Cumhuriyet düşmanı Tayyip'e İzmir'de protesto

Genel & Güncel Konular

Re: Cumhuriyet düşmanı Tayyip'e İzmir'de protesto

İletigönderen emesiz1979 » Cmt Eki 03, 2009 10:25

helal olsun Özgür Senger'e
bize laf bırakmadı , orda CUMHURİYET YIKICILARI KÜRSÜYE CIKIYOR Dİye bağırması bile yeterli gelmiş ,üztüne çullansalar da taş gibi lafı söylemiş oldu ,
ya bu polisler korumalar her neyse özgürlük kardeşlik nutukları atarak bölücülük yapan demokratik teroristlerin de üstüne böyle atlasalar da biz de izlesek.
“Halkın her dediği demokrasinin gerekleri olarak kabul edilirse bu bir çoğunluk diktatörlüğü yaratabilir. Demokrasinin sınırlarını halk belirlemez, demokrasinin temel ilkeleri belirler.”
Prof. DR. AHMET TANER KIŞLALI
Kullanıcı küçük betizi
emesiz1979
Üye
Üye
 
İletiler: 70
Kayıt: Prş Oca 03, 2008 17:03
Konum: İzmir

Re: Cumhuriyet düşmanı Tayyip'e İzmir'de protesto

İletigönderen bezgin » Sal Mar 02, 2010 20:18

"Gericilere ve Amerikan Memurlarına Geçit Vermedik"

Türkiye bir hesaplaşmaya gidiyor. Bu hesaplaşma Cumhuriyet Devrimi ile emperyalistler arasında geçiyor.
Söylemekten çekinmeyelim, Cumhuriyet’i emperyalizmin güdümündeki gericiler yıkıyor. Kimsesizlerin kimsesi olan, mürit değil yurttaş yetiştiren, toprağa bağlı köle değil özgür ve başı dik insan yetiştiren Cumhuriyet, artık -neredeyse- tüm kurumlarıyla beraber kendisini yıkanların eline geçmiştir. Cumhuriyet’in başında cumhuriyet yıkıcıları vardır ve Türkiye’yi tasfiye süreci devlet otoritesi kullanılarak ilerletilmektedir.

Bunu söyleyen yalnızca Türk milletinin veya gençliğin öncü kadroları değildir; artık o kadar belirgin hale gelmiştir ki holding medyası bile bu duruma gözlerini kapatamamaktadır.
Umutsuzluğa düşmeyelim, gençliğin büyük birikimini sırtlamış durumdayız. 1800'lerin ikinci yarısıyla beraber daha da ateşlenen gençlik hareketinin, Jön Türk Devrimi’nin, Cumhuriyet Devrimi’nin, ’68’lerin birikiminin bileşimi bizim elimizde toplanmış durumdadır. Bu yüzden umutlu olmak gerekir; gençliğin gücü olmayacak şeyleri oldurur. Gençlik mücadelesi toplumları sırtlar ve götürür.
O yüzden de umutluyuz ve iktidar bile, bunu görmezlikten gelememektedir. Tabi ki görmezlikten gelemeyecek. Bugüne kadar gittikleri her yerde nasıl karşılarına çıktıysak, nasıl o onlarca önlemleri bizim karşımızda çaresiz kaldıysa, gençliği bastırmak için denedikleri yöntemler de hiç bir işe yaramayacak.
Türkiye Gençlik Birliği olarak başta İzmir olmak üzere İstanbul, Kocaeli, Denizli, Ankara, Konya, Sivas ve Eskişehir’i Cumhuriyet düşmanlarına dar ettik. Açılımlarla Türkiye’yi bölmeye çalışan, tertiplerle yurtseverleri korkutmaya ve dört duvar arasına sokmaya çalışan iktidar, Atatürk Gençliği’nin karşısında titredi. Biz TGB olarak açıkça şu mesajı veriyoruz: “Cumhuriyeti yıkma hevesinizi kursağınızda bırakacağız!”

