Büyük şair Fazıl Hüsnü Dağlarca'yi kaybettik!

Kültür ve Sanat Etkinlikleri hakkında herşey bu bölümde

Büyük şair Fazıl Hüsnü Dağlarca'yi kaybettik!

İletigönderen İlteriş » Prş Eki 16, 2008 3:33

Fazıl Hüsnü Dağlarca'yı kaybettik

Türk edebiyatının en çok eser veren şairlerinden olan Fazıl Hüsnü Dağlarca, zatürre tedavisi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Dağlarca'nın 60'tan fazla şiir kitabı bulunuyor.

Altunizade'deki Başkent Üniversitesi İstanbul Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Kürşad Tokel, yaptığı açıklamada, 94 yaşındaki şair Dağlarca'nın, kronik böbrek yetmezliği ve kateter enfeksiyon sebebiyle 28 Eylül 2008 tarihinde bir başka hastaneden hastanelerine getirildiğini belirtti.

O tarihten buyana hastanede tedavi altında bulunan Dağlarca'nın enfeksiyonun antibiyotiklere yanıt vermemesi sebebiyle bugün yoğun bakıma alındığını kaydeden Prof. Dr. Tokel, tüm müdahalelere rağmen durumu giderek kötüleşen Dağlarca'nın saat 16.50 itibariyle vefat ettiğini söyledi.

26 Ağustos 1914 tarihinde İstanbul'da dünyaya gelen Dağlarca, ilk öğrenimini Konya, Kayseri, Adana ve Kozan'da, orta öğrenimini Tarsus ve Adana'daki ortaokullardan sonra girdiği Kuleli Askeri Lisesi'nde tamamladı.

1935 yılında piyade subayı olarak doğu ve orta Anadolu'nun, Trakya'nın pek çok yerini dolaşan Dağlarca, ordudaki hizmeti 15 yılı doldurunca ön yüzbaşı rütbesiyle 1950'de askerlikten ayrıldı.

1952-1960 yılları arasında iş müfettişi olarak İstanbul'da çalışan Dağlarca, buradan ayrıldıktan sonra İstanbul Aksaray'da kitabevini açtı ve yayımcılığa başladı.

4 yıl ''Türkçe'' isimli aylık dergiyi çıkaran ve ilk yazısı 1927'de Yeni Adana Gazetesi'nde yayımlanan bir hikaye olan Dağlarca, İstanbul Dergisi'nde 1933'te çıkan ''Yavaşlayan Ömür'' adlı şiiriyle adını duyurmaya başladı.

Varlık, Kültür Haftası, Yücel, Aile, İnkılapçı Gençlik, Yeditepe ve Türk Dili dergilerinde şiirleri yayımlanan Dağlarca, 1967'de ABD'deki Milletlerarası Şiir Forumu tarafından ''En iyi Türk Şairi'' seçildi.

Toplumculuğunun temelinde insana ve insan hayatına saygı yatan Dağlarca, çok yazan ve üreten bir şair kimliğiyle, bağımsız kalarak hiçbir şairden etkilenmemiş, hiçbir akımın etkisinde kalmayarak şiirlerini yazmıştı.

Kaynak-1

Büyük şair 20 Ekim'de toprağa verilecek

İstanbul'da vefat eden şair Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın cenazesinin, 20 Ekimde Söğütlüçeşme Camisi'nde kılınacak namazın ardından toprağa verileceği bildirildi.

Kadıköy Belediyesinden yapılan yazılı açıklamada, Dağlarca'nın, tedavi gördüğü Başkent Üniversitesi Hastanesinde antibiyotik tedavisine yanıt vermeyerek durumu ağırlaştığı için bu sabah yoğun bakıma alındığı belirtilerek, 95 yaşındaki şairin, kalp ve solunum yetmezliğinden hayatını kaybettiği ifade edildi.

Uzun yıllardır Kadıköy'de adının verildiği sokakta yaşayan Dağlarca'nın, böbreklerindeki problem nedeniyle Temmuz ayından beri diyaliz tedavisi gördüğü aktarılan açıklamada, şairin, Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk'ün girişimiyle önce Acıbadem Hastanesinde tedaviye alındığı ve daha sonra Başkent Üniversitesi Hastanesine yatırıldığı anlatıldı.

