EKÜMENİK'liğe 12 Mil'e Vakıflar Yasasına 'Evet' - Türkiye gidiyor elimizden

Genel & Güncel Konular

EKÜMENİK'liğe 12 Mil'e Vakıflar Yasasına 'Evet' - Türkiye gidiyor elimizden

İletigönderen Başkomutan » Cmt May 15, 2010 17:22

Cami Tamiratına Karşı Ekümenik'liğe Evet

Başbakan Erdoğan, ekonomik krizde çırpınan Yunanistan’a yaptığı tarihi ziyarette büyük ilgi gördü “Savunma sanayiine yapılan yatırımları eğitime, sağlığa yapalım” mesajını verdi.

Atina Venizelos Havalimanı’na gelen Başbakan Erdoğan’ı, Abdullah Öcalan’ın Yunanistan’a saklandığı dönemde Dışişleri Bakanı olan ve ilişkilerin gerginleşmesi üzerine istifa etmek zorunda kalan Başbakan Yardımcısı Theodoros Pangalos karşıladı.

Sis bombaları patladı
Erdoğan ilk olarak Cumhurbaşkanı Papulyas tarafından kabul edildi. Erdoğan-Papulyas görüşmesi sırasında dışarıda sis bombaları patladı. Erdoğan görüşmeden ayrılırken, Türk korumalar yumurtalı bir saldırıya karşı şemsiyeler ile önlem aldı. Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndan Başbakanlığa yürüyerek giden Erdoğan’ı Başbakan Papandreu kapıda samimi şekilde karşıladı.

Erdoğan bakanların 22 anlaşma ile ilgili görüşmeleri tamamladığını söylemesi üzerine Papandreu “Bu bile bu ziyareti tarihi kılmaya yeter. Eminim daha büyük adımlar atarız” dedi. Erdoğan ise bu sözleri “Atacağız” diye yanıtladı. İki başbakanın görüşmesinden sonra Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Toplantısı’na geçildi. Toplantı sonrası düzenlenen ortak basın toplantısında Erdoğan şu mesajları verdi:

DENİZİ VE EKMEĞİ PAYLAŞIYORUZ Bugün yaklaşık 320 kişi ile buradayız. Bu gerçekten tarihi bir an. Bugün yapılan anlaşmalarla -ki Yüksek Düzeyli İş Konseyi oluşturuldu ve 22 anlaşmayı imzaladık- birlikte geleceğe çok daha farklı bir adımı atmış oluyoruz. Kadim dostluğumuz var. Ekmeği, denizi paylaşan iki toplumuz. Kıyıdan bağırsanız Yunan adalarından duyulur. İyi tanıyoruz birbirimizi. Geçmişte bazı sıkıntılar yaşadık ama yeni bir sayfa açıyoruz.

YEŞİL PASAPORTA VİZE KALKTI Bakınız şu anda bir adım atıldı, hususi pasaportlarla (yeşil) ilgili vize kalktı. En kısa zamanda mavi pasaportlar için de vizenin kalkmasını temenni ediyorum. İnşallah bu da olacak, buna inanıyorum. Yani şu anda Schengen olayı içerisinde Sırbistan’a uygulananın Türkiye’ye uygulanmasını ben burada AB üyesi ülkelere duyuruyorum.

UÇAKLAR BOMBASIZ UÇSUN Ege’de uçakların adeta bir bombardıman uçağı olarak bombaları muhafaza şeklinde uçmasını biz artık istemiyoruz. Eğer tatbikat yapılacaksa bunlarsız uçsunlar diyoruz. Bunlar barışın simgesi olsun. Zaman içerisinde uçmasın. Bu hale geliyoruz.

HAVA İHLALLERİNİ TASVİP ETMİYORUZ Şu anda Türk uçakları bomba bağlayarak uçmuyor. Ama Yunan uçakları bomba bağlayarak uçuyor. Zaman zaman karşılıklı hava ihlalleri ne yazık ki yapılıyor. Biz bunları tasvip etmiyoruz.

SAVUNMA YATIRIMLARI EĞİTİME Savunma sanayiine yönelik karşılıklı olarak atılan bu adımların hepsi bizi farklı alanlarda yapacağımız yatırımlardan alıkoyuyor. Yani birimiz yapalım, birimiz yapmayalım diye bir şey olmuyor. Oralara yapılan bu yatırımlar eğitime, sağlığa yapılabilir. Bu yatırımlar ülkede kişi başına milli gelir olarak yoksul insanlara aktarılabilir.

SEÇİLMİŞ MÜFTÜ OLMALI Batı Trakya’da da seçilmiş müftü yok. Atanmış müftü var. Se çilmiş müftü olması lazım. Seçilmiş müftüyü Yunanistan hükümeti onasın. Biz nasıl ki patriği seçme hakkını kendimizde bulmuyorsak, Müslümanların dini liderlerini Yunan hükümeti seçmemeli. Bu ciddi bir yanlıştır ve bunun da giderilmesi gerekir diye inanıyoruz.


ATİNA CAMİ RESTORASYONU (Heybeliada Ruhban Okulu sorusu üzerine) Çözüme yönelik çalışmalarda bir netice alacağımızı umut ediyorum. Olumlu bir yaklaşım içindeyiz. Üzerinde çalışıyoruz. Temenni ederim ki kısa zamanda neticeye bağlarız. Ama ben de Sayın Papandreu’dan Atina’da Fethiye Camii’nin restorasyonu için müsaade istedim.

KIBRIS’TA MÜZAKERELER SÜRECEK Kıbrıs’ta BM müzakere süreci kaldığı yerden devam edecektir. Yani ’Yeni bir Cumhurbaşkanı seçildi, acaba ne olacak?’ Bu ifadelerin hepsi bir kenara, süreç aynı kararlılıkta devam edecektir.

AB VERDİĞİ SÖZÜ TUTMADI (Yunanlı gazetecinin sorusu üzerine) “Silahlı Kuvvetler’in Kıbrıs’a işgali” konusuna gelince, bakın biz bir Annan Planı olayı geçirdik. Referandumda Kuzey Kıbrıs % 65 ’evet’ dedi. Güney Kıbrıs % 75 Annan Planı’na ’hayır’ dedi. Halbuki Türk askerinin sayısı 650’ye kadar inecekti. Netice Güney Kıbrıs AB’ye alındı. Sözler tutulmadı.

EKÜMENİK BENİ RAHATSIZ ETMEZ (“Patrik Bartholomeos’nun ekümenik olarak nitelenmesi sizi rahatsız ediyor mu ve neden yanınızda getirmediniz?” sorusu üzerine) Diyanet İşleri Başkanımın meşguliyeti olmasaydı ikisini beraber getirmeyi düşünüyordum. Zamanlama örtüşmediği için gerçekleştiremedik. ’Ekümenik’ sorusuna gelince, beni rahatsız etmez. Ecdadımı rahatsız etmediğine göre beni de rahatsız etmez. Ama benim ülkemde bazılarını rahatsız edebilir.

“Alışıla gelmiş değil tarihi bir ziyaret” yapan Erdoğan’ı “inisiyatif sahibi cesur bir lider” olarak tanımlayan Papandreu da şunları söyledi:

SİLAH KONUSUNDA GÖRÜŞBİRLİĞİ Görüşmemizde silahların karşılıklı olarak azaltılması noktasına gelinmesinde ve bu alanda yapılan harcamaların diğer konulardaki alt yapılara harcanması konusunda görüş birliğine varıldı.

TÜRKLER’E 1 GÜNLÜK VİZE Türklere vize kolaylığı yapılması konusunda çalışıyoruz. Bir günlük, belki de daha fazla vizesiz seyahat etmeleri konusunu görüşüyoruz. Ancak bu konuda AB’yi ikna etmeliyiz. Bu kolaylığın kaçak göçmen kapısı olmayacağına inandırmalıyız.

CAMİ RESTORE EDİLECEK Tarihi yapıların restore edilmesi için de anlaşma sağlandı. Atina’daki Fethiye Camii de restore edilecek.

Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısının ardından Erdoğan ve Papandreu toplantının yapıldığı otelin terasına çıkarak geçtiğimiz yıl restorasyonu tamamlanan Akropol’ü seyrettiler ve fotoğraf çektirdiler.

Bu farklı final olacak
Başbakan Erdoğan, Atina’da ilk olarak Yunanistan Cumhurbaşkanı Karolos Papulyas tarafından kabul edildi. Ziyaretin iyi sonuçlar doğuracağını ifade eden Papulyas, her iki ülke halkının da bunu istediğini belirtti. Başbakan Erdoğan ise ziyareti “tarihi” diye niteledi ve “Bu farklı bir final olacak” dedi

toplumsalhaber.com




OLUMLU ADIMLARA DESTEK VERİN

Alınan bilgiye göre, Başbakan Erdoğan ayrıca, Yunan gazetecilere, "Rahat olmaları gerektiğini" ifade ederek, "Olumlu adımlar atıldığına, buna medya olarak destek vermeleri gerektiğine" işaret etti. Toplantıda, AB ve Kıbrıs meselelerinin de gündeme geldiği, Başbakan Erdoğan'ın, "Kıbrıs'ta 3 ülkenin garantör olduğunu" anımsatarak, Türkiye'nin görüşlerini anlattığı kaydedildi. Bir gazetecinin, "Neden Kıbrıs'ta tarafları kendi hallerine bırak mıyorsunuz?" sorusu üzerine, Erdoğan, "Ada'da BM Barış gücünün neden bulunduğunu?" sordu.

SAVUNMA HARCAMALARI

Kahvaltı bittikten sonra bir kabul için başka salona yürüyen Başbakan Erdoğan, otel lobisinde Türk gazetecilerle de ayak üstü sohbet etti. "Savunma harcamalarının kısılmasına" yönelik bir soru üzerine Başbakan Erdoğan, kendileri iktidara gelene kadar savunma harcamalarının bütçe kalemleri içinde ilk sırada olduğunu belirterek, "Biz geldiğimizde zaten birinci sıradaydı, şimdi dört, beş, bu sıralara düştü. Birinci sırada biliyorsunuz eğitim, sağlık harcamaları var" dedi.

Erdoğan, bir gazetecinin, "Bir öneriniz oldu mu, savaş uçaklarının uçuşlarıyla ilgili..." sözleri üzerine, "(Biz bombasız uçuyoruz) dedik, 'Siz de bombasız uçun'. NATO'ya zaten bunlar bildiriliyor. NATO istasyonu var. Bunlar veriliyor, hepsinin kayıtlarında bunlar var. Yani buradan da kalkış olduğunda bizim de kayıtlarımıza giriyor. Komşunun kapısını çalmadan girmeyiz, çalar öyle gireriz, Silahlı Kuvvetlerimize de söyleriz, karşılıklı olarak" diye konuştu.

EKÜMENİK KONUSU

"Ekümenik konusuyla dün yaptığı açıklamaların bugün gazetelerde geniş yer bulduğunu" belirten gazetecinin sözleri üzerine ise Erdoğan, "Devamı önemli. Biz düşüncemizi söyledik" karşılığını verdi.


internethaber.com




Yine TÜRK bayrağını yaktılar!..

