EMPERYALİZMİN İÇERİDEN HAKİM OLMA YÖNTEMİ : KOMPRADOR KUVVETLER YARATMA VE MİLLİ KURTULUŞ YÖNTEMİ

Üniversiteli Gençler Burada Yazıyor

EMPERYALİZMİN İÇERİDEN HAKİM OLMA YÖNTEMİ : KOMPRADOR KUVVETLER YARATMA VE MİLLİ KURTULUŞ YÖNTEMİ

İletigönderen mithat akar 1923 » Pzt Şub 01, 2016 2:16

EMPERYALİZMİN İÇERİDEN HAKİM OLMA YÖNTEMİ :

KOMPRADOR KUVVETLER YARATMA VE MİLLİ KURTULUŞ YÖNTEMİ

Emperyalizme Bağımlı Ülkelerde Uydulaşmış Ekonomi ve Siyaset

A - Emperyalizmin Zor ve Terör Yöntemi

Yazıya başlamadan önce, makale içerisinde sık sık kullanacağım komprador kelimesinin tanımını yapmakta fayda var. Komprador, 18. yüzyıl sonlarıyla 20. yüzyıl başları arasında, Doğu ve Güneydoğu Asya'da ticaret yapan Batılılara aracılık eden yerli tüccarlara verilen addır.

A - Emperyalizmin Zor ve Terör Yöntemi

Emperyalizm, sömürgesi olan ülkelerde iktidarları doğrudan doğruya kendisine bağımlı kılar." Merkez " olarak nitelendirilen kapitalist ülkeler, gelişmelerinin belli bir aşamasından sonra, sermaye ihracı gerçekleştirir. Bunun karşılığında sermaye ihracı yaptığı ülkelerin milli kaynaklarına, yer altı zenginliklerine, emek gücüne el koyar ve bu ülkeleri kendi iktisadi, politik çıkarları doğrultusuna şekillendirir. Örneğin PETKİM, TÜPRAŞ, TELEKOM, TEKEL gibi kurum ve işletmelerin özelleştirmeler yoluyla yabancı denetimine girmesi buna verilecek en güzel örnektir.

Sömürge ülkeler ya da bağımlı ülkeler ekonomik ve siyasi temellerde Batı emperyalizmine göre şekillendiği gibi, bu ülkelerin savunma sanayi, kültürel yapısı, hatta Sivil Toplum Kuruluşları dahi emperyalizmin denetimi ve yönlendirmesi ile bir programa bağlanır.

Daha farklı olarak bu durumu şöyle özetleyebiliriz. Emperyalizm ekonomik olarak kendisine bağımlı bir uydu yapı inşa eder, bununla beraber kendisine bağımlı uydu siyasi partiler, uydu STK'lar, uydulaşmış aydınlar yaratır. Attila İlhan'ın çok yerinde olarak tanı koyduğu şekilde "komprador yapılar " oluşturur.

Merkez ülkelere bağımlı, uydulaşmış ülkelerde ABD gibi devletler, kendi programlarına uyum sağlayacak kuvvetleri iktidara getirir. Bunun karşısında halkın kendi dinamikleri ile bu iktidarları devireceğini göz önünde bulundurarak, kendi denetimlerindeki iktidara alternatif olacak " muhalefeti " de kendisi örgütler.

Emperyalizmi, kurumsal yapıları ile egemen olduğu topraklardan söküp atacak olan örgütlenmeler ya da iktidarlar kimi zaman " zor " yöntemi ile, askeri darbelerle, etnik çatışmalar çıkararak yani terörle ortadan kaldırılmaya çalışılır. Örneğin seçimlerle iktidara gelen Şili'deki Allende'nin bir darbe ile devrilip öldürülmesi bu duruma güzel bir örnektir. Yakın tarihte Yugoslavya, Irak, Libya, Tunus, Fas gibi ülkelere yönelik Batı'nın gerçekleştirdiği operasyonlar ve bölme projeleri ise hala hafızalarımızda tazeliğini koruyor.

B - İçeriden Hakim Olma Yöntemi Veya Kendi Alternatifini Yaratma

Küresel sırtlanlar, zor ve terör yöntemini kullanarak ulusları kendisine bağladığı gibi politik manevra yöntemini de her zaman yedekte tutarlar. Farklı bir ifade ile, emperyalizm kendi karşıtlarını da kendisi örgütlemek ister.

Eğer iktidarda liberal politikalar uygulayan, mevcut kamu sektörlerini büyük şirketlere veya yabancı sermayeye devreden bir kuvvet varsa, bunun karşısında örgütlenecek olan kamucu - halkçı söylemler geliştiren yapıların çıkacağını hesap eden iktidar odakları, liberal kapitalizme karşı çıkış söylemleri geliştiren sendika, dernek ve genelde siyasi partileri de kendi denetimlerinde kurarlar. Yani iktidarı uydulaştıran emperyalizm, iktidara muhalif olan örgütlenmeleri de kendisi kurar. Böylece kullanma süresi dolan iktidarları, yine kendi örgütlediği muhalefetle ortadan kaldırmanın ön şartı oluşturulmuş olur.. Alternatifi olmayan bir iktidar odağı tabandan gelen bir örgütlenme ile yıkılırsa, bu durum küresel güçlerin o ülkelerdeki denetimlerinin de ortadan kalkacağı anlamına gelir. Ancak tabandan gelen bir örgütlenme, yine iktidar odakları tarafından örgütlenen başka bir yapının arkasına yedeklenir, emperyalizmin örgütlediği güç içerisinde eritilirse Batı merkezli güçler o halk hareketini de istedikleri biçimde yönlendirebilirler.

