“BENİM İÇİN ÖLDÜRME” Bölücülerin Yeni Tuzağı

“BENİM İÇİN ÖLDÜRME” Bölücülerin Yeni Tuzağı

İletigönderen Feza Tiryaki » Cmt Eki 22, 2011 22:33

“BENİM İÇİN ÖLDÜRME”
Bölücülerin Yeni Tuzağı


Şehitlerimizin olduğu gün, olmadığı gün mü var diyesi geliyor insanın, onlarca şehidimizin olduğu, otuzun üstünde vatan evlâdını kaybettiğimiz gün diyeyim o halde, işte o karanlık gün, bölücüler ve arkasındaki destekçileri yeni bir oyunu sahneye koymuşlar.

Bazı saftorikler veya saflık rolü oynayan düzenbazlar bu oltaya takılmışlar veya takılmış numarası yapmışlar. Diyorlar ki:

“Bakın bilgiağında şöyle bir kampanya başlatıldı. Kürtler imza topluyorlarmış, sen de böyle düşünüyorsan, destekliyorsan hemen katıl! “ yazmışlar. Herkes birbirine gönderiyor bu bildiriyi. Görünce önce şöyle bir kalbim daraldı. Ne demek oluyor bu? dedim. Nasıl bir söz bu? Sözün tuhaflığına takıldım ilk önce. İçeriğini okumadan, ne yazıyor bilmeden…

“Benim için ölme, benim için öldürme” imiş bu hareketin adı.

Sabah’tan Mahmut Övür bunu yazı başlığı yapmış. Yazısında demiş ki:

“BDP'nin bu noktada nasıl bir rol üstleneceği önemli... Cesaretle devreye girmesi siyaset üretmekte tıkanan Kandil'i de rahatlatır. Aksi halde hem Türkiye'yi hem de Kandil'i kötü günler bekliyor.”

Bu cümleyi bir daha okuyunuz lütfen. Ne diyor?

Aksi halde Kandil’i kötü günler bekliyor. Türkiye’yi kötü günler bekliyor dese yalnız, anlarsınız, bu aksi halde Kandil’i kötü günler bekliyor ne demek?

Türkçeyi iyi kötü bilen herkes bunu anlar eminim. Aksi halde demek bunu yapmazsan bu bu olacak demektir. Fıkrayı bilirsiniz. Hoca havaya bakmış bakmış da kızımın biri için hava kötü, biri içinse hava iyi bugün, demiş.Neden? demişler. Yağmur yağarsa Hoca’nın kiremitçi ile evli kızının yüzü gülermiş. Yağmazsa kerpiççiyle evli kızının.

Şimdi Türkiye ile Kandil denilen terör yuvası aynı şeye nasıl sevinecek? Veya nasıl üzülecek?

Öğretmen der, bunu bunu yap aksi halde …

Baba oğluna, bunu yap, aksi halde başına…

Polis vatandaşa, bunlara uy, aksi halde… diye başlayan cümleler kurar. Şimdi PKK’nın siyasi kanadı yani BDP’liler yani İmralı canisine liderimiz diyenler, liderimiz salınsın diyenler bazı şeylere uymazsa, yapmazsa bu hem Türkiye, hem kandil için kötü olurmuş…

Bu yazı en büyük (çok satılan) gazetelerden birinde çıkmış…

Yazının devamında bu bildiri, yani “Benim için öldürme” bildirisi yazarın deyimiyle, “ ironiyle “ şunları demiş. Olduğu gibi yazıdan bir bölüm:

“Bu başlık altında yayınlanan metinde ironiyle şöyle deniyor:

PKK vurdukça, siz gerillalar öldürdükçe ve öldükçe daha güzel bir yer oluyor Türkiye...

Siz karakollar basıp mayınlar döşedikçe demokratikleşiyor memleketimiz...

Mutlu günler vaat eden özerklik inşa oluyor, şarapneller ve kemikler üzerinde... Her ölüm, çatışma haberinde daha fazla Türk ikna oluyor.

İki dilli hayat daha bir tatlı görünüyor. Anadilde savunma hakkı veriliyor, tutuklular bir bir serbest bırakılıyor. Seçim barajı her yüz ölümde onda bir oranında düşüyor... Toplu mezarlar açılıyor, hakikat komisyonları kuruluyor. Devlet adına cinayet işleyen ne kadar eli kanlı adam varsa hesap veriyor.

