antalyalim yazdı: .. Dogu Perincek'i tartismak isteyenler önce Diyarbakir'da serefli bayragimizi dalgalandirsinlar daha sonra isvicre'de "ermeni soykirimi yoktur" diyerek gözaltina alinsinlar en sonunda da oturup Perincek'i tartissinlar ...
Aynen!
Ayrıca bu adam şu an, aylardır, ekibiyle birlikte "ergenekon"dan içerde yatmakta! Ne kadar hain varsa dışarıda, baştacı, ne kadar milli aydın/paşa varsa hepsi içerde, Perinçek de onlarla birlikte! "Düşünmez misiniz???"
1- Apo itiyle "gazeteci" sıfatıyla görüşmeyen, memlekette bir ben kalmışım yahu! Hasan Cemal, ABDullah Gül'ün yani an itibariyle T.C.'nin Cumhurbaşkanı'nın özel temsilcisi olarak Kandil'e gidip geliyor, görüşmelerini resmi toplantılarda "devlet" erkanıyla paylaşıyor.. APO'yla görüşmemiş röportaj yapmamış resim çektirmemiş bir tek ben (!) kaldım galiba?? Hele ki Mehmetçik'in harekatı ve bombardımanı üzerine Kandil'e gidip "acımadı ki" pozları, demeçleri veren Çongar'lar, Altan'lar ortadadır..
2- "APO'ya paşalık verelim / Bodrum'da villa verelim bermuda şortuyla arada bir uğrayıp imza versin yeter" diyen Zamane İtler ortadadır.
3-a) Doğu Perinçek'in, Apo'ya çiçek verişini açıklaması mealen şudur: "Ben silahları bırakmaları, Yüce Türk Adaleti'ne teslim olmaları, barışı tesis etmek üzere çiçek uzattım". (Nerdeyse aynı bir durum da Ergenekon Tertibi'nin iddianamesinde Yalçın Küçük için söz konusudur ve onun için de o hıyanet iddianamesinde bile (kendisi kabul/red ettiğine dair birşey söylemiyor), mealen şöyle geçer: "Yalçın Küçük, Apo'ya gitti, tüm silahlarınızı teslim ederek adalete teslim olun, BM'den uçak ayarladık, sizi Ankara'ya götürüp adalete teslim edelim". Yani gerek Dr. Doğu Perinçek, gerek Prof. Yalçın Küçük, iddianamelere göre bile, Apo ile, PKK'nın teslim olmasını kabul ettirmek, terörü sona erdirmek üzere, görüşmüşlerdir.
3-b) Doğu Perinçek'in, sözde askeri kıt'ayı selamlama ve tokalaşma resimleri için açıklaması şudur: "Beni orda sanki T.C.'nin resmi temsilcisi gibi karşılayarak, askeri tören, temsil hazırladılar da benim kıtayı selamlamamı planladılar. Ben de bu planı, bu sözde resmi geçit/selamlama merasimini bozmak üzere, töreni bozarak araya daldım ve önüme gelen birinin elini sıktım".
4- Perinçek ve İP, bir zamanlar PKK/Kürt sorunu/Federasyon konusunda, şu andakine bayağı ters düşecek şekilde düşünceler taşıdıklarını ve yayınlar yaptıklarını bizzat kendileri söylüyor ve "biz o zamanlar öyle düşünüyorduk ama bunun yanlış olduğunu gördük, artık tam tersi düşünüyoruz, bakın şimdi böyle düşünüyoruz" diyor.
Adam çıkmış mertçe, "biz o vakit öyle düşündüydük ama şimdi yanlış olduğunu gördük, böyle düşünüyoruz" diyor. Öyle yavşakça, "milli görüş gömleani striptiz yaptık, değişerek, amerika-israil'le gide gele geliştik" demiyor.
Özetle,
Her ne şart altında olursa olsun, APO'ya çiçek verilişi, onla resim çektirilmesi, benim içimi derinden acıtır. Böyle bir şeyi geçmişte ben yapmış olsam, bu acıyla yaşayamam! Ve ben o itle o kadar yakına girebilecek bir gazeteci olsam, bırak silahı falan, kafa atarak onu cehenneme gönderme yolunu seçerim, öncesinde de kendimi bu yönde eğitirim. ("Hero" filmindeki gibi.)
Ama aynı anda hem Apo'nun g.tüne giren onca AQP'li, amerikancı adamı baş tacı ederken, hem de "gel teslim ol yahu bırak bu saçmalığı" diye çiçek verirken resmi çekilmiş bir adamı da "aa pkk'lı" diye yerin dibine batırmak.. Yok artık daha neler?
Lütfen, Doğu Perinçek hakkındaki bu yukardaki dosyayı okuyunuz. Hatta videoları izleyiniz. Mal varlığını görünüz, çoğumuz hayatta yokken büyük bir lider olan bu insanın, bunca yıl sonraki maddi varlığının, "şu bu, bir de cura" olduğunu görünüz. En kıçıkırık sağ-sol teröristimsi grubun bile herhangi bir amiri, Avrupalarda lüks villalarda yaşarken..
Mesut Yılmaz, geçenlerde ölen Muhsin bile mebus olurken, Doğu Perinçek hapislerde sürünüyor!
Şeyh Sait'in torunları mebus, bakan, başbakan yardımcısı olurken, ne şeyh Edibali'nin torunu koskoca (Millet Partisi'nden) Aykut Edibali'nin, ne de Mehmet Akif'in torunu (TKP'den) Aydemir Güler'in, kısa/orta vadede böyle bir hayali bile yok! Ama kendi pencerelerinden gördükleri ülküleri var, vatan-memleket için kurtuluş reçeteleri var; ve en önemlisi, hayalleri var! Ev olarak belki kirada, ama yurdumuz için gönülden bağlı oldukları hayalleri ile, bence yüce bulutların üzerinde oturmaktalar!
O partinin fikrayatının şurasına, bununkinin de burasına katılırız katılmayız ayrı konu, ama vicdanımızı ve insafımızı da yitirmemeliyiz.
Hele mantığımızı ve mukayese yetimizi, asla!
E bir de tüm bunlar olurken, Fethullahçı Polis geliyor, Ulusal Kanal'ın plazma tv'lerini bile söküp götürüyor yahu!