İlk İşaret İstanbul’dan
İktidar mevzilerinden ilk hamle İstanbul’da geldi. Türkiye’yi açılım süreçleriyle etnik boğazlaşmaya ve iç savaşa götürmeye çalışan iktidar kuvvetleri, kendi tarikat yuvaları haline getirmeye çalıştıkları üniversite açılışlarında boy göstermeye başladılar. Kendi elleriyle atadıkları rektörler sayesinde üniversitelerin kendi arka bahçeleri olduğunu sandılar. Amerikalı bakanlarla 2 sayfa 9 maddelik hizmet sözleşmesi imzaladığını saklamayan ve bunun reklamını yaparak övünen Abdullah Gül, 28 Eylül tarihinde İstanbul Üniversitesi’nin açılış törenine katıldı. Tören salonunun dışında kalan onlarca TGB üyesi adına basın açıklamasını TGB Genel Başkan Yardımcısı Adnan Türkkan yaptı. “Abdullah Gül’ün bugün İstanbul Üniversitesi’ne geliş amacı açılımlarını üniversitelere kabul ettirmektir. Bunun için de İstanbul Üniversitesi’nin seçilmesi anlamlıdır. Açılım politikasının bir uygulaması olarak İstanbul Üniversitesi’nde Kürt Dili ve Edebiyat bölümü açılacaktır. Burada amaçlanan Kürt yurttaşlarımızın en doğal hakları olan tarihlerini, destanlarını, kültürlerini öğrenmeleri değildir. Üniversitede açılacak bu bölümle birlikte açılımlar akademik ortama taşınacaktır. Anadil tartışmaları bu düzlemde yürütülecektir. Anadilde eğitim ayrı bir devlete giden yolda en önemli adımdır”, diyen Adnan Türkkan’ın sözü sık sık sloganlarla kesildi. Türkkan konuşmasına “Açılımlar için, YÖK tarafından geçtiğimiz dönem içinde atanan Rektör Yunus Söylet’in desteğe ihtiyacı vardır. Rektör Söylet’in en büyük destekçilerinden biri de geçtiğimiz aylarda Fahri Doktora unvanı verdiği Başbakan Tayyip Erdoğan’dır. Bugün Tayyip Erdoğanlar ve Abdullah Güller atadıkları rektörle üniversitemizi kendi dergâhları olarak görüyorlarsa büyük yanılgı içindedirler. Yunus Söylet ise açılımları uygulamaya kalkarsa görevinden istifa etmelidir” diyerek konuşmasına devam etti.
Dışarıda olduğu gibi içeride de hareketlilik vardı. İçeride ise TGB yöneticisi Özer Sürmeli arkadaşımız uygun zamanı kolluyordu. Abdullah Gül’ün konuşmasının ardından ayağa kalkan Sürmeli, “Açılımlarınızı milleti bölmek için yapıyorsunuz, milletimizin birliği için değil” diye bağırdı. Bu seslenmeden sonra salonda yoğun bir alkış yükseldi ve arkadaşımızın götürülmesiyle de birçok koltuk boşaldı.

Sürecin Doruğu: “Cumhuriyet Yıkıcıları Kürsülere Çıkıyor…”

Dokuz Eylül Üniversitesi’ne yaptıkları rektör atamasıyla bu üniversiteyi eline geçirdiğini sanan AKP iktidarına, üniversite açılışında da (30 Eylül 2009) büyük bir ders verdik. Açılışı yaptıkları salon ve çevresindeki eylemlerimizi durduramadılar. Havada, karada ve salonda Atatürk Gençliği’nin sesini yükselttik.
Tayyip Erdoğan’ın gelişinden önce nasıl bir protesto yapacağımızı kararlaştırmıştık: Aynı anda başlayacak salon protestosu, basın açıklaması ve pankart açma. Atatürk Gençliği’nin iradesinin onları nasıl çaresiz durumda bırakacağı bilindiğinden, İzmir TGB kararlılıkla, çekinmeden bu işi başardı.
Benim salon içindeki eylemim, İzmir TGB’nin 30 Eylül günü yaptığı en ses getirici eylem oldu. Hukuk Fakültesi’ne birinci girdiğim için ödül alacaktım ve programın ilk haline göre ödülü Tayyip Erdoğan verecekti. Ancak güvenlik kuvvetlerinin beni tanıyor olması, rektörlüğün tüm programını alt üst etti. Ödül töreni, Tayyip Erdoğan’ın ayrılmasından sonraya bırakıldı. Benim tek çarem, onun konuşmasına göre tavır almaktı.
Tören başlamadan önce beni kapının 2 metre kadar yakınına yerleştirdiler ve orada oturacağımı söylediler. Arkama da sivil polisleri diktiler; bir umut, durdururuz belki diye. Bunlar da yetmiyor gibi güvenemediler kendilerine. Kürsüyle benim aramada 5 metrelik etten duvar ördüler. Tüm basın mensuplarını önüme koyarak Tayyip Erdoğan’ı protestodan kaçırmaya çalıştılar Ancak bunu da beceremediler.
Tayyip Erdoğan kürsüye çıkarken ayağa kalkıp, “Cumhuriyet yıkıcıları kürsülere çıkıyor” diye bağırdım. Tayyip Erdoğan irkilerek kafasını çevirdi. Büyük bir şoktu bu onun için; çünkü İzmir’de havadan, karadan ve denizden korunuyordu. Hiçbir koruma önleminin Atatürk Gençliği’ni durduramayacağını gösterdik. İzmir’e gelirken iki kere düşünün diye de ekledik!

