ÇİN İŞİ-PUTİN İŞİ

ÇİN İŞİ-PUTİN İŞİ

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Cmt Ara 12, 2015 15:01

ÇİN İŞİ-PUTİN İŞİ
“Vay sen misin İsa’yı asan ?” diye saldırıyor ya adam..
Diğeri de, “kardeş İsa asılalı ikibin yıl oldu” diye yanıtlayınca; nasıl sizinki “onu bunu anlamam, ben yeni duydum” demişse; ben de öyle diyeceğim: “Qiao Liang’ın kitabının yeni duydum”.
Qiao Liang daha 1999 yılında « Sınırsız Savaş » kitabını yazıyor. (La Guerre Hors Limite)
Kitap, 2002 yılında İngilizce’ye çevrilip ABD’de yayımlanınca, çevirmen bir alt başlık ekliyor : Amerika’yı Yıkacak Çin Planı (China’s Master Plan to Destroy America ya da « Le plan chiniois pour détruire l’Amérique »).
Hatta Amerikan gazeteleri, Qiao Liang’ın kendi “Mein Kampf”ını yazdığını ileri sürüyorlar.
Amerikalıların, kendileri gibi düşünmeyenleri hemen Hitler’e benzetmeleri doğal karşılanabilir.
O arada, Amerikan hayranlarının da, onların yetiştirmesi papağanlar olduklarından, dünyaya başka türlü bakmalarının ‘imkan ve ihtimal’i yoktur.
Oysa, ABD’nin ‘dünya liderliği’ni kaybetmekte olduğunu, Brezinski daha 1997 yılında görüyor ve AB-Rusya-Çin yakınlaşmasının ‘ABD’nin Sonu’nu getireceğini yazıyordu.
Strateji dedikleri
Anlaşılır olması için güzel Türkçemizle denildiğinde, cırt-pırt stratejiden sözedenlerin, ellerinde kalan domates ve hıyar kasalarıyla ‘yeni stratejiler’ üretmeye kalkmalarına şaşırmamak gerekir.
Şu son ‘Rus Uçağı’ndan sonra, Deli Petro’dan Moskof düşmanlığına değin, masalsı stratejileri dinledikçe, Türkiye’de gerçekten bir strateji ‘yoksulluk’ ve ‘yoksunluğu’nu görmemek için, ancak dört üniversiteden ‘lisans üstü’ eğitim almış olmak gerekir diye düşünüyor insan.
Anımsatalım : tüm uluslararası stretejiler belli bir ‘maddi temel’e oturmak zorundadır
Bu ‘maddi temel’i en iyi, ‘ikanamik’ değil ama ‘ekonomi politik’ açıklayabilir.
Burjuva ekonomi politiğinin tarihi, temel mallar üzerinde ‘egemenlik kurma’nın tarihidir.
Bunun ötesinde tüm anlatılanlar ‘tarih’ değil, ‘masal’ kategorisine girmektedir.
Son olarak, Türkiye’de görevde bulunan en görkemli bürokratların dünyaya bakışı ile Erzurumlu Tello dayınınki arasında ‘zerre kadar’ bir ayırım yoktur.
‘Savaş’ın ekonomi politiği
Brezilya’da Lula’nın ‘üçüncü dünya savaşı’ndan sözettiği tarih 1990’lı yılların başı idi.
Sovyet Sisteminin dağılması, kapitalizme soluk aldırdı.
2008 ise kapitalizmin ‘soluğunun kesildiği’ yıldır.
O gün bugündür, ‘Akçakale’ye top mermisi düşse de düşmese de’ diye başlayan elli adet yazı yazmış olabilirim.
‘Devlet adamları’ anlasın diye değil, ileride doktora yapacak öğrenciler okunsunlar diye yazdım.
Yineleyecek olursam; ‘Rus uçağı düşse de düşmese de’, başka bir şey ‘düşmüş’ olacaktı.
Çünkü;
1° ABD’nin sonu ABD dolarının sonuyla başlayabilirdi, başlamıştır
2° Bir başına Rusya ABD ile başedemezdi, bunun için Rusya-Çin işbirliği gerekiyordu, bu işbirliği yapılmıştır
3° AB, 26 değil 52 devleti bir araya getirse ‘süper güç’ olamazdı, olamamıştır
4° AB, bir bütün olarak varlık gösteremediği için, AB içinden kimi Devletler, geçerken yineleyelim, ulus-devletler değil Devlet-uluslar, ABD ile işbirliğini sürdürürken kimisi de Rusya-Çin eksenine kayacaklardır.
Ne kadar kayacakları da, savaşın şiddet ve müddetine bağlıdır.
5° Bugün Çin’in elinde 3100 ton, Rusya’da da 1200 tondan fazla ‘altın rezervi’ bulunmakta olup, BRICS ülkeleri olarak Dolar’dan kaçış içindedirler.
Bu Dolar’dan ‘kaçış politikası’, onların da ayırdında olmadıkları ya da başka ‘stratejik’ gerekçelerle, Dolar’ın ‘ömrünü uzatmaktadır’. Ancak, yarın Dolar, boyalı gazete yaprağına döndüğünde, altın rezervine sahip ülkeler kazançlı çıkacaklardır.
Savaşın hattı ve sathı

