Bir İhanet Belgesi: Necip Fazıl'ın Gençliğe Hitabesi..

Türkiye ve dünya gündemindeki gelişmeler hakkındaki fikirleriniz, yayınladığımız izlencelerin bölümleri hakkındaki düşüncelerinizi paylaşabileceğiniz alan.

Re: Bir İhanet Belgesi: Necip Fazıl'ın Gençliğe Hitabesi..

İletigönderen İlteriş » Sal Şub 09, 2010 3:39

[mod="UYARI"]Burada yetkili olan hiç kimse tesadüf eseri yetkili değildir. Burada, hatır için kimse söz sahibi olamaz, ama söz sahibi olanın hatırı vardır. Hatır ise ancak bu dizgenin koşulları ihlâl edildiğinde geçersizdir. Dizge koşullarını ihlâl etmediniz. Ancak hatırımızı da hiçe saydınız. Öyleyse biz de sizin hatrınızı hiçe sayarız.[/mod]
"Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir"

Mustafa Kemal Ataturk
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş
Üye
Üye
 
İletiler: 1197
Kayıt: Cmt Eki 20, 2007 23:05

Re: Bir İhanet Belgesi: Necip Fazıl'ın Gençliğe Hitabesi..

İletigönderen Türk-Kan » Sal Şub 09, 2010 3:53

Şiiri batsın, sevmiyorum. Sömürgecilere methiyeler dizenleri, maşa olanları harikalar yaratsalar da sevmiyorum!
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: Bir İhanet Belgesi: Necip Fazıl'ın Gençliğe Hitabesi..

İletigönderen İlteriş » Sal Şub 09, 2010 3:57

Türk-Kan yazdı:Şiiri batsın, sevmiyorum. Sömürgecilere methiyeler dizenleri, maşa olanları harikalar yaratsalar da sevmiyorum!


Duygularimi sorarsan, yukaridaki yaziyi gordugumden beri nefret ediyorum Turk-Kan. Ama sorun su ki, objektif degerlendirmeler yapabilen biriyim, ve siirini degerlendirirken, kendisine ve kisiligine karsi hissettigim duygular etkili olamiyorlar. Ben yine nesnel degerlendirmemi yapiyorum.
"Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir"

Mustafa Kemal Ataturk
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş
Üye
Üye
 
İletiler: 1197
Kayıt: Cmt Eki 20, 2007 23:05

Re: Bir İhanet Belgesi: Necip Fazıl'ın Gençliğe Hitabesi..

İletigönderen Türk-Kan » Sal Şub 09, 2010 3:59

Bu basligin ana konusu sahsin siirleri degil yalniz Göktürk, paylasilan igrenc 'hitabe'dir!
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: Bir İhanet Belgesi: Necip Fazıl'ın Gençliğe Hitabesi..

İletigönderen İlteriş » Sal Şub 09, 2010 4:09

Türk-Kan yazdı:Bu basligin ana konusu sahsin siirleri degil yalniz Göktürk, paylasilan igrenc 'hitabe'dir!


Evet farkindayim. Ama ben burada farkindaysan tartismanin ilk zamanlarinda yalnizca bu yaziya iliskin tepkimi paylasmis ve sair yonunu hic dile getirmemistim. "Zaten sanatci yonu de yoktur" seklindeki yaklasimin bizim argumanlarimizi zayiflatacagini dusunuyorum. Hatta bizi kucuk dusurecegini dusunuyorum! Ben Kemalistlerin saglam tezler savunmasi gerektigini dsusunuyorum. Hicbir yalan, gercek kadar organize degildir. Her konuda hakikati savunalim, bizim yolumuzda olanlar da oyle yapsin. Boylelikle toplumsal tabanimiz genislesin istiyorum.

Yani demeliyiz ki, bu adami sevmiyoruz, dusunceleri bizce asagiliktir, ancak gencliginde guzel eserler de vermistir. Sonradan bozulmus, siyasal islamci akimlara kapilmis ve hem sanatci yonunu hem de insani yonunu kaybetmistir. Sairliginden bahsetmeye de gerek yok. Eger insanlari, bu adamin yazdigi bazi yazilardaki serefsizligi anlatacaksak, o yazilari paylasir, o yazilar uzerine konusuruz.
"Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir"

Mustafa Kemal Ataturk
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş
Üye
Üye
 
İletiler: 1197
Kayıt: Cmt Eki 20, 2007 23:05

Re: Bir İhanet Belgesi: Necip Fazıl'ın Gençliğe Hitabesi..