Başbakan Erdoğan'ın Atina ziyareti imzalanan anlaşmalar ve liderlerin görüşmeleri açısından olumlu geçiyor ancak sokakta küçük de olsa protestolar vardı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Yunanistan ziyaretini sürdürürken, Atina sokakları da Yunan aşırıların gösterilerine sahne oldu. Göstericiler Türk Bayrağı yaktı.

Yunanistan Ulusal Partisi'nin organize ettiği protestoya yüzlerce protestocu katıldı.Erdoğan'ın ziyaretini protesto eden göstericiler, "Ege Denizi Yunan denizidir" Yazılı pankartlar taşıdı, Türk Bayrağı'nı yaktı

.Bölgede yoğun güvenlik önlemleri alan Yunanistan polisi, daha sonra yürüyüşe geçen protestocu gruplara müdahale etti, olayların büyümesini önledi.

Gösterilere, yaklaşık 450 kişi katıldı. Katılımcılar arasında, Kürtler de vardı.Protesto gösterileri için Atina polisi, geniş güvenlik önlemleri aldı.

Yunan polisi, Türkiye karşıtı sloganlar atan grubu kontrol altına alabilmek için göz yaşartıcı gaz kullandı. Göstericiler bir süre sonra dağıldı.


milliyet.com.tr

Resim

Resim


Demokratikleşme çalışmaları

Son yıllarda sürdürülen demokratikleşme çalışmaları çerçevesinde ülkemizdeki gayrimüslim azınlıkları ilgilendiren konularda yapılan düzenlemelere rağmen uygulamadan kaynaklanan bazı sebeplerle bu konudaki sorunların tam anlamıyla giderilemediği görülmektedir.

T.C. vatandaşı gayrimüslim cemaat liderlerinin protokol uygulamalarında statülerine uygun bir şekilde konumlandırılmaları, gayrimüslim cemaatler aleyhine yapılan kin ve düşmanlığı teşvik edici yayınlara karşı gerekli yasal işlemlerin derhal başlatılması gibi uygulamalar örnek olmak üzere, gayrimüslim azınlıklarla ilgili tüm uygulamalarda yukarıda bahsedilen bilinçle hareket edilmesi gerekmektedir.

toplumsalhaber.com
En son Başkomutan tarafından Pzt May 17, 2010 13:13 tarihinde düzenlendi, toplamda 3 kez düzenlendi.
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Cami tamiratına karşı EKÜMENİK'LİĞE EVET

İletigönderen Başkomutan » Cmt May 15, 2010 17:47


Erdoğan'ın Ziyaretine Tepki Gibi

Türk F-16 'larına Yunan tacizi...

Yunanistan'a ait uçaklar, Ege Denizi'nin
uluslararası hava sahasında eğitim uçuşundaki Türk uçaklarına dün bir kez müdahale etti.

Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yer alan duyuruya göre, Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığının Ege Denizi'nin uluslararası hava sahasında eğitim
uçuşundaki F-16 uçaklarına, Yunanistan'ın Limni meydanından kalkan F-16 uçakları tarafından Midilli Adası'nın kuzeybatısında bir kez önleme yapıldı.

internetajans.com
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Cami tamiratına karşı EKÜMENİK'LİĞE EVET

İletigönderen Osman_Pasa » Pzr May 16, 2010 0:42

Gun olur devran doner biz yine aliriz size verdigimiz topraklari komsi...
Kullanıcı küçük betizi
Osman_Pasa
Üye
Üye
 
İletiler: 108
Kayıt: Çrş Şub 03, 2010 1:16

Re: Cami tamiratına karşı EKÜMENİK'LİĞE EVET

İletigönderen Başkomutan » Pzr May 16, 2010 1:05

Fesat ve hıyanet ocağı

Resim

Atatürk Patrikhane için böyle demişti

Fesat ve hıyanet ocağı
1919 “İstanbul Patrikhanesi, silah ve cephane deposu durumunu almıştır ve hatta kiliseler tapınma yerinden çok askeri ambarlar gibi kullanılmaktadır. Ermeni Patriği Zaven Efendi de Mavri Mira kurulu tarafından satın alınmıştır.

1923 Bir fesat ve hıyanet ocağı olan, nifak tohumları eken, uyuşmazlık yaratan, Hristiyan hemşehrilerimizin huzur ve refahı için de uğursuzluğa ve felakete sebep olan İstanbul Rum Patrikhanesi’ni artık topraklarımız üzerinde bırakamayız.

Fesat ve hıyanet ocağı
Ulu Önder Atatürk, Fener Rum Patrikhanesi’ni bir fesat yuvası olarak nitelendirmişti Mustafa Kemal Atatürk, 20 Ocak 1923’te Hakimiyet-i Milliye Gazetesi’nde yayımlanan açıklamasında şunları söylemişti:

Topraklarımız üzerinde bırakamayız
“Bir fesat ve hıyanet ocağı olan ve memleketimize nifak tohumları eken, uyuşmazlıklar yaratan, Hıristiyan hemşehrilerimizin huzur ve refahı için de uğursuzluğa ve felakete sebep olan İstanbul Rum Patrikhanesi’ni artık topraklarımız üzerinde bırakamayız. Bu tehlikeli teşkilatı memleketimizde muhafazaya bizi mecbur etmek için ne gibi vesile ve sebebler gösterilebilir? Türkiye’nin Rum Patrikhanesi için arazi üzerinde bir sığınılacak yer göstermeye ne mecburiyeti var? Bu fesat ocağının hakiki yeri, Yunanistan değil midir? Büyük Millet Meclisi tarafından idare edilmekte olan yeni Türkiye, Babıali’nin taht-ı idaresindeki eski Osmanlı İmparatorluğu değildir. Yeni Türkiye şeref ve haysiyet, kudret ve kuvvetini müdrik ve hukukunu muhafaza için mevcudiyetini tehlikeye atmaya hazır ve amadedir.”

YENİÇAĞ



BENİ RAHATSIZ ETMİYOR

Resim

Atina’da ekümeniklikle ilgili soruları cevaplarken ‘ecdad’ olarak Atatürk yerine Fatih’i referans aldı
BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, Yunan Başbakanı Papandreu ile ortak basın toplantısında Heybeliada Ruhban Okulu, patrikhane ve ’ekümeniklik’konusunda ilginç açıklamalar yaptı: Ekümeniklik beni rahatsız etmez. Attığımız adımlar var. Sorunları çözeriz, Lozan’ın gereği olan noktaya da gelmiş oluruz.
“Bu kez farklı bir final olacak”
BÜYÜKADA’daki yetimhane konusuna da değinen Başbakan Erdoğan, burayı teslime hazır olduklarını Fener papazı Bartholomeos’a söylediğini bildirdi. Cumhurbaşkanı Papulyas tarafından da kabul edilen Erdoğan’ın “6. kez Atina’ya geliyorum. Bu farklı bir final olacak” sözü dikkat çekti.

Ekümeniklik rahatsız etmiyor
Erdoğan, Atatürk’ün fesat ve hıyanet ocağı olarak nitelendirdiği Patrikhane’nin ekümenik olarak tanınması konusunda, “Ecdadımı rahatsız etmediğine göre beni de rahatsız etmez. Ama bazılarını rahatsız edebilir” dedi


Başbakan Tayyip Erdoğan, Atina’da Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Toplantısı’nın ardından Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu ile ortak basın toplantısı düzenledi. Burada konuşan Erdoğan, “Ülkemizde Lozan ile bağlantılı olan adımlar var biliyorsunuz. Sensinot Meclisi olayımız var” dedi. Erdoğan şunları söyledi: “Bu konuyla ilgili attığımız adımlar var. Sensinot Meclisi’nin Türk vatandaşlarından oluşması lazım. Ama şu anda tabii Türk vatandaşlarından oluşmuyor. Dolayısıyla ’Türk vatandaşlığına müracaatla biz bu sorunu çözelim’dedik. Şu anda müracaatları aldık. Öyle zannediyorum ki önümüzdeki bir iki hafta içinde bu sorunu çözmüş oluruz. Dolayısıyla Lozan’ın gereği olan noktaya da gelmiş oluruz.”

Çalışma yapılıyor
Büyükada’daki yetimhane konusuna da değinen Başbakan Erdoğan, bu konudaki yargı sürecinin uluslararası hukuka yansıdığını, kendisinin gerekçeli kararı istettiğini ve bu gerekçeli kararın gelmesinin ardından hemen burayı kendilerine teslim etmeye hazır olduklarını Fener Rum Patriği Bartholomeos’a söylediğini bildirdi. Heybeliada Ruhban Okulu konusunda açıklamalar yapan Erdoğan, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ile Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun bu konudaki çalışmaları sürdürdüğünü belirterek, “Çözüme yönelik çalışmalarda bir netice alacağımızı ben umut ediyorum. Bunun umudu içerisindeyim” dedi.

Papazı da götürecekmiş
Başbakan Erdoğan, gazetecilerin, “Konuşmanızdan Ruhban Okulu açılacak gibi bir izlenim aldık, doğru mu? Bartholomeos’nun ekümenik olarak nitelenmesi sizi rahatsız ediyor mu ve yanınıza alıp buraya neden getirmediniz?” sorusu üzerine de “Diyanet İşleri Başkanımın meşguliyeti olmasaydı ikisini beraber alıp getirmeyi düşünüyordum. İkisini beraber getirip aynı zamanda burada da Batı Trakya’daki dini temsilcilerle birlikte onları beraber görüştürelim istiyordum. Zamanlama örtüşmediği için böyle bir şeyi gerçekleştiremedik. ’Ekümenik olarak tanıyor musunuz?’ sorusuna gelince, beni rahatsız etmez. Ecdadımı rahatsız etmediğine göre beni de rahatsız etmez. Ama benim ülkemde bazılarını rahatsız edebilir” diye konuştu. Bu arada, Erdoğan, Yunanistan Cumhurbaşkanı Karolos Papulyas ile görüşmesinde “6’ncı kez Atina’ya geliyorum. Fakat bu farklı bir final olacak” dedi.

YENİÇAĞ
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Cami tamiratına karşı EKÜMENİK'LİĞE EVET

İletigönderen antalyalim » Pzr May 16, 2010 10:33

Onlar icin Vatan satmanin bilim dilindeki adi "statüko"dur.

Dikkat edin; kendileri her konusmasinda
"statükodan ve onun destekcilerinden kurtulmak gerekir" veya
"Türkiye artik kücük Türkiye degildir, statükodan tam anlamiyla kurtulunca daha da büyük bir Türkiye olacagiz"
demekten hic cekinmemistir.

Onlar icin Statüko nedir?
Statüko; kendi tabirleriyle "ecdadinin" satmak icin ugraslar verdigi, Anavatan Türkiye'yi canlari pahasina savunan Kuva-i Milliye ruhudur.
Vatanperverligin bir sanat oldugu o günlerde Kemalist felsefe bu tarz hainlere karsi koymustur ve vatanin Ulusal degerlere sahip cikilarak kurtarilacagini göstermistir.

