Emperyalizm'in diz çöktüğü yer: Lozan! / Misilleme

Emperyalizm'in diz çöktüğü yer: Lozan! / Misilleme

İletigönderen Misilleme » Çrş Tem 24, 2013 0:01

İnsanlar, onlar için "özel" olan günlere tepki verir bir şekilde..

Doğum günü olur, her sene mutlulukla kutlar..

Ölüm yıl dönümünde; özlemle anar, kederlenir.

"Keşke burada olsaydı. "der..

Acı bir olayın yıl dönümüdür,

Yeri gelir pişmanlık, yeri gelir kızgınlık,

yeri gelir yine "keşke" der..

Güzel bir olayın yıl dönümüdür "iyi ki" der insan..

***


İnsanlar için bu şekilde olan bazı günler, bazen hem insan, hem toplum, hem de devlet için aynı hisleri barındırır..

Çok nadirdir; bazıları bu duyguların tamamını almamız için vardır.


24 Temmuz 1923 Lozan Barış Antlaşması.



Lozan'ı anlamak için önce Sevr'e bakmak lazım. Katedilen yolun en somut göstergesidir.

"Nereden nereye.." demek için de,

"Neler yapabiliyormuşuz .." demek içinde..

***

Sevr Antlaşması’nın sürecini yazmak yerine sadece bizi kapsayan maddelerini yazmak dahi yeterli olacaktır.


" -Sınırlar (madde 27-36): Edirne ve Kırklareli dahil olmak üzere Trakya'nın büyük bölümü Yunanistan'a, Ceyhan, Antep, Urfa, Mardin ve Cizre kent merkezleri Suriye'ye bırakılacak, İstanbul, Osmanlı Devleti'nin başkenti olarak kalacak;

-Kürt Bölgesi (madde 62-64): İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcilerinden oluşan bir komisyon Fırat'ın doğusundaki Kürt vilayetlerinde bir yerel yönetim düzeni kuracak; bir yıl sonra Kürtler dilerse Milletler Cemiyeti'ne bağımsızlık için başvurabilecek;

-İzmir (madde 65-83): Yaklaşık olarak bugünkü İzmir ili ile sınırlı alanda Osmanlı İmparatorluğu egemenlik haklarının kullanımını beş yıl süre ile Yunanistan'a bırakacak; bu sürenin sonunda bölgenin Osmanlı veya Yunanistan'a katılması için plebisit(*) yapılacak;

-Ermenistan (madde 88-93): Osmanlı, Ermenistan Cumhuriyeti'ni tanıyacak; Türk-Ermeni sınırını hakem sıfatıyla ABD Başkanı belirleyecek (Başkan Wilson 22 Kasım 1920'de verdiği kararla Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis illerini Ermenistan'a verdi.)

-Arap ülkeleri ve Adalar (madde 94-122): Osmanlı savaşta veya daha önce kaybettiği Arap ülkeleri, Kıbrıs ve Ege Adaları üzerinde hiçbir hak iddia etmeyecek;

-Askeri Konular (madde 152-207): Osmanlı İmparatorluğu'nun askeri kuvveti, jandarma dahil 50.700 kişiyle sınırlı olacak ve ağır silahları bulunmayacaktı.[1][5] Türk donanması tasfiye edilecek, Marmara Bölgesi'nde askeri tesis bulunduramayacak, askerlik gönüllü ve paralı olacak, azınlıklar orduya katılabilecek, ordu ve jandarma Müttefik Kontrol Komisyonu tarafından denetlenecek;

-Kapitülasyonlar (madde 260-268): Osmanlı'nın 1914'te tek taraflı olarak fesh ettiği kapitülasyonlar müttefik devletler vatandaşları lehine yeniden kurulacak;

-Ticaret ve Özel Hukuk (269-414): Türk hukuku ve idari düzeni hemen her alanda Müttefikler tarafından belirlenen kurallara uygun hale getirilecek; sivil deniz ve demiryolu trafiği Müttefik devletler arasında yapılan işbölümü çerçevesinde yönetilecek; iş ve işçi hakları düzenlenecek. "


Bunlar sadece belli başlıları.


***

Düşünün; birilerinin sizden bunları isteyebilmesi dayatabilmesi, size karşı korkunç bir özgüvenin, gücün olduğunun göstergesidir.

Ya da karşı tarafın öyle sandığının..

Osmanlı’nın ipi çekiliyordu bu antlaşma ile.

İşte bu kadar ağır şartlarda, birileri tek bir mandaya bile razıyken,

“Hayır!” dedi, birisi.

Ve inandırdı halkı peşine taktı.

Ver elini kurtuluş, yani "varoluş" savaşı.

***

Bir devlet düşünün;

kendisine "köle" muamelesi yapan, onun idam fermanını hazırlayan devletlerle eşit şartlarla masaya oturacak,

ve de istediğini alarak, "tek bir ödün vermeden" masadan kalkacak!

