Bölücülüğün Merkezi Batı / Halit REFİĞ

Tartışma Alanı

Bölücülüğün Merkezi Batı / Halit REFİĞ

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzt Eki 22, 2012 18:10

Bölücülüğün Merkezi Batı

Türkiye bugün “Sevr Anlaşması”nın imzalandığı 10 Ağustos 1920 tarihinden bu yana en ciddi bölünme tehlikesi ile karşı karşıya. Bu, geçmişte bir başka eşine rastlanmayan bir bölünme tasarımı. Düşmanlarının kazandığı kesin bir askeri zaferin sonucu değil, tam tersine dostlarına ve müttefiklerine duyulan aşkın ortaya çıkardığı bir feragat bölünmesi. Tam anlamıyla bir aşk ölümü... Batı’ya olan karşılıksız karasevdanın trajik bir tezahürü. Batı “benim için canından vazgeçersen cesedini arka bahçerne gömebilirim” umudunu verdiği için.

Osmanlı Devleti enkazı üzerinde bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasını tasdik eden Lozan anlaşmasından sonra rafa kaldırılan “Sevr” tasarısı bugün yeniden gündemde. Uygulamaya geçmek için önce Kıbrıs işinin bitirilmesi, Türkiye’nin Akdeniz’de nefes alamaz hale getirilmesi gerekiyor. Sonra sözde ve sahte bir Kürt devleti patenti altında, Dicle/Fırat su kaynakları bölgesinin denetiminin ele geçirilmesi gerekiyor. Arkasından Ağrı Dağı (Ararat) ve Van havzası Erivan Ermenilerine ajanlık hediyesi olarak takdim edilecek. Pontus ortodoksluğunun eski merkezi Trabzon’u aslına döndürme hazırlıkları devam ederken, son ve gerçek hedef İstanbul’da bağımsız ekümenik Ortodoks Constantinopolis devleti oluşturulacak.

Körkütük aşık olduğumuz, uğruna canımızı feda etmeyi göze aldığımız Batı’nın hesapları bunlar. Batı dediğimiz kavramın içine kimler giriyor? Kuzey Atlantik’in batısındaki Amerika Birleşik Devletleri ile, onun ortaya çıkışında kaynaklık eden, Kuzey Atlantik’in doğusundaki İngiltere ve Fransa, ayrıca onlardan geri kalmamak için çırpınan, dışlandıkça kendine göre hakkını güç kullanarak arayan Almanya. Ezcümle, sanayi devriminde öncülük eden ülkeler. Geri kalanlar ise fasarya...

Hiç kuşkusuz Batı bölücülük siyasetini sadece Türkiye’ye karşı uygulamıyor. Karşısında bir güç merkezi oluşturduğunu düşündüğü bütün hedeflere karşı bu bölme siyasetini uygulamaya çalışıyor. Büyük devletlerin yumuşak karınlarını tespit edip, oralara nifak tohumları ekiyor. Bunun sonucu olarak, Rusya’yı Kafkasya’da, Çin’i Uygur özerk bölgesi Sincan ve Tibet’te, Hindistan’ı Keşmir’de sıkıntıya sokuyor. Maksadı, dünyaya egemen olabilmek gayretindeyken, buna karşı durabilecek bir gücün ortaya çıkmasını engellemek.

Batı kendisi ile Tanrı arasında zaman zaman özdeşleşmeye varan bir bağ kurmuş. Evrenin düzenini sağlayan Tanrı gibi, Batı da dünya düzeninin mutlak hakimi olma iddiasında. Buna kendilerine göre ilahi gerekçeler de uydurmuşlar. Taa Hz. İbrahim zamanında Tanrı ile yapılmış bir anlaşmaları olduğundan başlıyorlar. (Bizim bazı saftirik Müslümanlar da bu Hz. İbrahim anlaşmasına dahil olmak hevesindeler. Hatta Avrupa Birliği’ne katılma gerekçesini bile bu hakka dayandırma çabasındalar.) Yahudiler soylarını Hz. İbrahim’in Tanrı’ya kurban etmek istediği oğlu İshak’a dayandırıp, bu yüzden kendilerini Tanrı’nın seçilmiş halkı sayıyorlar. Hristiyanlar ise Tanrı’nın insanlığın kötülüklerden kurtulması için kurban ettiği oğlu İsa’ya taparak, yeryüzünde onun temsilcisi olmak iddiasındalar. Velhasıl, Tanrı ile anlaşabilmek, hatta sırasına göre Tanrılaşabilmek için birilerinin kurban edilmesi gerek.

