Doğru ve Gerçek Sözlük (1-8) / Rifat SERDAROĞLU

Doğru ve Gerçek Sözlük (1-8) / Rifat SERDAROĞLU

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş Tem 27, 2017 16:06

Doğru ve Gerçek Sözlük (1)

Hitler’in propaganda Bakanı Joseph Goebbels(Göbels) eğer AKP iktidarı zamanında yaşasaydı, Beştepe Sarayına kapıcı bile olamazdı! Bademler yalan söylemeyi, gerçekleri çarpıtmayı o kadar rahat bir şekilde yapıyorlar ki, Göbels “Pes abicim, ben yalan söyleyeni gördüm ama, bunlar gibisini görmedim. Yalan propaganda sanatında birincilik ödülü kesinlikle Bademlere verilmelidir” derdi…

2002'de 3 yaşında olan bir çocuk artık seçmen. 4 yaşındaki 19 yaşında oldu. 2002 de 5 yaşında olan çocuk 20 yaşına geldi. 2002 de 7 yaşında olan bebe, şimdi askerliğini bitirip geldi, haftaya düğünü var! Yani milyonlarca çocuk “Badem Şekeri” ile değil “Badem Yalanlarıyla” büyüdü!

İşin feci yanı burası! 2002 yılında doğan bir kız çocuğu, tesettürün şart olduğunu (Ana Okulundan türbana sokuldu) 9 yaşından itibaren evlenmeye hazır olması gerektiğini, kadının evinde oturmasının dinimiz emri olduğunu zannediyor!

2002 yıllarında doğan bir erkek çocuk ise, Reisin tüm dünyaya kafa tutacak kadar cesur olduğunu, etrafımızın Türkiye’nin büyümesini çekemeyen düşmanlarla çevrildiğini, Cihadın şart olduğunu, kestirmeden para kazanmak için mutlaka AKP İlçe teşkilatlarından birine yamanmanın ve “çalıyor ama çalışıyor”, “Çalıyorsa, cihad için kullanacaktır”, “Çalıyor ama benden çalmıyor ki” felsefesine inanması gerektiğini zannediyor! Yani tam da Reis’in istediği “Dindar ve Kindar” fakat okumayan, tartışmayan ot gibi bir nesil yetişiyor…

Ya diğer uçta durum ne? Elinde akıllı telefon (!) sürekli telefona bakan, kendi kendisinin resmini çekip sosyal medyada paylaşan, saçma sapan bir dil kullanıp güzel Türkçemizin içine eden, sorumsuz, bilgisiz, okumayan, tartışmayan, ana baba parasıyla yaşayan asalak bir nesil geliyor…

Bir de çoğunluk olan ama sesi çıkmayan hem çalışıp hem eğitimini sürdürmeye çalışan, vergisini veren, çağırıldığında seve-seve vatan görevine koşan, kendini yetiştirip dünyadaki gelişmelerin ardında kalmamak için çırpınan, “Türk Milletinin onurlu bir bireyi” olmayı gönüllü kabullenen vatansever çağdaş genç nesiller geliyor…

Bu üç kesimin tek ortak noktası hepsinin “AKP Yalanları” ile büyümeleri, Bademlerin söylediklerinin gerçek ve doğru olduklarını düşünmeleridir! Eğer bu çocuklara birileri doğruları öğretmezse, onları araştırmaya-sorgulamaya alıştırmazsa bunların hepsi kayıp nesiller olacaktır. Kaybolan sadece bu çocuklarımız olmayacak, son Türk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti de içimizdeki cahillerin, hırsızların, hainleri, dönmelerin yalanlarıyla, cehaletleriyle batacaktır.

Bu sebepten belli ve güncel konularda, hangi inançtan hangi düşünceden olurlarsa olsunlar tüm gençlerimize doğruları gerçekleri anlatmak gibi önemli bir uğraşımız olacak! Bu konuları “Kadrolu Dertlerimiz” adıyla kitaplaştırma çalışmamız devam ediyor. Zamanımız ve ömrümüz yeterse inşallah bitireceğiz.

Yarın “Doğru ve Gerçek Sözlüğümüzün” bölümlerini yazmaya başlayacağız. Gayret bizden, yardım Allah’tan…

Sağlık ve başarı dileklerimle.

Rifat SERDAROĞLU, 24 Temmuz 2017
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Doğru ve Gerçek Sözlük (1-8) / Rifat SERDAROĞLU

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş Tem 27, 2017 16:11

Doğru ve Gerçek Sözlük (2)

Yalan 1; Cumhuriyet 79 yıllık bir zulüm dönemidir!

Doğru ve Gerçek Sözlük;
Benim “Seccade Şeytanları” adını verdiğim, gerçek İslam’la hiç ilgileri olmayan, indirilmiş Kur’an’a değil, uydurulmuş Kur’an’a inanan bazı Cemaat ve Tarikat mensupları, Cumhuriyet öncesinde vergi vermezler, askere gitmezler, hurafelerle cahil halkı soyarlar ve tasallutta bulunurlardı. Büyük Atatürk, Cumhuriyeti ilan ederek bu sapkınların saltanatına son verdi. Atatürk’e “Kefere Kemal” Cumhuriyete “Zulüm Dönemi” demelerinin gerçek sebebi budur.

Sevgili gençler;
İslam dininde Allah ile kul arasına kimse giremez. Bu yüzden İslam’da “Ruhban Sınıfı” yoktur. Allah, Peygamberine dahi sadece “Tebliğ yani anlatma” görevini vermiştir. Allah’ın Peygamberine vermediği yetkiyi Said-i Kürdi ’ye, Fethullah Gülen’e veya Jet Skici Cübbeliye vereceğini aklınız alıyor mu? Prof. Yaşar Nuri Öztürk’ün ve aydın din alimlerimizin kitaplarını okuyun, bilgilenin ve bu din bezirganlarının oyunlarını bozun.

Cumhuriyet döneminde Türk Devletine karşı yapılan “Silahlı Kalkışmaların” tamamında bu seccade şeytanları vardır. Patronları ya İngiliz ya Amerikan Ya Fransız ya Rus istihbarat örgütleridir. Yanlarına bazen Kürtçü-Bölücüleri, bazen Ermeni militanlarını aldılar. Sevr görüşmelerinde bu kanlı iş birliğinin belgelerini bulabilirsiniz.