***

Yine somut gerçeklerle gidelim;

bir de Lozan Antlaşmasının başlıca maddelerine bakalım:

-Türk-Yunan Sınırı: Mudanya Ateşkes Antlaşması'nda belirlenen şekliyle kabul edildi. Meriç Nehri'nin batısındaki Karaağaç istasyonu ve Bosnaköy, Yunanistan'ın Batı Anadolu'da yaptığı tahribata karşılık, savaş tazminatı olarak Türkiye'ye verildi.

-Türkiye-Suriye Sınırı: Fransızlarla imzalanan Ankara Anlaşması'na göre kabul edilmiştir.

-Kapitülasyonlar: Tamamı kaldırıldı.

-Azınlıklar: Lozan Barış Antlaşması'nda azınlık, Müslüman olmayanlar olarak belirlenmiştir. Tüm azınlıklar Türk uyruklu kabul edildi ve hiçbir şekilde ayrıcalık tanınmayacağı belirtildi. Antlaşmanın 40. maddesinde şu hüküm yer almıştır: "Müslüman olmayan azınlıklara mensup Türk uyrukları, hem hukuk bakımından hem de uygulamada, öteki Türk uyruklarıyla aynı işlemlerden ve aynı güvencelerden yararlanacaklardır. Özellikle, giderlerini kendileri ödemek üzere, her türlü hayır kurumlarıyla, dinsel ve sosyal kurumlar, her türlü okullar ve buna benzer öğretim ve eğitim kurumları kurmak, yönetmek ve denetlemek ve buralarda kendi dillerini serbestçe kullanmak ve dinsel ayinlerini serbestçe yapma konularında eşit hakka sahip olacaklardır."[4] Batı Trakya'daki Türklerle, İstanbul'daki Rumlar dışında, Anadolu ve Doğu Trakya'daki Rumlar ile Yunanistan'daki Türkler'in mübadele edilmeleri kararlaştırıldı.

-Savaş tazminatları: İtilaf Devletleri, I. Dünya Savaşı nedeniyle istedikleri savaş tazminatlarından vazgeçtiler. Sadece Yunanistan savaş tazminatı olarak Karaağaç bölgesini verdi.

-Yabancı okullar: Eğitimlerine Türkiye'nin koyacağı kanunlar doğrultusunda devam etmesi kararlaştırıldı.

-Patrikhaneler: Dünya Ortodokslarının dini lideri durumundaki patrikhanenin siyasi yetkilerinden arındırılarak İstanbul'da kalmasına izin verildi.

***

24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lozan şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika, SSCB ve Yugoslavya temsilcileri tarafından, Lozan Üniversitesi salonunda imzalanmış barış antlaşması, bizim için ve hatta tüm dünya için çok fazla “ilk” taşımakta, ezber bozmaktadır.


Lozan Antlaşması, Türkiye'nin doğum günüdür.

Başta Avrupa olmak üzere tüm dünyanın yenilgiyi kabullenişidir.

Türkiye Cumhuriyeti'nin hakettiği saygının tescilidir.

Nereden nereye geldiğimizin de , neleri başarabildiğimizin de göstergesi olduğu gibi,

Cephede kazanılan savaşın "masada onaylanmadan " anlam ifade etmeyeceği gibi,

Masaya güçlü oturmanın ne kadar önemli olduğunun da göstergesidir.

Şimdi ile kıyaslarsak farkı görürüz.



***

Gelgelelim Lozan'ın diğer ilklerine.

Lozan Antlaşması, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra imzalanıp hala yürürlükte olan tek antlaşmadır.

Birinci Dünya Savaşı’nda yenildikten sonra ülkesinin istila edilmesine karşı bütün varlığı ile direnen ve neticede şerefli bir barış antlaşması imzalayabilen tek devlet olduğumuzun göstergesidir.

Birileri Kurtuluş Savaşı’nı da hatta ondan önceki süreci de "yeterli" buluyordu.

Hatta Kurtuluş Savaşı sonrasında bile "haddimizi bilmeliydik" kimilerine göre.

Ama Mustafa Kemal'in yaklaşımı netti:

"Milli mücadelenin maksat ve gayesi ülkemizin tam istiklalini ve kayıtsız şartsız egemenliğini sağlamak ve sürdürmektir”… Türk halkı asırlardan beri hür ve müstakil yaşamış ve bağımsızlığı hayatın bir zorunluluğu sayan bir kavmin kahraman evlatlarıdır. Bu millet istiklalsiz yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır.”

Hatta bir diğer açıklaması şimdinin “bir takım insan”ının kulağına da küpe olacak nitelikte:

“Güçsüz ve korkak insanlar, herhangi bir felaket karşısında milletin de uyuşukluğa düşmesine ve çekingen duruma gelmesine yol açarlar…Derler ki, biz adam değiliz ve olamayız! Kendi kendimize adam olmamıza imkan yoktur. Biz kayıtsız ve şartsız olarak varlığımızı bir yabancıya teslim edelim… Balkan Savaşı’ndan sonra milletin ve özellikle ordunun başında bulunanlar da başka türlü, fakat yine aynı zihniyeti benimsemişlerdi.