İletigönderen Türk-Kan » Sal Şub 09, 2010 4:28

GöktürkMehmet yazdı: Hicbir yalan, gercek kadar organize degildir. Her konuda hakikati savunalim, bizim yolumuzda olanlar da oyle yapsin. Boylelikle toplumsal tabanimiz genislesin istiyorum.

Her zaman katiksiz hakikati savunduk ve böyle yapmaya devam edecegiz.

GöktürkMehmet yazdı:Yani demeliyiz ki, bu adami sevmiyoruz, dusunceleri bizce asagiliktir, ancak gencliginde guzel eserler de vermistir.

Yaptigi mutlak bilim degil ki Göktürk. Senin icin güzel eser olan benim icin olmayabilir. Sanat sübjektiftir. Senin kulagina hos gelen bana gelmeyebilir. Beni büyüleyen bir resimden sen köse bucak kacabilirsin :). Kanimca, Necip Fazil'i sevenlerin cogunlugu sairligi vs. icin degil, temsil ettigi görüsten dolayi sahiplenmektedir. Ayni sair Mustafa Kemâlci olsaydi malûm cevre tarafindan bu kadar el üstünde tutulur muydu, görmek isterdim.
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: Bir İhanet Belgesi: Necip Fazıl'ın Gençliğe Hitabesi..

İletigönderen İlteriş » Sal Şub 09, 2010 4:43

Türk-Kan yazdı:Yaptigi mutlak bilim degil ki Göktürk. Senin icin güzel eser olan benim icin olmayabilir. Sanat sübjektiftir. Senin kulagina hos gelen bana gelmeyebilir. Beni büyüleyen bir resimden sen köse bucak kacabilirsin :). Kanimca, Necip Fazil'i sevenlerin cogunlugu sairligi vs. icin degil, temsil ettigi görüsten dolayi savunmaktadir.


Buyuk oranda haklisin ancak ben siirleri bana gore guzeldir demedim ki Turk-Kan. Siirlerini begenmeyenler mutlaka olacaktir. Ancak Necip Fazil'i gecelim, herhangi bir sair yahut yazarin, edebi cevreler veya okurlar tarafindan genel bir kanaat olarak kabul gormesi, istatistiki bir basari sergilemesi bence yeterince objektif bir veridir. Sunu da eklemeliyim ki, Necip Fazil, oncelikle herhangi bir siyasi yani olmayan siirleri ile cikis yapmistir. Yasadigi siyasal islam eksenine oturma olgusu, ona hicbir edebi paye kazandirmamistir, yalnizca gunumuzde bir hayli genislemis olan siyasal islamci tabanin tarafgirligini kazandirmistir, edebiyat alaninda gerilemesine vesile olmustur. Onu hangi siyasi akimin yandaslarinin ne oranda destekledikleri, onu bir edebiyatci olarak degerlendirirken baz aldigim bir veri olmadi.

Türk-Kan yazdı:Ayni sair Mustafa Kemâlci olsaydi malûm cevre tarafindan bu kadar el üstünde tutulur muydu, görmek isterdim.

Tutulmazdi buyuk ihtimalle. Cunku onlar nesnel degerlendirme yapacak entellektuel seviyeye cikamadilar, dogmatik zihin yapilari yuzunden de cikacak gibi gorunmuyorlar. Zaten biz de sirf bu yuzden bizler bu seviyemizi korumaliyiz diyorum.

Sitemizde bu yazinin yayinlanmasi harika oldu ornegin, yillar boyunca ben onun siyasi goruslerinin ayrintida bu kadar asagilik oldugunu bilmiyordum. Peki, siirlerini subjektif degerlendirmem sonucu guzel bulmam, kendisinden nefret etmemi engelledi mi? Hayir.
Iste butun mesele bu.
"Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir"

Mustafa Kemal Ataturk
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş
Üye
Üye
 
İletiler: 1197
Kayıt: Cmt Eki 20, 2007 23:05

Re: Bir İhanet Belgesi: Necip Fazıl'ın Gençliğe Hitabesi..

İletigönderen reallist » Pzr Ara 12, 2010 12:14

MAKALENİN TAMAMI :
(cımbızlanmamış hali. Cımbızlayarak bukadar insanı yanlış yönlendirenlere ve kendileri gibi düşündürenlere yazık.....) En sondaki Notu dikkatle okuyun.

