Bir Derin Tarihi Yanılgı Daha...

Bir Derin Tarihi Yanılgı Daha...

İletigönderen Noyan Umruk » Cum Mar 25, 2011 15:46

SİZİN ÇOCUKLAR YİNE SAHNEDE... :oops: Dr.Noyan UMRUK
AYDINLIK G. 24.03.2011
12 Eylül’ün ünlü sözcükleri, günümüz Mısır’ına cuk oturdu. Mübarek yolcu, denetim altında ne yapacağı açıklık kazanmamış bir askeri konsey hancı. ABD ve bölgedeki ileri karakolu İsrail rahat bir nefes alıyor şimdilik...
Söz konusu olan sadece Mısır değil kuşkusuz...Küresel sermayenin evangelist, neocon ittifakının sözcüsü Bush’un döneminde ortaya konulmuş olan A.B.D. Ulusal Güvenlik Stratejisi Dokümanı, günümüzdeki gelişmeleri neredeyse tamamen tanımlıyor:“Dünyamızdaki müstebit (Zalim) yönetimlerin sona erdirilmesi için, her ülke ve kültürdeki demokratik devinimlerin saptanarak(!) güçlendirilmesi ABD’nin temel politikasıdır.” (2006 The National Security Strategy of The U.S.A.)
Bu şu demektir: Ülke halklarının, bazen yoksulluk, bazen yolsuzluklar, bazen etnik, mezhepsel karşıtlıklar, bazen şiddetli insan hakları ihlallerinden, bazen bütün bunların karışımından doğan çaresizliklerinden yararlanılarak, sosyo-ekonomik ve kültürel yapıları itibarı ile gerçekleştirilme olanağı olamayan demokrasi vaadleri ile bu ülkelerde, küresel hegemonların dediklerinin dışına çıkmayacak yönetimleri işbaşına getirilmesi.
Obama Yönetiminin de aynı amacı değişik şekilde ifade ettiği söylenebilir:
“Girişimler uluslararası bir düzen izleyecek ve bütün ülkelerin hak ve sorumlulukları dikkate alınacak”...”Amerika’nın bu bölge için üç temel çıkarı söz konusudur: Petrolün kesintisiz akışını sağlamak, Radikal İslamî gurupları etkisiz kılmak ve bölgede bir kalıcı denge gücünü! oluşturmak.”
(2010 The National Security Strategy of The U.S.A.)
Bu şu demektir: Bundan böyle, Obama yönetimi, bölgede Bush dönemindeki kadar yüksek bir profil göstermeyen bir ABD öngörüyor; tamamen gayrimeşru duruma düşmüş Irak İşgalinden farklı olarak ülke halkları, B.M., NATO, İngiltere, Fransa, İtalya gibi koalisyon güçlerini ön plana çıkarıyor. Zaten, bu konuda asla kusur etmeyecek, direktifleri eksiksiz yerine getirecek, batıdan doğuya, Kaddafi’ye Paris’de çadır kurduran Sarkozy, onun Roma’da elini öpen Berlusconi devlet adamlığından uzak, ilginç ve tuhaf kişilikler iktidardadır. Strateji de, zaten, yoldan çıkanı, derhal yola getirmek üzerine kurgulanmıştır. Nitekim, küresel düzenin nimetlerinden en çok yararlanan Almanyanın koalisyondan uzak durarak, külfetlerinden sakınmasını şiddetle eleştiren Le Monde, Merkelin kulaklarını çekmektedir. Üzülmesinler; durum biraz daha açıklığa kavuşunca, o da kervana katılacaktır...
Böylece, Tunustan başlayan, Mısırda ara hedefine ulaşan, Bahreyn,Yemen, Ürdün, Suriye ile devam eden küresel stratejinin asıl deneysel operasyonu, liderinin kişisel niteliklerinden de yararlanılarak, İran olamayınca Libya’da uygulamaya geçirilmiş; pantolon bulunamayınca, gömlekle yetinilmiştir...ABD, kendi ulusal stratejisine engel teşkil edebilecek ülkelere yönelik yeniden yapılandırma stratejisinde, (Foreign Policy Research Institute,17 Dec 1999) koalisyon ülkelerinin de taşeronluğunda değişik yöntemler uygulanmaktadır. Örneğin; yumuşak güç(medya-internet, psikolojik, ekonomik, teknolojik operasyonlar) kullanarak hedef ülke yönetimlerini renkli devrimlerle çökertmek ya da bölmek, küçük bölümü büyük ile birleştirmek (Kıbrıs), uluslararası kuruluşları devreye sokmak, yeniden ulus ya da dinsel önder yaratma, askeri yardım, istihbari ya da askeri danışmanlık gibi yöntemler. Bütün bunlar yetersiz kalırsa, geçmişte Afganistan, Irak, bugün Libya’da olduğu gibi güç ve şiddet...
Anlaşılan, Irak ve Afganistan’daki başarısızlığına rağmen, ABD ve taşeronlarının bölgede ve dünyadaki marifetleri devam edecektir.Yenilen pehlivan güreşe doymuyor. Esasen yıllar önce, G.O.P.nin ilgi alanının Arap dünyası, Türkiye, İran, Orta Asya ve Kafkaslardan oluştuğu açıkça belirtilmişti.(Forein Policy Research Institute,17 Dec 1999) Düğmeye bir şekilde basıldığına göre, Türkiye’nin, koalisyon güçlerine katılmak bir yana, Avrupa’nın çıkarları yönünde yoğrulma, biçimlendirilme ve ABD’nin de yeniden yapılandırma (çıkarlarına göre yeni ulus ve dinsel önder yaratma) çabalarına ve/veya çevresinde, ilgi alanındaki olumsuzluklara karşı aklını başına alması gerekiyor. Ermeni, Kıbrıs sorunları ile ilgili belgeler ve nihayet Libya gibi alan dışı operasyon imkanını veren yeni NATO stratejik belgesine palas pandıras imzayı bastırmak, bakın ne işler çıkarıyor ülkenin başına. Söz sahibi olabileceği uluslarası platformlarda bir türlü proaktif olamayan siyasi sorumluların, 20nci yy.başında mazlum ülkelerin bağımsızlığının öncüsü olmuş Türkiyeyi, T.B.M.M.ni, ülke kamuoyunun karşı çıkmasına rağmen, NATO komutasındaki koalisyon güçlerinin katılmasına yol açması, şimdi utanç duyulan Cezayir lekesinden sonra ikinci bir tarihi yanılgıya uğratmamış mıdır?
Ülkenin, ciddi bir orta ve uzun vadeli stratejik yaklaşımı ortaya koyacak ve uygulayacak bir yönetime şiddetle ihtiyacı var. Melanet sırası kendisine geldiğinde arkasında kimseyi bulamayan rahip durumuna düşmemek için...
Kullanıcı küçük betizi
Noyan Umruk
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1041
Kayıt: Pzr Mar 08, 2009 13:39

Şu dizine dön: Dr. Noyan UMRUK

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x