BİLİM ve BİLİMSELLİK (27)

Türkiye ve dünya gündemindeki gelişmeler hakkındaki fikirleriniz, yayınladığımız izlencelerin bölümleri hakkındaki düşüncelerinizi paylaşabileceğiniz alan.

BİLİM ve BİLİMSELLİK (27)

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Sal Eyl 29, 2020 23:13

BİLİM ve BİLİMSELLİK (27)
Napolyon Bonapart’ın XIX yy başında, Avrupa’daki ‘Devlet’leri ‘köstebek yumrusu’ (Köstebeğin toprağı küçük tepecikler olarak yığması) olarak tanımlamasına benzer biçimde, Engels de 1848 Devrimi günlerinde Avrupa’daki ‘halk’ları ‘halklar cümbüşü’ (poussières de peuples) olarak tanımlıyordu.
‘Halk’lar bir ‘toz bulutu’na benzetiliyordu da denilebilir.
Yani eğer her halkın bir ‘Devlet’i kurulacak olursa, günümüzdeki ‘çok kültürlülük’çülerin özledikleri gibi, gelecekte 2000’e yakın ‘Devlet’ –ulus’tan sözedilebilecekti.
Oysa daha 1848’lerde Almanya için, parçalanma yerine büyük ‘Alman Cumhuriyeti’nin kurulması desteklenecekti.
Nitekim Engels’in kendisi de 1890’larda Alman ve Çek halkının birliğini selamlayacaktı.
Yani, deyim yerinde ise ‘küçük’ halkların, örneğin Çek ve Slavların, kurulmakta olan Alman ‘Ulus’u içinde eritilmesinde (assimilation) herhangi bir sakınca görülmeyecekti.
Engels’in ölümünün hemen ardından (1895) ise, sosyalist ve sosyal-demokrat partilerin, enternasyonalist yaklaşımlarını terketmeden, ‘ulusal tarih’ konusuna eğildikleri gözlemlenecektir.
Nitekim, yakın zamanlarda, Roman Rosdolsky (1898-1967), Engel’sin ‘tarihsiz halklar’ deyimini eleştirecektir. [Friedrich Engels et les « peuples sans histoire». La question nationale dans la révolution de 1848 (1948), Paris, Syllepse, 2018]
Bununla birlikte, Fransa’da Jean Jaurès’in (1859-1914) ayrı bir yeri olduğu söylenebilir. [Jean Jaurès, Histoire socialiste de la Révolution française (1900-1904), Paris, Éditions sociales, 2014]
Jean Jaurès’e göre, sosyalizm olsun enternasyonalizm olsun, bütün bu gelişmeler özde Fransız Devrimi’nin ‘evrenselci’ ve ‘cumhuriyetçi’ vaadlerinin uzantısından başka bir şey değildir.
Tam da bu nedenle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşundaki ‘cumhuriyet anlayışı’nın da benzer bir ‘anlayış’tan esinlendiğini ileri sürüyoruz.
Ancak ve ne var ki, bu konu, böyle bir yazı dizisinin içinde derinelemesine incelenemeyecek kadar geniş ve önemlidir.
Ve bu konunun, şu ya da bu nedenle bugüne değin ele alınmadığı da bir gerçektir.
Geçerken; Fransa ya da Türkiye’de, bu konuda lisans-üstü araştırma yapacak ve ya da tez geliştirecek olanlara yardımcı olacağımızı burada dillendirmiş olalım.
Öte yandan, Türkiye’de Cumhuriyetin ‘demokrasi’ ile taçlandırılacağına ilişkin bir ‘sav’ olduğunu biliyoruz.
Bu ‘demokrasi’nin ‘sosyal’ olacağı da ileri sürülmektedir.
Ancak Jaurès’in ‘Sosyal Cumhuriyet’i bilinmeden, hangi temel üzerine kurulacağı ise kuşkusuz tamamen belirsizdir.
Oysa, Türkiye’de Cumhuriyet’i ‘kuran’ların Jaurès’i bilmedikleri kesinlikle ileri sürülemez.
Öte yandan, bir başına Cumhuriyetçi olmanın kesinlikle yeterli olamayacağının altı çizilmelidir.
Örneğin Millî Eğitim Bakanı (ministre de l'Instruction publique et des Beaux-Arts) olarak, gerek parasız eğitim ve gerekse ‘laik’ eğitim konusunda önemli yasa ve uygulamalara imza atan Jules Ferry (1832-1893), Fransa’da ‘Cumhuriyetçi kimlik’in babası olarak anılmaktadır.
Ancak Ferry, Cumhuriyetçi olmakla birlikte, kolonyalizmden yana olmuştur.
İşte Jaurès, bir anlamda ‘yurtta barış dünyada barış’ın bayraktarlığını yapacak ve hatta bu uğurda canını verecektir.
Jaurès’in ‘ulusallık’ ile ‘uluslarrasıcılık’ arasında kurduğu dengeye geçen yazıda değinmiştik.
O’nun ‘ulusal sınırlar’a olduğu kadar ‘ulusal kadro’lara (cadres nationaux) da ne denli önem verdiğini şu alıntıda görebiliriz:
“Ne İngiliz proletaryası İngiliz tarihinden kopuktur, ne Fransız proletaryası Fransa’nın devrimci geleneğine yabancıdır; Marx’ın ilk çalışmalarında değindiği üzere, Alman porletaryası da tüm gücünü Almanya’nın büyük düşünürlerinin devrimci felsefesini özümsemesinden almakta ve alman düşüncesi de gücünü sosyalist proletaryanın (devrimci) hareketinden çıkarmaktadır”.
Demek ki, Türkiye’nin de ‘Devrimci geleneği’ne dönmesinden başka çıkar yolu yoktur.
(Sürecek)
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1531
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Tartışma ve Fikir Meydanı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x