AKP iktidarında, belgeli İngiliz ajanı Şeyh Said’in adı Diyarbakır meydanına verildi! Atatürk’ün sözü olan “Ne Mutlu Türküm Diyene” görüntü kirliliği yapıyor diye kaldırıldı. Milli Andımız tüm okullardan kaldırıldı. İşte AKP budur.

“Cumhuriyet dönemi zulüm dönemidir” sözü tamamen yalandır. Bu yalanı sürekli kullanan siyasetçiler de yalancıdır ve Türk Milletinin düşmanıdır…

Yalan 2; AKP AK bir partidir!

Doğru ve Gerçek Sözlük;
AKP, kuruluş çalışmalarından itibaren AK olmayan bir proje partisidir. Türkiye’de ve dünyada para hareketlerini iyi bilen Rahmi Koç, İstanbul Belediye Başkanlığından sonra Tayyip Erdoğan için şu demeci vermişti, Hürriyet Gazetesi de o demeci manşetten yayınlamıştı; “Erdoğan’ın 1,5 milyar dolar parası var!” Erdoğan, Rahmi Beyi mahkemeye veremedi. Rahmi Bey de “Ben böyle bir demeç vermedim” demedi! AKP’nin kuruluşunda bu kaynağı belirsiz (!) paralar kullanıldı. Bademlerin para kaynakları arasında, “Avrupa’daki İşçi Şirketlerinin” dolandırılması (Yimpaş-Kombassan vs), Bosna Yardım paralarının iç edilmesi, Deniz Feneri Almanya dolandırıcılığı, Jet Fadıl dolandırıcılıkları, yolsuzluklar, rüşvetler, Türk şirketlerinin özelleştirme adı altında peşkeş çekilmeleri, sıfırlama rezaletleri, kupon arazi kapkaçları vardır.

Sevgili gençler, bunların hepsinin belgeleri mevcuttur. Bir tane AKP veya eski Refah Partisi yöneticisi bunlar için “iftira-yalan” diyemez. Size basit bir görev vereyim; Erbakan vefat ettikten sonra çocukları arasında yaşanan mal paylaşım kavgasını ve bu konudaki mahkeme zabıtlarını inceleyin. Konya’nın en büyük un fabrikasının başına gelenleri araştırın. Gerçek tefecileri bulacaksınız…

AKP’yi kuran ve halen de lideri olan Erdoğan iki kez cezaevine girmiş biridir. Birincisi, görevli Yargıca küfür ve hakaret etmekten, ikincisi halkı ırk-din-dil-sınıf bazında ayrıştırmaya çalışmaktan! Erdoğan’ın Genel Başkanlığında 2008 yılında Anayasa Mahkemesi, AKP’yi “irticai eylemlerin odağı olduğu” gerekçesiyle para cezasına ve hak mahrumiyetine mahkûm etti. Mahkemenin asker üyesinin verdiği oyla da AKP tamamen kapatılmaktan bir oyla kurtuldu!

Bu kadar şaibe ve yolsuzluk içinde büyümüş, iktidar olmuş bir partiye hala AK diyen kişiye sorarlar; “Sen renk körü müsün eyy Müslüman, senin neren AK!”

Yarın bir aksilik olmazsa, sözlüğümüzün sayfalarını çevirmeye devam edeceğiz…

Sağlık ve başarı dileklerimle.

Rifat SERDAROĞLU, 25 Temmuz 2017
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Doğru ve Gerçek Sözlük (1-8) / Rifat SERDAROĞLU

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş Tem 27, 2017 16:14

Doğru ve Gerçek Sözlük (3)

Yalan 1; AKP Demokrat bir partidir!

Doğru ve Gerçek Sözlük;
AKP’de her şey lidere endekslidir. Genel Merkez binasına bir personel alınması bile ona sorulur. Kim İlçe-İl Başkanı olacak, kim Belediye Başkan Adayı olacak, kim Milletvekili yapılacak, kim Bakan olacak hepsi lidere sorulur ve onun dediği tartışmasız kabul edilir. AKP’de İlçe ve İl kongrelerinde “Tek Aday” ile göstermelik seçimler yapılır. Kimse “Bu bir demokratik yarıştır, ben de adayım” diyemez. Israr eden olursa Erdoğan’ın dediğinden yapılır. (Kafası kopartılır!) AKP’de hiç kimse yolsuzluk-hırsızlık yapan bir Bakanı-Başbakanı eleştiremez. Soru soramaz! Devlet ihalelerinin kime ve kaça verileceği mutlaka liderin onayından geçer. (Sabah Grubunun hangi şartlarda, hangi parayla, hangi yöntemle alındığı konusu tam bir dolandırıcılık tezi konusudur!) Hollanda basını günlerce Başbakan Binali Yıldırımın Hollanda’da 140 Milyon Avroluk yatırımı ve 7 adet mülkü olduğunu yazdı, belgelerini gösterdi. Bir tane AKP Milletvekilinin “Sayın Başbakan, bunlar doğru mu? Bir açıklama yapar mısınız?” dediğini duydunuz mu? Ya da rezidans kirası olarak aylık 20 Bin Avro veren Bakan veledine “Sen bizi nasıl rezil edersin? Esrar satsan bu para ödenmez hırsız adam! Derhal soruşturma açılsın” diyen namuslu bir ses duydunuz mu? Duyamazsınız.

Sevgili Gençler;
AKP’de biat geçerlidir. Yani Lider ne derse şartsız itaat edilir. Tıpkı dini cemaat ve tarikatlarda olduğu gibi! “G.tünün kılı olayım” sözü yanlışlıkla söylenmiş değildir. Müridin malı-canı-namusu-altı-üstü her şeyi tarikat liderine aittir. Tüm bu gerçekler ve daha binlercesi ortada kabak gibi dururken hala AKP Demokrat bir partidir diyebilen varsa, o kişi ya Rıza Sarraf gibi hayırsever biridir ya yandaş medyanın maaşlı elemanıdır ya da o kişinin derhal tedaviye ihtiyacı vardır. Biat kültürü olan yerde demokrasi yaşamaz, yaşayamaz…

Yalan 2; AKP Milli ve Yerli bir partidir!

