Ceviz Kabuğu - 02 / 05 / 08 ~ 40. Yılında 68 Kuşağı

Gazeteci-yazar Hûlki Cevizoğlu; birbirinden seçkin konuklarıyla soruyor, sorguluyor, anlatıyor...

Ceviz Kabuğu - 02 / 05 / 08 ~ 40. Yılında 68 Kuşağı

İletigönderen Ram » Pzt May 05, 2008 21:23

Gazeteci-Yazar Hûlki Cevizoğlu; birbirinden seçkin konuklarıyla soruyor, sorguluyor, anlatıyor...


40. Yılında 68 Kuşağı

Dünyayı ve Türkiye’yi derinden etkileyen 68 olayları 40. yılına girdi..

1968’de Paris’te ateşlenen öğrenci ve işçi eylemleri, Türkiye ve Güney Amerika’ya da sıçramıştı... Türkiye’de 12 Mart Muhtırası’na toslayan ve hükümetin devrilmesine neden olan olaylar neydi?.. Paris’teki amaç ile Türkiye’deki aynı mıydı?..

6 Mayıs 1972’de Deniz Gezmiş’lerin idam edilmesi, Menderes’lerin idamının rövanşı mı idi? “Üçe üç” formülü mü uygulandı?.. 12 Mart’ın savcıları hangi açıklamaları yaptılar?..

Bugün meydanlarda “Tam bağımsızlık” isteyenlerle 40 yıl öncekiler arasında fark ya da benzerlikler neler?.. Bugün “68 ruhu ve hareketinin” canlandığı söylenebilir mi?.. O gün olayları yaşayanlar bugün neler yapıyor?.. Türkiye’nin sömürgeci ülkeler karşısındaki durumu daha mı farklı?..

40. yılında 68 olayları her yönüyle canlı yayında Ceviz Kabuğu’nda tartışılıyor.

Konuklar: Eski "İstanbul Ülkü Ocakları Genel Başkanı" - Nihat ÇETİNKAYA / Eski "Dev Genç Genel Başkanı" - Atilla SARP



İzle


Bölüm 1



Bölüm 2





Resim


İzle



Görüntünün tamamını izleyebilmeniz için, ücretsiz Veohtv programını indirmeniz yeterli olacaktır.

Programı İndir


Görüntü: DivX 5 25.00fps 268Kbps [Video 0]
Ses: MPEG Audio Layer 3 48000Hz stereo 104Kbps [Audio 1]
Süre: 360 dk. 44 sn.
Boyut: 1000 MB
Çözünürlük: 480x368





Şifre
guncelmeydan

İlişimler

Parça I
Parça II
Parça III
Parça IV
Parça V
Parça VI
Parça VII
Parça VIII
Parça IX
Parça X
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

İletigönderen worldinmyeyes » Pzt May 05, 2008 21:45

teşekkürler :D
Kullanıcı küçük betizi
worldinmyeyes
Üye
Üye
 
İletiler: 9
Kayıt: Cmt Nis 05, 2008 3:18

İletigönderen tuba » Sal May 06, 2008 1:50

Çok teşekkürler...
Kullanıcı küçük betizi
tuba
Üye
Üye
 
İletiler: 1113
Kayıt: Cmt Ara 29, 2007 21:09
Konum: Güneşin doğduğu yerden...

hata

İletigönderen grsl » Pzr May 11, 2008 13:08

part 7 de hata var herhalde bi bakarsanız memnun olurum.
Kullanıcı küçük betizi
grsl
Üye
Üye
 
İletiler: 2
Kayıt: Prş Oca 03, 2008 19:24

İletigönderen club81 » Pzr May 11, 2008 20:29

Teşekkğr ederim
Kullanıcı küçük betizi
club81
Üye
Üye
 
İletiler: 21
Kayıt: Çrş Şub 06, 2008 5:22

İletigönderen erenay » Pzr May 11, 2008 21:56

Paylaşım için çok teşekkürler.
"...Mısır'da 11 yıl kaldım fakat 11 saat daha kalsaydım artık çıldırırdım. Sana halisane bir fikrimi söyleyeyim mi?
İnsanlık da Türkiye'de, milliyetçilik de Türkiye'de, müslümanlık da Türkiye'de, hürriyetçilik de Türkiye'de
Eğer varsa Allah benim ömrümden alıp Mustafa Kemal'e versin"
M. Akif Ersoy (Muhittin Nalbantoğlu'na yazılan bir mektuptan alıntı)
Kullanıcı küçük betizi
erenay
Üye
Üye
 