“Cumhuriyet Düşmanı Tayyip İzmir’den Defol!”
İçeride benim eyleme başlamamla diğer arkadaşlarımız basın açıklamasına başladı. Basın açıklamasını Şube Başkanvekili Emrah Alan yaptı. Alan konuşmasında, “Üniversitemiz açılımlarınıza kapalıdır! Bugün ismini, Milli Kuvvetler’in İzmir’e girip düşmanı denize döktüğü günden alan Dokuz Eylül Üniversitemizin 2009–2010 eğitim-öğretim yılı açılış töreni yapılacak. Yapılan törene de onur konuğu olarak Tayyip Erdoğan geliyor. Amerikan memuru Tayyip Erdoğan’ın, bağımsızlığın simgesi İzmir’de bulunan Cumhuriyet’in üniversitesi Dokuz Eylül’de söyleyecek sözü yoktur. Tüm Türkiye’deki üniversite açılışlarına bakınız. Nerede üniversite açılışı varsa oraya bakan ve milletvekili akını var. Tayyip Erdoğan yaptırdığı rektör atamalarından sonra üniversiteleri arka bahçesi olarak gördüğü için hiçbir açılışı kaçırmıyor. Ama Tayyip Erdoğan da biliyor ki üniversiteler Atatürk Gençliği’nindir. Bunu bildiği için de gittikleri hiçbir yerde öğrenciler içeri alınmıyor. Korkuyorlar Atatürk Gençliği’nden; korkuyorlar Türk Milleti’nden. Kapalı kapılar ardında rahat rahat açılacaklarını düşünüyorlar” diyerek iktidarın tutumunu ve Türk Gençliği’nin görevini hatırlattı. Emrah arkadaşımız konuşmasının başında “İşte Türk Gençliği’nin iradesi” dediğinde, açılışın yapıldığı binayı ve salonu gören viyadükten aşağı sallandırılan “Cumhuriyet Düşmanı Tayyip, İzmir’den Defol” pankartı, güvenliğin çok sıkı olduğunu ve tam koruma olduğunu düşünen herkesi yanılttı. Bölgedeki herkesi şaşkınlığa uğratan pankartı toplamak için polisler koşarak viyadükün üstüne koşmaya başladı. Pankartı açan yönetici arkadaşlarımız Cem Durak ve Çağatay Yıldız gözaltına alındı. Kısacası 10 dakikalık bir süre zarfında yaptığımız üç eylemle gerekenleri anlattık. Türk Gençliği’nin estirdiği fırtınayla Cumhuriyet yıkıcılarını yerlere yıktık!

Atatürk Gençliği Cumhuriyet Yıkıcılarını Rahat Bırakmıyor

6 Ekim günü gerçekleşen Kocaeli Üniversitesi’nin açılış törenine Sanayi Bakanı Nihat Ergün gelmişti. Yapılan bu iki eylemden dolayı uyanık davranmaya çalışan güvenlik kuvvetleri, TGB’lilere mutlak bir ambargo uyguluyordu. Ancak Atatürk Gençliği bu ambargoyu delerek salona girmeyi başarmıştı. Salona giren 3 TGB yöneticisi arkadaşımız; Şube Başkanı Volkan Bozkurt, Şube Yöneticileri Şivan Kayaş ve Gökçe Sevindik yerlerini aldılar. Sanayi Bakanı Nihat Ergün kürsüye çıktı; konuşmaya başlamadan TGB’li Şıvan Kayaş’ın sesiyle irkildi. “Cumhuriyet yıkıcıları kürsüye çıkamaz” derken bakanın korumaları tarafından apar topar götürülen Şivan Kayaş’ın ardından ayağa kalkan Volkan Bozkurt “Atatürk düşmanları üniversitemizde konuşma yapamaz. Atatürk Gençliği olarak buna izin vermiyoruz. Siz Cumhuriyet düşmanısınız; siz ABD’nin uşağısınız ve ABD’nin sözde açılımıyla ülkemizi bölmeye çalışıyorsunuz. Fakat karşınızda TGB dimdik ayakta” sözleriyle eylemi sürdürdü. Volkan Bozkurt’un sözleriyle iyice afallayan bakan, protestolar bitti sanırken ayağa fırlayan Gökçe Sevindik, “Siz bu ülkeyi Kürt ve Ermeni açılımı yalanlarıyla bölmeye çalışıyorsunuz. Biz buna izin vermeyeceğiz” dedi. Şok üstüne şok yaşayan bakan, TGB’lilerin salondan çıkarılmasıyla rahatlayabildi.
Yalnız Atatürk Gençliği hala görev başındaydı. Bakanın arabasının yanına kadar gelen TGB korteji yüzünden Ergün, arabasını kampus bahçesinde bırakarak Kocaeli Valisi’nin arabasıyla üniversiteden ayrılmak zorunda kaldı.