Zamanin hainlerinin büyük bir kismi careyi agalarina siginmakta bulmustur.
Hatta onlarin basini ceken padisah buldugu son saltanat kayigiyla "ekselanslari" Ingiliz kumandanlarina kürek cekmistir.
Diger kismi ise; dönek olmayi midelerine sindirebilmis ve Kemalizmin zayiflamasini beklercesine pusuya yatmistir.
1938 sonrasi gelen Hükumetlerden özellikle Demireller-Özallar vs... bu hainleri beslemis ve sirf iktidarda kalabilmek icin, satanistlerin seytana kurban ettigi insanlar gibi, yaraladiklari kemalistleri önlerine birer birer atmislardir.
Simdilerde ise; yaralandiklari halde dik duran kemalistler birer birer degil 100er 100er cukurlara hapislere dolduruluyor....
Baski gören asagilanan halklar her zaman bir devrimle yönetimi ele alirlar.
Bunun en güzel ve takdir edilecek örnegini Kemalist devrimle anadolu halki vermistir.

Bu iktidarin yargilamak istedigi Darbe 12 Eylül darbesi degildir. Öyle olsaydi coktan alirlardi ressami. Onlar 19 Mayis 1919 da resmi olarak baslayan o sanli mücadeleyi; kendi tabirleriyle "Darbeyi" yargilamak istemektedirler....


Kendilerinin kabul ettigi, rahatsizlik duymadigi Patrikhane Laik Türkiye'nin sonu olacaktir.
Baskanlik sistemine gecmek istemelerinin asil sebepleri arasinda olan Patrikhanenin, feodal bir yönetim olarak icimizde alacagi rolü kendi secmenlerine rahatca ve sessizce kalbul ettirmektedirler. Önceki secimler göstermistir ki; Türkiye'nin %38inden fazlasi Vatana ihanet icindedir....

Kemalist devrimin kötülendigi, Mustafa Kemal ve silah arkadaslarina küfür etmenin "cagdaslik" oldugu bu devirde hic kimsenin vatani yalniz birakma gibi lüksü yoktur....
"Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" :turkiye:
Kullanıcı küçük betizi
antalyalim
Çeviri Takımı
Çeviri Takımı
 
İletiler: 522
Kayıt: Sal Ara 16, 2008 21:39
Konum: Evden

EKÜMENİK'LİĞE EVET Türkiye gidiyor elimizden...

İletigönderen Başkomutan » Pzt May 17, 2010 13:13

BOP eşbaşkanı görevini yapıyor!...


Başbakan'ın sözleri beni rahatsız ediyor..

Başbakan Erdoğan’ı, Fener Rum patriğine “Ekümenik” denmesi, rahatsız etmiyormuş!

Ama Başbakan’ın bu tavrı, beni çok rahatsız ediyor.

Hem de çok!

Yalnız beni rahatsız ettiğini düşünmüyorum.

Gailesi Türkiye ve Türkiye’nin çıkarları olan vatanperver herkesi rahatsız eden bir ifade bu.

“Komşularımızla sıfır sorun” sağlamayı, “komşularla sorun olan milli çıkarlardan vazgeçme” politikası üzerinden yürüten bu anlayışın, Türkiye’yi götüreceği yeri göremiyorlar mı, yoksa iktidarlarının ömrünü uzatmayı, Türkiye’nin Milli Çıkarlarını peşkeş çekmekte mi görüyorlar?


AKP Hükümeti’nin daha önce çıkardığı “Cemaat Vakıflarının mülk edinmesine ilişkin yönetmelik” ile “Ekümeniklğin kabülü” birlikte düşünüldüğünde, yıllardır sinsice yürütülen “Vatikan Modeli Din Devleti” hedefinin, adım adım gerçekleştiğine tanık oluyoruz.

Başbakan Erdoğan ve AKP Hükümeti, sekiz yılda, Lozan’ı hiçe sayarak Patriği “Ekümenik” mertebesine çıkaran önemli bir “ihanete” imza atmaya karar vermişler..

“Ecdadımı rahatsız etmediğine göre, beni de rahatsız etmez” demiş Erdoğan.

Benim ecdadım Patrikhane’yi “fesat yuvası” olarak değerlendirirken, Erdoğan’ın ecdadı kim ki, rahatsız olmamış?

Milletimiz uyanmalıdır!

Patrikhane’ye beş aşamalı hedef belirleyen ABD ve AB'nin, “Suriçi İstanbul’un Konstantinopole ilan edilmesi” hedefine ulaşmasına ramak kaldı..

Büyükada’daki yetimhaneyi de, yargı sürecinin sonuçlanmasının ardından Fener Rum Patrikhanesi’ne teslim etme sözü vermiş Başbakan Erdoğan Atina’da..

"Heybeliada Ruhban Okulu" konusunda da: “Çözüme yönelik çalışmalarda bir netice alacağımızı ben umut ediyorum. Olumlu bir yaklaşım içerisinde olduğumu da burada ben söylüyorum. Üzerinde çalışıyoruz. Temenni ederim ki burayı da kısa zamanda bir neticeye bağlarız” sözleri ile bir adım daha ileri giderek, kendine yakışanı yapmış!!!

Kıbrıs’taki sorunun da, Rum Mevkidaşı’nın talebine uygun olarak, yılsonuna kadar çözüleceğini vadeden Başbakanımız, Yunanlıların Ege’deki 12 Mil sevdasından vazgeçmek gibi bir niyeti olmadıklarını beyan eden Papandreou karşısında, “sus pus” olmuş.


Erdoğan bütün bunların karşısında, Yunanlılardan hangi tavizi almış diye sorarsanız, cevabım karşısında güleceksiniz.

Yunan Adalarını ziyaret edecek Türklere uygulanan 1 günlüğüne vizesiz girişi, 2 güne çıkarma sözü almış Başbakan.

Kime yarar bu?

Adalar’da iş yapan Yunan Esnafı’na.

Onların cebine eskiden 1 giriyorsa, şimdi 3 girecek.

Türkiye’nin bir an önce seçime gitmesi, seçim sonucunda da Halkımız’ın şu ‘Ver Kurtul’cu Hükümet’ten bir an önce kurtulmasından başka bir çaremiz kalmadı.

Yoksa Türkiye, ufak ufak gidiyor elimizden

17 Mayıs 2010
Lütfü TÜRKKAN






Erdoğan'ın Lozan rahatsızlığı

Başbakan Erdoğan, “Diyanet İşleri Başkanımızla Bartholomeos’u da Atina’ya götürecektim, Diyanet İşleri Başkanımızın başka işleri varmış, olmadı” dedi, güleceğim geldi. Çünkü Bartholomeos Erdoğan’ın uçağına binmez.

Zira Erdoğan Başbakandır, Bartholomeos ise kendince, devlet başkanıdır.

Yani Erdoğan, Bartholomeos’u değil, Bartholomeos Erdoğan’ı Atina’ya götürebilir ancak.

Havaalanında uçaktan ilk inen Bartholomeos, şeref kıtasını selamlayan Bartholomeos olmadıktan, heyetler arasındaki görüşmeye Bartholomeos başkanlık etmedikten sonra, bir devlet başkanı olarak Bartholomeos’un Erdoğan’la aynı uçağa binmesi ayıp olmaz mı?!

Uçak da bulunur, para da!

Bartholomeos, Patrikhane’nin uçağı mı var ki Erdoğan’ı Atina’ya götürebilsin demeyin.

Komşunun bütün uçakları onun emrindedir.

Kanıt mı?

Bir sürü...

* 1995 Ekim’inde Yunan hükümeti Patrik için özel uçak göndererek Rum Ortodoks Katedralinin 100. yıldönümü törenlerine katılmasını sağladı.

* 1991’de Patrik ve beraberindekileri ABD’ye, Yunan Havayollarına ait bir uçak götürmüş, uçaktakilerin tüm masraflarını Yunan gizli servisi ile içli dışlı olduğu bilinen Yunan işadamı Panayotis karşılamıştır.

Yani Helenizm, Patrik’i Türkiye Başbakanı Erdoğan’ın yanında bir çanta gibi gezdirterek, ezdirmez. Şimdi de Helenizm’le Patrik’le ne alaka demeyin.
Mayıs’ında Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Yorgos Romeos ile Patrikhane Temsilcisi ve Kadıköy Metropoliti Ikoim arasında konusu, “Gurbet Helenizm’inin askıda kalan sorunları” konulu bir toplantı yapılmadı mı?

Helenizm mi dediniz?

* Helenizm mesela Yunanistan’ın, kurulduğu günden bugüne kadar bir kez bile olsun savaş kazanmamış olmasına rağmen Türkiye aleyhine tam 12 kat büyümesidir.

* Mesela Rum Kesimi’nin Londra ve Zürich Antlaşmalarını çiğneyerek AB’ye üyeliğidir...

Bu gerçekler ışığında bile...

Erdoğan, “Patrikhanenin ekümenikliği ecdadımı rahatsız etmediğine göre beni de rahatsız etmez!” diyebiliyor.
Hangi ecdattan bahsediyor merak ediyorum! Çanakkale ve Kurtuluş savaşındaki ecdadı, ekümenik patrikten rahatsız olmuş,Lozan’la ekümenikliğe bir son vermiş.

Bu gidişle Patrik, Erdoğan’ın uçağına binmez ama korkarız Erdoğan Patrikhane’nin uçağına biner...


Hayır, üfürmüyoruz..

Sakın ola ki, ajite ettiğimiz sanılmasın.

Küçük devlet; toprağı az olan değil, ideali küçük olan devlettir. Türkiye Brüksel’cilerin AB aşkı yüzünden küçük devlet olmayı seçmiştir.

Patrik ise büyük oynamaktadır.

Sayın Nazif Okumuş Patrik’in bu büyük oynayışını, “Bire bir gördük ve şahit olduk ki” cümlesi ile başlayan 3 Aralık 2004 tarihli Takvim’deki yazısında bakınız nasıl aktarıyor:

“Patrikhane’nin Brüksel ve Paris’te elçileri var. (...) Tıpkı Türkiye’deki Filistin Büyükelçisi gibiler. (...)Vatikan gibi muamele görüyorlar. Hatta Fransa darphanesinde paraları dahi basılıyor. Bu paranın bir yüzünde Dünya Ortodokslar Birliği’nin amblemi, diğer yüzünde Patrik Bartholomeos’un resmi bulunuyor.”

Özetle Patrik kendini Erdoğan’la değil, Atatürk’le eşdeğer görüyor. Yani büyük düşünüyor, çok büyük hem de..

Erdoğan Venedik Komisyonu’na kızmış olmalı!

“Patrik ekümenik olabilir” diyen Erdoğan, Venedik Komisyonu’na kızmış olmalı. Çünkü Bartholomeos da çok kızdı.

Niye mi? Komisyon bu yılın Mart ayında, “Türkiye, Fener Rum Patrikhanesi’nin ekümenikliğini tanımak zorunda değildir” dedi de, ondan.

Elin adamı “Tanımayın” Erdoğan, “Tanırım” diyor. Lozan kimin umurunda!


17 Mayıs 2010 Hasan DEMİR


ATİNA SEYAHATİ VE TAVİZ...

Türkiye'nin kimseye karşı düşmanlığı yoktur. Ama, Türkiye'ye düşman olanlar da Türk Ordusu'nun o düşmanlığı nasıl ezebileceğini çok iyi bilmektedirler. Yunanistan ile dostluk elbet de olmalıdır. Ama, Başbakan Erdoğan'ın Atina açıklamaları "Türkiye'nin milli siyasetlerinden taviz ilanları" ile doludur. Zaten "milli dış siyasetin yerinde yeller eserken onun yerini siyasi iktidar siyaseti" almıştır. Ekümeniklik İstanbul içinde bir devletçi yapıyı kabuldür. Bu tarihi bir hata olacaktır. KKTC'den taviz Türkiye'nin Akdeniz'deki menfaatleri ile KKTC Türklerinin menfaatlerini tahrip edecektir.

