Burası kasaba devleti değil!../ Levent BULUT

Burası kasaba devleti değil!../ Levent BULUT

İletigönderen Oguzhan34 » Çrş Tem 03, 2019 11:41

Bugün ülkenin durumuna bakınca, ülke yöneticilerinin eski dediği Türkiye'nin, bugünden daha demokratik, kör topalda olsa yargısının daha adil, iyi ya da kötü kanunlarına daha çok riayet edildiğini görüyoruz.
17 yılda öyle bir hale geldik ki kanunları takan yok.
Nasıl olsun ki.
Ya arkadaş tüm dünyada mevcut kanunlara uyulur, uymayanlar cezalandırılırken, biz kanunu bir kişiye uydurmadık mı? Koca bir ülkenin rejimi, ''Şu anda Anayasa çiğnenmekte ve suç işlenmektedir'' denilerek değiştirilmedi mi? Sonrada çıkıp her fırsatta Türkiye bir hukuk devletidir diyorlar? Hani yersen!
***
Şöyle bir geçmişe bakalım: Yanlışlarının üstüne 2002'den bu yana her gün yenisini koydular. İktidara geldiklerinde "Dokunulmazlıklar kaldırılsın." denildiğinde "Ben bu yargıya güvenmiyorum." dediler. Aleyhlerine karar çıkarsa "Bu karara uymuyorum saygı da duymuyorum.' şeklinde demeç verdiler. Sonra "Menzilimiz aynı yolumuz farklı" dedikleri FETÖ'nün elemanları yargıya hâkim oldu. Aksayarak da olsa çalışan yargı bozulmaya; askeri sanık, teröristi tanık yapmaya, Habur'da çadırda uygulanan seyyar yargıya dönüştü.
Vatandaşın vicdanları sızlarken, yargıdaki bozulma Ergenekon ve Balyoz gibi davalarla sürdü. Bu sırada ülkeyi yönetenlerin yargıya bakışı ve söylemi de değişiverdi. Atatürkçü subay ve paşalar tutuklanırken ülkeyi yönetenler FETÖ'nün özel görevli yargıç ve savcılarına methiyeler dizdi.
***
Bu dönemdeki sun'î davalarla yargıya güven zedelendi. AKP'li il ve ilçe belediyelerinde çalışan avukatların çoğunun, yargı kadrosuna sokulduğu iddiasıyla bu güven iyice çatırdadı ve dibe vurdu. Bu yüzden dünyada adalet için yürüyüş yapılan tek ülke biz olduk. Şu an sokaktaki birine "Yargıya güveniyor musun?" diye sorun, korkmadan gerçeği söylerse cevabı "Hayır!" olacaktır.
Emeği geçenleri tebrik ederim ama ülkeyi öyle bir noktaya getirdiler ki, yargı bağımsız olmaktan çıktı. Cumhurbaşkanı, aynı zamanda bir partinin genel başkanı olduğu için devlet ve parti çıkarları birbirine girdi.
***
İşte böyle bir ülkede yargıya güven yoksa kanunları takan olur mu? Örneğin mesleğimden basit bir örnek vereyim. Basın kartı belli koşulları taşıyan basın üyelerine devletçe verilen ve o kişinin gazeteci olarak tanınmasını sağlayan, resmi nitelikli bir belgedir. Bakın; "resmi nitelikli"!
Yani basın kartı; nüfus cüzdanı, ehliyet gibi resmi nitelikli bir belge.
Fakat gel gör ki tanıyan yok. Polis kimlik olarak kabul etmiyor. İlla nüfus cüzdanı!.. Gel de bu kartın, devletçe verildiğini, çalıştığın firmanın personel kartı olmadığını, resmi nitelikli belge olduğunu anlat şimdi.
Kanunda, yönetmelikte var mı bu?
Var.
Ama takan yok!
Sebep?
"O kartların sahtesini yapabiliyorlar" demek oluyor. Hani nüfus cüzdanının sahtesi yapılamıyormuş gibi. Basın Trafik Kartı desen, Emniyet Genel Müdürlüğü ile yapılan protokol gereğince veriliyor. Ama emniyet personeli olan polis bu kartı tanımıyor! Sanki bakkaldan aldın araca yapıştırdın.
***
Bu kartların ortak amacı basın mensuplarına görevleri sırasında kolaylık sağlamak değil mi?!
Arkadaş gazetecilik; polislik gibi, doktorluk gibi bir kamu hizmetiyken bu işi zorlaştırmak neden? Gelinen noktada bir zamanlar nüfus kâğıdı yerine geçen basın kartının şimdi hiçbir hükmü yok! Anlatmak istediğim bakanlıkların ve kamu tüzel kişilerin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanması için çıkarılan hukuk kuralları olan yönetmenlikleri, takanın olmaması. İşte ülkenin durumu böyle. Sadede gelirsek, ey devlet büyükleri… Çıkardığınız kanunlar, yönetmelikler takılmıyor… Ya bu yaptığınız kanunlarınıza sahip çıkıp uygulanmasını sağlayın ya da bu kanunları kaldırın da, Reis'in dediği gibi, "Burası kasaba devleti değil, burası Türkiye Cumhuriyeti." sözü havada kalmasın.
Kullanıcı küçük betizi
Oguzhan34
Üye
Üye
 
İletiler: 214
Kayıt: Cmt Eyl 08, 2012 0:34

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 7 konuk

x