DEVLET ÜZERİNE (XVI)- ‘DEVLET-ULUS’UN SONU

DEVLET ÜZERİNE (XVI)- ‘DEVLET-ULUS’UN SONU

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Pzt Kas 09, 2015 21:39

DEVLET ÜZERİNE (XVI)- ‘DEVLET-ULUS’UN SONU
Herhangi bir ‘tipleştirme’ çabamız olmasa da, ‘Ademi merkeziyetçilik’te ‘Fransa’ya özgü’ (à la française) tarihsel bir ‘deneyim’den sözedilebileceğini ileri sürebiliriz. Öyle ki, bu ‘deneyim’in Avrupa’nın en son ‘biçimleniş’inde bile yeri olduğu söylenmektedir.
Ne var ki, 1997 yılında, ‘Avrupa Sözleşmesi’nin Bölgesel Özerklik’ raportörü Alman Peter Rabe, ‘Fransız Deneyimi’nde gördüğü ‘Ademi merkeziyetçilik’ özelliklerini, ‘Devlet-Ulus’un zayıflıkları olarak niteleyerek, ‘Avrupa Birliği’nin oluşumu için ‘sağlam dayanak’lar olarak ileri sürmüştür (1).
Kuşkusuz ilerledikçe görülecektir, ancak, baştan söylemek gerekirse, ‘Avrupa Birliği’nin kuruluşunda görev alan, bu tür, yüksek ya da alçak ‘teknokrat’ların çoğunun, hangi unvanı taşırlarsa taşısınlar, ‘yükseklik’leri, tarihsel olarak ‘çok kısa’ denilebilecek bir zaman diliminde tartışılır duruma düşmüştür.
Devlet-Ulus’un Zayıflıkları
Küreselleşme ile birlikte, ya da daha doğru bir biçimde, emperyalizmin dünya ekonomisini olduğu kadar insanlığın tüm moral, etik ve ideolojik yapısını ‘denetim’ altına almasıyla birlikte ; ‘devlet-ulus’lara gereksinme kalmayacağı ve dünyanın ‘tek elden’ yönetileceği bir ‘çağ’a girildiği öne sürüldü.
Öncelikle, yabancı dillerde ‘Devlet-Ulus’ olarak bilinen terimin, Türkçe’de, Türkçe olmayan bir deyişle ‘Ulus Devlet’ olarak yerleştiğini belirtelim.
İkinci olarak, bu ‘kökü dışarıda’ düşünce yanlıllarının, çeviri yaparken aynı zamanda ‘çarpıtma’ yaptıklarının da bilinmesinde yarar vardır. Sözgelimi, İngilizce ‘The Breaking of Nations’ başlıklı bir çalışma ‘Ulus Devletin Çöküşü’ olarak çevrilebilmektedir.
Bu düşünce ortamında, salt Türkiye’ye özgü, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ‘yıkma’ girişimlerini ele alan yazılarımı derlediğim çalışma ise, 2010 yılında Ezgi Kitabevi tarafından yayımlanmıştır ; Devlet-Ulus’un Sonu.
Dışarıdan bakılınca, deyiş benzerliğiyle aynı ‘anlayış’ı dile getirdiğimiz sanılabilir. Oysa, son yirmi yıl boyunca, dünya genelinde ‘Ulusal bilinç’in gelişimi sonucu, ulusların devletlerine sahip çıkacakları ve devletleriyle bütünleşerek ‘ulusal devlet’ aşamasına geçecekleri ‘sav’ını işlemekteydik.
Bu demektir ki, bu satırların yazarının ‘Ulusal Devlet’ kavramı, Türkiye’de, yanlış bir biçimde yer etmiş bulunan ‘Ulus Devlet’ ya da ‘Ulusal Devlet’ kavramlarıyla aynı anlamda kullanılmamakta, ve tarihsel sürecin bir ‘üst’ aşamasına işaret etmektedir.
Oysa, Platon ve Konfiçüyüs’ten buyana, « șeyleri yanlıș adlandırmanın dünyaya yapılacak kötülüklere katkı yapmaktan bașka bir ișe yaramamakta olduğunu» bilmek durumundayız.
Onlar, kendi ‘ulus devlet’lerinin, emperyalizmin güdümünde eriyip yok olacağını ileri sürerlerken; bu satırların yazarı, onların ‘ulus devlet’ dedikleri şeyi, terminolojisine uygun biçimde ‘Devlet-ulus’ olarak adlandırıp, onların öngörüsünün tersine gerçek bir ‘ulusal devlet’e doğru evrildiğini göstermeye çalışmaktadır.