Denizli TGB, AKP’li Bakanlara Denizli’yi Dar Etti
Yine 6 Ekim’de gerçekleşen Pamukkale Üniversitesi açılışına da Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf katıldı. Açılıştaki olağanüstü güvenlik önlemlerine rağmen Denizli TGB Şube Başkanı Mustafa Kaykan salona girmeyi başarmıştı. Ancak sivil polislerin fark etmesiyle çeşitli bahaneler ileri sürülerek Kaykan salondan çıkartıldı.
İçeride ise tam bir komedi oynanıyordu. Bakan sık sık “öğrenciler” diye koltuklara sesleniyordu. Üniversitenin asıl sahipleri salonun dışında bırakılıyordu. Buna karşı Denizli TGB, salonun kapısı karşısındaki oturmasını sürdürüyordu. Bakanın ve rektörün salonun kapısında görünmesiyle ayaklanan TGB üyelerinden bir ses o sessizliği aştı. Denizli TGB üyesi Kerem Yıldırım “Burası Cumhuriyet üniversitesidir. Burada Cumhuriyet yıkıcılarının işi yoktur. Defolun!” diye bağırdı. Sahne yine aynıydı. İktidar sahiplerinin o tantanalı gösterileri Türk Gençliği’nin ayaklarının altında çiğneniyordu. TGB’liler “Atatürk Gençliği görev başında”, “Cumhuriyet değil AKP yıkılacak”, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganlarıyla cumhuriyet yıkıcılarını üniversitelerinden kovdular.

Yıldız Teknik’te Tayyip’e Uğurlama
İstanbul TGB bu sefer de Tayyip Erdoğan için hazırlandı. Tayyip Erdoğan’ın geleceği kapı olarak duyurulan kapının orada bekleyen TGB üyeleri yanıltıldı. Tayyip Erdoğan öbür kapıdan gelmişti. Ama sürpriz yapma tekeli onların elinde değildi elbet. Tayyip Erdoğan’ı daha güzel sürprizler bekliyordu.
Açılış törenine yine öğrenciler alınmadı; bütün bu olayların üstüne daha da korkan AKP iktidarı, koltuklarla ve atadığı görevlilerle açılış törenlerini yapmaya devam etti. Ancak tören çıkışında hiç de hoşnut olmadılar. YTÜ’de TGB’li arkadaşımız Utku Yılmaz, Tayyip Erdoğan’a doğru koşarak “Cumhuriyet yıkıcılarını üniversitelerimizde istemiyoruz!” diye bağırdı. Tayyip Erdoğan’a o kadar çok yaklaşmıştı ki irkilen Erdoğan, ani bir hareketle kendini geriye doğru çekti.
Bu sırada başka bir TGB’li ise “Cumhuriyet Düşmanları Üniversitelerden Dışarı” yazılı pankartı açarak protestoyu sürdürdü.
Tam bitti diye rahat nefes alan Tayyip Erdoğan’a bir tören de üniversiteden ayrılması sırasında yapıldı. 20 kadar arkadaşımız Tayyip Erdoğan’ı “Atatürk Gençliği görev başında” sloganlarıyla uğurladı.