Açıklamada, Dağlarca için 20 Ekim Pazartesi günü saat 11.00'de Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası'nda tören düzenleneceği ve şairin cenazesinin Söğütlüçeşme Camisi'nde öğle vakti kılınacak namazın ardından toprağa verileceği belirtildi.

Dağlarca'nın, Ocak ayında, yaşadığı Mühürdar Caddesi'ndeki evi müze yapılması için Kadıköy Belediyesine bağışladığı ifade edilen açıklamada, şairin, kendisini ziyaret eden Belediye Başkanı Öztürk'e, evinin müzeye dönüştürülmesi için vasiyette bulunduğu kaydedildi.

Açıklamaya göre, Dağlarca, evini müzeye dönüştürme isteğini şöyle açıkladı:
“Ben İstanbul'un birçok yerinde ikamet ettim. Gezdim, gördüm, yaşadım, ama en çok Kadıköy'ü sevdim. Kadıköy eskiden de değerliydi, şimdi de. Eskiden daha çok dolaşırdım, ama şimdi yaşım dolayısıyla sokağa çıkamıyorum. Yıllardır içinde yaşadığım, şiirlerimi yazdığım evimin, ölümümden sonra yaşamaya devam etmesini istiyorum. Belediye Başkanımıza rica ettim, evimi alıp müze olarak düzenlesinler, ama yaşayan bir müze olmasını istiyorum. Bir bölümünde kitaplarım, eşyalarım sergilensin, bir kısmı da kafeterya gibi olsun. Gençler buraya gelip otursun, kitap okusun, bir şeyler içsinler.”

Açıklamada, Dağlarca'nın müze ve kafeterya olarak kullanılmasını istediği evinin adının da “Dağlarca'dan Gökyüzü” olmasını istediği ifade edilerek, “Buraya gelenler, benim gökyüzüme baksınlar istiyorum” dediği kaydedildi.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Belediye Başkanı Öztürk, Dağlarca'nın hem Kadıköy'ün hem de Türk edebiyatının çok değerli bir çınarı olduğunu belirterek, ölümünden büyük üzüntü duyduğunu bildirdi.

Açıklamada, Öztürk, “Evini, vasiyeti gereği istediği gibi müze haline getireceğiz. Ziyaretçileri, onun yaşadığı evin ortamını soluyarak şiirlerini okuyacaklar” sözleri de yer aldı.

Kaynak-2

"Ve Insan" programindaki Roportaji;


Unutulmayan Siirlerinden ornekler;

Mustafa Kemal

Mustafa Kemal'i gördüm düşümde,
Daha, diyordu.
Uğruna şehit olasım geldi hemen
Sabaha, diyordu.

Al bir kalpak giymişti al,
Al bir ata binmişti, al,
Zafer ırak mı ? dedim,
Aha, diyordu.

Fazıl Hüsnü DAĞLARCA

Dışardan Gazel

Siz Ali Bey, Veli Beyefendi busunuz,
Gelecekler önünde suçlusunuz.

Yöneteceksiniz de ulaşacak ha,
Çağdaş Uygarlığa ulusunuz.

Ön karanlık, art karanlık, Sağ karanlık, sol karanlık
Kara toprak içine mi gömülüyoruz.

Bir ülke, yarısı çırılçıplak,
Yarısının yediği ekmek tuz.

Uyur itleri, inekleri, ayıları,
Bütün aydınları uykusuz.

Milyonu trahom toplumun, milyonu sıtma,
Milyonu verem, bilmiyor muyuz?

Ne olmuşuz, ne yapmışlar bize,
Nasıl bağlanmış elimiz, kolumuz.

Böyle giderse biline hep.
Mustafa Kemal'le bile yokuz.

De, yüreğin nice yanarsa yansın,
Efendilerin yüreği buz.

Fazıl Hüsnü Dağlarca


Bir Memet Daha

Topraktan mı çıktı yarı toprak bir yaratık,
Gökten mi indi yarı gök bir kartal.
Bir Memet daha var oldu o sıra,
Tepenin doruğunda kalpağı al.

Bir Memet olduğu besbelli,
Saçları başakta, gözleri çiçekte.
Elleri ayakları öylesin kocaman,
Yüzü altı Memet'in yüzüne öylesin benzemekte.

