Düşünceler Sermaye Bulamazlar Ama Sermayeler Düşünceleri Seçebilirler

Düşünceler Sermaye Bulamazlar Ama Sermayeler Düşünceleri Seçebilirler

İletigönderen Taner Sargın » Çrş Ağu 10, 2011 2:59

Georges Burdeau’nun sözünü başlık yaparak konuyu ele almak istedim. Bundaki amacım şudur: Hangi kademede olursa olsun bir yönetici adalet istiyorsa önce yönetimi altındakilere adaletli davranmalıdır. Yasaklama zihniyeti hiçbir zaman çözüm değildir. Adaletine sığınılabilecek nihai güç ise yine halktır. Kendini bir şey zannedenler halktan aldıkları yetkiyi halka faşizan davranarak ödeyemezler. Yöneticiler bu açmazlarının farkına varamayacak kadar hırs içine düşmüşlerse halka, sırasıyla konuşmayı su içip yemek yemeyi hatta nefes almayı yani yaşamayı yasaklama yoluna gidebilirler. İşte bu onların gidişleridir aslında. Yaptıkları giderayak yapılan tahribattır.

Klasik anlamda düşünecek olursak kitle iletişim araçları yazılı görsel işitsel, yani basın televizyon ve radyo gibi sıralanabilir. Kitle iletişim araçları üzerinden düşünce özgürlüğü ve düşüncelerini yayabilme araçlarından biri daha olan internet diğer üçüyle kıyaslandığında açıkça görebiliyoruz ki daha fazla gelişebiliyor. En önemlisi de tek taraflı iletişime değil, haber ya da bilginin yöneldiği kitlelerin de yorumlarını paylaşabildiği bir özelliğe sahip. Özellikle televizyonda kaynaktan alıcıya tek taraflı ileti adeta izleyici bir uyuşturucu bağımlısının durumuna getirmiştir.

Demokratik olsun olmasın, bir rejimde etkili olmak isteyen siyasal güçler açısından, kitle iletişim araçları her zaman büyük önem taşır. Çoğulcu bir demokraside, halkın genel çıkarlarının ekonomik gücü elinde bulunduran azınlığın özel çıkarlarına feda edilmemesi, kitle iletişim araçları üzerinde bazılarının doğrudan ya da dolaylı bir denetim tekeline sahip bulunmamasına bağlıdır. Paranın kitleye, ya da başka bir deyişle sermayenin emeğe egemen olmaması, kitle iletişim araçlarının konumuna bağlıdır.Düşünce özgürlüğü, düşüncelerini yayabilme olanakları bulunmadığı zaman bir anlam taşımaz. Günümüzde faşizan yapıdaki iktidarlar güçlerini korumak için basın yayın kuruluşlarına cezalar keserek etkisi altına aldı. Taze bir örnek vermek gerekirse medya Suriye konusunda savaş çığırtkanlığı yapıyor. Nasıl mı? Milliyet gazetesinin manşeti:'Saddam'da Hayır Demişti.' Hürriyet Gazetesi 'Esat Pazarlığı' Radikal Gazetesi' Ya reform Ya da Esat'sız Suriye' Habertürk ' Klinton: Esad'a siz Baskı yapın' Sabah' Esad için son şans günü' Türkiye Gazetesi'ipler kopuyor' Star gazetesi'Kanı durdur biz değil halkını ikna et' Bu konuda tarafsız objektif yayın yapan Gazeteler Cumhuriyet, Aydınlık ve Birgün gazeteleri.

Kafamda oluşan soru işaretine karşı basından bir cevap alamadım. Yüksek Askeri Şura öncesi tarihimizde görülmemiş bir biçimde komutanlar istifa ettiler? Amerika ekonomik açıdan ciddi biçimde sıkışmış ve bir şekilde savaş çıkartmaya çalıştığı açık. Savaş anlık bir tüketim olup. Krize giren emperyalist ekonomilerin yaşamını sürdürmesi için yıkım gerekli olduğu bilinir. Bu bağlamda istifalar sonrası komşumuz ile böyle bir durum yaratılması tesadüf olamaz. Biz bu konuyu gelecek günlere bırakıp kitle iletişim araçları üzerinden yazımıza devam edelim.


Çoğulcu bir demokrasi, yalnız birbirinden farklı partilerin bulunmasını değil, kitle iletişim araçlarının da birbirinden farklı ellerde olmasını gerektirir. Çoğulculuk, kamuoyunu oluşturacak araçların da çoğulcu olmasını gerekli kılar. Bunlar üzerinde devletin tekeli olduğunda açık bir baskı rejimi söz konusu iken, özel kişilerin tekeli oluştuğunda örtülü, dolaylı bir baskı rejimi akla gelebilir. Demokrasi sadece görünüşte kalır. Yeni düşüncelerin yayılması, yeni toplumsal güçlerin siyasal yasamda ağırlığını duyurması zorlaşır. Bilinmelidir ki farklı fikirleri toplumun öğrenme hakkı vardır.


Evet, bizler düşüncelerimize sermaye bulamıyoruz ama doğru ya da yanlış haklı ya da haksız bir şekilde de olsa internet ortamında düşüncelerimizi paylaşıyoruz. Ama unutmayalım ki, kitle iletişim araçlarına egemen olan güçler, normal zamanlarda yurttaşları uyutma eğilimindedir ama yalanlarını yeni yalanlarla örtemez duruma gelmiş olan kapitalist iletişim, uyanmış halkı galeyana getirme eğilimindedir.

Belirli kademelerde olan kişiler iletişim araçları yoluyla tepki gördüklerinde bundan yakınabilirler. Ama onların korktuğu hakaret dolu sözlerin bu ortamlarda bulunması değil, onlar hakkında doğru tespitlerin yapılması ve gerçek yüzlerinin deşifre edilmesidir. Hakaret gördüklerinde mağdurları oynayıp haksızlık yaptıkları toplum üzerinde bir vicdan muhasebesi yaptırma eğilimindedirler.
Kullanıcı küçük betizi
Taner Sargın
Üye
Üye
 
İletiler: 7
Kayıt: Sal Ağu 09, 2011 19:01

Şu dizine dön: Sizin Makaleleriniz

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x