Ortadoğu Gzt.
Taylan SORGUN
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: EKÜMENİK'LİĞE EVET Türkiye gidiyor elimizden...

İletigönderen Başkomutan » Pzt May 17, 2010 13:29

UMURUNDA MI TÜRKİYE?


Başbakan Yunanistan ziyareti sırasında "Fener Rum patriğine ekümenik denmesinin kendisini rahatsız etmediğini" söyledi.

Bu şaşırtıcı bir durum değil. Başbakanı terör de rahatsız etmiyor, şehit cenazeleri de Ekonomik sıkıntıları yüzünden kendi hayatına son veren vatandaşlarımız da umurunda değil zaten. Ayrıca kendisinden yardım isteyen insanları azarlamak da onun için rahatsız edici bir durum olmuyor. Türk ve Türkiye düşmanları ise bu durumdan çok memnun ve bunu fırsat biliyor...

Atina'da o içeride ekümenik sıfatının kendisini rahatsız etmediğini söylerken dışarıda bayrağımız yakılıyor.

Hepsini bir yana bırakalım ne yapalım umursamıyor diyelim. Başbakan olduğu yakasında rozetini taşıdığı ülkenin bayrağının yakılması da mı rahatsız etmiyor sayın başbakanı? Nasıl başarıyor bilmiyorum ama, bir taraftan "kurban olam ayına yıldızına" diye reklam panolarını boy boy süslerken, diğer taraftan o şanlı bayrağın yakılmasını nasıl kabul ediyor, hiçbir tepki vermiyor. Anlayabilmek mümkün değil. Görünen o ki şanlı bayrağımız da AKP'nin reklam panolarında klasik aldatma kandırma sunumlarına malzeme oluyor..

İçinde en ufak bir milli duygu taşımayan, siyasetten uzak, maneviyatı zayıf bir insan bile milli bayrağının düşmanca yakıldığı o görüntüyü gördüğünde içi sızlar, nefret duyar, tepki verir. Çünkü kimliği, mensubiyeti buna kayıtsız kalamaz. Damarlarındaki asil kanı kaynar, bir şeyler olur, artık dayanamaz. Ama bizim ki nerede?

Tam bu olayların üstüne bir de "ekümenik sıfatı beni rahatsız etmiyor" demek hangi akla, hangi mantığa uygundur?! Hangi dış politika gereklerine, Türk diplomasisinin hangi uluslararası önceliklerine, dış işlerinin hangi tezlerine uymaktadır?

Daha önceki bir yazımda Başbakan'ın bilmediğine emin olduğum birçok konu var demiştim. Neyi gerçekten bilmediği konusundaki derin şüphelerimi muhafaza ederken, bugün bir şeyden daha emin oldum ki Başbakan ekümenikliğin de ne olduğunu bilmiyor.

Başbakan Vatikan'ın nasıl öyle özel bir statüde özerk, ayrı bir devlet olduğunu da bilmiyor.

Patrikhanenin ekümenik sıfatı alması demek, oranın tüm Ortodoksların merkezi olması demektir. İstanbul'un ikinci Vatikan olması demektir. Bin bir zorlukla düşman işgalinden kurtardığımız vatan toprağını ellerimizle egemenlik alanımızın dışına taşımak, bize düşman unsurlara teslim etmek demektir.

Fener Rum Patrikhanesine Ekümenik sıfatı vermek demek, İstanbul'un bir bölümünden vazgeçmek demektir. Bunu görememek en hafif bir değerlendirme ile kabul edilemeyecek bir gaflettir, cehalettir. Çünkü bu ülkenin bir karış toprağının bile terk etmek bu ülkeye açıkça bir ihanettir. Ya da bu nasıl bir cesarettir! Eğer bu da açılımın bir parçasıysa o zaman bu iş Başbakan'ın Lozan'la hükmünü tamamen yitiren Sevr'i yeniden hortlatmaya çalıştığının bir başka göstergesidir.

Bu sözlere göre, bu yapılanlara göre; Başbakan Lozan'ı tanımıyor mu? Kabulleniyor mu? Takdir ediyor mu? Sahip çıkıyor mu? Geçmişte Ruhban Okulları ve patrikhane yüzünden başımıza neler geldi, biliyor mu?

Başbakan "ecdadımızı ekümenik sıfatı rahatsız etmediyse beni de rahatsız etmiyor" diyor. Hangi ecdattan bahsediyoruz acaba?

Fatih Sultan Mehmet zamanında bu sıfat kullanıldı ama her yıl o patrikhane için, görevlerini, sınırlarını ve hadlerini bilmeleri için ferman yazıldı. Herkes haddini bildi. Onların hadlerini aştığı zamanlarda da zaten Osmanlı Devleti dağılmak üzereydi ve ihanet almış başını gitmişti, bu durumun baş sorumlularından biri patrikhane ve ruhban okullarının yetiştirdiği misyonerlerdi. Ne çabuk unutuldu. Unutmayanlar, unutturulamayanlar neredesiniz?

Cumhuriyet döneminde de Ekümeniklik sıfatı haklı ve doğru olarak kaldırıldı. Hem de bir daha asla gündeme gelmemek üzere kaldırıldı. Şimdi yeniden bunu gündeme getirenlere prim vermek neyin nesi? Nasıl bir planın parçası, bunu iyi bilenler, görenler, bize öğretenler neredesiniz?

Adamlar bizim İstanbulumuza Constantinapolis diyorlar, o sıfatı verirseniz Constantinapolis ikinci Vatikan oldu diyecekler. Şu anda bile Fener Rum patrikhanesinin adı Constantinapolis patrikhanesi.

Başbakan istediği kadar olanlardan rahatsız olmasın, onun zaten üzerimizde oynanan bir gayri milli olaydan rahatsızlık duyduğunu ne duyduk ne de gördük. Habur'da terörist kucaklayan da o, padişahlığını ilan ettiren de o, şehide kelle diyen de!

Şimdi patriğe ekümenik de der, bundan dolayı rahatsızlık duymadığını da söyler! O rahatsız olmasın. Ama bu millet böyle bir Başbakan'dan dolayı artık RAHATSIZ!

Ortadoğu Gzt.
F. Banu DOĞAN
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: EKÜMENİK'LİĞE EVET Türkiye gidiyor elimizden...

İletigönderen Başkomutan » Pzt May 17, 2010 13:32

Destan, ama ihanetin destanı


Beslemelere bakılırsa başbakan Yunanistan ziyareti sırasında destan yazmış. Kesinlikle doğrudur. Başbakan her gezisinde, her görüşmesinde, her temasında destan yazıyor! Ermeni iftiralarında destan yazdı. Kuzey Irak'ta da destan yazdı. Barzani'yi kahramanlaştırmakta da destan yazdı. Obama ile görüşmelerinde destan yazdı. Azerbaycan'la ilişkilerimizde destan yazdı. Türk Cumhuriyetleriyle yakınlaşmamızda destan yazdı. Avrupa Birliği'ne tam üyelik konusunda destan yazdı. İsrail'e kafa tutarken destan yazdı. Kıbrıs'da Ananan'la birlikte unutulmaz bir destan yazdı. Hepsini yaşadık, hepsine şahit olduk. Ancak, bir sorun var. Bu destanlar hep tersinden yazıldı. Sonuçlarına bakınca kandırıldığımızı, kaybettiğimizi, teslim olduğumuzu gördük. Bunun adına da ihanet diyorlar. Yani destan yazıldı, ama ihanetin destanı yazıldı.

Teslimiyetin adı itibar oldu

Ne diyor sayın başbakan? "Komşularımızla iyi geçineceğiz. Sıfır sorun istiyoruz." Bunları demekle de kalmıyor, gereğini yapıyor. Gerçekten de komşularımızla iyi geçiniyoruz. Gerçekten de sorunlar azalıyor. Bunun nasıl başarıldığına bakıyoruz ve söylenenle yapılanın ne kadar ters olduğunu içimiz sızlayarak görüyoruz. Türkiye ile meselesi olan, yıllardır taviz koparmak, teslim almak için çırpınan her kim varsa, hedefine kısmen de olsa ulaşıyor. Her isteyene istediğini verirseniz, sorunlar kendiliğinden çözülür. Devletler, kurumlar, örgütler dahil Türkiye ile meselesi olan her kim varsa; zorlayarak, kafa tutarak, rest çekerek alamadıklarını, okşayarak, suyuna giderek, gülücük atarak aldıklarını görünce, hemen sıraya giriyorlar. Tokalaşıyor, tebessüm ediyor, biraz da hoş sözler söylüyorlar ve istediklerini alıp gidiyorlar. Bunun adı da "itibar" oluyor. Bunun adı da "destan" oluyor. Vah ki vah

Alay konusu olduk

İnsaf ve vicdan sahibi, aklı başında birisi çıksın Türkiye'nin bu hükümetten öncesine göre daha iyi olan, daha ileri giden bir tek meselesini göstersin. İktidarlarının ilk gününden itibaren AB ipine sarıldılar. Oradan gelen her isteği emir sayıp gereğini anında yerine getirdiler. Geldiğimiz nokta, zamanı ve kapsamı hala belli olmayan ikinci sınıf bir üyeliğe razı olmak oldu. Bugün Cumhurbaşkanı da, başbakan da, iktidar adına söz söyleyenler de oyalandığımızı, kandırıldığımızı ve bu işten bir sonuç çıkmayacağını itiraf etmeye başladılar. Almanya ile Fransa'nın alay konusu olduk. Özellikle bu iki ülkenin medyasında gün geçmiyor ki Türkiye'yi hafife alan, dalga geçen, hatta aşağılayan bir yazı, bir haber çıkmasın. Bunların destan dedikleri her halde bu yazılar. Al sana destan!

Kıbrıs ve Ermenistan

Kıbrıs'ta neler olduğuna, Annan planı ile nasıl kandırıldığımıza, adayı Ruma teslim etmek için Cumhurbaşkanı yapılan Mehmet Ali Talat'ın, tek devlet ve tek dil üzerinde anlaşıldığına, ancak oyunu fark eden adadaki Türklerin ilk seçimde bu oyunu bozduğuna bütün Türk milleti şahittir. Orada gerçekten bir destan yazılmıştır, ama bu destanı AKP ve işbirlikçilerine rağmen Kıbrıs Türkü yazmıştır. Aynı şekilde Ermeni iftiraları karşısındaki akıl almaz teslimiyet bir protokole bağlanıp TBMM'ye kadar getirildi. Bu kadar kolay teslim olmanın karşılığı ABD dahil, dünyanın bir çok ülkesinde bu iftiraları kabul eden tasarıların meclislerden geçmesi oldu. Buna rağmen AKP iktidarının iftiraları kabul etmek için hala zemin bulmaya çalıştığını hayret ve ibretle izliyoruz. İmzaladıkları protokolü meclisten geçirip resmileştirmek için uygun zamanı bekliyorlar. Bütün bunlara bir de kardeş Azerbaycan'ı küstürmeyi ekleyerek gerçekten bir büyük destan yazmışlardır!