İşte, burada onlar diye nitelendirdiğimiz, Türkiye’nin ‘kökü dışarda’ yazar-çizer, akademisyen ve ‘bilim adamaları’ ile onlara kaynaklık eden Avrupa Birliği’nin ‘yüksek’ teknokratlarından, Alman Peter Rabe da, ‘Devlet-Ulus’un zayıflıklarından sözetmektedir.
Ne var ki, ‘Peder’ Rabe, bu ‘zayıflıkları’, Avrupa Birliği’ni oluşturacak ‘sağlam’ temeller olarak görmektedir. Kurulacak ‘sözde’ birlikte, ‘bölgesel özerklikler’ ortaya çıkacak ve en genci ‘üçyüz yıllık’ olan devletler ve o arada uluslar, bu bölgesel ‘özerklik’ler içinde eriyip kaybolacak, ki ‘Peder’ Rabe ‘müzeye kalkacak’ demektedir, ya da yeni ‘devletimsi’ örgütlenmelere yerini bıracaktır.
Cak mıdır mayacak mıdır ?
Avrupa Birliği kurma çabalarından hareketle bu sorunun yanıtlarını aramayı sürdürebiliriz.
Avrupa Birliği ve Nato Kafa
Avrupa Birliği ‘düşünce’sinin tarihi ile ‘Devlet-Ulus’ oluşumunun tarihi birlikte başlamıştır denilebilir. Ancak gelinen ‘tarihsel aşama’da, AB oluşurken ‘Devlet-Ulus’ düşüncesi tarihe gömülmek istenmektedir.
Kanımızca sorun, AB’nin ‘doğal’ gelişmesine aykırı biçimde, ‘ulluslararası teknokrat’larca, ‘zamanından önce’ kurulmak istenmesiden kaynaklanmaktadır.
Toplumların ‘doğal’ gelişimine aykırı biçimde, Nato kafa denilebilecek, uluslararası teknokratlarca konulan ‘kurallar’la ‘kurulmak’ istenmesinden kaynaklanmaktadır da denilebilir.
Bu ‘Nato kafa’, tarihin her döneminde ‘insanlık’ adına ‘insanlık dışı’ görüşleriyle bilinen ‘burjuvazi’nin hizmetinde olmuştur.
AB’nin ‘bölgesel özerkliği’ni Fransız ‘ademi merkeziyet’ anlayışıyla ‘özdeşleştirme’ye varan bu ‘çarpıtma’ya, önce Fransız entellektüellerinin karşı çıkmasından doğal bir tutum olamazdı (2).
Oysa, bir önceki yazımızda belirtildiği üzere, merkeziyet-ademi merkeziyet tartışması Fransa’da tam bir ‘diyalektik’ içinde evrilmekte olup, kimi yerde ‘Cumhuriyet ideali’ ‘Hukuk Devleti’yle de çelişkiye düşebilmektedir.
İşte, doğrudan NATO değilse bile, ‘nato kafa hukuku’, ister ulusal isterse uluslararası olsun, herzaman ‘insanlık ideali’yle bağdaşmayabilmektedir.
Bu ‘çelişki’lerin en belirgin olarak ortaya çıktığı alan da, en genel anlamıyla, ‘İnsan Hakları’ alanı olup, henüz çevresinde dolanmaktayız.
Oysa, ‘İnsan Hakları’, bu yazı dizisinin tam ‘merkez’inde yeralmaktadır.
Devlet, Ulus, ‘Devlet-Ulus’ ve ‘Ulusal Devlet’ kavramları da, ‘doğal’ İnsan Hakları kavranmadan kavranamaz görüşündeyiz.
Devam edeceğiz.
Habip Hamza Erdem
___________
(1)https://wcd.coe.int/ViewDoc.jsp?Ref=CPR(4)4ADDrev&Language=lanFrench&Ver=original&Site=COE&BackColorInternet=DBDCF2&BackColorIntranet=FDC864&BackColorLogged=FDC864
(2)Gilles Lebreton, “Régionalizm Europénne et Décentralisation à la Française”, in Christophe Boutin- Frédéric Rouvillois (Ed), Décentraliser en France, (İdéologie, Histoire et Prospective), Colloque du CENTRE, O.E.I.L, Paris, 2003, pp: 275-305
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1536
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Habip Hamza ERDEM

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x