Doğru ve Gerçek Sözlük;
Milli ve Yerli bir partinin Genel Başkanı, 22 Müslüman ülkenin parçalanmasına neden olacak Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesine Eşbaşkan olmayı kabul eder mi? Bu yüz kızartıcı görev sebebiyle övünür mü?
Milli ve Yerli bir parti, bir hafta önce “Nato güçlerinin Libya’da ne işi var?
Biz müsaade etmeyiz” deyip, bir hafta sonra “Nato güçlerini biz Libya’ya soktuk” der mi?
“Irak’taki Amerikan Askerlerinin sağ salim ülkelerine dönmeleri için duacıyım” sözünü, Milli ve Yerli bir partinin Genel Başkanı, insanları acımadan öldüren kadınlara tecavüz eden ABD askerleri için söyler mi?
Milli ve Yerli bir partinin Genel Başkanı, Türk Askerinin kafasına çuval geçirip alay eden ABD askerleri için “Bir Nota verecek misiniz” diye soran gazeteciye “ne notası kardeşim, müzik notası mı” der mi?
Milli ve Yerli bir parti, Osmanlı İmparatorluğunun Kurucusu Osman Gazi’nin dedesi Süleyman Şah’ın 780 yıllık kabrini koruyamayıp, korkudan kaçırır mı?

Sevgili Gençler;
Milli ve Yerli bir parti, 54.000 insanımızın hayatını yok eden uyuşturucu kaçakçısı PKK terör örgütünün “ağırlaştırılmış ömür boyu hapse” mahkûm edilmiş ve cezası AHİM tarafından uygun bulunmuş önderinin mektubunu Türk Vatanında okutup, alkışlar mıydı?
Tabii ki içimize kapanmayacağız. Tabii ki hür dünya ile iş birliği ve dayanışma içinde olacağız. Fakat öncelikle kendi değerlerimize, tarihimize, inancımıza, kültürümüze sahip çıkacağız. Taklit ve özenti içinde olmayıp, çok çalışarak bilime ve çağdaşlığa sahip çıkarak dünyanın saygın ve sözüne güvenilir devletlerinden biri olacağız. Kıbrıs Türkleri için, Irak’taki Türkmenler için kılını kıpırdatmayan fakat Katar için hassasiyet gösteren bir parti Milli ve Yerli olamaz. Olsa olsa emperyal devletlerin kurguladığı bir proje partisi olur…

Yarın yine sözlüğü karıştırmaya devam edelim!

Sağlık ve başarı dileklerimle.

Rifat SERDAROĞLU, 26 Temmuz 2017
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Doğru ve Gerçek Sözlük (1-8) / Rifat SERDAROĞLU

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş Tem 27, 2017 16:19

Doğru ve Gerçek Sözlük (4)

Yalan 1; FETÖ, AKP’yi kandırdı!

Doğru ve Gerçek Sözlük;
AKP’yi kuranlar ile Fethullah Gülen Cemaati arasındaki gönül ve menzil birliği, Said-i Kürdi ’ye kadar uzanır. Fiziki ve siyasi alışveriş ise Erdoğan’ın 1994 yılında İstanbul Belediye Başkanı seçilmesiyle başlar ve Fazilet Partisinden ayrılanların AKP’yi kurmalarıyla mühürlenir.

İkisinin de menzili aynıdır! (Erdoğan böyle diyor, yalan söyleyecek hali yok ya!) Peki, bu ikilinin menzili nedir? Gerçek demokrasi mi, tam bağımsızlık mı, çağdaşlık mı, özgürlük mü, pozitif hukuk devleti mi? Bu ikilinin ortak hedefi, bir kısmı “Kürdistan Devleti” olacak, İran tipi “Federe İslam Devletidir.”

AKP ve Cemaat tam 11 yıl Türkiye’yi beraberce yönettiler. CIA desteğiyle FETÖ, AKP’ye sözüm ona “Askeri Vesayetten Kurtulma” adına her türlü fikri ve insani yardımı yaptı. AKP’de FETÖ’nün “Türkiye’de devletin bütün anayasal kurumlarını, güvenlik birimlerini, mülki ve adli yapısını ele geçirmek, uluslararası düzeyde büyük etkili bir siyasi ve ekonomik güç haline gelmesine izin ve destek verdi. (Örnek; 11. Cumhurbaşkanı Gül, tüm Büyükelçiliklerimize yazılı talimat göndererek, FETÖ’ne her türlü yardımın yapılmasını emretti.)

Türk Devletinin ve Türk Ordusunun binlerce yıllık planlarının, sırlarının korunduğu “Kozmik Odaya” FETÖ’nün hain elemanları Erdoğan’ın izni ile girdiler ve bunları CIA’ya verdiler. (Eski Gen. Kur. Bşk İlker Başbuğ’un kitaplarını inceleyin göreceksiniz.)

Yani ne FETÖ AKP’yi, ne de AKP FETÖ’nü kandırdı! İkisi bir olup Türk Milletini kandırdılar! Ne zaman ki CIA desteğiyle FETÖ, Erdoğan’a zarar vermeye başladı, iki kardeş arasında kavga başladı ve hala devam ediyor! (17/25 olayları ve 15 Temmuz olayı daha sonra anlatılacaktır.)

Sevgili Gençler;
Türk Tarihinin gördüğü en iğrenç ihanet böyle planlanarak ve bilerek yaşandı! Türk Devleti, Türk Ordusu, Türk Yargısı çok ciddi yaralar aldı. Nasıl toparlanacak, göreceğiz!

Kim ki sizlere, “Bizi FETÖ kandırdı, bizi aldattı” derse şu sözleri onların suratına çarpın;
“FETÖ ne istedi de vermedim? FETÖ ile menzilimiz aynı olduğu için yardım ettik. Rabbim ve milletim beni affetsin!” (Hayret ki bu tarihi itirafı hiçbir Cumhuriyet Savcısı görmedi, duymadı!)

Sizin için en doğru, en aydınlık, en çağdaş yol Atatürk’ün yoludur. FETÖ imiş, IŞİD imiş, Nurculukmuş, Kürtçülükmüş, Bölücülükmüş gerisi ayak yoludur…

Yalan 2; Çözüm Süreci, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesidir!

