BATI’NIN İŞGAL, TERÖR VE İÇ SAVAŞ PLANINA KARŞI NE YAPMALI? / Mithat AKAR

Üniversiteli Gençler Burada Yazıyor

BATI’NIN İŞGAL, TERÖR VE İÇ SAVAŞ PLANINA KARŞI NE YAPMALI? / Mithat AKAR

İletigönderen mithat akar 1923 » Pzt Oca 02, 2017 18:32

Hem Diploması Hem Kültürel Yozlaşma

Batı merkezli emperyalizm, sadece ekonomik, siyasi, askeri yöntemleri kullanarak, örtülü - açık askeri - siyasi operasyonlar gerçekleştirerek bir toplum üzerinde egemenlik kurmaz. Küresel çeteler bu temel kolonları kullanmakla beraber, kültürel, dilsel, tarihsel dinamikleri ortadan kaldırmak suretiyle bir millet üzerinde egemen olmaya çalışır.

Resim

Türkiye'de uzun yıllardır, ekonomik bağımlılık, askeri denetim mekanizması, uydulaşmış siyasi yürütme erki kuran ABD / AB emperyalizmi; bu mekanizmaya, Batı'ya özenen ve Batılılar gibi yaşama hevesi olan bir kuşak yaratma planını da dahil etmiştir.

Düşman bütün ağlarıyla Türk ulusunu denetim altına almak için terör mangaları ile toplumu yıldırma, kültürel yozlaşma yaratarak milli direnç merkezlerimizi köreltmeye dönük bir sistem kurarken; mevcut sistemin kültürel - siyasal yapısını aşamamış odaklar üzerinden özellikle gençliği sisteme uyumlu bir biçimde yetiştirme amacını da gütmektedir.

Ahlaksızlığı meşru zemine oturtan televizyon dizi ve programları ile etkilere kapalı, duyarsız bir "kitle" oluştururken, diğer yandan Türk Devletinin asli güvenlik unsurlarına karşı NATO ordularının kullandığı bombalarla eğitim almış terör mangalarını salmaktadır emperyalizm. Yani hem fiili, hem psikolojik bir saldırı ile karşı karşıyayız. Terör, kimilerince "Amacını, düşüncesini dayatmak için kontrolsüz şiddet uygulama yöntemi" olarak tanımlansa da, artık farklı renkten ve türden terör örgütleri belli bir plan dahilinde, stratejik hedeflere yönelik, belli bir algı yaratmaya dönük hain eylemler gerçekleştirmektedir.

İstanbul / Beşiktaş'taki terör saldırısında ABD, İngiltere, Fransa ordularının envanterinde kayıtlı RDX türü bomba kullanılırken, iki gün sonra bir televizyon programında 70 yaşındaki bir amcanın "izdivaç" programında oyun havası oynamasını servis edebiliyor televizyonlar. Aynı süreç içerisinde tamamen istihbarat bilgisine dayalı bir biçimde Hakkari / Çukurca'da teröristlere kök söktüren 1. Komando Tugayı'na saldırı düzenlenebiliyor. Yine üç gün sonra başka bir televizyon kanalında, kendisini "jüriye" beğendirmek için, değişik kıyafetler giyen genç kızların birbirini aşağılamasını ve jüri heyeti tarafından aşağılanmasını yayınlayan başka bir televizyon programı...
Resim

İç içe geçmiş bu psikolojik ve fiili saldırı yöntemleriyle, toplumun belli kesimlerinde bir yandan “duyarsızlık”, “yozlaşma” yaratılması hedeflenirken, direnen unsurlara da gözdağı vermek amaçlanır.

Küresel odaklar, iç içe geçmiş bu yöntemi on yıllardır kullanırken, temel amaç olarak kendilerine, yer altı kaynakları zengin topraklara hakim olmak, jeopolitik önemi olan ülkelerde denetimi sağlamak dolayısıyla kendi ekonomik – siyasi varlıklarının devamını sağlayacak müdahaleleri ilke edinmişlerdir. Kendilerine direnen veya direnme potansiyeli olan milletlerin güçlü ve zayıf yanlarını, tarihlerini, ordu güçlerini, o ülkelerin coğrafi yapılarını, dillerini ayrıntısı ile öğrenip, bu bilgilere göre bir müdahale yöntemi geliştirirler. Açık istihbaratın bütün kaynaklarını kullanırlar bunun için. Günlük basın – yayın organları, eğitim kurumlarının niteliği, ekonomik yatırımlar… Sürekli bir bilgi taraması yaparlar üzerimizde.

Ne Yapmalı?

Peki, bunları neden söylüyorum değil mi? Yukarıda yazdıklarım birçoğumuzun bildiği konular. Biliyoruz da, “Ne yapmalı?” sorusuna yanıt vermekte sıkıntı yaşıyoruz çünkü.

