Bayrak Sevgisi – Bayrak Düşmanlığı

Bayrak Sevgisi – Bayrak Düşmanlığı

İletigönderen Feza Tiryaki » Pzt Kas 14, 2011 17:49

Bayrak Sevgisi – Bayrak Düşmanlığı


Bizi yıkmak isteyenler ilk önce dilimize saldırıyorlar. Sonra bayrağımıza.

Aslında dilimiz de bizim bayrağımız. Ses bayrağımız!..

İki bayrağımız var:

Biri dilimizin bayrağı, Türkçe!.. Diğeri bağımsızlığımızın, şerefimizin, onurumuzun, milletimizin, devletimizin simgesi ay yıldızlı Türk Bayrağı.

Saldırıları yapanlar bunu açıktan yapmıyorlar çoğu kez. Sinsi bir şekilde, gizlenerek, beyinlerimizi, algımızı hedeflerine alarak…

Türkçede çok yol aldılar. Ses bayrağımızı yaraladılar…

Ay yıldızlı Türk bayrağını da şimdilik sinsi sinsi kemiriyorlar.


Son yıllarda artık pek izleyemiyorum devletin radyo ve televizyonu olan TRT’yi. İzlemeye bir dakika bile dayanamıyorum çünkü artık açıkça iktidar borazanlığı yapıyorlar. Sabah radyoları bile “Gazetelerden “ adlı haber okuma saatinde iki veya üç gazeteye yer veriyor. Yandaş yapılan Hürriyet, karındaş Zaman ve Sabah gazeteleri. Koskoca ülkeyi bu üç gazete temsil ediyor. Biri sözüm ona merkez gazetesi. Biri Almanya’da bile yasaklanan keskin irticacı gazete. Biri damadın gazetesi. Bu duruma muhalefet ses çıkardı mı? Kimse ses çıkarıyor mu?

Burada yapılan diğer ihanetlere de böyle yıllardan beri sessiz kalınıyor.

Ben işte bu devletin televizyonu eliyle bayrak düşmanlığı yapılmasına tanık oldum. Üç yıl kadar önce. Gördüklerimi hemen o gün kaydetmişim. Şöyle anlatıyorum:

Bayrak Düşmanlığı ( TRT eliyle)

“İstanbul Çağlayan Mitingi’nin olduğu gün, akşam TRT programlarını karıştırırken TRT 2de “Şiir Türk’ün İklimi”.. adlı yapım dikkatimi çekti. Takılıp kaldım. Hem şaşkınlıktan, hem meraktan.
Bayrak resmi koymuşlar üste, bir yıldız çizmişler.
Bayrağımızdaki yıldızı açıklayalım şimdi diyor, anlatıcı.
Şöyle devam ediyor:
”Beş köşeli yıldız”, Hz.Meryem’in sembolü.

Noel süslerine beş köşeli yıldız konur,Tanrının geldiği yerin işaret edilmesidir. Bunun İstanbul’un fethinde bize de uğur getireceğini düşündük...”Böyle bir bağlantıyla konuyu açıklamaya çalışıyor.
Kutsallarımız, sembollerimiz ters yüz ediliyor...
Sonra konuşma özürlü anlatıcı o konudan o konuya girerek ne anlattığı belli olmayan bir program yapıyor.”Türk Milleti denilen milletin...diye devam ediyor. En sonunda da,”Programı sona erdirmeye yol açmak “gibi tuhaf bir sözle, “programı sona erdiriyorum, diyor...
Eskiden bu tip programları Attilâ İlhan yapardı TRT’de. Atatürk’le, Cumhuriyetimizin kuruluşu ile ilgili tarihsel gerçekleri öyküleştirerek akıcı bir Türkçe ile anlatırdı .
Hey gidi TRT, nereden nereye?
Madem bayrak programı yaptırıyorsun, neden öyle din sembolleriyle açıklamalar? Hem de hıristiyanlık sembolleriyle… Bayrağımızı halkımızla yabancılaştırma gayretleri neden?
Bu milliyetçilik düşmanlığı, bayrak düşmanlığı neden?
Bu nasıl bir program? Bu nasıl bir sunucu, anlatıcı kalitesi?
Bu kadar mı ipin ucunu kaçırdınız, tarikatların eline düştünüz?”

O gün duygularımı böyle yazmışım.

*

O günden bu güne bayrak düşmanlığı sürüp gidiyor. Çok daha önceleri de en gözde spor dalımız olan futboldaki (ayaktopu) millî formanın ( giyimin) renkleriyle oynamışlardı. 2007 yılında oldu bu. Bazı saftorikler veya kötü niyetliler bunu çağdaşlık diye anlatmışlardı. Ne güzel olmuş çığlıkları atılmıştı. İsrail mavisine bürünen, kırmızı bayrağı, ay yıldızlı bayrağı pul kadar küçültülüp cep üstüne konulan bu giyimlere toplu bir tepki gösterememiştik… Turkuaz adı Türk’ten geliyor diyen cambazlar bile vardı. Türk’e Turk demeyi içine sindiren kansızlar… Hadi Turk’u yediniz, ü’yü yuttunuz kedi gibi, ardındaki “uaz” ne demek oluyor?

