, iktidarın olduğu yerde sizin farzınız. Ama işin komik tarafı iktidar partisine karşı olurken, onun elini güçlendiren hamleler yapmanız. Sonra da utanmadan Türk milletine "Koyun" demeniz..."Koyun olan" Türk milleti değildir efendiler. Sizin, iktidarın elini güçlendiren "muhalefetiniz". Bu yüzden koyun olan bu "muhalefeti" örgütleyen zihniyettir.


Bir de bütün bu olanları yeni keşfediyormuş gibi "Genel Başkan değişmeli" diyenler.. Onlar da hala Türk ulusunu "partileri kurtarmak" üzerinden kurtarmaya çalışarak "sistem" i besleme derdinde.


Atatürk'ün Türk Ulusal Kurtuluş Savaşı sonucu kurduğu ve temelleri Müdafaa-i Hukuk'a dayanan Halk Fırkası, devlet kuran partidir.
Devletçi, milliyetçi, halkçı nitelikte teşkilatlanan bu yapı, 1938'den sonra adım adım Batıcı çizgiye kayarak "tutuculaşmış" ve bugünkü şeklini almıştır.


Bu yüzden artık kimse çıkıp malum partiye "Atatürk'ün partisi" demesin. Sadece aklımızla dalga geçmeye çalışıyorsunuz çünkü.


Mithat Akar / Gaziantep 7 Kasım 2016

https://www.facebook.com/profile.php?id=100006232153226
Kullanıcı küçük betizi
mithat akar 1923
Üye
Üye
 
İletiler: 298
Kayıt: Çrş Ağu 28, 2013 16:18

Şu dizine dön: Gençlik Diyor ki

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x