İletiler: 68
Kayıt: Pzr Kas 18, 2007 22:17

İletigönderen Ram » Pzr May 11, 2008 22:58

grsl, sorun yoktur.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

İletigönderen Adsız » Pzt May 12, 2008 0:55

Elinize sağlık.
Kullanıcı küçük betizi
Adsız
Üye
Üye
 
İletiler: 175
Kayıt: Sal Eyl 25, 2007 14:10

İletigönderen receylan » Prş May 15, 2008 0:13

sağol değerli kardeşim...emeklerine saygılar...
Kullanıcı küçük betizi
receylan
Üye
Üye
 
İletiler: 398
Kayıt: Çrş Eyl 26, 2007 5:15

İletigönderen esesli_melih26 » Prş Haz 12, 2008 14:03

teşekkürler...
Kullanıcı küçük betizi
esesli_melih26
Üye
Üye
 
İletiler: 9
Kayıt: Çrş Haz 11, 2008 20:35

Re: Ceviz Kabuğu - 02 / 05 / 08 ~ 40. Yılında 68 Kuşağı

İletigönderen bezgin » Pzt Eyl 07, 2009 5:11

"Adım, Tam Demokrat Atilla Sarp"


Gün Zileli, 1968 ve '70 kuşağının liderlerinden. Doğu Perinçek ve Atilla Sarp'ın başkanlığındaki Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF)'nun MKYK üyesi. Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi (TİİKP) kurucusu ve Türkiye İşçi Köylü Partisi (TİKP)'nin Başkanlık Kurulu Üyesi. Doğu Perinçek'in de sağ koluydu. Zileli, 10 yıldır Londra'da siyasi göçmen olarak yaşıyor. İki yıl önce Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarıldı. 1993 yılından beri anarşizmi benimsiyor. Zileli, Ozan Yayıncılık tarafından yayımlanan ‘‘Yarılma’’ adında bir kitap yazdı. 1954-1972 dönemindeki Türk soluna ışık tutan anıları, kendi öz yaşam öyküsüyle iç içe yer alıyor. Bugün anarşist olsa da geçmişini hüzünlü bir sadakatle hatırlıyor. Kitabın en büyük özelliği, ‘‘Aydınlıkçı’’ bir solcunun, gerçek bir otobiyografisi olması. Zileli, sansürsüz ve övünmesiz bir dürüstlükle kimseyi, kendisini bile kayırmadan yazmış.

Gün Zileli, Kitap özerine kısa bir not düşmüş.‘‘Erdemli insanların, isimsiz kahramanların devrime, kendileri için hiçbir şey istemeden adadıklarını gördüğüm kadar, korkunç kariyer ve iktidar kavgalarına da tanık oldum. Liderlerin örgüt içi iktidar savaşları, sol hareketi param parça etti. Can yoldaşı yüzlerce militanı yapay olarak birbirinden koparttı ve birbirinin can düşmanı haline getirdi. Ne yazık ki ‘‘1968 nostaljisi’’nin küllerini eşelediğimiz zaman, karşılaşacağımız acı gerçek budur.’’ Zileli, kitabına neden ‘‘Yarılma’’ adını verdiğini de açıklıyor: Hayatı, lider rolü oynadığı sol hareketle bütün olduğu için.Kitapta Gün Zileli'nin eylemde, hapishanede, partide, dernekte yoldaşı olanlar, bugün hepimizin yakından tanıdığı ünlü isimler de yer alıyor. Gün Zileli, 5 Mayıs 1972'den sonra başlayan yeni dönemi, 1970'li ve 80'li yılların büyük kayıplara malolan acı olaylarını, direniş ve çözülüşleri ikinci kitabında anlatacak.

Adım Tam Demokrat Atilla Sarp

Sıra eski Dev-Genç başkanlarından Atilla Sarp'a gelmişti. Atilla Sarp, büyük bir ciddiyetle gidip mahkeme heyetinin karşısına dikildi.

