Dolmabahçe'nin Aktörleri Tasfiye Edilirken...
Başbakan Tayyip Erdoğan, kendisine yakın bir grup gazeteci ile TESEV Başkanı Can Pakerin evinde bir araya geldi.
Merak edilen konu, Başbakanın kapatma davasına karşı nasıl bir siyasi ve hukuki pozisyon alacağıydı... Başbakana yakın gazeteciler arasında Fehmi Korunun bulunmamasını küçük bir not olarak kayda geçelim. O, Güle yakın gazeteci oluyor anlaşılan
Nazlı Ilıcak; Ergun Babahan, Taha Akyol, Mustafa Karaalioğlu, Hasan Cemal, Mehmet ve Canan Barlas, Cengiz Çandar
Can Pakere isimleri bizzat Başbakan tarafından verilen gazeteciler bunlardı
Yemeğin üstünden günler geçti, bu arkadaşlar köşelerinde konuşulanlarla ilgili bir tek satır yazmadılar. Sadece Nazlı Hanım, kaynağı belirsiz bir izlenim kaleme alarak Erdoğanın süreçten beklentilerini bizlerle kısmen paylaştı. Aynı şekilde Kanal Dde yemeğin içeriğine ilişkin yine kaynağı belirsiz bir habere yer verildi. Belli ki bilgileri Doğan grubunun yemeğe davetli üyeleri Hasan Cemal ve Taha Akyoldan almışlardı
Bu arkadaşların gazetecilik suçu işlediklerini söylememize gerek var mı?
Siz Başbakanla konuştuklarınızı kendinize saklayamazsınız. Yazdığınız gazetelere biz para veriyoruz, o yemeklere kara kaşınız kara gözünüz için değil, okuyucularınız nezdindeki yazarlık payeniz göz önüne alınarak davet ediliyorsunuz.
Pek çoğu halen medyada yönetici olan bu arkadaşlara soruyorum: Eğer ben bir muhabir olarak Başbakanın özel yemeğine davet edilseydim; döndükten sonra
Hiçbir şey yazmıyorum. Bu konu Başbakanla benim aramda
deseydim
Beni işten atar mıydınız, atmaz mıydınız? Böyle bir şey olabilir mi Allahaşkına?
Beyler ve hanımlar zeytinyağlı enginar, dondurmalı ayva tatlısı, somon füme falan yemişler, öğrendiklerini de kendilerine saklıyorlar..Bakar mısınız; Başbakan gazetecilerle kamuoyunu bilgilendirmek için değil, fikir danışmak ve kapatma haberlerini abartmayın talimatı vermek için buluşuyor. Onlar da bu durumu kabul ediyorlar
Yakışır böyle basına
Bir önceki yazıda, Başbakanın kafasında strateji mtrateji yok demiştik. Bu gerçeği Mehmet Barlas ATV haberde itiraf etti: Keşke bir strateji dinleyebilseydik dedi: Anlaşılan o da yemekte beklediğini bulamamış
Şöyle veya böyle, Erdoğanın kafasından geçenler yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Tek tek inceleyelim:
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ YOK: Erdoğan, anayasanın parti kapatmayla ilgili maddelerinde değişiklik yapma ve sayı yetmezse referanduma gitme meselesine bu yemekte son noktayı koymuş..
Anayasa değişikliği yok..
Erdoğan, birileri tarafından böyle bir tavrın AKPye ülkenin daha fazla gerilmesine meydan vermediği için puan kazandıracağına iknâ edilmiş olabilir ama AB ile eşgüdüm halinde" köklü adımlar atılmasından yana olan liberaller ile sisteme ödün vermeyelim diyen radikaller durumdan rahatsız. Daha şimdiden, 9 saatlik MGK toplantısında şıpır şıpır terleyen Erbakanla, boynunu giyotine uzatan Erdoğan arasında benzerlikler kurulmaya başlandı
.