AMERİKA, DÜNYA VE BİZ

Bugün dünya, milletlerin oluş istikameti ve tekevvün hakkı bakımından iki vâhide ayrılmıştır. Sonunda kaba ve basit iki vâhid... Ya Amerikayı tutacaksınız, ya Sovyet Rusyayı; ya demokrasiyi, ya komünizmayı...

Bunlardan birine temayül derhal ve kat'i olarak öbürüne aykırılık mânasına gelir. Onun için, en küçük Amerikan aleyhtarlığı, hangi zaviyeden olursa olsun, Sovyetleri desteklemek diye anlaşılır. Bu yüzden komünizmaya zıt bir dünya görüşü kerhen de olsa, Amerikan politikasını korumakla mükelleftir.

İkinci Dünya Harbinden sonra Avrupa medeniyetinin büyük mümessilleri, bir nevi iktisadi ve teknik tabiiyet yüzünden dünya görüşlerindeki istiklâllerini kaybetmişler ve mecburî olarak Amerikan hegemonyası altına girmişlerdir.

İmparatorluğunu ve dünya siyasetindeki başbuğluğunu kaybeden şahsiyetli İngiltere, şimdi bütün aksiyonunu ve söz hakkını kaybetmiş mahzun bir ülke halindedir. Almanya, topyekûn varlığıyla ödemek mevkiinde bulunduğu harp felâketini telâfi için, hârika çapında bir kalkınmadan gayri hiçbir gaye sahibi değildir. Avrupa'nın diğer milletleri de, Garp medeniyetini meçhul bir yarına çeken sinsi şartlara karşı, bütün güçlerini, kendi kabukları içinde, ruhî ve iktisadî günü birlik bir ferahlığa yöneltmiş ve dünya politikası üzerinde müessir olmak politikasını unutmuş bulunuyorlar.

Yalnız Fransa (Dö Gol) tecrübesinden sonra bir şahsiyet hummasına düşebildi; ve (frenk) isminin eski temsil hakkı üzerinde yepyeni bir istikamet kolladığını belli etti. Dış politikada ilk defa olarak (Dö Gol)ün; Amerikan hava üslerini Fransadan tasfiyeye kalkması, işte bu istiklâl ve şahsiyet davranışının en bariz işaretidir. Bu işaret, Fransanın artık bir âlet mevkiinden çıkıp, Garp medeniyetini yuğuran şahsiyetli milletlerden biri olmak sıfatını her sahada göstermek ve bütün iç ve dış buhranlarını yenmek istemesinden başka bir maksada yorulamaz.

Hakikat şudur ki, Amerika sadece iktisadi ve teknik üstünlüğü yüzünden, ayrıca hiç bir payı bulunmıyan Garp medeniyetini bütün hakları ve imtiyazlariyle ve açıkgözce nefsine yamamış; ve cihanın komünizma dehşetine karşı kendisini biricik tutamak haline getirmeği bilmiştir. Bu tutamağa el atanlar da, onun iradesine boyun eğmeğe, dünya çapında hiçbir temsil tavrı takınmamaya, şahsiyetsiz yaşamaya ve Amerikalılara mahsus basit ve düpedüz dünyanın bekçiliğini etmeğe mecburdur.

Bu ne boğucu, sıkıcı dünya! Yukarıya tükürsem bıyığım, aşağıya tükürsem sakalım...

Nazariyede materyalist Rusyaya karşı Amerika, cihana öyle ablâk bir çehre vermiştir ki, ikisi arasında sıkışıp kalan Avrupa, evvelâ birincisine, sonra ikincisine karşı (spiritüalist) bünyesini koruyabilmek için ne yapacağını bilememektedir. Birinden korunmanın öbürüne sığınmak şeklinde tecelli eden çaresi, gerçek korunmayı ve şahsiyet müdafaasını büsbütün iflâs ettirici bir durum arzetmektedir.

Bize gelince:

Halk Partisi devrinden beri, mutlak ve mecburi Amerikan siyasetini tutmak, Türkiye hesabına biricik doğru yol... Buna şüphe yok... Cihanın ölüm ve dirim halinde iki yolundan dirim istikametini seçmek milli irade ibresi yalnız bu istikameti gösterdiğine göre, her halde Halk Partisi hesabına büyük bir keşif değil...