Qiao Liang’ın ‘ana tezi’, diyor tanıtım yazısında, « tüm ekonomik, finansal hatta kültürel etkinliklerin ‘askerî’ bir savaşa hazırlık için” olduğu söylenebilir.
Savaş ‘sistem’in yapısında var demektir, hem ‘alt yapı’sında ve hem de ‘üstyapı’sında..
Fıtratında…
Bir ‘Üçüncü Dünya Savaşı’nın çıkmaması için ‘sistem’in değişmiş olması gerekiyordu.
Değişmemiştir.
Bugün mü çıkacak yarın mı, ya da Akdeniz’de mi Karadeniz’de mi demekse ‘abesle iştigal’dir.
İlla bir deniz aranıyorsa ‘Alaca Deniz’ olabilir.
Ve illa bir ‘uçak düşmesi’ gerekmeyebilir.
Nitekim, ABD (wall Street) ve ‘Büyük’ Britanya (London City), haydi emperyalizm diyelim, Dolar’ın egemenliğini sürdürmek ve Rusya’yı sıkıştırmak için 2014-15 aralığında petrolün varil fiyatıyla oynayarak bir ons altın karşılığında 12 varil yerine 26 satmak zorunda bırakmışlardı.
Kur savaşları ve ulusal paraların değer yitirmesi bir başka savaş ‘hattı’ idi.
Fitne ve ‘terör’ bir başkası.
Demem o ki, zaten savaş dört bir koldan ve ‘global’ satıhta sürdürülmekteydi.
Şimdi, yeni olan, savaşın dışında gibi görülen Türkiye’nin ‘savaşın göbeği’nde yeralmasıdır.
Kaçınılabilir miydi?
Evet, en azından olabildiğince Türkiye’ni ‘uzağına’ kaydırılabilirdi.
En az zararla çıkılmasına çalışılabilirdi.
“Bir İhtimal Daha Var”
Türkiye’nin bu savaştan ‘en az zararla” çıkması için, bir ve tek ‘olasılık’ var.
Bir ‘olasılık’ ama ‘olanak’ değil.
Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti, en yüksek makamı neresiyse oradan Çemişgezek nüfus memurluğuna, en zengininden yoksul köylüsüne, işçsinden memuruna değin ‘sistem’in dişlileri konumuna düşürülmüştür.
Olanağı yok.
Sadece ve yalnızca, yeni bir olanak yaratma ‘olasılığı’ kalmıştır

Bir Kuşak Bir Palaska
Çin’in otuz yıldır uygulamaya koyduğu ‘One Belt, One Road’ stratejisi, Türkçe’ye ‘Bir Yol, Bir Kuşak’ diye çevrilmiş.
Bu ‘kuşak’ Erzurumlu Tello dayının ‘kuşağı’ değildir.
Ne de, benim de severek kullandığım, ‘12 Eylül kuşağı’.
Bir bakıma eski ‘İpek Yolu’nun, 21.yy için tasarlanış biçimidir.
Kuşkusuz ‘işadamları’ da katkıda bulunabilirler.
Dolaylı yoldan, hükumetleri bu konuda yönlendirebilirler falan.
Ancak bu ‘kuşak’ askerî bir ‘palaska’ olmadan sürdürülemez.
Lafı dolandırmadan söyleyecek olursak ; Çin’in Doğu Akdeniz’de ‘ne işi var’ ? diye ebleh ebleh sorulacağına, açıp bir dünya haritasına bakmakta yarar olabilir.


Çıkar mı çıkmaz mı ?
Eşiğindeyiz, geldi geliyor derken, ‘yangın’ın kapımıza dayandığını görmemiz gerekiyor.
Ruble düştü Yuan çıktıya bakan ‘ikanamistler’e bir sözüm olmaz.
Onlar ancak ‘palaska’dan anlayabilirler.
Nasıl bugün ihracatçının elinde ‘bir kasa hıyar’ kaldı ise, yarın onların ellerinde ve hatta ellerinde de değil, akıllı telefonlarında şu ‘mesaj’ kalacaktır :
Bilmem kaçıncı piyade taburu, levazım bölüğü, patates soyma mangası…
Böylece en yetenekli oldukları alandaki yerlerini almış olacaklardır.
Zaten ondan başkasını yapma yetenekleri de yoktur.
Habip Hamza Erdem
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1526
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Habip Hamza ERDEM

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x