Doğru ve Gerçek Sözlük;
AKP, Çözüm Süreci dediği olay ile “Kürdistan Devletinin” kurulması için ilk adımı atmıştır. İmralı canisinin onayı ile İngiltere temsilcisinin başkanlığında Oslo’da PKK Avrupa Baronları ve Türk Devletinin temsilcileri bir masa etrafında toplandılar! (Sevr görüşmelerinde olduğu gibi.) PKK temsilcileri ile yapılan bu görüşmeler daha sonra Avrupa’nın başka bir şehrinde ve çıyan yuvası Kandil’de devam etti. Habur’da Türk Tarihinin en acı rezaleti yaşandı. T.C Mahkemesi, Türk Askerini-Polisini-insanını katleden katillerin ayağına götürüldü. Mahkemeye verilen emir gereği (!) teröristler “pişman değilim” demelerine rağmen her biri 4 dakikada serbest bırakıldı! Akil İnsanlar Heyeti denen %90’ı PKK destekçisi, %10’u ise iktidar yalakası zavallılardan oluşan heyet, insanlarımızı ikna etmek için 5 yıldızlı otellerde dolaştırıldı! Dönemin Başbakanı Valilere emir vererek “PKK’lılara dokunmayın” dedi. PKK bu dönemde, devlet yollarında yol kontrolü yaptı. Kendi mahkemelerini, kendi vergi dairelerini kurdu ve bölge insanını haraca bağladı. Şehirlerimiz kilometrelerce barikat ve tünellerle donatıldı. Buralara çoğu Ermeni olan militanlar, bombalar, tuzaklar, patlayıcılar yerleştirildi. AKP Hükümetinin emri ve yazılı talimatıyla Türk Güvenlik Güçleri burunlarının dibindeki bu ihanete müdahale edemediler!

Sonra bu pislikleri temizlemek için bine yakın çocuğumuz şehit oldu! 99 güne varan sokağa çıkma yasakları yaşandı şehirler yerle bir edildi. Bölge halkının PKK’ya itilmesi için ne gerekiyorsa yapıldı.

Sevgili Gençler;
Devlet yönetimi, deneme tahtası değildir. Kendi rejimi ile kendi tarihi ile çağdaş dünya değerleriyle kavgalı orta çağ kafasındaki kişilerin Türkiye’yi getireceği yer burasıdır. Kim ki sizlere şimdi Türk Milliyetçiği taslamaya başlarsa bu yazılanları onlara sorun ve deyin ki; “FETÖ gibi PKK da sizi aldattı mı? Sizi aldatmayan var mı?”

Yarın sözlüğümüzden doğru ve gerçekleri aktarmaya devam edeceğiz. Yazdıklarımızla ilgili gerek Saraydan gerekse AKP Hükümetinden gelebilecek tartışma taleplerine kapımız sonuna kadar açıktır. Yer ve zaman problem değildir. 7/24 hazırız…

Sağlık ve başarı dileklerimle.

Rifat SERDAROĞLU, 27 Temmuz 2017
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Doğru ve Gerçek Sözlük (1-8) / Rifat SERDAROĞLU

İletigönderen Oğuz Kağan » Cum Tem 28, 2017 13:47

Doğru ve Gerçek Sözlük (5)

Yalan 1; 17/25 Aralık 2013 AKP’ye karşı yapılmış bir darbe girişimidir;

Doğru ve Gerçek Sözlük;
Cumhurbaşkanı, Başbakan, AKP yöneticileri 17/25 Hırsızlık-Yolsuzluk-Rüşvet rezaletlerini, kendilerine karşı yapılmış bir darbe girişimi olarak anlatırlar! Bu sebepten de FETÖ ile mücadeleye başlangıç tarihi olarak 17/25 Aralık 2013 tarihini aldıklarını söylerler.

Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, AKP sözcülerinin dediklerini doğru kabul edersek, şu sonuçları da doğru olarak kabul etmemiz mantık gereğidir;
-Demek ki, 17/25 Aralık 2013 tarihinden önceki tüm FETÖ faaliyetleri doğrudur ve AKP bunları suç olarak kabul etmez!
–Demek ki, 17/25 Aralık öncesi tüm FETÖ eylemlerinin ortağı AKP Hükümetleridir.
-Demek ki, 17/25 Aralık olayları açıklanmasaydı, AKP-FETÖ iş birliği geçen 11 yılda olduğu gibi bugün de büyük bir aşkla devam ediyor olacaktı!
-Demek ki, FETÖ ile yapılan mücadele Erdoğan’ın dediği gibi bir “İstiklal” mücadelesi değil, kişisel “İstikbal” mücadelesidir.

Sevgili Gençler;
Şu gerçekleri hiç unutmayın ve lütfen tanıdığınız her Savcı’ya-Yargıca sorun;
– FETÖ, Türk Devletini yıkmak isteyen bir terör örgütüdür, bunu anladık! Peki, bu örgütü Türk Devletinin en önemli birimlerine taşıyan, ona her türlü siyasi ve ekonomik desteği veren AKP Hükümetleri ve AKP’li Belediyelerin durumları nedir?
– Yasalarımıza göre uluslararası bir terör örgütüne yardım ve yataklık etmek suç değil midir?
– Bizzat Cumhurbaşkanının kendisi bu suçun işlendiğini itiraf etmiş ve özür dilemiştir. İktidarda olanların suç işleme özgürlükleri mi vardır? Türk Ceza Kanunu, AKP iktidarına karşı çaresiz midir?
– “Kanun önünde herkes eşittir. Kimseye özel muamele yapılamaz” kuralı nereye kaldırıldı?
– FETÖ’ne mensup oldukları için 111 bin 240 kamu görevlisi açığa alındı. 169 bin 13 kişi hakkında adli işlem başlatıldı. 50 bin 510 kişi tutuklandı. Bunlar resmi rakamlar. Peki böyle yüz binlerce örgüt mensubunu işten atan, cezaevine gönderen Savcı ve Yargıçlar FETÖ’ne “Ne istediler de vermedim” diyen örgütün siyasi ayağını niçin görmezler? Bu Savcı ve Yargıçlar ailelerinin, meslektaşlarının yüzlerine nasıl bakabiliyor? Bu kişiler başlarını yastığa koyduklarında nasıl rahatça uyuyabiliyor?