Evet, dirim yolu seçildi; fakat bu yolda diri bir anlayış ve şahsiyetli bir tavır gösterilmedi. Vaziyet o türlü idare edildi ki, Amerika bizi cebinde keklik bildi; ve mevzuumuzda, idrâksiz kekliklere mahsus fedakârlıklardan ileriye gitmedi.

Mesele, Amerikan yardımının azlığında çokluğunda değil; Amerika'nın karşısında, yalnız kendi milli tekevvün gayesine bağlı, şahsiyetli bir millet tavrını takınmakta ve ona göre hürmet ve itibar sahibi olmakta...

Coğrafya ve tarihimiz, bizi, kapitalizma ve komünizma sistemleri arasındaki nihaî muhasebenin ana rakamını temsil edecek kadar nazik bir makamda bulundurduğuna göre, Amerika'dan bu makamın dolgun hakkını istemek ve nazlı bir sevgili muamelesi görmek biricik dikkatimiz olmalıydı. Olmadı; sanki Amerika tarafından boş bir araziye sevkedilmiş ve hudut bekçiliği almış boğaz tokluğuna çalışır bir millet olduk.

Hele lisaniyle, üslûbiyle, tipiyle, ruh haletiyle ve kendine göre kültürü veya kültür iddiasiyle Amerikalının içimize nüfuzu korkunç bir şeydir. Dolar kuvvetine dayanan ve sade Türkiye'de değil, dünyanın her tarafında kendisini hissettiren bu maddî ve aynı zamanda mânevî nüfuz belki Avrupa'nın ruhî sahada baş derdidir.

Zira Amerikalı, eski bir kök ve şahsiyet damarına bağlı olmaktan uzaktır.Garbın milletler katışığından öyle bir melezdir ki, o milletlere ait ruh uktelerini dibinden tıraş etmiş; ve meselesiz, dâvasız, dertsiz, ıztırapsız, yalnız madde hesaplarına bağlı ve beş hasse plânında yaşar bir yeni insan tipi getirmiştir. Bu yeni insan, elektriğin ne demek olduğunu düşünmez veya düşünmekte bir fayda görmez; onu bir ampul içinde zaptetmeği kâfi bulur. Bu yeni insanın hürriyet fikrinden, daha doğrusu insiyakından başka hiçbir ruhi sistemi yoktur. Başı boştur, ilcalarına tâbidir, her kayıttan ve ölçüden âzadedir, manevî sulta ve disiplin boyunduruklarından hiç birinin hükmü altına giremez; hasılı tam mânasiyle tabiat ve madde insanıdır.

Tarih, şahsiyet, ruhî hayat ve mesele sahibi milletler için de böyle bir tip, ancak bozucu ve çürütücü olabilir. Hele yeni bir hayat ve tekevvün arayan ve henüz olamamış bulunan milletler Amerikalıyı örnek aldıkları gün, meydana, bütün lûgatçesi 10-15 kelimeden ibaret, her ân çiklet çiğneyen ve homurtu halinde konuşan ve anlaşan, hiçbir ruhî müeyyideye kıymet vermeyen başı boşlar topluluğundan başka birşey çıkamaz. Amerikalı tipi, kendi vatanında belki her türlü içtimaî emniyet ve murakabeye malik olabilir; fakat taklitçilerinin dünyasında sadece felâkettir. Amerikaya gidip Amerikalı olmak belki iyi; fakat milleti içinde Amerikalılaşmak mümkün olduğu kadar kötü...

Başınızı kaldırıp büyük şehirlerde şöyle bir halimize bakacak olursanız, Amerikanizm denilen âfetin, kılığımızda, meşrebimizde, üslûbumuzda, edamızda bizi kendimizden ne kadar uzaklara götürdüğünü, yahut götürmek istediğini sezersiniz.

Mekteplerimize, gençlerimize, züppelerimize, zevk-u safa hayatımıza; ve oradan müesseselerimize, evet bütün müesseselerimize dikkatle bakınız yeter!

Bir Amerikan gemisinin İstanbul'a geldiği gün, şehrin geçirdiği telâşın, (Noel) babanın çıkını etrafında çocuklar geçirmez.

Eğer arada bir kendilerinden şu veya bu tarzda, hattâ bayrağımıza kadar uzanan kabalıklar görüyorsak, bunu, Amerikalının mizacında değil, kendi ruhî zebunluğumuzun muhatabımıza verdiği gururda aramalıyız.

İktisat reçetelerine kadar her şeyi sonsuz cömertliğinden beklediğimiz bir millet fertlerinin bize karşı ulvî hareket etmesini beklemek ve böyle bir istidadı da Amerikalıdan ummak, yerinde sayılamaz.