8 milyar dolar fazladan ödeme

Şeytan taşlamaktan zaman kalmadığı için geçtiğimiz hafta Rus Devlet Başkanı Medvedev'in gezisini değerlendiremedik. O ziyaret sırasında da gerçekten destan yazdılar! Bu destanın neyin karşılığında yazıldığının ipucunu Rus gazının alımı için yapılan protokollerin ayrıntılarında gördük. 8 yıllık AKP iktidarı sırasında Rus gazına fazladan 8 milyar dolar ödemişiz. Diğer ayrıntıları bir kenara bırakıyoruz. Bundan daha büyük, bundan daha derin, bundan daha yüce destan nasıl yazılır?

Rum lobileri bu kadarını yapamadı

Gelelim sayın başbakanın Atina destanına. Destanı yazmaya daha gitmeden başladı. Türkiye'de azınlıklara iyi muamele yapılmıyormuş. Hükümet bir genelge yayınlamış ve bundan sonra daha dikkatli olunacakmış. Hadi buyurun çıkın işin içinden. 8 Yıldır iktidar olacaksınız, sonra da dönüp, "biz azınlıklara kötü muamele yaptık" diye, aslı astarı olmayan şeylerle kendi kendinizi dünyaya şikayet edeceksiniz. Böyle bir şikayet düpedüz kendi milletine, kendi devletine kulp takmaktır ve bu alanda destan yazmaktır. AKP hükümetini bu destanından dolayı tebrik ediyoruz. Ne Yunan hükümeti, ne Rum lobileri bu kadarını söyleyememiş, bu kadarını yapamamışlardı. Tek kelime ile, bravo!

Hangi ecdat?

Sayın başbakan yazdığı destanı, bombalarla karşılanıp Türk bayrağının yakılması ile uğurlandığı Yunanistan'da daha da ileri götürdü. Fener Rum Patriği'ne "ekümenik" denmesinin kendisini rahatsız etmediğini açıkladı. Ecdadını rahatsız etmemiş, sayın başbakanı da rahatsız etmezmiş. Yine aynı yere geldik, hadi buyurun çıkın işin içinden. Bizim ecdadımızın bu konuda ne yaptığı belli. Kastedilen İstanbul'u fethedip bütün Papazları kontrole alan Fatih mi, Anadolu'nun işgalindeki rolünden dolayı Patrihaneyi "fesat yuvasına" benzeten ve gereğini yapan Atatürk mü? Hangisini ölçü alırsanız alın başbakanın tanımına uymuyor. Bu durumda, "benim ecdadım" derken kimin ve neyin kastedildiğini sayın başbakana sormak gerekiyor. Mantık ve ölçü bu olunca arkası da geliyor. Büyükada'daki yetimhane Patrikahanenin malıymış ve AİHM'den gerekçeli karar geldiği anda kendilerine teslim edilecekmiş. Böylece yeni bir fesat yuvası daha bugünden faaliyete geçirilerek bir destan daha yazılmıştır!

Destan yazma sırası millette

Kuzey Irak'da yazılan destanların, Barzani ile geliştirilen kardeşliğin bize neye malolduğunu anlatmaya yerimiz kalmadı. Belki bir başka yazıda da onu hatırlatırız. Sadece şu kadarını söyleyelim; AKP'nin iktidara gelmesi ile başlayan, açılım safsataları ile yeni bir aşama kaydeden ihanet destanlarına, hergün yeni bir sayfa ekleniyor. Daha dün meydana gelen olaylar, şu dakika itibariyle yaşanan "canlı kalkan" kahpelikleri, Türkiye Cumhuriyetini temelinden sarsıyor. Her destan yazmanın bir bedeli olmuştur. AKP'nin yazdığı destanların bedeli Türkiye'nin çatışması, ayrışması ve teslim alınması oluyor. Ancak, artık sıra tarihte iz bırakacak olan gerçek destanı yazmaya gelmiştir. Sandık milletin önüne konulduğu gün bu destan dünya tarihine örnek olacak şekilde mutlaka yazılacaktır. Yazılmak zorundadır. Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti AKP'nin yazdığı destanlarla tarihin kara sayfalarına gömülmekle karşı karşıyadır.

Ortadoğu Gzt.
Orhan KARATAŞ
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: EKÜMENİK'LİĞE EVET Türkiye gidiyor elimizden...

İletigönderen Başkomutan » Sal May 18, 2010 18:01

Cami satışı!..

Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun deyimiyle “devrim” niteliğindeki Yunanistan ziyaretini gerçekleştiriyor. Beraberinde 10 bakan var. Ortak kabine toplantısı yapılacak, 21 anlaşmaya imza atılacak.

Keşke yerimiz olsa da bu ziyaret münasebetiyle Başbakan Papandreu’nun verdiği “derin” mesajları, Yunan muhalefetinin itirazlarını ve medyanın analizlerini eni konu yorumlayabilseydik!.. Neyse ki, ziyaret öncesi Atina sokaklarına asılan Türk bayraklarının güvenlik endişesiyle apar topar kaldırılması her şeyi anlatıyor.

Bu Erdoğan’ın 8 yıl içinde Yunanistan’a altıncı gidişi. Aynı sürede karşı taraftan Başbakan düzeyinde tek bir resmi ziyaret oldu. Eski Başbakan Kostas Karamanlis, Erdoğan’ın oğlunun düğünü dışında, bir kez Ankara’ya geldi. Bakmayın bizimkilerin yeni Başbakan Papanderu’nun ilk ziyaretini Türkiye’ye yaptığını söylemesine. Geldi gelmesine ama İstanbul’a, Bartholomeos’un elini öpmeye. Yoksa ilk resmi ziyareti Kıbrıs Rum kesimineydi, parlamentodaki konuşmasında ilk sözü de, “Türk askeri derhal Ada’dan çekilsin” oldu!..

“Yunan açılımı”nda üzerinde durmak istediğimiz üç husus; Ders kitaplarındaki “düşmanca” ifadelerin çıkarılması, Atina’da camii ve Müslüman mezarlığı yapılması ile Batı Trakya’daki soydaşlarımız.

Erdoğan’ın heyetinde Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu yokmuş. Yunan tarafı, özellikle bulunmasını istemiş. Çünkü ders kitapları temizlenecekmiş. Anlıyoruz ki artık çocuklarımıza, “Yunan isyanı, Yunanistan’ın 19 Mayıs’ı Pontus Rum Soykırım Anma Günü kabul ettiği, Yunanistan’ın Anadolu’daki emelleri” anlatılmayacak. “Ermeni açılımı” da böyle başlamıştı. Sözde soykırımı, “1915 olayları” yaptılar ve ruhumuz bile duymadan bugünlere geldiler!.. En iyisi tarih derslerini toptan kaldırsınlar, nasılsa “utanç” dolu bir geçmişimiz var!..

İkinci meseleye geçersek; Yunanistan, sırtını AB ve ABD’ye dayamış, her fırsatta ciğerimize pençe atan taleplerde bulunuyor. Karşılığında bizimkiler, “Atina’da cami, Müslüman mezarlığı yok. Bunları yapın bari” demekten öte gitmiyor. Yunan tarafının “Ruhban Okulu açılsın, Patrikhaneye tüzel kişilik verilsin ve ekümenikliği tanınsın” taleplerinin karşılığı bunlar olabilir mi? Batı Trakya’daki soydaşlarımıza yaşatılan mezalim ortadayken, Atina’daki camii veya mezarlık niye sadece Türkiye’nin işi oluyor? Suudlar başta, diğer Müslüman ülkelerin niye böyle bir derdi yok?

Medyamız günlerdir “Erdoğan’a camii jesti”ni pazarlıyor. Erdoğan’a jest falan yok. Cami inşası, Atina’da düzenlenen bir olimpiyat vesilesiyle AB ve ABD’nin uyarısı üzerine 2006’da alınmış bir karar, ama Papazların direnişi sebebiyle bugüne kadar hayata geçirilemedi. Zaten Papandreu, bu konunun Türkiye ile hiçbir ilgisi olmadığını açıkladı. Ekonomik kriz izin verirse yapılacak caminin minaresiz olacağını da ekleyelim!..

Gelelim Batı Trakya’ya… Sadece Yunanlılar değil, dünyanın tüm liderleri Türkiye’ye gelince, doğruca Patrikhane’ye gidiyor, Rum azınlıkla toplantılar yapıyor. Soran, eden de yok. Peki Başbakan B. Trakya’ya gidecek mi? Yunan Dışişleri Bakan Yardımcısı Druças’ın verdiği bilgiye göre, “Böyle bir konu hiç gündeme gelmemiş”!.. Başbakan Papanderu’nun söyledikleri çok daha önemli; “Yunanistan’ı ziyaret eden yabancı ülke liderlerinin, hükümetin onayı ile ülkenin herhangi bir yerini ziyaret etmeleri memnuniyetle karşılanır. Bu, Türk Başbakan için de geçerli” diyor.

Demek ki neymiş; Ancak “hükümetin onayı” ile gidilebilirmiş!..

Bakın en ciddi Yunan gazetesi To Vima bu konuda ne yazdı; “Erdoğan sırf yanlış yorumlara sebebiyet vermemek için siyasi maliyeti üstlenerek, B. Trakya’ya gitmemeye karar verdi. Eğer bizden biri Türkiye’yi ziyaret ettiğinde programına İstanbul’u dahil etmeseydi ne diyecektik?”

AB’nin ortasındaki soydaşlarımızın çektiği acılar, maruz kaldığı ekonomik, siyasi, sosyal, dini baskıları geçtik, “Türk” adını bile kullanmaları yasak. Ama Papandreu, “Yunan Müslümanları, Trakya’da açık ve demokratik bir toplumda yaşıyor. Kendileri farklılıkların getirdiği bütün haklara sahip Avrupa vatandaşlarıdır” diyebiliyor.

“Türk” demekten nasıl da özenle kaçındığı görülen Papanderu’nun sözlerinin gerçeği yansıtmadığını yerli-yabancı resmi raporlarla ispat etsek bile, nasılsa birilerince “taraflı ve ırkçı” sayılacağız. Onun için en iyisi Zaman Gazetesi Yazarı Beşir Ayvazoğlu’nun 6 Mayıs’ta yayınlanan “Gümülcine İzlenimleri”nin okunmasını tavsiye etmekle yetinelim.

İşte “Yunan açılımı”… Saldım çayıra, Mevlam kayıra!..

Müyesser YILDIZ
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: EKÜMENİK'LİĞE EVET Türkiye gidiyor elimizden...

İletigönderen Oğuz Kağan » Çrş May 19, 2010 17:50

Erdoğan'ın Ecdadı Kim?

Tayyip Erdoğan, Yunanistan gezisi sırasında Patrikhane ile ilgili aşağıdaki cümleyi sarfetti:

"Ecdadımı rahatsız etmeyen beni de rahatsız etmez"

Tayyip Erdoğan'ın bu sözleri, ecdadı olarak kimi algıladığı konusunda kafalarda soru işareti yarattı.

Erdoğan'ın "padişahlık" zaafı gözönüne alındığında, Başbakan'ın Yunanistan'daki sözlerinde kastettiği ecdadın Osmanlı olduğunu varsaymak yanlış olamaz.