Sevgili Gençler;
17/25 Aralık Hırsızlık-Yolsuzluk-Rüşvet olaylarına baktığınızda şu gerçekleri göreceksiniz;
– Rıza Zarraf denen çocuk, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından “Hayırsever ve Türkiye’nin cari açığının %15’ini kapatan kahraman” olarak Türk ve dünya kamuoyuna takdim edilmiştir. Rıza Zarraf’ın patronu Babek Zencani İran’da yargılanmış ve idama mahkûm edilmiştir. Rıza Zarraf 1 yıldan fazla Amerika’da hapistir.
– Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı da aynı suçtan Amerika’da hapistir.
– Rıza Zarraf’ tan rüşvet alan Bakanlar ve Bakan çocuklarından hiçbiri tutuklu değildir. Türkiye’de gazeteciler, akademisyenler, köy öğretmenleri, askeri okul öğrencileri, 3 günlük erler tutukludur ama Rıza Zarraf ’tan avanta olarak aldığı 700 bin avroluk saatin parasını kendisinin ödediği iddiasını, kaldığı otelin peçete kağıdına yazarak ispat edeceğine inanacağımızı sanacak kadar Türk Milleti ile alay eden bir Bakan eskisi özgürce ve devletin emrine verdiği koruma polisleriyle dolaşabilmektedir.
– 17/25 Aralık olaylarında ilk kez görevdeki bir Bakanın, NTV canlı yayınına çıkarak “Ben niçin istifa edecekmişim? Ben Başbakan ne emretti ise onu yaptım. İstifa edecekse Başbakan etsin” dediği duyulmuştur. Türk Milleti bu olaydan bir hafta sonra bu Bakan ve dönemin Başbakanını tekrar sarmaş dolaş görmüştür. Herkes görmüştür ama gözleri “Tavukkarası” hastalığına yakalanan Cumhuriyet Savcıları ve Yargıçlar görememiştir.

Sevgili Gençler;
Şu cümleyi bir kenara not edin ve hiç unutmayın;
“17/25 Aralık olayları Türk Siyasi tarihinde yaşanmış en iğrenç hırsızlık-yolsuzluk-rüşvet olayları demetidir. İkisi de organize suç örgütü gibi çalışan FETÖ ve AKP, aralarındaki çıkar kavgası sonucu birbirlerinin kıçlarını açmışlar ve bu lekeyi Türk Devletinin anlına beraberce sürmüşlerdir. Bu olaylar açıklanıp, suçlular yargıya teslim edilmeden bu leke çıkmaz. Hür dünya ise şimdi olduğu gibi bizimle alay etmeye devam eder…

Yarın sözlükten yine önemli konuları aktarmaya devam edeceğiz.

Sağlık ve başarı dileklerimle.

Rifat SERDAROĞLU, 28 Temmuz 2017
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Doğru ve Gerçek Sözlük (1-8) / Rifat SERDAROĞLU

İletigönderen Oğuz Kağan » Cmt Tem 29, 2017 12:01

Doğru ve Gerçek Sözlük (6)

Yalan 1; 28 Şubat Dindarlara karşı yapılmış Postmodern bir darbedir!

Doğru ve Gerçek Sözlük;
Siyasal İslamcılar, Liberal yazarlar, Kürtçü-Bölücüler-Soros beslemeleri ve okumayan araştırmayan sadece duyduğunu satan çeyrek aydınlar- Türk iş yaşamının omurgasız oğlakları beraberce; 28 Şubat’ı, dönemin Cumhurbaşkanı Demirel’i, RefahYol Hükümetini demokratik yolla deviren biz Milletvekillerini dönemin Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarını yıllarca yerden yere vurdular.

Anayasal bir kurum olan Milli Güvenlik Kurulunda “oybirliği” ile alınan kararların, Refahyol Hükümeti Bakanlar Kurulunda kabul edilmesini ve Başbakan Erbakan tarafından “uygulama” emri verilmesini, zor kullanılarak yapılmış olarak gösterdiler. RefahYol Hükümetinin 28 Şubat MGK kararlarından 3,5 ay sonra Çiller’in Başbakan olma hırsı yüzünden Erbakan’ın istifa ettiğini yok saydılar.

DYP’den isteyerek ve bilerek ayrılan ve RefahYol Hükümetinin yıkılmasına sebep olan bizleri, dolaylı olarak “Askerden talimat alan” veya “çıkar karşılığı partisinden istifa eden kişiler” olarak gösterdiler.

Sevgili Gençler;
Bu konuları yıllar önce M. Ali Birand 32. Gün programında da anlatmıştım. İsteyen arşivden bulur ve izler. Ben şimdi sizlere 28 Şubat’ın gerçek sebeplerini ve Erdoğan’ın 15 Temmuz sonrası “1000 tane 28 Şubat’a bedel” uygulamalarını anlatacağım;

28 Şubat, pozitif hukuku yok ederek yerine şer-i hukukun getirilmesini (bugünkü gibi) engellemek için, Cumhuriyet Değerlerini anayasa emri gereği savunan vatansever Türk Devlet Yetkililerinin, demokrasi savunucusu Milletvekillerinin ve Türk Milletinin beraberce gerçekleştirdiği bir direniştir. Neye karşı direniş? Tarikat ve Cemaatlerin Türk Devletini ele geçirip Cumhuriyeti ve Demokrasiyi yıkma eylemine, yani “Karşı Devrime” direniş! Nasıl Kurtuluş Savaşımız sırasında Türk Milleti, kimseden emir beklemeden vatan savunmasına koşmuşsa, 28 Şubat’ta da aynısı olmuştur.

28 Şubat’ta alınan şu kararlara KİMLER karşı olabilir;
-Anayasamızda Cumhuriyetin temel nitelikleri arasında yer alan ve yine anayasanın 4’cü maddesi ile teminat altına alınan Lâiklik ilkesi büyük bir titizlik ve hassasiyetle korunmalı, bunun korunması için MEVCUT YASALAR hiçbir ayırım gözetmeksizin uygulanmalıdır.
-Tarikatlarla bağlantılı özel yurt-vakıf ve okullar “Devletin Yetkili” organlarınca demetim altına alınarak Tevhidi Tedrisat Kanunu (Öğretim Birliği) gereği Milli Eğitim Bakanlığına devri sağlanmalıdır.
-8 yıllık kesintisiz eğitim tüm yurtta uygulamaya konulmalıdır.
-Temel eğitimi almış çocukların, ailelerinin isteğine bağlı olarak devam edebileceği Kur’an Kurslarının Milli Eğitim Bakanlığı sorumluluğu ve kontrolünde faaliyet göstermeleri için gerekli idari ve yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
-Mevcudiyetleri 677 Sayılı Kanunla men edilmiş tarikatların ve bu kanunda bahsedilen tüm unsurların faaliyetlerine son verilmeli, toplumun demokratik, siyasi ve sosyal hukuk düzeninin zedelenmesi önlenmelidir.
-Ülkemizi çağ dışı bir rejimden ve din istismarının sebep olabileceği muhtemel bir çatışmadan korumak için, İRAN İslam Cumhuriyeti’nin ülkemizdeki rejim aleyhtarı faaliyet, tutum ve davranışlara mani olunmalıdır.
-Kurban derilerinin mali kaynak sağlamayı amaçlayan ve denetimden uzak rejim aleyhtarı örgüt ve kuruluşlar tarafından toplanmasına mani olunmalı, kanunla verilmiş yetki dışında kurban derisi toplattırılmamalıdır.