Bize düşen, kendi kendimize sahip olarak, Amerika'nın ebedî müttefiki, Amerikalının da "Sen sensin, ben de ben" tarzında dostu olmaktır.

Amerikalıyı da böylece kendimiz için bir saadet unsuru kılmak... Yoksa belâ haline getirmek değil...

Bunu en küçük milletler yaparken biz yapamazsak hazin olur. Amerika da ancak böyle bir şahsiyete maddî ve manevî itibar biçebilir. Yoksa, gelip geçici menfaatleri bakımından alâkadar olduğu; ve bir Amerikan bahriyelisinin iki yana açık bacakları arasındaki perspektif içinde mutalea ettiği kadrodan ileriye geçemeyiz.

Dış siyasetimizde Amerikan ve iç bünyemizde Amerikanizm politikasını, kendimizde tecezzi kabul etmez bir şahsiyet vâhidine göre ayarlamakta, devlet ve millet çapında kalkınışımızı kuşatacak derecede büyük ve her işe hâkim bir mâna gizlidir.

Bu mâna ta merkezinden ele geçirildiği gün, Türk ve Amerikan bayrakları, biri şu kadar yıldızlı ve öbürü sadece ay ve yıldızlı, iki ayrı dünyanın iki ayrı ve fakat daima beraber mümessilleri halinde yanyana göndere çekilebilirler.

Necip Fazıl KISAKÜREK
Büyük Doğu Dergisi / Sayı 20 /17.7.1959

Merhum Üstad’ın Vasiyeti’nden:” İslama pazarlıksız ve sımsıkı bağlanmadan önceki şiirlerim ve yazılarım arasında hatta küfre kadar gidenler ise, çoktan beri eser çerçevem dışına çıkarıldığı, herbirinden ayrı ayrı istiğfar edildiği ve çöp tenekesine atıldığı için nereden nereye geldiğimi göstermekte bile kullanılmamalı ve onlarla müminleri benden çevirmek isteyeceklere -çok denenmiştir- şu cevap verilmelidir: "Koca Hz.Ömer bile Allahın Resulünü öldürmeye davranmış ve peşinden bütün sahabelerin, derecede ikincisi olmak gibi bir şerefe ermiştir. Hiç ona bu ilk davranışından ötürü sonradan dil uzatan olmuş mudur? Belki o noktadan bu noktaya gelmekte faziletlerin en büyüğü vardır."
Eserlerim mevzuunda vasiyetim kısaca şu: İlk yazılarımdan birkaçı asla benim değil; sonrakiler de en dakik şeriat mihengine vurulduktan, yani nasip olursa tarafımdan bütünleştirildikten sonra benim...”
Kullanıcı küçük betizi
reallist
Üye
Üye
 
İletiler: 1
Kayıt: Pzr Ara 12, 2010 12:07

Re: Bir İhanet Belgesi: Necip Fazıl'ın Gençliğe Hitabesi..

İletigönderen Türk-Kan » Pzr Ara 12, 2010 12:29

reallist yazdı:(cımbızlanmamış hali. Cımbızlayarak bukadar insanı yanlış yönlendirenlere ve kendileri gibi düşündürenlere yazık.....) En sondaki Notu dikkatle okuyun.


Bu mâna ta merkezinden ele geçirildiği gün, Türk ve Amerikan bayrakları, biri şu kadar yıldızlı ve öbürü sadece ay ve yıldızlı, iki ayrı dünyanın iki ayrı ve fakat daima beraber mümessilleri halinde yanyana göndere çekilebilirler.

Önceki sayfaya baksaydın tamamını görürdün. Kumarbaz, kokainci ABDsevici üstadınla yolun açık olsun!
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: Bir İhanet Belgesi: Necip Fazıl'ın Gençliğe Hitabesi..

İletigönderen Oğuz Kağan » Çrş Oca 02, 2013 21:40

Necip Fazıl'dan Menderes'e yalvaran mektuplar!

‘Benim yaptığımı yapanlara hükümetler servet yağdırır’

HABERTÜRK Menderes’in Yassıada’da yargılandığı “örtülü ödenek” dosyasına ilişkin çarpıcı belgelere ulaştı. Ünlü yazarların Menderes’e yazdığı mektuplarda bazen yalvaran, bazen üstü kapalı tehdit içeren ifadeler yer alıyor. Necip Fazıl, “Benim yaptığımı yapanlara hükümetler ve rejimler servetlerini ve nimetlerini yağdırır” diyor.