Lakin Erdoğan'ın kastettiği Osmanlı ve padişahları ise, Erdoğan'ın Osmanlı'nın astığı patriklerden haberdar olmadığı anlaşılıyor. Patrikhane'nin Osmanlı'dan bu yana kapalı tutulan kin kapısı, ecdadımızın patriklerden nasıl rahatsız olduklarının en somut kanıtı.

Aynı zamanda Osmanlı Patrikhane'yi çok "milletli" Osmanlı sisteminde bir "milletin" temsilcisi olarak bir denge unsuru olarak kullanırken patriğin sistem içinde asla bir devlet başkanı gibi hareket etmesine izin vermedi.

Osmanlı zamanında, patriğe bir devletin özel armadasını yollayıp, o armada ile kendi ülkesine davet etmesi düşünülemezdi. Bugün ise patrik Yunanistan Devletinin özel uçağını kullanmaktan, AB-D nezdinde devlet adamı muamelesi görmeye kadar, Osmanlı zamanında kellesini götürecek bir çok küstahlığa imza atmakla meşgul.

Ezcümle; Osmanlı, patriğe asla devlet adamı muamelesi yapmadı ve patriği boynuna geçirdiği tasma ile asmayı da bildi. Düşük bir ihtimal ama eğer Erdoğan'ın kastettiği ecdad Atatürk ise; Erdoğan o konuda da yanılıyor.

Mustafa Kemal bırakın Patrikhaneden rahatsız olmamak; ecdadını Erdoğan'dan daha iyi tanıyan bir lider olduğu için, Patrikhane'yi melanet yuvası olarak tanımladı.

Bu durumda geriye Erdoğan'ın tanımına uyan tek bir ecdad kalıyor.

İsmet İnönü

Şaka değil.

1948 yılında Lozan anlaşmasınının çiğnenmesine göz yumarak, bir gecede ABD Devleti'nin adayı Amerikan vatandaşı Athenagoras'a Türk vatandaşlığı verdirtip Patrikhane'nin başına geçmesine izin veren İnönü idi.

Aynı Athenagoras'ın Heybeliada'yı tam teşekküllü bir ruhban okuluna dönüştürmesine de aynı dönemde gözyumuldu.

1453'de İstanbul'un fethi ile birlikte tahtından indirilip, Osmanlı'nın elinde "milletbaşı" sıfatı ile bir piyona dönüştürülen ve çıkardığı isyanlar nedeni ile kendi kapısında asılmaktan çekinilmeyen;

Mustafa Kemal'in Lozan'la birlikte kaymakama bağlı bir makam haline dönüştürdüğü Patrikhaneden bu süreçte rahatsız olmayıp yeniden bitini kanlandıran tek bir ecdadımız oldu:

İsmet İnönü.

Erdoğan'ın bir kaç hafta önce Hitler'e benzettiği İnönü.

Tayyip Erdoğan'ın ecdadı ile ilgili kafası hayli karışık.

Bir gün Hitler dediğini, öbürgün referans gösteriyor.

Belki de daha da kötüsü; bizim Başbakan ecdadını hiç tanımıyor.


Açık İstihbarat, 18 Mayıs 2010
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: EKÜMENİK'LİĞE EVET Türkiye gidiyor elimizden...

İletigönderen Başkomutan » Sal Ağu 31, 2010 22:12


Papaz erdi muradına!

AKP’den Heybeliada Ruhban Okulu’nu açmak için söz alan Fener Rum papazı Bartholomeos 88 yıl sonra ayine açtırdığı Sümela’nın ardından, okulda da 30 yıl sonra ayin yapılmasını sağladı. Ayine Yunan bakan ve siyasilerin yanı sıra, AKP’li Özlem Türköne de katıldı.

Heybelİada’daki ayinin kılıfı ise 101 Yunan sanatçının eserlerinden oluşan ve adı bile kin kokan “İstanbul’un İzini Sürmek” adlı sergi oldu. Bartho, hükümete de ince bir ‘mesaj’ yolladı: Okulun açılmasını temenni ediyoruz, bunu hükümetimizden en kısa zamanda bekliyoruz.

Papaz-AKP ittifakı!

Bir yanına Yunan Bakan ve siyasileri, diğer yanına iktidarı alan Fener Rum papazı Bartho, Heybeliada Ruhban Okulu’nu ayine açtı! Törene katılan AKP’li Türköne, ruhani havadan memnuniyetini vurguladı

AKP’den Heybeliada Ruhban Okulu’nu açmak için söz alan Fener Rum papazı Bartholomeos 88 yıl sonra ayine açtırdığı Sümela’nın ardından, okulda da 30 yıl sonra ayin yapılmasını sağladı. Ayine Yunan bakan ve siyasilerin yanı sıra, AKP’li Özlem Türköne de katıldı. Heybeliada’daki ayinin kılıfı ise 101 Yunan sanatçının eserlerinden oluşan ve adı bile kin kokan “İstanbul’un İzini Sürmek” adlı sergi oldu. Bartholomeos, hükümete de ince bir ’mesaj’yollayarak “Okulun açılmasını temenni ediyoruz, bunu hükümetimizden en kısa zamanda bekliyoruz” dedi.

Okulumuz bir an önce açılsın

Heybeliada Ruhban Okulu’ndaki serginin açılışı, Fener Rum papazı Bartholomeos’un okulun bahçesinde bulunan Aya Triada Kilisesi’nde yönettiği ayinden sonra gerçekleştirildi. 30 yıl sonra ilk kez kapılarını açan Heybeliada Ruhban Okulu’ndaki serginin açılışında konuşan papaz Bartholomeos, İstanbul’un sadece bu yıl için değil, tarihi ve kültürel değerleriyle her zaman kültür başkenti olduğunu dile getirdi. Bartholomeos, “Ruhban okulumuzun tekrar açılmasını temenni ediyoruz. Bunu hükümetimizden en kısa zamanda bekliyoruz” dedi.

Yunan Bakan da çok memnun

Yunanistan Kültür Bakanı Pavlos Yerulanos ise tarihi olarak nitelendirilen anların var olduğuna dikkati çekerek, en iyi ve umut verici anların, bir şeylerin iyiye doğru gittiği hissini veren anlar olduğunu söyledi.Yerulanos, son derece güçlü bir inanç olan yaratma inancının kültürlerin buluşmasına ve diyaloğa önemli bir katkısı olduğunu da belirterek, serginin Heybeliada Ruhban Okulu’nda gerçekleştirilmesinin önemine işaret etti. “Eğer serginin mekanı geçmişte gerginlik nedeni olmasaydı bugün bu rutin bir sergi olacaktı” diyen Yerulanos, “Ümidimiz bugünün, bu anın tarihte eşi olmadığı için değil, yeni bir rutine neden olduğu için tarihi bir an olmasıdır” dedi. Geçmişte düşünmeye bile cesaret edilemeyen anların artık gerçekleştiğini dile getiren Yerulanos, “Geçmişte ortodoksluğun bir çok önderini yetiştiren bu okulun tekrar faaliyete geçirilmesini diliyoruz” dedi.

Ülkeleri komşu yapan değerler

Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürü Cumhur Güven Taşbaşı da 2010 Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul’da böylesi bir kültürel etkinlik düzenlenmesinden memnuniyet duyduklarını dile getirerek, Yunanistan ile her türlü kültürel ve sanatsal aktiviteyi birlikte yapmaya hazır olduklarını kaydetti. AKP İstanbul Milletvekili Özlem Türköne de serginin düzenlendiği bu mekanda ruhani bir havayı hissetmemenin mümkün olmadığını belirterek, ülkeleri komşu yapanın ortak değerler olduğunu söyledi.

Fener Rum Papazı, sergi adı altında kapalı olan Ruhban Okulu’nda etkinlik düzenledi. Etkinliğe AKP Milletvekili Özlem Türköne ile Yunanlı siyasiler de katıldı.


YENİÇAĞ
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: EKÜMENİK'LİĞE EVET Türkiye gidiyor elimizden...

İletigönderen Başkomutan » Çrş Eki 13, 2010 23:15

Azınlık maskeli trilyonluk rant!

Rum yetimhanesi AİHM kanalıyla Fener papazına geçti ve yol açıldı

23 azınlık vakfı sırada! İsteklerine ulaşırlarsa dev bir pazar doğacak

Tehlikeli bir süreç başladı

AİHM’in “Rum yetimhanesini Fener patrikhanesine devredin” kararı sonrası toplanan Vakıflar Genel Müdürlüğü Meclisi, tapunun Bartho’ya verilmesi için düğmeye bastı. Karar, azınlık vakıflarını sevindirdi.

Müteahhit AKP’li mi?

Konuyu değerlendiren yazar Aytunç Altındal, “İşe AİHM’in karıştırılması yanlıştı. Vakıflara kapı aralandı. Şimdi o arazilerde dev rant oluşacak. Müteahhitlere bakılmalı!” dedi.


Yetimhane papaza teslim

Büyükada’daki Rum Yetimhanesi, AİHM’in kararı üzerine patrikhaneye devredildi. Vakıflar Genel Müdürlüğü Meclisi, tapunun Papaz Bartholomeos’a verilmesi için düğmeye basarken, karar, azınlık vakıflarının önünü açtı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, (AİHM) Büyükada’daki Rum Yetimhanesi’nin Ortodoks Rum Patrikhanesi’ne devri için tanıdığı 3 aylık süre doldu. Habertürk’te yer alan habere göre, AİHM kararının Türkiye’ye ulaşmasıyla toplanan Vakıflar Genel Müdürlüğü Meclisi, Büyükada Rum Yetimhanesi’nin Patrikhane’ye devri için oybirliğiyle karar aldı ve tapunun Papaz Bartholomeos’a verilmesi için düğmeye bastı. AİHM’in bu kararı, diğer azınlık vakıflarının önünü de açmış oldu.


Dışişleri’ne yazı gönderildi

Meclis, AİHM’nin Türkiye aleyhinde kararını açıklamasının ardından, devrin Patrikhane’ye değil de Büyükada Rum Erkek Yetimhanesi’nin vakfına yapılması için direnmişti. Ancak Meclis, kesinleşen kararın uygulanması ve devrin Patrikhane’ye yapılması için Dışişleri Bakanlığı’na bu yönde yazı gönderdi. AİHM’den kazanılan davalarda böylece ilk kez vakıf yerine, dini bir cemaate tapu devri yapılması için karar alınmış oldu. Tapunun, önümüzdeki hafta Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nde Patrikhane tüzel kişiliği üzerine yapılması bekleniyor.

Masraflar karşılanacak

Türkiye, 45 yıl süren davalar sonunda AİHM kararına uygun olarak devir yapmaya hazırlanmasına rağmen yine de Patrikhane’ye mahkeme masrafları için 20 bin euro ve 6 bin euro da manevi bedel olmak üzere toplam 26 bin Euro tazminat ödemek zorunda kalacak. Büyükada Rum Yetimhanesi’nin devri Heybeliada, Kınalıada, Büyükada, Burgazada ile Gökçeada’da paha biçilemeyen mülklere sahip 23 vakfın gayrimenkullerinin de önünü açtı. Avrupa’nın en büyük ahşap yapısı olma özelliğini taşıyan Büyükada Rum Yetimhanesi binası bundan sonra “Dinlerarası Diyalog ve Barış Merkezi” olarak hizmet verecek.