Tanrı’nın temsilcisi hatta vekili olarak yeryüzüne hükmetmeye çalışan Batılılara göre insanlar arasında eşitlik mümkün değil. Onlar insanlık nizamının efendi/köle ilişkisi üzerine kurulduğu inancı içindeler. Eski Yunan’da başlayan bu uygulama, Hegel’de en açık felsefi dayanağını bulmuş. İki insan karşılaştığında mutlaka çatıştıklarını, bu durumda güçlünün efendi, güçsüzün köle olduğunu ifade ediyor. Hegel için “özgürlük” ancak efendilere mahsus. İnsanlar arasında toplu barış mümkün değil. Zaten çatışma bittiği takdirde tarihin de sonu gelmiş olacak. Bu yüzden, dilini anlamadığı için barbar dediği kendi dışındaki bütün toplulukları toptan köle sayan eski Yunan toprak sahipleri, ülkesinin topraksız insanlarını da köleleştirerek, mülk sahiplerini efendiler sınıfı haline getirmiş. Yunanlılara ve onların yollarından giden Batılılara göre efendilik babadan oğula geçiyor. Yani bir soyluluk meselesi. Efendi soyundan gelmeyene bu sınıfa kabul edilmek mümkün değil.

Aynca efendiler arasında da bir güç hiyerarşisi var. Sonuçta mutlak egemenlik Tanrı’nın temsili gücüne sahip tek “birey”e kadar gidiyor. Bir tarafta Papa, öbür tarafta İmparator. ikisinin uzlaşması Batılılara göre demokrasinin kaynağı. Demokrasi lafını eski Yunanlılar icadetmiş ama bu düzeni gerçekleştiremedikleri için onların demokrasisi yürümemiş, kısa ömürlü olmuş.

Mutlak efendiliğin, yani Tanrısal gücün ancak “birey”de gerçekleşebileceğine inanan Batılılar “birey”i kutsallaştırmış. Toplumsal değer olarak birey, devletin, toplumun ve ailenin üzerinde. (Papa ve İmparator). “Birey” kelimesinin Frenkçe karşılığı “individual”. “Dividire” Latince “bölmek” demek. Buna “in” olumsuz eki eklenince “individual” “bölünemez” anlamına geliyor. Yani “birey”e kadar bütün toplumsal birimler bölünebilir durumda. Zaten tek gücün hakim olabilmesi için öbürlerinin bölünmeleri gerekiyor. İngiliz İmperatorluğu’nun temel ilkesi neydi? “Divide and rule”... Yani “böl ve yönet”.. Bugün de Amerikan-İngiliz öncülüğündeki Batılıların Türkiye’ye de Dünya’ya da uyguladıkları tıpa tıp aynı ilke:”Böl ve yönet”...

Batı’nın bu ilkeyi artık dünyanın bütününe uygulamasının imkanı kalmadığına inanıyorum. Başları ne kadar ağrırsa ağrısın, Çin, Hindistan, Rusya gibi ülkeler parçalanma tehdidine karşı koyacak güce sahipler. Türkiye’nin durumu bir ölçüde farklı. PKK’yı kullanarak Türkiye’yi silahlı yoldan parçalayamayan Batılılar, şimdi parayı kullanarak, yani küçük bir iş çevresini zenginleştirerek, geri kalan kalabalığa da para umudu vererek, Türkiye’yi silahsız yoldan köleleştirmenin denemesini yapıyorlar. Türkiye’de bir TÜSİAD-gecekondu ittifakı kurulmuş durumda. Bugünki siyasi iktidar bu ittifakın sonucu. Dışardan bakıldığında tarihte bir örneği görülmeyen, bütün sınıf çatışması nazariyelerini çorba eden, ilginç bir ittifak. Bu ittifak Batılıların Türkiye’de bekledikleri bölünmeyi, dağılmayı sağlayabilir mi? Şimdilik durum karanlık görülüyor. Çünkü bu ittifakın dışındaki bütün guruplar büyük bir dağınıklık içinde, dışardan gelen tehlikeye karşı birleşmek yerine, birbirleriyle çekişme halindeler.

Bana göre Batı’nın Türkiye üzerinde gerçekleştirdiği en başarılı “bölme” siyaseti, antiemperyalist, antikapitalist laflar etse de, ruhen “Batı”nın kölesi olmuş, bütün milli ve İslami değerlere düşman, sözde ilerici ve devrimci kişi ve topluluklar yetiştirmiş olmak. Çok çapraşık bir durum. Temel kültürü “bölme”ye değil, “tevhid”e, “bütünleştirme”ye dayanan, bunun en muhteşem örneğini, tarihte bir başka benzeri olmayan Osmanlı modeli ile gerçekleştirmiş bulunan toplumumuz, tarihinden ve geleneklerinden büsbütün koparak, dağılacak mı? Para tutkusunun artması ve yaygınlaşması halinde bu ihtimal kuvvetlenir.

Bir umut, paraya tapmanın yeryüzündeki bütün can varlığını yokolma tehlikesi içine ittiği bilincinin güçlenmesi, dünyada doğaya dönüş hareketlerinin gelişmesi ve genişlemesi. Böyle bir durum gerçekleştiğinde, Türkiye’nin yeniden insanlığa örnek olabilecek yaşam biçimleri sunma şansı ortaya çıkabilir. Çünkü yalnız insan ile değil, doğa ile de barış içinde yaşamanın kendi tarihimizde ve geleneklerimizde çok sağlam örnekleri var.

Halit REFİĞ, Ocak 2004
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Devlet ve Siyaset

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x