Abdullah KILIÇ- HT GAZETE / ÖZEL HABER

1960 ihtilalinden sonra asılarak idam edilen Başbakan Adnan Menderes ile Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Salih Korur'un, Yassıada'da yargılanmasına neden olan yazar ve sanatçılara örtülü ödenekten verilen paralarla ilgili belgelere Habertürk ulaştı. Örtülü ödeneğin nereye harcandığı dair belge tutma zorunluluğu bulunmamasına rağmen Menderes, tüm harcamaları Müsteşar Korur'dan kayıt altına almasını istemiş, şahsi harcamaları da kendi banka hesabından karşılanmasını emretmişti.

KAHVERENGİ BAVUL
Darbeden sonra evinde yapılan aramada, örtülü ödenek harcamalarının binlerce makbuzunun olduğu kahverengi bavul bulundu. Açılan bu bavulda, gizli tutulması gereken makbuz ve mektuplar da çıktı. İşte o belgelerden bazıları, örtülü ödenek davasına konu olan yazar ve sanatçılara yapılan yardımlardı. Sanatçılara yapılan yardımlarla ilgili makbuzların yanısıra, o sanatçıların Menderes'e yardım talebiyle yazdığı mektuplar da ortaya çıktı.

KİMLER YOK Kİ...
Menderes'e gönderilen mektuplar arasında başta Necip Fazıl Kısakürek olmak üzere Peyami Safa, Yahya Kemal Beyatlı, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Cemal Kutay, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Mesut Cemil Bey, Yusuf Ziya Ortaç ve ressam İbrahim Çallı'nın mektupları dikkat çekiyor. İşte o mektuplardan bazıları:

'HER ŞEYİ UĞRUNUZA RİSK ETTİM'
Resim

21 Ocak 1954
'MUHTEREM EFENDİM'

- "Muhterem efendim" diye başlayan mektupta Emniyet Genel Müdürü'ne kovuşturmalarla ilgili gerekli talimatın verilmesini, huzura kabul edilmesini ve kendisine yardım yapılmasını talep ediyor.

26 Aralık 1956
'HER ŞEYİ UĞRUNUZA RİSK ETTİM'

"Müsteşar Bey'den 2500 lira ve 'Mecmuanı çıkar da görelim ve sonra yardım edelim' cevabı aldım. İlk defa bir itimatsızlık sezer gibiyim. Ben parayı alır da mecmuayı mı çıkarmam veya çıkarırım da uygunsuz bir istikamet mi tutarım? Ben ki her şeyi uğrunuza riske etmiş, her defa mükemmel eseri vermiş ve bu kadar tecrübe ve çileden geçmiş bir adamım. Şahsım, kalbim ve kalemim her türlü teminatın üzerindedir.

'SÜRÜNMEKTEYİM'
Benim yaptığımı yapanlara hükümetler ve rejimler servetlerini ve nimetlerini yağdırır. Bütün bunlara karşı 15 bin lira zarar çarpıtılmış ve daha nice kasıt ve sabotaja karşı yalnız bırakılmış olarak sürünmekteyim. Haftalardır Ankara'nın bu hücra ve münzevi otelinde cinnet buhranları içinde çırpınmaktayım. Bütün istediğim zarara birkaç bin zamla 20 bin lira temininden ibarettir. Bunca muvaffakiyetten sonra uğratıldığım bu hal ve düştüğüm şeref kırıklığı hayatıma mal olabilir. (...) Artık Necip hakkında olmak mı olmamak mı kararı sizi de üzüntüden kurtaracak şekilde verilmeli ve bu iş bitirilmelidir. Ben kararlıyım ve her şeye razıyım."

14 Ocak 1958
'HESABI NASIL VERECEKSİNİZ'

"Ben hastayım. Şekerliyim. Ayrıca çıldırmak üzereyim. Bütün hastane halime acıyor. Bu vaziyette emrin uzaması benim ölüme ve cinnete terk edilmem demektir. Başıma bir hal gelecek olursa Allah'a, Türk Milletine ve "Allah bir" diyenlere karşı hesap nasıl verecektir. Kadiri mutlakın üzerine yemin ederim ki yalan söylemiyorum, mübelağa etmiyorum, rol oynamıyorum, edebiyat yapmıyorum."