Türkiye’yi, böyle yanlış yollarda çökme ve yok olma uçurumuna sürükleyenlerin elinden kurtarmak lâzımdır. Bunun için bulunmuş bir gerçek vardır. Ona uyacağız. O gerçek şudur: Türkiye’nin düşünen kafalarını yepyeni bir imanla donatmak… Bütün millete taptaze bir maneviyat vermek.”



***

Diğer bir ince detay da görüşmelere Rauf Orbay'ın gitmek istemesine rağmen İsmet İnönü’nün gönderilişidir.

İşte burada da Atatürk'ün ne kadar detaylı hesaplar yaptığını görüyoruz.

Atatürk, görüşmelere Rauf Orbay’ın gönderilmesini istemedi.

Çünkü Rauf Orbay, bizim için mağlubiyetin göstergesi olan Mondros Ateşkes Antlaşması’nı imzalamıştı.

Eşit şartlarda masaya oturacağı bir görüşme için eşit olmayan şartlarda bizi temsil eden Rauf Orbay yerine, istediğimizi aldığımız Mudanya Ateşkes Antlaşması’nda bizi temsil eden heyetin başkanı olan İsmet İnönü’yü yollamak, Mustafa Kemal'in sürece her türlü hazırlandığının en büyük göstergesidir.

***

Lozan bir ulusun küllerinden doğması kadar, "inancın" ve "kararlılığın" , cesaret ve fedakarlıkla birleştiğinde nasıl büyük başarılar sağladığının da göstergesidir.


***

23 Temmuz 1919’da

1.Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz.
2.Her türlü yabancı işgaline ve müdahalesine karşı millet hep birlikte direniş ve savunmaya geçecektir.
3.İstanbul Hükümeti vatanın bağımsızlığını sağlayamazsa geçici bir hükümet kurulacaktır. Bu hükümet milli kongre tarafından seçilecektir. Kongre toplanmamış ise, bu seçimi Temsilciler Kurulu yapacaktır.
4.Kuva-yi Milliye'yi etkili, milli iradeyi hakim kılmak esastır.
5.Azınlıklara siyasi hakimiyetimizi ve sosyal dengemizi bozacak ayrıcalıklar verilemez. Ancak bu vatandaşların canları,malları ve ırzları her türlü saldırıdan korunacaktır.
6.Manda ve himaye kabul olunamaz.
7.Milli irade ve toplanan ulusal güçler padişahlık ve halifelik makamını kurtaracaktır.
8.Mebuslar Meclisi'nin derhal toplanmasına ve hükümetin yaptığı işlerin milletçe kontrolüne çalışılacaktır.

Kararlarının altına imza atanlar,

Sevr Antlaşması’nı yırtıp Lozan'ı uygulayanlardır.

Lozan Antlaşmasının tüm detaylarıyla öğrenilmesi , Türk ulusunun gösterilmeye çalışılanın aksine gücünü yeniden farketmesini sağlayacaktır


Çünkü gelecek, geçmişi bilenlerin özgüvenlerinde gizlidir.

O sebepten bizi yönetenlere iyi bakın;

Lozan'ı yok saymak isteyene de,

Sevr'in seyrini özleyene de!..

***

Lozan, Türk ulusunun doğum günüdür.

Temel taşıdır.

Sevr ise bize biçilen kefendir.

Kısacası,

Sevr Ali Kemal iken,

Lozan Mustafa Kemal’dir!






(*) Plebisit: bir kişi veya önemli bir siyasi meselede halkın oyuna başvurma, bir hükümdar veya bir hükümet seçme; bağımsızlık veya başka bir devlet tarafından ilhak edilme yönünde bir tercihte bulunma veya önemli milli bir siyasi konu hakkında karar verme gibi hayati konularda irade beyanında bulunulması için bir ülkede veya belirli bir bölgede yaşayan bütün ahalinin görüşüne müracaat etme şeklinde tarif edilebilir.

Kaynakça

http://www.rodopruzgari.com/index.php?o ... 42%3Aonur-öymenin-lozan-konferansının-82-yıldönümü-vesilesiyle-verdiği-konferans&Itemid=227

http://www.ataturkdevrimleri.com/yazi-3 ... smasi.html

http://tr.wikipedia.org/wiki/Sevr_Antlaşması

http://www.frmtr.com/tarih-ve-inkilap-t ... onemi.html

http://tr.wikipedia.org/wiki/Lozan_Antlaşması

http://atam.gov.tr/?p=2217

http://www.kumkale.net/yazi.asp?id=973

http://tr.wikipedia.org/wiki/Mudanya_Mütarekesi

http://www.enfal.de/sosyalbilimler/p/020.htm
Kullanıcı küçük betizi
Misilleme
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 6
Kayıt: Pzt Ara 03, 2012 22:43

Şu dizine dön: Misilleme

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x