İzmir TGB Yine AKP’nin Memurlarının Karşısına Dikildi
13 Ekim 2009 Salı günü Dokuz Eylül Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi’nde düzenlenen Uluslararası Kadın Kongresi’ne Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın katıldı. Aydın konuşması boyunca Medeniyetler İttifakı Projesi’nden ve Dinler arası diyalogdan bahsetti. Salona öğrenciler alınmazken, dışarıya dev bir ekran koyularak konuşmalar öğrencilere dinletildi.
Anladığımız kadarıyla salonun 3 çıkış kapısının olması, onları büyük bir rahatlığa kavuşturacaktı; ama yanıldılar. TGB’liler 3 kapıda da bitivermişti. Arka kapıdan aracıyla çıkan Mehmet Aydın, karşısında TGB Şube Başkanvekili Emrah Alan ve il yöneticisi Uğraş Yıldır’ı buldu. Emrah Alan “Cumhuriyet yıkıcıları üniversitemize giremez!” dediği sırada susturuldu. Onun kaldığı yerden devam eden Uğraş Yıldır ise “Atatürk Gençliği görev başında; üniversitemiz açılımlarınıza kapalıdır!” diye bağırdı. İki arkadaşımız demokratik hakkını kullanmalarına rağmen Kabahatler Kanunu’ndan “gürültü yapma” suçu(!) işledikleri iddiasıyla para cezalarına çarptırıldılar.

Recep Akdağ Üniversite Açılışına Gelemedi!
“Cumhuriyet Yıkıcıları Cumhuriyet Üniversitesi’nde Konuşamaz" başlıklı bir bildiri basıp dağıtan Sivas TGB, açılışa geleceğini öğrendiği Recep Akdağ’a karşı önemli bir mücadeleye girişti. Bildiri metninde “her geçen gün bağımsızlığımıza, ulusal onurumuza ve Cumhuriyet’imize yeni darbeler indiren AKP hükümetinin hangi sıfatı taşırsa taşısın hiçbir üyesi Cumhuriyet’imizin kaleleri olan üniversitelerimize elini kolunu sallaya sallaya girip konuşma yapamayacak. TGB olarak bütün üniversitelerimizde yürüttüğümüz çalışmalarla şu ana kadar hiçbir Cumhuriyet yıkıcısını rahat rahat konuşturmadık. Cuma günü üniversitemizin açılış törenine katılmaya kalkan Sağlık Bakanı’nı da uyarıyoruz. Bizler Atatürk’ün Bursa Nutku’yla görevlendirdiği vatansever Türk Gençleri olarak daha 3-4 gün önce Ermenistan ile ihanet protokolü imzalayarak Türkiye’yi bir kez daha arkadan hançerleyen Tayyip Erdoğan iktidarından okullarımızda ve karşımıza çıktıkları her yerde hesap sormaya devam edeceğiz. Sayın Recep Akdağ zahmet edip Sivasa’ kadar gelme! Cumhuriyet’imizin temellerin atıldığı şehirde, adı ‘Cumhuriyet’ olan üniversitemizde senin ya da başka bir Cumhuriyet yıkıcısının konuşmasına bedeli ne olursa olsun izin vermeyeceğiz” ifadeleri geçiyordu. Bu konuda tüm üniversiteye yayılan bir çalışma yürüten Sivas TGB, Recep Akdağ’ın üniversiteye gelmesini engelledi. TGB’nin bu büyük zaferi, birçok ulusal medya kuruluşundan ve Sivas’ın yerel kuruluşlarından kamuoyuna ilan edildi!

“Yüce Divan’da Yargılanacaksınız!”
Eskişehir Anadolu Üniversitesi Kongre Merkezi’nde, Eskişehir Genç İşadamları Derneği’nin düzenlediği panele Egemen Bağış da davetliydi. AB Başmüzakerecisi olan ve aynı zamanda Meclis Komisyonu’nda Türkiye’nin yurtsever aydınlarına “çete” diyen Egemen Bağış’a karşılamaların en güzellerinden birini yapmak gerekiyordu.
Egemen Bağış kürsüye yürüdüğü anda salonda bir ses yükseldi: “Avrupa Birliği kapılarında Türkiye’nin namusunu ayaklar altına alıyorsunuz”. Sesin sahibi Eskişehir TGB Yöneticisi Merve Dağköylüoğlu’ydu. Koruma görevlileri etrafını çevirdi, ağzını kapatmaya çalıştılar. İtip kakarak susturabileceklerini sandılar; ama büyük bir hırsla haykırıyordu Merve: “Cumhuriyet yıkıcısınız. Cumhuriyet yıkıcıları, Cumhuriyet üniversitelerinde konuşamaz!”
Egemen Bağış, yapılan kötü muameleyi şirin göstermek için konuşmaya başladı. AB ülkelerinde 3 dakika protesto hakkı olduğunu söyledi. Ancak dediğine kendini ikna edemiyordu ki korumalar ikna olsun. Merve salonun dışına çıkarılacağı anda bir kez daha gürledi: “Yüce Divan’da yargılanacaksınız!”
Merve dışarıya çıkarıldığı sırada etrafta hazır bulunan TGB üyeleri “Ne ABD ne AB; tam bağımsız Türkiye” sloganlarıyla panelin yapıldığı Kongre Merkezi önünde toplandı.
“Egemen ‘Bağış’lar, TGB Bağışlamaz” pankartı açan TGB’liler “AB ve uşaklarını üniversitemizde istemiyoruz” yazılı dövizler taşıdılar; uzunca bir süre “Atatürk Gençliği görev başında”, “Tayyip’ten hesabı gençlik soracak”, “AKP defol, üniversiteler bizimdir”, “Cumhuriyet değil AKP yıkılacak” sloganları attılar.
Olayın ardından DSP Genel Başkanı Masum Türker, TGB’lileri tebrik etti. Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen de, TGB İl Yöneticileriyle bir görüşme yaptı. Birçok kuruluş da TGB’nin bu eylemine destek sundu.