14 Haziran 1958
'10 BİN LİRA LÜTFEDİLİRSE'

Reklam ve sair ihtiyaçlarım için 10 bin lira lütfedilirse... Ayda 6 bin lire tahsis olunursa... Akis, Kim, Form gibi mecmuacıklarla bütün muhalefet matbuatını saf fikirle çürütücü, muazzam bir içtimai ve edebi, ideoloji, bina edici kaalara ve yüreklere nüfuz edici bir mecmua kuracağıma emin olunabilir. Bu da olmazsa tam altı aydır bir tek yardım görmeyen beni vazife günüme kadar her ay muayyen ve mukarrer bir mikyas altında kurmaktan ve göz yaşları içende yalnız ibadet ve mücerret eserler kaleme almaya terk etmekten başka iş kalmaz."

Resim
Orhan Seyfi Orhon: 'Kalemimizi bu hizmette kullanmaya hazırız'
"Yusuf Ziya Ortaç ile Akbaba'yı 1954 seçimlerini sonuna kadar muhalefetin hiciv, istihza ve tarizlerini aynı silahla hem çok daha incelik ve zerafet le karşılayan bir mizah dergisi olarak çıkarmayı kabul ediyoruz. Akbaba, iktidarı destekleyerek muhalefete hucum edeceği için kazançlı bir iş olmaz. Bu gazeteye konması kararlaştırılan parayı Akbaba'yı 1954 seçimlerinin sonuna kadar çıkarmak için kullanacağız. Şayet Akbaba, partice çıkarılırsa matbaa, kağıt ve diğer masraflar temin edilirse biz kalemimizi bu hizmette kullanmaya hazırız."

Resim
Yusuf Ziya Ortaç: '2 bin dolar bulup arabacık getiremedim'
(Müsteşar'a yazdığı mektupta Ortaç, Almanya'da okuyan oğlu için para istiyor)
"Almanya'da tahsil gören oğlum bu sene yurda gelmedi. İmtihanları var. Elbiseleri, pantosu, iskarpini kalmamış. Kendisine 2500 lira göndermek niyazındayım. Ben de 15 gün içinde İsviçre'ye gideceğim. Miktar söylemeyeceğim. Bunu senin kardeş delaletinle benim aziz başvekilimin takdir ve tensiplerine bırakıyorum."
"Üzelecek bir şey söyleyeyim mi? Bizim meşhur otomobil iki aydır garajda. Otomatik vitesli olduğu için kullanması zor. Param parça ettiler, şimdi Amerika'dan yedek parça bekliyorum. (...) Ben 2 bin dolar bulup bir arabacık getiremedim. Kırılıyorum... Amma o kadar darılamıyorum."

'Hürriyet yüzde 99.5 muhalefetin malı oldu'
- (İktidarın tek gazetesi Zafer'dir. hem de hiç kafi değildir. Çünkü katıksız hükümet ve parti organıdır, bir Ankara gazetesidir, efkarı umumiyeyi yapan ise İstanbul gazeteleridir. Hürriyet Gazetesi yüzde 99.5 muhalefetin malı olmuştur. Terzi İzzet Apartmanı'nda yapılan toplantılardan konuşulan mevzulardan, alınan kararların hepsi bence malumdur. Sedat Simavi'nin oğlu Haluk da burada ağa düşürülmüştür. Mutlaka işin büyüklüğüne nazaran küçük bir fedakarlığa katlanılmalı ve hemen şimdi İstanbul'a bir gazete kurulmalıdır. Bunu da ben yaparım."

Resim
Peyami Safa: 'Müşkül durumdayım'
(O dönem Milliyet'te yazan piyami Safa, Müsteşar'dan, eşinin yurt dışındaki tedavisi için döviz istiyor)
Başvekil efendiyi rahatsız etmekten çekiniyorum. Bana olan teveccühünü kaybettiğim zannı ve endişesi içindeyim. (...) Bu müşkül durumumda bana yine bir kardeşlik yapmanı ve meseleyi münasip gördüğün kanaldan halletmeni ehemniyetle rica ederim.

HABERTÜRK, 2 Ocak 2013
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Bir İhanet Belgesi: Necip Fazıl'ın Gençliğe Hitabesi..