Bu rengin adı sanı camgöbeğidir. Türkçedeki adı budur. Kırk yıllık “mora” bile “lila” diyor bu taklitçiler. Turuncunun adı “orınç” olmuş. Dillerini eşek arıları soksun diyelim, konuyu dağıtmayalım…

Bu yapılanlar Türk denilince akla gelen kırmızı rengi gözlerden, gönüllerden silmekti…

Bizdeki bayrak sevgisini baltalamaktı…

Şu günlerde kasabalarda köylerde askere gidecek gençlerin asker mevlitleri okunuyor, evlerde, mahallelerde asker yemekleri veriliyor. Hangi evde diye sormayın. Bakın hangi kapıda bayrak asılı. Hangi çatıda bayrak dalgalanıyor. Orada.

Yolda arabalar gidiyor. Bazılarının üstü boydan boya bayrağımızla örtülü. Neden demeyin: Askere giden var içinde. Yakında askere gidecek bir fidanımız sevincini paylaşıyor, askerlik görevini yapacak olmanın gururunu, vatanına milletine sevgisini, saygısını anlatıyor bayrağıyla… Dolayısıyla Atatürk’üne sevgisini haykırıyor…

Kış gelirken düğünler başlar küçük yerleşim yerlerinde. Bir bakarsınız evin damında bir bayrak. Sormayın: Düğünümüz var.

Kız almaya gidiyor düğün alayı.

Önde bir motosikletli genç, arkasında bir genç daha oturmuş. Arkadakinin elinde bir sopaya bağlı kocaman Türk bayrağı. Savura savura bayraklarını önden geliyorlar gençler. Düğün alayının önünü açıyorlar. Gelin eve giriyor, bayrak iniyor…

Gelinlerin duvakları çoğu yerde bayrak rengimizdir. Bel kuşakları kırmızı olur…

Bedelli askerlik konuşulurken şu günlerde daha doğrusu dayatılırken millete askere gidecek gençlerimiz geliyor hep aklıma…

Arabaların üstüne serdikleri, evlerine astıkları bayraklarına bakarken içleri cızlamıyor mudur acaba diye… Kendilerini dışlanmış hissetmiyorlar mı?

Bu görevi yapmaktan gurur duymayanlar, bu görevden kaçanlar, yurtdışında yaşamadığı, gurbetçi olmadığı halde parayla bu görevden kaçacak olanlar… Hem de borç para alarak, bankalara borçlanarak bunu yapacaklar…

Yürekler kanıyor…

*

Bayraklarımızı göklerimizde göremiyoruz artık…

Köy okulları niye kapandı sanıyorsunuz? Taşımacı sistem babanızın hayrına mı yapıldı? Bayraksız köy olur muydu eskiden?

Muhtarlıklar bayraksız! Dağlar ovalar bayraksız…

Yapılması yasaklanan Cumhuriyet bayramında bayrak asmaya korkan ne çok kişi vardı? Yasak, asmaya korktum dediler nice babayiğit …

Evlere bayramda her yıl bayrak asanlar azalacak…

Devletin televizyonu eskiden bayrak törenleriyle açılır kapanırdı, bayrağımız dalgalanırdı göklerde. Bakmaya doyamazdınız…

Şimdi bu yayınları hiç kesintisiz yaptılar sanıyorsunuz? En son ne zaman böyle bir töreni izlediniz?

Şu günlerde alevlenen bayrak savunmacılığına da aldanmayınız…

İki kışkırtıcı Suriye’de bunu yapmış diye etmediklerini bırakmadılar. Suriye’ye karşı cephe oluşturmak için. ABD böyle istediği için… Haberi abartıp abartıp gösteriyorlar. Sorumluları yakalayıp gerekli adli süreci başlatın demişler Suriye’ye. İsrail gemimizi basıp insanlarımızı öldürürken bu müzik notası mı, öyle zırt pırt verilir mi diyenler, şimdi hemen Suriye’ye nota vermişler.

Ermenistan her yıl Cumhurbaşkanlarının da bulunduğu törenlerde bayrağımızı yakar. Bu pisliğe karşı çıkan tek bir cılız ses duydunuz mu Allahaşkına? Sorumluları yakalayın, cezalandırın diye kulak bükebildiler mi?

PKK çapulcuları bunu her fırsatta yaparken bir tanesinin yakalanıp yargılandığını, hüküm giydiğini de sanırım duymadınız!..
İstanbul’da Taksim’de Atatürk’ün heykelinin başına PKK çaputu saranlardan ne haber? Kimdi onlar? Ne ceza aldılar acaba? Yoksa görmezden mi geldi devletin yönetimindekiler?

Bayrağımıza saldırı var…

Dilimiz tehlikede…

Gelecek günler hiç iyi görünmüyor.



Feza Tiryaki, 14 Kasım 2011
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 987
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x