PTT yıllardan beri asli görevi olan ve adında yer alan posta, telefon ve telgraf hizmetlerini gerektiği kadar yapmıyor...
Mektup taşıma işi, iletişim alanında teknolojinin kullanılmasıyla neredeyse bitti gibi; resmi evrakın dışında, adına posta denilecek pek az mektup taşıyor hepsi o. Kurum telefon hizmeti de vermiyor, o da Türk Telekom adındaki kuruluşa bırakıldı. Telgrafa gelince, adı var sanı yok yani kullanılmıyor...
Peki PTT ne yapıyor...
Taşımacılık yapıyor...
Kuruluş tarafından PTT kargo diye bir alan oluşturuldu, özel kargo şirketleriyle yarışılıyor...
PTT Cell adı altında bir GSM alanı açtı, öteki platformlardan kendine abone aktarmaya çalışıyor; bu arada bankacılık yapmaya da başladı, o bölüme de PTT Bank adını verdiler...
Emekli maaşlarının ödemelerine diğer bankalar gibi aracılık yaparak üç beş kuruş kazanmaya çalışıyorlar...
Öteki bankacılık hizmetlerini verip vermediklerini bilemiyorum, pazar günü arayıp öğrenmek istedim ama PTT kapı duvar.
* * *
Bu kurumun başındaki genel müdürün tam 60 danışmanı olduğunu da gazetelerden öğrendim; bolluğa bakın, pardon israfa...
Kolu kanadı kırılmış, ya da şöyle söyleyelim, kuruluş amacından uzaklaştırılmış bir kurumun başındaki adamın bu kadar çok danışmanı olması israf değil mi...
Genel müdür beyefendi her gün bir danışmanına danışsa geri kalan 30 danışmanı bir ay ense yapıp keyif sürecek, paracıkları da cebe indirecek; bu ne bolluk birader...
PTT bugüne kadar sorumsuzluk içerisinde yönetilmişti, demek ki aynı anlayış devam ediyor...
* * *
PTT bu durumda da, diğer kamu kurum ve kuruluşları farklı konumda mı?
Ne gezer, mesela cumhurbaşkanlığında da danışmandan geçilmiyor. 30 kadar insan cumhurbaşkanına danışmanlık yapıyor...
Mesela aralarında "Azerbaycan Türkiye'ye ilhak edecek" gibi savsatadan ibaret görüş sahibi bile var. Böyleleri devletin başındaki insana ne kadar danışmanlık yapabilir düşünün...
Başbakanın kaç danışmanı var bilinmiyor, keza bakanların da...
Bakanların yardımcıları diye bir kurum icat ettiler, çoğu iktidar partisi mensubu; onların da danışmanları var...
* * *
Danışmanlık devlete pahalıya patlayan bir uygulama; bakın neden...
Her bir danışmana yüklü maaşından başka bir makam aracı veriliyor; biri önde, diğeri arkada görev yapacak iki koruma aracıyla en az 8 polis de danışmanın emrinde oluyor...
Toplam harcamanın boyutunu düşünün...
Aklıma gelmişken sorayım, TCDD Genel Müdürü'nün kaç danışmanı var, ya belediye başkanlarının...
Ülkede danışman furyası var dersek herhalde yanlış ifade kullanmış olmayız!
* * *
Kimsenin aklına "Şu danışmanlık kurumuna son verelim, ya da en aza indirelim"düşüncesi gelmiyor anlaşılan. Danışmanı olanlar da rahat, danışmanlar da. Vergici Maliye Bakanı Naci Ağbal Bey de sesini çıkarmıyor... MTV'yi yüzde 40 zamlandıran birinden ne ses bekleyeceksiniz ki...
Adam emir kulu, Beştepe'den ne söylenirse onu harfiyen yapmaya mecbur...
Başbakan da, bakanlar da, vekiller de, müsteşarlar da, genel müdürler de, Merkez Bankası başkanı dahil devlet bankalarının başındakiler de verilen komutlara harfiyen uymak zorunda; uymayana güle güle...
Ne dedi Erdoğan; istifa etmeyen belediye başkanı görevden alınacak demedi mi...
Güle güle ifadesi, danışmanlık konusunda da Beştepe'den yükselecek sesi dikkate almayanın sonunu kısa yoldan anlatıyor işte...

Levent BULUT