Kararın emsal oluşturacağı Rum vakıfları

AİHM kararının emsal oluşturacağı diğer Rum vakıfları şöyle:

* Salkımsöğüt Aya Terapi Ayazması ve İlk Mektebi
* Edirnekapı Aya Yorgi Ortodoks Kilisesi
* Fener Katip Muslahattin Aya Yorgi Rum Kilisesi
* Edirnekapı Rum İlk Muhtelif Mektebi
* Vefa Panayia Kilisesi ve Ayazması
* Turi Sina Manastırı’na tabi Aya Yani Kilisesi ve Manastırı
* Deko Veledi Petro Sofyanos Tahta Minare Mahallesi
* Büyükada Aya Yorgi Rum Manastırı
* Heybeliada Aya Yorgi Rum Manastırı
* Heybeliada Panayia (Çam) Manastırı
* Burgazada Hristos Rum Manastırı
* Kınalıada Hristos Rum Manastırı
* Büyükada Hristos Rum Manastırı
* Büyükada Aya Nikola Rum Manastırı
* Tarabya Aya Yorgi Rum Kilisesi
* İstinye Taksiarhi Rum Ortodoks Kilisesi
* Beyoğlu Yenişehir Evangelistra Rum İlkokulu
* Gökçeada Aya Marina Kaleköy Kilisesi
* Gökçeada Aya Varmara Rum Kilisesi
* Heybeliada Hristos Manastırı
* Heybeliada Aya Spiridon Manastırı
* Tarabya Aya Eleni Rum Kilisesi
* Heybeliada Kız Yetimhanesi.


Arkasında trilyonluk rant var

Büyükada’daki Rum Yetimhanesi’nin Patrikhane’ye devredilmesini değerlendiren araştırmacı-yazar Aytunç Altındal, 26 azınlık vakfının bulunduğunu ve bunların da birçok yerde gayrimenkul iddiaları olduğunu hatırlatarak, “Bunlara da kapı aralanmış olacak. İşin diğer bir yönü de devredilen arazilerde büyük rantın olması. Bu rantlardan AKP’li müteahhitler mi yararlanıyor? Ona bakmak lazım” dedi. Altındal, Türkiye’nin büyük tazminat da ödeyeceğini dikkat çekerek, “26 azınlık vakfı var. Gökçeada, Heybeli, Burgaz, İstanbul Moda, Bebek olmak üzere birçok yerde gayrimenkulleri kendi üzerlerine geçirmek istiyorlar. Olacak olan da budur. Daha büyük ve çok değerli mülkler de elden gidecek” diye konuştu.

Altındal, okulun iade sürecine de dikkat çekerek şunları söyledi: “Okul iade ediliyor tamam ama bunun AİHM tarafından iade edilmesi gerekmezdi. Türkiye bu karar nedeniyle büyük meblağlarda para ödeyecek. Ama bizim önceliğimiz, bu vakıfların her birinin gayrimenkul iddiaları var. Bunların arasında Gökçeada’da, Heybeliada’da, Moda’da birçok arazi iddiaları var bunlara da kapı açılacak, diğer bütün vakıflara mallar iade edilecek.” Altındal, devredilen arazilerde birçok yeni inşaat yapıldığına dikkat çekerek şöyle devam etti: “Bu mallar, bu gayrimenkuller AKP döneminde çıkartılıyor.

AKP döneminde çıkartılıyor ama oralara yapılacak inşaatlar ve o arazilere yapılacak inşaatların müteahhitleri de AKP’liler mi olacak? Esas problem bu noktada. Burada yapılacak tasarruflarda AKP’li müteahhitlerin yeri ve önemi nedir? Bu sorular önemli. Yani bu malların vakıflara iadesinde çok büyük rant var. Milyar dolarlık rant var. Bu yönüne de dikkat edilmesi gerekiyor.”

YENİÇAĞ
Haber:Önsel ÜNAL
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: EKÜMENİK'LİĞE EVET Türkiye gidiyor elimizden...

İletigönderen Başkomutan » Pzr Eki 24, 2010 4:56

Atina ziyaretinde Rumlara taviz


Başbakan Tayyip Erdoğan, Atina ziyaretinde Rumlara yeni tavizlerin sinyalini verdi. Yunan gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, “Sen Sinod üyeliği için vatandaşlığımıza başvuran 12 metropolitin işlemleri tamamlandı. Umarım, Ruhban Okulu için de çözümü gerçekleştiririz” dedi.


Başbakan’dan Rum’a söz

Erdoğan, Hristiyanlara yönelik sıradaki açılımların sinyalini Yunanistan’dan verdi: Temenni ederiz ki Heybeliada Ruhban Okulu konusunda çözümü en kısa zamanda bizim iktidarımız gerçekleştirir

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Atina’da Ruhban Oklu için söz verdi. Erdoğan, Atina ziyaretinde Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu ile yaptıkları görüşmenin ardından gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Başbakan Erdoğan, “iki ülke arasındaki sorunlarda son dönemde bir yumuşama var. Ege sorunu, kıta sahanlığı, silahsızlanma, Ruhban Okulu gibi konularda... Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Bu konularla ilgili istikşafi görüşmeler malum bir hukuk içinde arkadaşlarımız tarafından verimli bir şekilde yürüyor. Bunun yanında özellikle yetimhane ile ilgili konuda patrikhaneye devri hususundaki süreç şu anda olumlu şekilde devam ediyor. Bildiğiniz gibi Sen Sinod Meclisi’ndeki üyelerle ilgili olarak vatandaşlığımıza müracaat eden Metropolitten 12 tanesinin vatandaşlık işlemi tamamlandı. Tabii bu aslında önemli adımdı. Bugüne kadarki bir belirsizliğin çözümüne de neden oldu. Aynı şekilde Heybeliada Ruhban Okulu ile ilgili olarak da temenni ederiz ki en kısa zamanda bir hukuk çerçevesinde çözümünü inşallah iktidarımız gerçekleştirir.”

Erdoğan, Papandreu’nun, “istikşafi görüşmeler sonunda kıta sahanlığı konusunda bir anlaşma olabilir mi?” soruna verdiği yanıtı kendisinin de aynen paylaştığını ifade etti.

Yunan basınında manşet

Bu arada, Erdoğan’ın Atina ziyareti Yunan basınında geniş yer verdi. Kathimerini gazetesi, haberinde, “İki ülke başbakanlarının tüm alanlarda ikili işbirliğinin güçlendirilmesi konusunda anlaşmaya vardıklarını” belirtti. Kathimerini “Sıcak bir atmosferde biraraya gelen iki başbakanın görüşmesinde, ikili ilişkilerin tüm boyutlarını ve iki ülkeyi ilgilendiren Ege ile Kıbrıs’tan, dini özgürlükler, Patrikhane’nin çalışmalarına ve kaçak göçmen konusuna kadar hassas konuları ayrıntılarıyla ele aldıklarını” yazdı.

Atatürk: Patrikhane fesat yuvasıdır

Mustafa Kemal Atatürk, 1923’te Rum Patrikhanesi ile ilgili “Fesat yuvası” ifadesini kullanmıştı. Atatürk, şunları söylemişti:

“Bir fesat ve hiyanet ocağı olan ve memleketimize nifak tohumları eken, uyuşmazlıklar yaratan, Hıristiyan hemşehrilerimizin huzur ve refahı için de uğursuzluğa ve felakete sebeb olan Rum Patrikhanesi’ni artık topraklarımız üzerinde bırakamayız. Bu tehlikeli teşkilatı memleketimizde muhafazaya bizi mecbur etmek için ne gibi vesile ve sebebler gösterilebilir? Türkiye’nin Rum Patrikhanesi için arazisi üzerinde bir sığınılacak yer göstermeye ne mecburiyeti var? Bu fesat ocağının hakiki yeri Yunanistan değil midir?”


Sözler verilmese baskı olmazdı

Emekli Büyükelçi İnal Batu, Başbakanın Tayyip Erdoğan’ın Atina’da Ruhban Okulu ile ilgili sözlerini de eleştirdi.

Batu,, “Başbakan Ruhban Okulu konusunda sürekli sözler veriyor. Yunanistan Batı Trakya Türklerine kendi müftülerini seçme hakkını bile tanımıyor, Türk azınlıkla ilgili adımlar atmıyor ama Başbakan söz veriyor” dedi. Batu, “Başbakan sürekli söz veriyor, dünya da bu sözlerin tutulması için üstümüze geliyor. Bu sözler verilmemiş olsa bu kadar baskıya maruz kalmaz. Türkiye açıkça dünyaya ’Ruhban okulu açılabilir ancak Türk yasalarına göre açılabilir’demelidir” diye konuştu. İnal Batu, şunları söyledi:

“Kaldı ki Yunanistan’daki Türk azınlığa daha ’Türk azınlığı’denmesine bile izin vermiyorlar. Yunanistan’a baskı yapılması gerekirken eksiği olan bizmişiz gibi tutulmayan sözler veriliyor. Avrupa’da cami olmayan tek başkent Atina. Bu konuda bile henüz bir adım atılmadı. Diğer yandan Başbakan’ın Yunanistan ziyareti de basında abartılıyor bence. Çok büyük adımlar atılıyormuş gibi gösteriliyor. Çok olumlu gösteriliyor. Halbuki olan hiçbir şey yok. Somut hiçbir şey yok. Yandaş medya bu tür gezileri abartıyor.”

Kıta sahanlığı konusuna da değinen Batu, Yunanistan’ın karasuları, hava sahası, adaların silahsızlandırılması gibi her sorunu hükümranlık sorunu olarak gördüğünü ve Türkiye ile görüşmeyeceğini söyledeğini belirtti. Batu, “Yalnızca Kıta sahanlığı sorununu görüşeceğini, onu da Uluslar arası Adalet Divanı’nda görüşeceğini söylüyor. Yunanistan’ın bu görüşlerinden en ufak şekilde geri adım atmadığı belli” dedi.

Haber: Fatih ERBOZ
YENİÇAĞ





Bartholomeos ‘Konstantinopolis Ekümenik Patriği’...
Bartholomeos ‘Konstantinopolis Ekümenik Patriği’...

Federal Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wullf yarın Türkiye’ye geliyor. Wullf’un resmi programında Fener Rum Patriği Bartholomeos, “Konstantinapolis Ekümenik Patriği” olarak olarak yer aldı.

Federal Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wullf’un yarın başlayacak Türkiye ziyareti öncesinde Almanya, protokol konusunda “diplomatik skandal” olarak da nitelendirilebilecek iki önemli gaf yaptı. Wullf’un resmi programında Fener Rum Patriği Bartholomeos, “Konstantinopolis Ekümenik Patriği” olarak olarak yer aldı.

Wullf, yarın dört günlük resmi bir ziyaret için Türkiye’de olacak. Yarın 21.30’da Ankara’ya gelmesi beklenen ve Wullf’un resmi temasları salı günü başlayacak. Sabah saatlerinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya gelecek Wullf, öğleden sonra da TBMM’de milletvekillerine hitap edecek.

Alman Cumhurbaşkanı’nın ziyaretinde dinsel temalı programların ağırlıkta olması ise dikkat çekti. Wullf, Ankara’daki resmi temaslarının ardından ilk olarak Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Bardakoğlu ile görüşecek. Alman Cumhurbaşkanı çarşamba günü Türk Sivil Toplum Örgüt temsilcileri ile bir araya gelecek ardından da Kayseri’ye gidecek.