Ahmet Türk'ün, Osman Baydemir'in Selahattin Demirtaş'ın sesi daha çok duyuluyor...

Akan her damla kanla Türklerle Kürtlerin kardeşlikleri, komşulukları perçinleniyor...

Bize cesetler, cesetler içinde bir ülke armağan ediyorsunuz..."

Aydınların girişimi, Güneydoğu'da sivil toplum örgütlerinin seslerini yükseltmesi, PKK'lı tutuklu ailelerinin "silahların susması" için devreye girmek istemesi, belki küçük adımlar ama yeni bir döneme girdiğimizin işareti...”


Yazısı böyle Mahmut Övür’ün.

Bu bildirinin her satırı vatana ihanet sözleriyle dolu. PKK ne istiyor hepsi burada yazılı. Çaktırmadan yazıvermişler! Daha ilk cümlesi kendilerini ele veriyor:

“PKK vurdukça, siz gerillalar öldükçe…”

Of! Of! Girişe bakın!

Karakoluna saldıran, nöbetteki askerine düşman askeriymiş gibi saldıran, yola koyduğu mayınlarla yoldan geleni geçeni havaya uçuran gözü dönmüş hainler gerillaymış. Özgürlük savaşçıları yani. Bunların bir ayrı halkları var mış da, bu halk esir alınmışmış da, başlarında ağalar yokmuş da, asker bunları yani sivil halkı öldürüyormuş da, okumak istiyorlar devlet okutmuyor, fabrika istiyorlar, devlet kurmuyor, yol istiyorlar, yapmıyor, öğretmen istiyorlar devlet göndermiyormuş gibi…

Bunlar eli karanfilli özgürlük savaşçılarıymış da bizim haberimiz yokmuş… Irak’ı nasıl özgürleştirdiler, Libya’yı nasıl özgür ettiler, Suriye’yi nasıl özgür yapacaklar yakında bu yayılmacı eli gözü kanlı ülkeler, bunları görmüyorlarmış gibi bu kişiler, halkı kandırarak konuşuyorlar …

İki dilli hayat istiyorlarmış. Hangi iki dil? Neden iki dilli hayat?

Bunu seslendirenler milleti ahmak mı , saf mı sanıyorlar? Anayasamıza bir dilin daha adı yazılırsa, değiştirilemez maddelerimizden olan devletimizin tanımında kullanılan …”dili Türkçedir” ifadesi çıkarılırsa anayasadan, ülkemizin yıkılacağını, bölüneceğini bilmiyor muyuz?

Neye iki dil hem? Öbür dilcikler öksüz mü? Hem Türkçeye denk bir dil mi var ülkemizde? Beş altı çeşit Kürtçeden hangisini beğendiniz, aldınız? İşinize hangisi yarıyor? İki dilli savunmaymış? Niye? Dilinize, dilimize kıran mı girdi? Türkçeye bir şey mi oldu? Dilinizi eşek arısı mı soktu da ikinci bir dil lâzım oldu?

Ülkeyi yönetenler 36 dil konuşuluyor dediler hem de kaç kez, duymayan kalmadı… Demek ki bu mantığa göre mahkemelerde 36 dilli tercüman. 36 dille savunma. 36 dille hayat!

Tutuklular bir bir serbest bırakılıyormuş hayalini de kurmuşlar. Silivri ve Hasdal toplama kampları bunlar içinmiş işte. Bunların eli kanlıları salıverilsin diye, bu salıverme karşılığında, elllerine kalemden başka bir silah almamış aydınlar ve yapılmamış darbenin askerleri tutuklu bekletiliyor demek ki…

Şu son cümleler ise bir harika! Şaheser! İnanılmaz güzel!

“Ahmet Türk'ün, Osman Baydemir'in Selahattin Demirtaş'ın sesi daha çok duyuluyor...
Akan her damla kanla Türklerle Kürtlerin kardeşlikleri, komşulukları perçinleniyor...”