Duruşma yargıcı: Adınız...

Atilla Sarp: Tam Demokrat...

Duruşma yargıcı: Adınızı sordum efendim...

Atilla Sarp: Ben de söylüyorum işte. Adım Tam Demokrat Atilla Sarp.

Duruşma Yargıcı: Nasıl yani? Gerçekten Tam Demokrat Atilla Sarp mı?

Atilla Sarp: Evet efendim. Aynen öyle.

Duruşma yargıcı: Allah, Allah. İlk kez böyle bir ad duyuyorum. (Zabıt katibine dönerek) Yaz, adı Tam Demokrat Atilla, soyadı Sarp. (Atilla'ya dönerek) Peki kim koymuş bu adı size?

Atilla Sarp: Babam efendim.

Atilla Sarp'ın babası, 1950'li yıllardaki ‘‘Terziler Tevkifatı’’ diye bilinen tevkifatta tutuklanmış ve hapis yatmış, mesleği terzilik olan eski bir komünistti. Atilla, tam İkinci Dünya Savaşı bitiminde doğduğundan babası, komünistlerin demokrasi aşkıyla oğlunun adının başına gerçekten de ‘‘Tam Demokrat’’ adını ekleyip nüfusuna geçirtmişti.

Nuri gözünü burjuvalıktan kaybetti

SBF'den gelen gençler daha şehir, hatta burjuva kökenliydiler. Konuşmalarından, entelektüel tavırlarından bunu kolayca algılamak mümkündü. Örneğin bu tür şehir kökenli bir gencin konuşkanlığı ve ‘‘malumatfuruş’’luğu dikkatimi çekmişti. Bir gözü hep sabit bir noktaya bakan bu gencin adı, Nuri Çolakoğlu'ydu. Sabit bakan gözünün Robert Kolej'deki bir beyzbol oyunu sırasında, beyzbol sopasının çarpması sonucunda çıktığını ve takma olduğunu, daha sonraki yıllarda öğrenecektim.

Can Yücel zülfünü niye aşağı indirmiş?

1965 seçimleri gelip kapıya dayanmıştı. Samanpazarı mitinginde Çetin Altan, Mehmet Ali Aybar gibi ağır toplarımız henüz sahneye çıkmamıştı ama Can Yücel gibi yetenekli konuşmacılarımız vardı. Can Yücel, siyah direnişçilerin ‘‘We shall overcome’’ adlı ünlü şarkısını Türkçe sözlerle kürsüden söyledi. Ne var ki Can Yücel'in keçi sakalı, köylü kökenli emekçilerce tuhaf karşılanmıştı. Yaşlı bir köylü bana eğilip Can Yücel'in keçi sakalını göstermiş ve ‘‘Neden zülüfünü aşağı indirmiş?’’ diye sormuştu.

Erdal Gökyüzü Demirel'in koruması oldu

Saldırının hedefini, en güvendiğimiz grup arkadaşlarımızdan bile saklamışken polis nasıl olmuştu da bu eylemi öğrenebilmişti? Tabii o zaman henüz sekiz grup başkanından biri olan, bizim meşhur ‘‘anti-Dühringci’’ teorisyenimiz ve komünist marşlar repertuarının ustası Erdal Gökyüzü'nün bir sivil polis olduğunu bilmiyorduk. Erdal Gökyüzü, bu olaydan kısa süre sonra açığa çıkınca ortalıktan kayboldu. Daha sonraki yıllarda, Başbakan Süleyman Demirel'in koruma polisi, Komiser Erdal Gökyüzü olarak arz-ı endam etti.

Kafaoğlu'nun karısı TİP'li berberle kaçtı

Hem kadından gözümü alamıyor hem de parti içinde çapkınca bir davranışın kınanacağı korkusuyla gözlerimi ondan kaçırıyordum. Kısa bur süre sonra bu kadının partinin teorisyenlerinden Aslan Başer Kafaoğlu'nun karısı olduğunu öğrendim. Kısa boylu şişman bir adam olan ve ceketinin cebine doldurduğu makarna tanelerini iki de bir ağzına atan Kafaoğlu'nun bu kadar güzel bir kadınla evli olmasını hayretle karşımıştım. Daha sonraki günlerde bu kadının TİP üyesi bir berberle kaçtığını öğrendim.