Sevgili Gençler;
28 Şubat’ta MGK’da alınan ve daha sonra Bakanlar Kurulunca uygulamaya konulan kararlar özet olarak böyledir. Cumhuriyet, Demokrasi, Türk Devleti, Türk Vatanı, Türk Bayrağı, Türk Milleti çatısı altında özgürce yaşamak, inancını özgürce yerine getirmek isteyen çoğunluğun bu kararlar ile bir kavgası olamaz. Yoktu da zaten!
Fakat bir İsrail-ABD-İngiliz projesi olan “Kürt Devleti” kurulmasını isteyenler, Cumhuriyet ve Demokrasiyi yıkıp yerine “İslam Devleti” kurmak isteyenler elbette ki bu kararlara karşıdırlar. (2002’den bu yana olduğu gibi!)

28 Şubat’ta olağanüstü hal yoktu! 15 Temmuz’dan bu yana 1 yıldır OHAL VAR! 28 Şubat’ta toplam 3254 (üç bin iki yüz elli dört) kişi işten uzaklaştırıldı. 15 Temmuz’dan bu yana 19 tanesi hala TBMM tarafından onaylanmayan 26 adet KHK ile, 111.240(yüz on bir bin iki yüz kırk) kişi işten uzaklaştırıldı. 15 Temmuz’dan bu yana 50.510’u tutuklu (elli bin beş yüz on) 91.843’u tutuksuz (doksan bir bin sekiz yüz kırk üç) yargılanıyor. 8.087 (sekiz bin seksen yedi) kişi ise yurt dışına kaçmış! 28 Şubat’tan sonraki bir yılda “Çocuk Tecavüzü”, “Kadına Şiddet”, işçi ölümleri yok denecek kadar az! 15 Temmuz’dan sonra, kaçak kurs binalarında cayır-cayır yanan bebeler, tecavüze uğrayan yavrular, sokak ortasında öldürülen kadın sayıları tavan yapmış!

Sevgili Gençler;
Elbette ki doğal ve doğru olanı “Ne Şeriat ne Darbe” şeklinde sloganlaştırılan demokratik yaşamdır. Demokrasimizi ve Cumhuriyetimizi koruyup geliştiremediğimiz zaman, meydan “Kafa Kopartan” yöneticilere, “Direklere, ağaçlara adam asacağız” demekten çekinmeyen mafya bozuntularına ve bunlara müdahale etmekten korkan kamu yöneticilerine ve ödlek Savcılara kalır.

Sizler bilinçlenmez, okumaz, öğrenmez, mücadele etmezseniz gözünüzün önünde cennet vatanınız, İran’a veya bir kabile devletine dönüşür. Dünyada yapayalnız kalırsınız…

Önümüzdeki hafta birkaç önemli konuda daha söyleyecek sözümüz olabilir. Sabrınıza şimdiden teşekkür ederim.

Sağlık ve başarı dileklerimle.

Rifat SERDAROĞLU, 29 Temmuz 2017
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Doğru ve Gerçek Sözlük (1-8) / Rifat SERDAROĞLU

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş Ağu 03, 2017 14:49

Doğru ve Gerçek Sözlük (7)

Yalan 1; 15 Temmuz Halis Muhlis Bir Darbe Girişimidir;

Doğru ve Gerçek Sözlük;
İstanbul’un yoğun akşam trafiğinde iki tane Askeri Tank, saatte 12 kilometre hızla tıngır-mıngır onbinlerce aracı geçip Boğaz Köprüsünün bir tarafına konuşlandılar ve trafiği tek yönlü durdurdular. Inınınnn diye bağırarak darbe girişimini başlattılar! Tanklar, köprüye doğru kilometrelerce yol alırken, yüzlerce Trafik Polisinin önünden geçtiler. Bir tanesi bile “Hemşerim, toprağım, devrem nereye gidiyonuz be ya” demedi!
-Hiçbir Askeri Savaş Aracı, Birlik Komutanından izin almadan garnizon dışına çıkamaz. Askeri araçlar, Bölge Trafik Müdürlüğü ile mutabık kalınmadan ve yol güvenliği sağlanmadan garnizon dışına çıkamaz. Yasaktır.

İstanbul trafiğinin en yoğun olduğu saatte, insanlar köprüyü geçmek için saatlerce trafikte boğuşurken, darbe girişimini eniştelerinden veya kayınçolarından haber alan SADAT-SEDAT militanları ellerinde pala-cop-uzun kalın sopa-pompalı tüfek ve Türk Bayrağıyla anında iki tankın başında belirdiler!

An itibariyle (Bu söze bayılıyorum) Türkiye’nin her tarafındaki AKP’li Belediyeler, salalar ile haberleşip, muskalarla yazışıp Belediyelerin kamyonlarını kum doldurarak bölgelerindeki Askeri Birliklerin girişlerini kapattılar! (Ne zaman doldurdunuz be ya!) Fosseptik temizleyen vidanjörleri yanlışlıkla Askerlik Şubesinin kapısına dayayan kahraman belediye başkanlarımız olduğu gibi, darbe girişimini saklandığı gecekondudan yöneten Melih Gökçek benzeri cesur yürekler de vardı!

Bu arada MİT Müsteşarı Fidan, kendisini helikopterle kaçıracak askerlerden korunmak için Genelkurmay Başkanlığına gitti, saatler sonra da elini kolunu sallayarak oradan çıktı ve Diyanet İşleri Başkanı Görmez ile yemeğe gitti. Saat 22.40’ta Görmez ‘in telefonunu eşi aradı ve “Amanııın Bey darbe mi neyin olmuş! Bakkalın çırağı diyo! Eve kaç gel gari” dedi. Görmez Başkan da “Saçmalama kadın, ne darbesi, ben şu anda MİT Müsteşarımızla beraberim. Darbe olsa önce o bilir” dedi ve sinirle telefonu kapattı.