Vardı üç adımda masalcana,
Ağzı duman tüten makineliye, dev.
Kabzayı kavrar kavramaz bastı tetiğe
Fışkırdı namludan sonsuz bir alev.

Allah Allah, şaştı bütün dağlar, bütün gök,
Şaştı dost düşman.
Bu kimdir, bu kaçıncı Memet'tir,
Ölülerde dirilerde dondu kan.

Görsen efsane, görmesen efsane,
Duysan efsane.
Uzak mıdır bayraktan düşen,
Yakın mıdır ne?

Bir parıltı bir parıltı tarihten,
Tanrıca dik.
Yurdun ulusun kutsal gücü,
Bu yedinci Memet, Memetçik.

Fazıl Hüsnü Dağlarca


Dünyaca

Burda, Hindistan'da, Afrika'da,
Her sey birbirine benzemektedir.
Burda, Hindistan'da, Afrika'da,
Bugdaya karsi sevgi ayni,
Ölüm önünde düşünce bir.

Nece konuşursa konuşsun,
Anlaşılır gözlerinden dediği.
Nece konuşursa konuşsun,
Benim duyduğum rüzgarlardır,
Dinlediği.

Biz insanlar ayrı ayrı kalmışız,
Bölmüş saadetimizi çizgisi yurtların;
Biz insanlar ayrı ayrı kalmışız,
Gökte kuşların kardeşliği,
Yerde kurtların.

Fazıl Hüsnü Dağlarca

Gönlümün Intihar Arzusu

Yaprak kokularinda aksami duyuyorum
Ki beni yokluk denen yere yaklastiracak.
Yaprak kokularinda aksami duyuyorum
Ki alnimda sulardan sarkilardan bir safak.

Sükûn bir gemi olur, gece bir deniz simdi
Ki yelken gibi açmis yasini gençligimin.
Sükûn bir gemi olur, gece bir deniz simdi
Ki geçer dalgalari içimden serin serin.

Rüzgâr istiyorum ben ruhumun güllerine
Ki bir anda yasasin iç içe rüyalarim.
Rüzgâr istiyorum ben ruhumun güllerine
Ki dökülsün, dagilsin, yok olsun hülyalarim

Fazil Hüsnü Daglarca
.
.
.
.


Turkce'mizin buyuk sairlerinden Fazil Husnu Daglarca'nin olumunden dolayi, hem Ulusumuzun hem de siirlerini okuyan edebiyata ilgi duyanlarin basi sagolsun. Allah rahmet eylesin, mekani cennet olsun.
"Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir"

Mustafa Kemal Ataturk
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş
Üye
Üye
 
İletiler: 1197
Kayıt: Cmt Eki 20, 2007 23:05

İletigönderen kaye » Prş Eki 16, 2008 8:12



Allah rahmet eylesin, bir çınarımız daha devrildi...

Ben de bir şiirini paylaşmak istiyorum sizlerle..

DENİZ FENERİ

Uzanmış koca burun açık denize doğru,
Lacivert ve gri gecenin değerinde.
Karanlıkla başlar bir dünya sevgisi,
Deniz feneri parlar,
Talihe aldırmadan kayalar üzerinde.

Bulutlar birleşir alaca düzlüklerde,
Çöker uzak limanlardan bir sis.
Bir sıkıntı başlar karanlığında kaderin,
Bildirir, yanınca yanınca,
Ömrün neresindesiniz, aşkın neresindesiniz?

Yüreğin mi daralıyor, yıldız ışığında,
Bırak anılar gitsin biraz daha geri.
Ruhu götürmeden vakit yürüyebilir,
Düşün nasıl durmuş sabırla yüzlerce yıl,
Hep bu benekte bu deniz feneri.

Bak deniz savaşlarına, yaşlı korsanlara,
Uçan dalgalara, uyuyan rüzgara bakmış,
Bir tek göz kadar kara ve mavi,
Enginle boş,
Kısmetsiz balıkçılara bakmış.

Saçlarında tuz kokan, ölü kokan bir serinlik,
Yüzünde bir fırtına tadı.
Durursun yorgun, umutsuz,
Birden bir daha yanıp söner, sevinçle titrersin,
Bir şey, belki de yaşaman uzadı.

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA


...
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57


Şu dizine dön: Kültür & Sanat Meydanı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x