Muhittin kitap hırsızlığında uzmandı

Köy çalışmalarına yollanan ekiplerin yol paralarını kısmen derginin gelirlerinden karşılıyorduk. Ama bu fon oldukça yetersizdi. (...) Diğer bir yöntem kitap hırsızlığıydı. Bu işin uzmanı Muhittin Sirer'le bendim. Esas çalışma alanımız Kızılay'daki Koca Beyoğlu Pasajı'nın altında bulunan ikinci el kitapçılardı. Muhittinle beraber buradaki dükkanlara elimizde bir valizle giriyorduk. Ben dükkan sahibini lafa tutarken Muhittin, dükkanın önünde sergilenen kitapları valize dolduruyordu.

Metin Göktürk polislikle suçlandı

Metin Göktürk'e yapılan bu ‘‘polis’’ iftirasının daha sonraki yıllarda da devam ettiğini, ama Metin Göktürk'ün bu iftiranın üzerine gitme yürekliliğini gösterip birçok benzeri örneğin tersine kendini aklama becerisini gösterdiğini belirtmeliyim. Türk solu, eski tüfeklerden tevarüs ettiği kötü bir özelliğe sahipti. Ajanlıkla ilgisi olmayan çok sayıda insana boş yere polis damgası vurup devrimci hayatlarını karartmak.

Beş kişi Kızılay parkında illegal parti kurdu

O toplantıyı birlikte terk eden, benim de içinde bulunduğum gruptaki isimleri çok net hatırlıyorum: Doğu Perinçek, Ömer Özerturgut, Cengiz Çandar ve Oral Çalışlar. Bu beş kişi, gecenin o saatinde yürüye yürüye Kızılay Parkı'na geldi. Doğu, Mihri Belli'nin tutumundan dolayı büyük bir hayal kırıklığı içindeydi. Deniz Gezmiş ve İstanbul kesiminden de istediği desteği bulamamıştı. Doğu, ‘‘Devrimci parti’’ fikrine, toplantıdakinden daha büyük bir vurgu yaptı. Evet, kastettiği ‘‘öncü çekirdek’’ti. Böylece 21 Mayıs 1969 tarihinde, geceyarısına yakın bir saatte, Ankara'nın Kızılay Parkı'nda bu beş kişi, gelecekte Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi (TİİKP) adını alacak olan PDA hareketinin illegal çekirdeğinin kurulmasına karar vermiş oluyordu.

Kalabalıklar halinde geneleve

Beklentilerin aksine miting sakin geçti. Açılış konuşmasını FKF Başkanı Yusuf Küpeli yaptı. İzmir'de Ankara'ya dönmeden önce ilginç bir gün yaşadık. İzmir FKF sekreterliğine yerleştikten sonra aramızdaki birkaç kız arkadaşı orada bırakarak büyük bir kalabalık halinde İzmir Genelevi'ni ziyaret ettik. İzmir Genelevi'nde çok güzel kadınlar olduğu söyleniyordu. Buraya kadar gelmişken bu güzel kadınları görmeden dönmek olmazdı. O zamanlar, sonradan oluşacak ahlaki refleksler yoktu sol saflarda. Bu yüzden bir genelevi topluca ziyaret etmekte hiçbir acayiplik görmemiştik. Hatta aramızda en kabadayılarımız ve kesesine güvenenlerimiz kadınlarla yukarı katlara bile çıktılar.

Şahin'le Ömer turist gibi

Söke çalışmasına (...) daha çok köy kökenli arkadaşlardan oluşan köy ekibi üyelerinin yanı sıra Atıl Ant, Şahin Alpay ve Ömer Madra gibi arkadaşlar da katılmışlardı. (...) Özellikle Şahin ve Ömer, köy çalışmasından çok turistik bir gezi havasındaydılar. Örneğin böyle bir yere gelirken kentsel alışkanlıkları bir kenara bırakmayıp yanlarında tuvalet kağıdı getirmişler.

http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=-203131
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35


Şu dizine dön: Ceviz Kabuğu

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x