İletigönderen Farsak » Çrş Nis 09, 2014 23:11

Merhaba arkadaslar.
Ilk kez simdi girdim.
Ve ilk yazi Bir Ihanet Belgesine yazmak nasip oldu.
Cünki ihanetin bizleri nasil kapsadigini ve hirsizlari devlet büyügü,hatta milli kahraman ilan edildigini günümüzde de görebiliyoruz...
Necip Fazil Kisakürek de bu tür hirsizlara dahil olmus MILLI KAHRAMANIMIZ!dan birisidir.
Dostum,agbim,hocam dedigim eli öpülesi tarihci hocam 2 Abdülhamid calismasi icin kaynaklar olusturuyor.
Fransiz yazarlardan birisinin (aslinda 3 degisik Abdülhamid kitabi bulunuyormus.Tabi uluslararasi ciddiyeti olan)
kalame aldigi 2 Abdülhamid biyografisinin varligini duymus ancak cok aramasina ragmen elde edememis.
Es,dost sorup sorusturuyorken,ben hallederim diyen sese dönüyor,Yillarca bir yayin evinde editör olarak calisan cevval mi cevval güzel insan
Dostumuz'a sen dersen bulursun diyor hocamiz.
Netice Elde edilen kitaplardan birini incelerken sasiriyor hocamiz.
Ben ilkkez elime aldigim bu kitap nasil olurda bana bildik gelebilir diye sasiriyor.
Ve ben nereden okumus olabilirim bu kitabi diye basliyor kara kara düsünmeye..
Hatirliyor nereden bildigini ama yok olmaz,olamaz diye kendi kendine basliyor söylenmeye..
Büyük Üstad Necif Fazil Kisakürek (Ulu Hakan İkinci Abdülhamid Han)ismiyle basilan kitabin tamamen fransizcadan türkce ye cevrilmis halinin ta kendisi..
Ceviri oldugunu görünce kim kimden intial etmis diye kitabi bulan dostumuza telefon acip anlatiyor saskinligini ve neden saskin oldugunu.
Söyle lütfen kim kimden calmis bu kitabi diyor.
Cevap:Üstad kaleme aldigini yazdigi tarihde fransiz yazar 50 yil önce dünyadan gösmüstü diyor...
Ben bizzat sahidiyim.Duyum degil.Aktarim degil.SAHIDIM....
Saglicakla...
Kullanıcı küçük betizi
Farsak
Üye
Üye
 
İletiler: 1
Kayıt: Çrş Nis 09, 2014 22:41

Re: Bir İhanet Belgesi: Necip Fazıl'ın Gençliğe Hitabesi..

İletigönderen alpmax » Sal Mar 29, 2016 11:55

ilk sayfada bahsedilen konuda said nursi'ye atıf yapılmıştır.
1- Necip Fazıl Said Nursiye tabi değildir.
2- Said Nursi Kürtçü değildir. Eserlerinde ırkçılığı eleştirir. Türk milletini över. Belgelerim isteyen olursa.
3- Necip Fazıl hareketi Said Nursi ile zıttır. Said Nursi dahilde kılıç çekmeye karşıdır. Dahilde cihatı kabul etmez. Esas olan nefisle cihattır. Devleti ele geçirmek gibi bir niyet yoktur. Bediüzzaman din namına siyaseti yasaklar tasvip etmez. Dine zarar vereceği düşüncesindedir. Demokrasi, meşrutiyet ve cumhuriyetle kavgalı değildir. Eserlerinden deliller getirebilirim.
Kullanıcı küçük betizi
alpmax
Üye
Üye
 
İletiler: 1
Kayıt: Sal Mar 29, 2016 11:50

Re: Bir İhanet Belgesi: Necip Fazıl'ın Gençliğe Hitabesi..

İletigönderen kuheylan1 » Sal Tem 18, 2017 2:39

Türk edebiyat tarihinde çok ünlü bir vak’a vardır. Yazar-radyocu Eşref Şefik, Necip Fazıl Kısakürek’in başından aşağı bir kova dışkı dökmüştür. Yıl, sanıyorum 1930’lar. Bir pislik yapıyor Necip Fazıl… Dostu da, bir hafta boyu biriktiriyor bir kovada dışkısını, kapının zili çaldığında, apartman penceresinden aşağı döküyor. Bu hadise Mina Urgan’ın Bir Dinazorun Anıları kitabının 98’inci sayfasında mevcuttur.
Kullanıcı küçük betizi
kuheylan1
Üye
Üye
 
İletiler: 1
Kayıt: Sal Tem 18, 2017 2:35

Önceki

Şu dizine dön: Tartışma ve Fikir Meydanı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x