Burada Türk-Alman Ekonomi forumunda konuşma yapacak Wullf, Göreme’de peri bacalarını gezecek. Buradan Adana’ya geçecek olan Wulff onuruna Adana Valisi yemek verecek.

Perşembe günü ise Tarsus’daki Pavlus Kilisesi’ne gidecek Wullf, “Ekümenik ayine” katılacak. Bunun ardından da Pavlus Kuyusu ile Pavlus Evi kalıntılarının ziyaret edecek. Daha sonra Tarsus’tan İstanbul’a geçecek Alman Cumhurbaşkanı Aya İrini Kilisesi’nde konuşma yapacak. Burada Alman Oda Korosu da konser verecek. Aynı gün Cumhurbaşkanı’nın huzurunda Hessen Eyaleti ve Bursa Bölgesi temsilcileri arasında ortaklık anlaşması imzalanacak.

Programa göre Alman Cumhurbaşkanı 22 Ekim’de, 9.30’da “Konstantinopolis Ekümenik Patriği” ile görüşecek, daha sonra da Sultanahmet Camisi ile Ayasofya’yı ziyaret edecek. Türkiye’nin Bartholomeos’un ekümenik sıfatını tanımamasına karşın, Almanya’nın bunu göz ardı etmesi ve ısrarla bu sıfatı kullanması dikkat çekti.

BAHADIR SELİM DİLEK/CUMHURİYET
17.10.2010




Bugün İstanbul , Yarın Kostantinapolis Konferansı
04.07.2006 / Neval Kavcar
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: EKÜMENİK'liğe 'Evet' - Türkiye gidiyor elimizden...

İletigönderen Başkomutan » Pzr Eki 24, 2010 17:48

Yunan basınından Ege sorunu hakkında önemli iddia

Yunan basınında, Türkiye ile Yunanistan’ın Ege'deki konularda anlaşmaya yakın oldukları iddiası yer aldı.

Atina'da yayımlanan Kathimerini gazetesi, ismini açıklamadığı "diplomatik çevreleri" kaynak gösterdiği haberinde, "Ege konusunda tüm konuları kapsayan toplu bir 'paket çözüm' henüz kesinleşmemekle birlikte, tarafların bu konuda bazı ilkeler üzerinde anlaşmaya vardıklarını" ileri sürdü.

To Vima gazetesi de, "Her iki taraftan da hiç kimsenin şu ana kadar mutabakata varılanlarla ilgili ifşaatta bulunmadığını, ancak bu konuda öne çıkan senaryoya göre tercih edilen çözümde Yunan karasularının, adaların çevrelerinde daha sınırlı olmak üzere, bazı bölgelerde 12 mile (19,3 kilometre) varacak şekilde inişli çıkışlı olarak genişletilmesinin öngörüldüğünü" iddiasına yer verdi.

Haberde, "Yapılan hesaplamalara göre, bu formül ile pratik olarak Ege’nin yüzde 80'inden daha azının Yunanistan'ın kontrolüne verildiği, Lahey Adalet Divanı'na gidilmesi durumunda da bu şekilde bir karar çıkacağının sanıldığı" öne sürüldü.

hurriyet.com.tr





Gül - Powell anlaşması
Madde
13. Ege kıta sahanlığı konusunda Türkiye, Yunan doktrinine daha esnek davranacak.
Kırmızı Kitap Yunan basınında
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: EKÜMENİK'liğe ve 12 Mil'e 'Evet' - Türkiye gidiyor elimi

İletigönderen Başkomutan » Sal Eki 26, 2010 5:44


Ege'de ısınan sular ve Megali İdea

Yunanistan’ın Ege Denizi’ndeki karasularını (egemenlik alanını) 12 mile çıkarma emrivakisi iki ülke ilişkilerini hep germiştir. Bu saldırıya karşı savunma hakkını kullanan Türkiye, böyle bir durumun savaş gerekçesi (Casus belli) olacağını ilan etmiş, bunu da Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi (MGSB)’ne koymuştu.

Haziran 2006’da da yenilenen MGSB de aynı tutumunu sürdürmüştür..

Türkiye’nin bu kararlı tutumu karşısında Yunanistan gerginlik siyasetini sürdürmekle beraber, 12 mil doğrultusunda herhangi bir adım atmaktan da kaçınmıştır. Meseleyi AB’ye taşıyan Yunanistan, Türkiye’nin MGSB’den Casus Belli’yi çıkarması için, 2004 AB Zirvesinden bir karar çıkarmıştır.

Aradan geçen 6 yıl zarfında Türkiye herhangi bir adım atmamıştır. Bir AKP yetkilisinin savaş halinin muhafazasına ihtiyaç olmadığını söylediğini hatırlıyoruz.
Ancak bu sene hazırlanan yeni MGSB’nden, Yunanistan’ın karasularını 12 mile çıkarmasının “savaş gerekçesi” sayılacağına dair hükmün çıkarıldığı haberlerini alıyoruz.

Gelişmelerin bu değişikliği teyit ettiğini görüyoruz.

Nitekim basında yer alan haberlere göre, Türkiye’nin ‘komşularla sıfır risk’ merkezli dış politikası Ege krizinin aşılması noktasında da sonuç vermeye başlamış.

Yunan gazeteleri, çözümde mutlu sona yaklaşıldığını yazmış. Atina’da yayımlanan Kathimerini gazetesi, ismini açıklamadığı ‘diplomatik çevreleri’ kaynak gösterdiği haberinde, “Tüm konuları kapsayan toplu bir ‘paket çözüm’ henüz kesinleşmemekle birlikte, tarafların bu konuda bazı ilkeler üzerinde anlaşmaya vardıklarını” ileri sürmüş.

Aynı kaynaklara göre; Geçen sene Mayıs ayında Başbakanlar Erdoğan ve Papandreu’nun başkanlık ettiği ilk Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin çalışmalarının olumlu sonuçları görülmeye başlanmış. Atina’da 22 Ekim Cuma günü gerçekleştirilen 2 buçuk saatlik görüşmenin, ilişkilerde bahar havasını estirdiği ve yıl sonuna kadar bazı konularda anlaşma sağlanacağı ümidini güçlendirdiği anlaşılıyormuş.

Kathimerini gazetesi, Yunan karasularının, adaların çevrelerinde daha sınırlı olmak üzere, bazı bölgelerde 12 mile varacak şekilde inişli çıkışlı genişletilmenin öngörüldüğünü ileri sürmüş.

Haberler özetle böyle. Anlaşmalar bu şekilde sonuçlanacak olursa, yapılan hesaplara göre, Yunanistan’ın Ege’nin %70’inde egemen olacağı söylenebilir. Yani 143 bin km. kare daha yeni egemenlik alanı kazanacağı anlaşılıyor.

Türkiye aleyhine büyümenin özeti

Bir de konunun tarihine kısaca bakalım. Eski Yunanistan milattan önce II. yy.da Roma hakimiyetine geçti. Bu durum 1430’a kadar devam etti. Osmanlı Devleti 1430’da Selanik’i, 1460’da Mora’yı fethetti. Bölge 400 sene Osmanlı idaresinde kaldı. 1830’da büyük devletlerin oyunuyla Mora Yarımadası ve Atina’yı içine alan 46 bin km. kare üzerinde ‘Yunan Krallığı’ kuruldu. Bu tarihten itibaren topraklarını genişleten Yunanistan, şu anda 132 bin km. kare büyüklüğe ulaştı.

Bunun hikayesi de şöyle: 1877-78’de Osmanlı-Rus savaşı ile Tesalya ve Orta Yunanistan; 1912-13 Balkan Savaşları ile Selânik, Girit, Midilli, Sisam adaları; 1918’de 1. Dünya Savaşı sona erdiğinde Batı Trakya, Yunanistan’a verildi.

Eğer İstiklal Harbi başarılmış olmasaydı, Türkiye’nin Batı yarısı ile adı Konstantinopolis’e çevrilecek olan Başkent İstanbul da kaybedilecekti. Yunan yayılması burada da durmadı; İtalyanların 1912’de Osmanlı’dan aldığı Adalar (Ege) Denizi’ndeki 12 ada da 1946’da Yunanistan’a devredildi.
Böylece Yunanistan, 1830-1946 arasındaki 116 yılda topraklarını 3 misli büyütmüş oldu. Buna, 307 sene Osmanlı Devletinin hakimiyetinde kalmış, hiçbir zaman Rum’a ait olmamış Kıbrıs Adası’nın 2/3’ü olan 6 bin km. kare dahil değildir.

Eğer Yunanistan’ın Ege Denizi’ndeki 12 mil iddiası, şu veya bu şekilde sonuçlanırsa; Kaba bir hesapla; şu andaki toprak büyüklüğü 132 bin km., artı Kıbrıs’ta 6 bin km., artı Ege’de 143 bin km., eder 281 bin km. kare

Sahi Türkiye ne kadardı?


Sadi SOMUNCUOĞLU
26.10.10 / YENİÇAĞ







Neler oluyor?


Yunan gazeteleri Başbakan Erdoğan’ın Ege’de Yunan karasularının 12 mile çıkarılmasını kabul ettiğini yazıyor...

Haber doğruysa bu bir skandal. Savaşmadan alınan ağır bir yenilgi...

Yllardır savaş sebebi saydığımız bir konuda bu muazzam tavizi neden veriyoruz?

Neden Ege’nin yüzde 80’ini Yunanistan’a bırakıyoruz?

Üstelik de adamların en zayıf olduğu, onlardan taviz alacağımız bir dönemde...

Doğrusu izahı mümkün değil..

Bu vahim gelişmeyi Ankara’da Genelkurmay’ın en hassas noktalarına uzanan arama haberleri örtüyor.

Şu haber de Fırat Haber Ajansı’ndan...

Kandil’deki PKK yöneticilerinden Duran Kalkan, AKP’nin kendilerine “6 hususta taahhüt verdiğini” söylüyor. Bunlar:

“PKK karşıtı askeri operasyonların durdurulması, yeni bir anayasa için çalışmaların derhal başlatılması, PKK ve KCK ile olası bir çözümde “güvenlik” sorununun nasıl halledileceği meselesi, ilk olarak Abdullah Öcalan tarafından gündeme getirilen ve bölgedeki tartışmalı olayları soruşturacak bir ‘Hakikatleri

Araştırma Komisyonu’ kurulması, Öcalan’ın daha aktif rol alabilmesi için koşullarının gözden geçirilmesi ve son olarak halen sürmekte olan KCK operasyonlarının derhal sonlandırılarak başlanılmış olan yargılamalarda ise tahliyelerin olması” imiş.

Kalkan bu hususlara kendilerinin uyduklarını, fakat AKP’nin uymadığını söylüyor.

Verilen sözlere bugün uyulmaz yarın uyulur. Önemli olan bu sözlerin verilmiş olması.

Bu sözler ancak bir savaşta teslim olunduğu takdirde verilecek cinsten...

İçinde anayasa değişikliği sözü bile var.

Halktan ve Büyük Millet Meclisinden habersiz neler oluyor?


Melih AŞIK
26 Ekim 2010
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Sonraki

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 5 konuk

x