Geçenlerde Türkçü genç arkadaşlarımdan birinin bana sorduğu bir soru, aslında “Ne Yapmalı?” sorusuna verilecek yanıtlardan biri. Bu genç arkadaş, bana “İyi güzel de, biz Konya’da yaşayan bir çiftçiye bunları nasıl anlatacağız?” demişti. Aslında soruyu çeşitlendirebiliriz. “Konya’daki çiftçi, Ege’deki köylü, Gaziantep’teki esnaf, taşradaki öğrenci, Gebze’deki işçi…” Ancak her şeyden önce kendi ailemiz, kendi mahallemiz, köydeki, okuldaki, işyerindeki, yan sokaktaki tanışlarımız… En başta bu çevrelerden başlamalıyız. Kaçımız yan komşumuzun sorunlarını, ne iş yaptığını biliyor? Çevremizde sivil savunmadan, ilk yardımdan, doğal afetlerde alınacak önlemlerden anlayan kaç kişi var? Hadi kimilerine komplo gelecek birkaç soru daha sorayım. Bir hava saldırısında yapılacak ilk hareket ve alınacak ilk önlemler nelerdir? Biz biliyor muyuz? Bilmiyorsak, çevremizde bilen kaç kişi var? İletişim kesildiğinde ( facebook, tıvıter gibi teknolojik iletişim araçları ) nasıl bir iletişim ağı kuracağız? Alınacak ilk önlemlere yönelik kaçımız psikolojik ve sosyal olarak hazırız?
Çok mu ileri gittim? 15 Temmuz’da işgal ve iç savaşa dönük gerçekleştirilen dış destekli hain girişimde ben bunu düşündüm? 2014’te Gaziantep’te gerçekleştirilen kalkışma girişimi ve iç çatışmada da düşündüm. Bu tedbirleri düşündüğüm çok açık – örtülü operasyon oldu topraklarımızda. Eminim bunları düşünen çok kişi olmuştur.

Resim

Emperyalizmin yukarıda anlatmaya çalıştığım iç içe geçmiş yöntemlerine karşı en başta kendimiz uyanık olmalıyız. Algı yönetimine dönük televizyon programları, diziler, belgesellere karşı uyanık olmalı ve çevremizi uyarmalıyız. Kendi evimizden başlayarak; mahallelerimizde, köylerimizde ve çalıştığımız fabrikalarda birbirinden bağımsız ekip – komite – şura adına ne dersek diyelim, ortak paydalarda bir araya gelecek gruplar oluşması için çaba sarf etmeliyiz. “Hani nerede var?” diyenlere iki cevabım olacak. Birincisi emin ol çok fazla var arkadaşım. İkincisi, olsa da olmasa da sen kendi çevrenden başla, ben kendi çevremden başlayayım. Elbet ikimizin dahil olduğu çevreler, diğerleri ile “elektrik şebekesi” örneğinde olduğu gibi bir araya gelecektir.
Emperyalizmin belirlediği sistemin kültürel – siyasal etkisine karşı, fikir toplantıları, sosyal dayanışmaya dönük projelerle karşı koyacağımız gibi; fiili saldırılara karşı da yukarıda anlatmaya çalıştığım “AĞ”ı örgütlemeye çalışmak, hem de şimdiden çalışmak, olağan üstü dönemden geçtiğimiz şu günlerde ileriye dönük olarak, bize çok fayda sağlayacaktır.

Bu daha önce denedi mi? Evet denendi aslında. 1918’den sonraki işgal sürecinde denendi ve başarıya ulaştı. Kendiliğinden oluşan, birbirinden bağımsız yerel direniş teşkilatları, Müdafaa-i Hukuk merkezinde “bir elektrik şebekesi” gibi bir araya geldi ve Milli Kurtuluş Mücadelesi sonucu “temeli Türk topluluğuna dayanan” bir Milli Devlet kuruldu.

Ortak paydalarda – asgari müşterekte bir araya gelmesini bilirsek, bu amaca ulaşmak zor olmayacaktır.

Yapay ayrım noktalarına karşı, birleştirici unsurları ön plana çıkaran…

Partiler üstü zeminde, milli bağımsızlığı hedefleyen.

Türk milletinin, yeniden egemen ulus olmasını amaçlayan…

Ulusal Kurtuluş Savaşımızın temel ilkelerinden olan Türk milliyetçiliğini benimsemiş.
Siyasi ve kişisel çıkarlardan başka, kendi ulusunun menfaatini bütün çıkarların üstünde tutan kimselerin bir araya gelmesi ile bu çatıyı oluşturabiliriz ve oluşturuyoruz.

O halde “Ya İstiklal, ya ölüm!”

Mithat AKAR / Gaziantep
https://www.facebook.com/profile.php?id=100006232153226
Kullanıcı küçük betizi
mithat akar 1923
Üye
Üye
 
İletiler: 298
Kayıt: Çrş Ağu 28, 2013 16:18

Re: BATI’NIN İŞGAL, TERÖR VE İÇ SAVAŞ PLANINA KARŞI NE YAPMALI? / Mithat AKAR

İletigönderen Gönül Pınar Atacı » Sal Oca 03, 2017 14:04

Teşekkürler sevgili Mithat. Mut, umut ve utku dolu yıllar
Kullanıcı küçük betizi
Gönül Pınar Atacı
Üye
Üye
 
İletiler: 1285
Kayıt: Sal Ara 01, 2015 9:02


Şu dizine dön: Gençlik Diyor ki

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x