Aynı anda Genelkurmay Başkanı Hulusivil Paşa, MİT Müsteşarının çıktığı kapıdan çıkamadı yaveri tarafından paket edildi ve boğazından bağlandı. Kuvvet Komutanlarının hepsi de aynı düğünde idiler. Karacı Paşanın oynadığı “Çökertme” çok beğenildi ve alkışlandı! Aniden kendini sahneye atan Havacı Paşa “Olursa roman olsun, ister çamurdan olsun” diye öyle bir kıvırttı ki, Zennube halt etsin yani!

Bu arada birileri insanların üzerine ateş ediyor, kimileri askerleri dövüyor, hızını alamayan birileri de askerlerin kafalarını kesiyordu! Rus uçağını 16 saniyede düşüren Hava Kuvvetlerimiz ne hikmetse TBMM’nin boş tarafını bombalayan uçağı ve Saray’ın sebze bahçesine ateş açan pırpır helikopteri düşüremiyordu!

Nerede olduğu bilinmeyen ve 4 ayrı yere 4 uçak konuşlandıran Cumhurbaşkanı, otelden çıkamayınca Hande kızımızın Samsung’una çıktı. (Hande o telefonu hala saklıyor. Kenan Evren’in resimleri gibi olursa çok pişman olacak ama!) “Eyy vatandaşlar, eyy Müslümanlar hepiniz sokağa çıkın beni koruyun, ben de çıkacağım. Bakın Kemal Bey Bakırköy Belediye Başkanına kaçmış! Siz kaçmayın, meydanları boş bırakmayın” diye çağrı yaptı. Hollandalı Binali Bey ise, saklandığı tünelden kahramanca beyanatlar veriyordu. “Dayanın yiğitlerim, yettim” der gibi herkese ayar veriyordu!

15 Temmuz’un ertesi günü halkın filozofu Bergamus bana şöyle diyordu;
“Bana Bak Bakan mısın nesin, sorsana!
Ölen 250 kişiye neden otopsi yapılmıyor?
Ölen vatandaşlarımızın hangi silahlardan atılan mermilerle öldürüldükleri niçin gizleniyor? Bu mermiler ve silahlar Türk Ordusunun envanterinde var mı?
Yoksa bu silahlar Emniyet’in dağıttığı silahlar mı?
Halkın üzerine ateş ettiği söylenen uçak ve helikopterlerin taşıdıkları silahlarının mühimmatların dökümleri ve bunların kara kutuları niçin saklanıyor?
Nasıl darbe bu? TSK’nın mevcudu 600 bin. Darbeci diye suçlanan 1000 kişi! Bunun da 670 kişisi 15-16 yaşındaki Askeri Okul Öğrencisi ve bunların mantar tabancaları bile yok!
Davutoğlu ve Efkan Ala niçin alelacele görevden uzaklaştırıldılar?
İki günde 100 binden fazla insanın işten uzaklaştırılması için gereken bilgi ve dosyaları ne ara hazırladılar?
Özel Kuvvetler Komutanı 15-16 Temmuz gecesi neredeydi?
Sorsana Bakan Bey, FETÖ’yu 11 sene kim iktidar yaptı? Ben mi yaptım?
Sor bunları kardeşim sor ve Türk Milletinin hakkını hiç olmazsa sen ara.”

İşte böyle değerli okurlar;
Eğer sizler bu dediklerime rağmen hala “15 Temmuz halis muhlis darbedir” diyorsanız, benim sizlere diyeceğim şudur; “Timur’un fil hikayesi gibi, Allah size her sene iki-üç tane 15 Temmuz versin!”

Pakistan Anayasa Mahkemesi, yolsuzluk yapan Başbakan Navaz Şerif’i görevden aldı ve ömür boyu siyaset yasağı getirdi. Bizde böyle şeyler olur mu? Olmaz, çünkü bizde hırsız siyasetçi yok, Müslüman devlet adamları var… Yersen, yemezsen gargara yap…

Sağlık ve başarı dileklerimle.

Rifat SERDAROĞLU, 1 Ağustos 2017
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Doğru ve Gerçek Sözlük (1-8) / Rifat SERDAROĞLU

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş Ağu 03, 2017 14:54

Doğru ve Gerçek Sözlük (8)

Yalan 1; AKP Ekonomik Mucize Yarattı! Büyüdük;

Doğru ve Gerçek Sözlük;
Siyasette ve ticarette her şey sonucuyla ölçülür. Çok konuşabilirsiniz, her gördüğünüz mikrofonu elma şekeri sanıp bol-bol birbiriyle çelişen iddialarda bulunabilirsiniz! Fakat bu yalanları ilelebet sürdüremezsiniz. Günü geldiğinde adama sorarlar;
“Arkadaş, iyi hoş söylüyorsun da benim cep-cüzdan aynı şeyi söylemiyor?”

Söylenen sözlere bakarsanız, Türkiye olarak çok güçlendik, büyüdük!
Öyle büyüdük ki, kendi uçağımızı, kendi helikopterimizi, kendi tankımızı, kendi Uçak Gemimizi bile biz yapar olduk! Almanya, Amerika, İngiltere gibi fakir ve zavallı ülkeler büyümemizi kıskandıklarından, yolumuza taş koymaya kalktılar!

En iyisi biz susalım, rakamları konuşturalım; (Resmi Rakamlar)
Türkiye’nin yıllara ve dönemlere göre büyüme oranları;
– 1950-1960 Menderes Dönemi; Yüzde 6,3
– 1965-1971 Demirel Dönemi; Yüzde 5,9
– 1983-1989 Özal Dönemi; Yüzde 4,9
– 2003-2016 Erdoğan Dönemi; Yüzde 4,6

-1946-2002 arası (56 Yıl ortalama büyüme oranı) Yüzde 5,1.
Bu 56 yıl içinde;
2. Dünya Savaşının olumsuz etkileri, çok partili siyasi hayata geçişin getirdiği sıkıntılar, sermaye birikimimizin yeni-yeni oluşması, 3 Askeri Darbe, 2 eylemli darbe teşebbüsü, Kıbrıs Barış Harekâtı ve ekonomik ambargolar, petrolün 1970’de 1 dolar seviyesinden 1980’lerde 36 dolar seviyelerine çıkması, 1994 ekonomik krizi ve o yılki yüzde 5,5 küçülme, 1999 depremi ve o yılki yüzde 3,4 küçülme, 2001 krizi ve o yılki 5,7 küçülme vardır. Tüm bu olumsuz şartlara rağmen toplamda 57 yıllık büyüme oranı Yüzde 5,1 olarak gerçekleşmiştir. (Ekonomik krizlerin gerçek sebeplerini “http://www.ozetkitap.com” adresindeki John Perkins’in Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları adlı kitaptan okuyabilirsiniz)

2003 yılından itibaren dünyanın her coğrafyasında ve her kıtada bütün ülkeler en büyük büyüme oranları elde edilmiştir. Türkiye bu yıllarda AKP Hükümetleriyle sadece Yüzde 4,6 büyüyebilmiştir!