Yani neymiş:

“Ahmet Türk'ün, Osman Baydemir'in Selahattin Demirtaş'ın sesi daha çok duyulmalıymış.” Bunlar daha sık, daha çok ülkemize küfür etmelilermiş, devlete kafa tutmalılarmış!”

Yani neymiş?

“Akan her damla kanla Türklerle Kürtlerin kardeşlikleri, komşulukları perçinlenmiyormuş, yani birbirlerine düşman oluyorlarmış. “

Saldıran, terör örgütü. Tuzak kuran, terör örgütü. Kan döken, terör örgütü. Savunan asker. Savunmada olan polis. Yoldan geçen, arabasıyla geçerken havaya uçurulan ise polis ve asker!

Yapan terörist! Vatanını korurken canına kastedilen ise asker ve polis!

Halk niçin komşusuna düşman olsun? Niçin kardeşlikleri bozulsun? Yapan eden belli değil mi? Bu işte çıkarı olan, bu işte maşa olan belli… Tarihte yaşadıklarımız belli… Ülkemizin kurtuluşunda, Birinci Paylaşım Savaşında, millî mücadele yıllarında olanlar, yeni kurulan Cumhuriyetimizdeki isyanlar, olaylar belli…

Bu cici beyler- hanımlar bilgiağında bir oluşum kurmuşlar, diyorlarmış ki:

“Benim için ölme, benim için öldürme”

Üstelik seksen binin üzerinde imzayı da toplayıvermişler bir çırpıda. Nasıl iş bilen kişiler bunlar insan şaşırıyor. Üç imzayı toplamak için aylarca uğraştıydı asker eşleri de, AB’nin gözdesi, başadamları Baydemir, iki günde bir milyon imzayı meclise verivermişti, seçimlerden önce, “anadilde eğitim” için, diye.

Çoğunluğu okuma yazma bilmeyen, eğitimleri engellenen, doğru dürüst Türkçe öğretilmeyen, geçim derdinde olan, ağa baskısından canı çıkan halk nasıl vermişse milyonu aşan imza vermişmiş bir hamlede… Tabii yerseniz…

Yenişafak’tan Özlem Albayrak da bu konuyu , “Benim İçin Öldürme” girişimini adres vererek, överek köşesine taşımış. Bu girişimde bulunanlar aydınmışlar. Böylece ilk önce bunu öğreniyoruz yazıdan, cahil kalmıyoruz:

Aydınların girişimi, Güneydoğu'da sivil toplum örgütlerinin seslerini yükseltmesi, PKK'lı tutuklu ailelerinin "silahların susması" için devreye girmek istemesi, belki küçük adımlar ama yeni bir döneme girdiğimizin işareti... “ diyor yazıda, yazıyı yazan.

Ülkemizde ışıklı şeyler oluyormuş, ona göre…

Yazısı şöyle devam ediyor:

“Çünkü tüm bu hengamede, Güneydoğu'da yaşayan, PKK destekçisi olan-olmayan Kürtler arasında, vicdanını yitirmeyenler, namusu vicdan dışında hiçbir şeyin açıklayamadığını bilenler de bulunuyor. Aramızda, önlerine konmuş olan bu çözümsüzlüğü aşabilmek için, "vicdan" dışında bir imkanın olmadığını bilebilecek durumda vatandaşlar da, -çok şükür- yaşıyor.

Onlar "benim için ölme, benim için öldürme" (http://www.benimicinoldurme.blogspot.com) diyor, diyebiliyor. Diyarbakırlı, Güneydoğulu Kürtler, sivil toplum örgütleri, aydınlar bir inisiyatif oluşturup, büyük bir ihtimalle PKK tarafından öldürülme tehlikesini göze alıp, ne vicdana, ne insanlığa, ne dine, ne de herhangi bir kutsala sığmayacak bu cinayetlere itiraz sesini yükseltebiliyor.”


Demek bu PKK’ya “Benim için ölme, benim için öldürme demek, PKK’ya karşı çıkıp öldürülme tehlikesini göze almakmış.

PKK böyle bir seslenmeye niye kızsın ki? Zevkten dört köşe olur!