DOLMABAHÇE MUTABAKATÇILARINA TASFİYE: Davanın temmuzda sonuçlanacağını sanıyorum.. Yemekten yansıyanlara göre Erdoğanın süre konusundaki öngörüsü böyle. Demek ki, dava temmuzda sonuçlanırsa, kapatılma ihtimali yüksek görüldüğüne göre, ağustos ayındaki Yüksek Askeri Şura ile birlikte, Türkiye yeni bir sabaha uyanacak demektir:
Dolmabahçe Mutabakatının tarafları olan Tayyip Erdoğan ve Yaşar Büyükanıtın olmayacağı yeni bir sabaha
Siyasetin aktörleri yaz ortasında köklü bir biçimde değişecek
Artık ne Tayyip Erdoğan Başbakan, ne de Yaşar Büyükanıt Genelkurmay Başkanı olmayacaklar. Zabıtsız, şahitsiz yaptıkları ve iki cephenin de ayrı ayrı eline yüzüne bulaştırdığı meşhur mutabakatın cezalandırılma anı gelmiş demektir
KAPATMA OLURSA YENİ PARTİ KURULACAK:
Bir de böyle bir laf etmiş.. Daha önce Böyle bir hazırlığmız yok demişti; demek ki varmış.. Ancak, kurulacak yeni partinin AKPnin bölünmesi anlamına geleceği de aşikâr. Çünkü, bazı isimler kendi hareketlerini başlatmak için AKPnin kapatılmasını bekliyorlar. Yeni partiye ortak pastadan ne kadar pay düşeceği kestirilemez. Kesin olan şey, o partinin artık AKP olmayacağı
BAŞBAKAN CEZA ALIRSA ERKEN SEÇİM OLACAK, SEÇİME BAĞIMSIZ KATILACAK:
Erdoğan, Parti kapatılmayıp da kendisine siyasi yasak geldiğinde erken seçime gidileceğini söyleyebiliyorsa, büyük bir grup milletvekilinin Erdoğana yasak gelir gelmez istifa ederek seçim sürecinin önünü açacakları anlaşılıyor
Yani AKP, Erdoğansız bir iktidara evet demeyecek... Dese bile, bölünmenin önü alınamayacak.. Erdoğan yemekte, Araştırdım, bağımsız aday olmamın önünde engel yok demiş..
İşte burası biraz hukuki tartışma götürür. Siyasi yasağın gerçekten bireysel olarak siyaset yapmayı engelleyip engellemeyeceğine hukukçuların açıklık getirmesi gerekiyor. Birileri yine bizim Başbakanı sana bir şey olmayacak diyerek oyalıyor olabilir.. Konu, ancak Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararıyla açıklık kazanır ki bu da Eylül ayını bulur
SEÇİME BAĞIMSIZ KATILAMAZSA, BİR SİVİL TOPLUM KURULUŞUNUN BAŞINA GEÇECEK:
Bu alternatif, seçime bağımsız girememe riskinin öngörüldüğünü gösteriyor.
Erdoğan, seçime bağımsız katılamazsa, bir sivil toplum kuruluşunun başına geçecek ve -ya mevcut bir STK ya da yeni kurulacak bir örgüt ile- Türkiyeyi dolaşacakmış..Bu da yeni bir emanetçi dönemi demektir ki, kendine has tatsızlıkları vardır.
Erdoğan, Demirel gibi bir bilen statüsüne geçip, düz vatandaş olarak siyasetin zirvelerine müdahale edecek demektir. Tartışmalar ve bölünmeler olur
VE ERDOĞANIN CEVAP VERMEDİĞİ SORU:
Siyasi yasakla birlikte hakkında açılmış olan ceza davaları otomatik olarak devreye girerse ne olacak?
Demirel ve Ecevit, siyasi yasaklı olduklarında haklarında kalpazanlığa kadar uzanan davalar yoktu..
Ya Erdoğan, dokunulmazlık zırhından çıkar çıkmaz ceza giyerse?
Erbakan gibi "yaş haddinden evde hapis" türünden bir özel duruma tabi tutulma şansı da yok
Acaba hangi Ergenekoncu ile aynı hücreye düşer ki? Doğu Perinçekle mi?
Böyle olursa kendisi için iyi olur, Perinçek ona biraz hukuk öğretir.
Ya Veli Küçükle aynı ranzaya düşerse? Allah korusun, dünyanın bin bir türlü hâli var