2003 yılında Yüzde 18,36 oranında enflasyon devralan AKP Hükümetleri, 2016 yılı sonunda enflasyonu tekrar 2 haneye (10.04) çıkartmıştır. (Mutfak-pazar enflasyonu %25’i çoktan geçti)

2002 yılında toplam vergilerin gerçekleşen tahakkuk oranı Yüzde 91,4 idi. 2016 yılında toplam vergilerin gerçekleşen tahakkuk oranı Yüzde 81,2 ye düştü. (Vergi mükelleflerinin yaklaşık %19’u vergilerini ödeyemiyor!) Gençler arasında işsizlik oranı Yüzde 25 seviyesini aştı!

Değerli Gençler;
Türkiye dış borç büyüklüğü bakımından dünyada Çin’den sonra ikinci sıradadır. Çin hızlı büyüyor, üretim yapıyor, yatırımları geri dönüşü çok çabuk sağlayacak şekilde gerçekleştiriyor. Bu yüzden dış borç mekanizmasına sıkça başvuruyor. Yani bir yandan yüksek oranda borçlanıyor fakat bir o kadar da döviz yaratıyor.
Ya Türkiye;
Biz, özellikle AKP döneminde aldığımız borçları geri dönüş sağlamayacak olan yatırımlara (inşaata-taşa toprağa) harcayıp, borcu borçla kapatma yoluna gittik. Büyü bozulmasın, vatandaş gerçeği anlamasın diye kredi musluklarını hazine garantisi vererek sonuna kadar açtırdık. Sonunda 42 milyon insanımız bugün için çoğu yabancıların yönetiminde olan bankalara boğazlarına kadar borçlu durumdadır. İSO 500 raporuna göre şirketlerimiz de aldıkları borçları, sermaye büyümesine-yatırım ve istihdama değil finansman giderlerine yani borç ödemeye kullanıyorlar. Türkiye, AKP döneminde işsizlik oranlarını ve enflasyon oranlarını devamlı olarak büyüme oranlarının üstünde yaşadı. Bu durum gelecek için bir felakettir.

Sadece 2017 Mayıs ayında icra takibine düşen KOBİ sayısı 8.577 olmuştur. Bu Kobilerin her birinde en az 250 kişinin çalıştığını düşünürseniz, yaklaşan felaketin büyüklüğü daha iyi anlaşılmış olur.

Değerli Gençler;
Benim anlayışıma göre, “İnsan” faktörünü en öne koymayan ekonomi yönetimleri, en büyük sahtekârlığı yapmakta ve vatandaşı soymaktadırlar. Türkiye’nin büyümesini kıskanan o zavallı ülkeler var ya! Bir Alman asgari ücretle 1217 litre, Amerikalı asgari ücretle 1903 litre, Fransız asgari ücretle 1095 litre, batık Yunanlı asgari ücretle 641 litre benzin alabilirken, Türkiye’de asgari ücretle sadece 268 litre benzin alınabiliyor! Bizde 45 litre benzin alan bir araba deposu 235 TL’ye dolar. Bunun 92,5 TL’si benzin, 142.50 TL’si vergidir! Vatandaşlar günlük yaşamlarında, iyileşme-rahatlama hissetmedikçe ekonomistlerin önümüze koydukları rakamlar, iktidarın ayıbını örtmek amacıyla cilalanmış rakamlardır.

Size İzmir’den bir örnek verip yazıyı bağlayalım;
İzmir Fevzipaşa Bulvarı, ticari hareketliliğin en yoğun olduğu bölgelerden biridir. Bulvarın 300 metrelik bir bölümünde, 5 dükkân 6 aydır boş duruyorsa, eskiden “hava para” verilen bu dükkanları kimse kiralamak istemiyorsa, ekonomi benim için alarm veriyor demektir.

15 yıllık AKP döneminde;
Cumhuriyetin tüm eserlerini sattı! Dev gibi Kamu kuruluşlarını yıllık kârlılık tutarı karşılığında özelleştiriyoruz diye peşkeş çekti! Türkiye’nin 79 yılda yaptığı tüm borcun üç katını, 14 senede yaptı. Komşularımızın neredeyse tamamı ile, AB-NATO gibi kuruluşlardaki ortaklarımızın tamamı ile kavgalı duruma geldik. Karşılığında 15 yılda Türkiye sathında bir tane KEBAN, bir tane ATATÜRK BARAJI, bir tane PETKİM, bir tane TÜPRAŞ, bir tane DEMİR ÇELİK TESİSİ yapabildik mi?

Peki, Bademler ne yaptı? Ölü yatırım sayılan inşaatlar, her yıl yenilenmesi şart olan duble yollar, her biri için en az 20-25 yıl borç ödemesi yapacağımız, emsallerinin 5 katı pahalıya yapılan köprüler, geçitler. Bir yağmurda kapanan Marmaray-Avrasya Tüneli-Metrolar!

AKP 15 yılda büyük bir mucize yarattı;
İranlı bir dolandırıcının önüne yatan Bakanlar icat etti! Hırsızlığın babadan oğula geçtiğini, yabancı ülke mahkemelerinde ispatladı! Devlet Bankası Gen. Md. Vekili ABD’de tutuklandı! En büyük ekonomik mucizesi ise 15 yılda, bir adet 14 ayar nişan yüzüğünden dünyanın en zengin sekizinci siyasetçisini yarattı! Böyle bir mucizeyi hiçbir ülke yaratamadı…

Sağlık ve başarı dileklerimle.

Rifat SERDAROĞLU, 2 Ağustos 2017
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 4 konuk

x