Korkmadık; Çünkü Haklıyız
Toplumu sindirip geri çekilmeye zorladılar. Bir “korku imparatorluğu” yaratmaya çalıştılar. Herkesi paranoyak hale getirmeye çalıştılar. Ancak bunun yanında bir kesim de var ki korkmadan, çekinmeden ileri adımlar attı. Şimdi esas bu korkmayanlar sayesinde toplumdaki korku atmosferi dağılıyor. Bizim eylemlerimizin de buna elbet büyük bir katkısı olmuştur.
Gerçekleri savunanlar korkutulmuş, geri adım atmaya zorlanmış; geri adım atmayanlar ise Silivri Cezaevi’ne atılmıştır. Toplumun öncülerinin anlaması gereken bazı şeyler var. Tarihe müdahale etmenin ve gerçeği savunmanın her zaman belli bedelleri olmuştur. Silivri’deki yurtseverler bedeli ödüyorlar… Ancak Silivri’deki aydınlarımız korkmuyor; çünkü haklılar! Biz de korkmamayı onlardan öğreniyoruz; çünkü haklıyız. Baskılara maruz kalan biz gençler de gözümüzü kırpmadan bu bedeli ödüyoruz.
Bizi haksız bulanlar ise 3,5 Fethullahçı takımı, psikolojik savaş mangaları. Bunlardan hep kötü tepkiler alıyoruz. Gözaltılarda bize “hayatımızı bitireceklerinden” bahsediyorlar. Bizim onlarınki gibi bir hayatımız olacaksa, onlara kalmadan biz kendimiz bitiririz. Bizim mücadelesini verdiğimiz hayat bireyci değil toplumcu bir hayat. Bizim mücadelesini verdiğimiz başı dik bir hayat. Bizim mücadelesini verdiğimiz onurlu bir hayat. Onları rahatsız eden de bu ideallerimiz zaten. Ancak büyük milletimiz onlar gibi değil. Büyük milletimiz bizi bağrına basıyor. Sokaktaki boynuma atlayan insanlardan tutun da gelen yüzlerce tebrik mesajından halkımıza büyük umutlar verdiğimizi anlıyoruz.

Türk Gençliği’nden Kaçamayacaksınız!
Yazımın son cümlelerini 1 Ekim günü, açılış töreni esnasında gözaltına alındığım diğer iki arkadaşımla beraber düzenlediğimiz basın toplantısından alıyorum. Bu açıklamada basın ve tüm kamuoyu nezdinde iktidara şu şekilde seslenmiştik, buradan da öyle sesleniyoruz:
“Hiç üşenmedik, yapılan bu kötü muameleleri alt alta yazdık; toplayınca gördük ki bu iktidar yıkılıyor. Yaptıkları telaş, öfkeleri, küfürleri, yumrukları bundandır. İzmir bağımsızlık ve demokrasinin kalesidir. Gericiler ve Amerikan memurları İzmir’e bir daha gelirse iki kere düşünmeli. Çünkü ister 300 metrelik polis kordonuyla korunun, isterseniz yerin yedi kat altında olun, Türk Gençliği’nden kaçamayacaksınız. İktidarınız bizzat bizim tarafımızdan yıkılacaktır! Atatürk Gençliği görev başında!”

Özgür SENGER, TGB, 09.12.2009
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35

Önceki

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x