Şu cümlenin içinde gizlenen ihanete bakın:

Benim için ölme PKK’lım, benim için de öldürme. Benim için bunu yapmana gerek yok artık. Ben istediğimi alacağım nasılsa. İki dilli hayat, iki dilli savunma uzak değil artık. Amacımıza ulaştık. Sen bu öldürmeyi bırak, hem ölme yaşa, siyasete gir, başa geç…

Benim için diye başlayan cümleleri nerelerde kullanırız, bir araştırın bakalım.

Kime, benim için… deriz. Samimi olduğuna, benimsediğine, yakınına, nazının geçtiğine değil mi?

Rica ederiz : “Yapma canım, benim için yapma, gerek yok, zahmet etme!”

Bu kargaşadan bölünme anayasasını nasıl kolayca çıkarırız diyen, geçenlerde teröriste, katil oğluna ağlayan anayla, vatanı için şehit olan, teröristin saldırısıyla can veren askerin şehidine ağlayan anayı bir tutan bir ünlü başyazar gazetesinde (Hürriyet) bu gün de şunları yazmış:

“Bırakın “bilek bükme siyaseti”ni!
Eğer demokrasiye, siyasete ve bize güveniyorsanız...
Bir masanın etrafına oturun ve teröre karşı bir metin hazırlayın. İçinde kardeşlik ve özgürlük olsun. Yeni, özgür ve herkesin kendisini hissedebileceği yasaksız bir anayasa.
Halkın anayasası.
Yeter artık! Ağlatmayın bizi...”


Yeni, özgür ve herkesin kendini özgür hissedebileceği yasaksız bir anayasaymış istedikleri.

Nasıl olacak bu? Herkes kendini özgür hissedecekmiş. Nasıl hissedecek? Kişiler arasında ayrım mı var? Herkes istediği okula gidemiyor mu parası varsa? Herkes istediği mesleği seçemiyor mu eğer sınavlarını verirse? Herkes istediği şehre, köye yerleşemiyor mu , canının istediğini alamıyor mu? İstediği dille konuşamıyor mu kendi arasında? İstediği dille istediği kitabı bastıramıyor mu? Satamıyor mu? Alamıyor mu? Kursunu açamıyor mu dilinin? Gazetesini çıkaramıyor mu?

Hepsini yapıyor da, bu vahşeti özgürlük ayaklarına indirgemek neyin nesi?

Arkadaki plânları saklamak ne için?

Bölgemizdeki sınırların değişeceğini, bizim bütünlüğümüzün bozulmasını başta ABD ve AB olmak üzere bütün sömürgecilerin istediğini biliyorsunuz da bunu şimdi yok saymak neyin nesi? Bu BOP denen çirkin, kanlı projeyi çocuklar bile biliyor da, sağır sultan bile bunu duydu da, halktan bunu hâlâ saklamaya çalışmak neden? Bize yeni anayasayı yayılmacı küresel çete dayatıyor, sınırlarımızı değiştirebilmek için bunu istiyorlar diye bas bas bağırıyor yurtsever yazarlarımız, bunları yazıyor gazetelerimiz… Örneğin,Yeniçağ her gün bu konuyu işliyor, bütün yazarlarıyla ülkemizi aydınlatıyor.

Sözcü, Ortadoğu, Aydınlık…Güneş gazetesini de belki katabiliriz bunlara. Bazı Cumhuriyet , Vatan yazarlarını da unutmamak lâzım.

İki dillisin sen artık denilerek mi milletimize, özgür olacak milletimiz? Ayrı bir dil ve ayrı bir halk kabul edildiğinde anayasamızda, NATO müdalesinin önü açılacak. NATO’nun bombalarıyla mı özgürleşecek?.. Sömürgecilerin SEVR’de yapamadıklarının yolunu açarak mı özgür yapacaksınız vatanı!

Geçim derdindeki vatandaşı, ortak sorunlarımızla boğuşan sıradan vatandaşı, her mevkiye yükselebilen, aralarında hiçbir ayırım olmayan vatandaşlarımızı birbirinden ayırarak mı özgür edeceğiz?

Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek bu değilse, nedir?

Yeter, daha fazla konuşmayayım… Aptal yerine konmak çok ağır bir saldırı beyinlere…

İnsan aklını yiyor…

Feza Tiryaki, 22 Ekim 2011
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 987
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x