Böylece :

1 - O ülkedeki denetimleri devam eder.

2 - Halkın enerjisi sistem içerisinde eritilmiş olur.

ABD'de bu işleyiş Cumhuriyetçi Parti ve Demokrat Parti'nin " karşıt " söylemleri üzerinden şekillenir. Ancak bu iki partiyi de bir noktada birleştiren "dayanak" mevcuttur. Bu dayanak dünyadaki sermayenin büyük çoğunluğunu elinde bulunduran bir kaç yüz aileden ibarettir.

C - İdeolojik Kılıflama

Egemen güçler tehdit olarak gördüğü bir kuvveti kimi zaman karşıtı ile kimi zaman da benzer söylemler geliştiren başka bir kuvvetle tasfiye eder.

Örneğin Batı'lı güçler anti emperyalist zeminde örgütlenen Milli Sol yapıyı, ya " karşıtı " olan sağ merkezde örgütlediği dinci - muhafazakar kuvvetlerle veya söylemlerinde sol, fakat pratik politikasında etnikçi, uluslararası sermayeye göre eylem geliştiren başka bir sol kuvvetle etkisizleştirmeye çalışır.

Aynı durumu tersinden de örneklendirebiliriz. İslami söylemlere sahip fakat ABD için tehdit etkisi olan bir örgütlenme, ya " karşıtı " olan sözde laik - ilerici bir kuvvet tarafından veya Batı'ya uyumlu gerici yapılar tarafından etkisizleştirilir. Türkiye 2000'li yıllara doğru bu durumu en net yaşayan ülke oldu. ABD'ye mesafeli duran ve " Gelenekçi " olarak adlandırılan İslami söylemlere sahip odak, "Yenilikçi " olarak adlandırılan ve "Ilımlı İslam " etiketi ile parlatılan ABD'ye bağımlı başka bir odak tarafından etkisizleştirilmiştir.

Türk Devletinin kuruluş felsefesi Türk Milliyetçiliğine dayanır. Daha farklı bir ifade ile Türk milliyetçiliği, Cumhuriyetin kurucu ideolojisidir. 1946'dan sonra çok partili sisteme geçmemizle beraber Batı Emperyalizmine bağlanma sürecimiz hız kazandı. Bu bağımlılık durumuna karşı, yeniden Türk milliyetçiliği temelinde harekete geçecek olan milli dinamikleri göz önünde bulunduran emperyalizm, yukarıdaki örneklere benze ikili bir yapı oluşturdu. Türk milliyetçiliğine ket vurmak için hem parlamenter yöntemi benimseyen ve milliyetçi söylemlerde bulunan fakat ümmetçi bir siyaset güden, sistem içerisinde konumlanan parti ya da partileri, hem de Türk milliyetçiliğinin karşısında konumlanacak Batı merkezli, etnik bölücülüğe yönelik propaganda yöntemi geliştiren komprador solu örgütledi.Böylece milliyetçilik bir merkezden beslenen iki ayrı kol tarafından sıkıştırılmak istendi / isteniyor.

Yukarıdaki denklemi şema olarak ortaya koyacak olursak, emperyalizmin tehdit olarak algıladığı ana akımlara karşı şu perdeleme yöntemini uyguladığını görürüz :

Milli Sola karşı , komprador sol. ( Etnik bölücülüğü savunan, emperyalizme bağımlı sol )

ABD'ye mesafeli duran İslami söyleme sahip akıma karşı, ABD'yle uyum içerisinde olan " Ilımlı İslam ", "Liberal İslam " gibi adlarla örgütlenen odaklar.

Türk Milliyetçiliğine karşı, milliyetçiliği Batı'ya bağımlı sistem içerisinde eritmeye çalışan, zaman zaman milli söylemlerde bulunan fakat, ümmetçi - muhafazakar parti, örgüt, STK'lar, emperyalizmin kendisine karşı olan kuvvetleri " içeriden " etkisizleştirme yöntemine verilecek temel örneklerden bir kaçıdır.

D - ÇÖZÜM YÖNTEMİ ÜZERİNE : NE YAPMALI ?

En başa dönecek olursak. Emperyalizm kendisine bağımlı ekonomik - siyasi, toplumsal bir sistem yaratırken, kendisine bağımlı komprador sol , komprador sağ veya samimi, aydınlanmacı İslam anlayışına karşı Batı'ya uyumlu İslamcı anlayışa sahip kuvvetleri de örgütler.

Milletin dikkatini dağıtmak, çözüm üreten yöntemleri baltalamak, sisteme karşı olan toplulukları halktan soyutlamak için "çevreci " , " feminist " ve anarşizmi esas alan marjinal gruplarla toplumu küçük parçalara böler.

Marjinal grupların milleti yapay saflaşmalarla bölmesi, milleti yüzdelik dilimlere bölen parlamenter sisteme adeta takviye güç olur.

Peki ne yapmalı ?

Türk Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı örgütleyen üç ana akım vardır. Türkiye'de bu üç ana akım fiili olarak olmasa da, tarihsel ve ideolojik kökleri ile mevcuttur.

Türkçülük

Milli Sosyalistler

İslam Aydınlanmacılığı

Kurtuluş Savaşı döneminde Ziya Gökalp, Yusuf Akçura, Mehmet Akif Ersoy, Rıfat Börekçi, Antep savunmasında önemli bir yeri olan Rıdvan Hoca yukarıda saydığımız üç ana damara örnek olarak verilecek isimlerdir.

Emperyalizmin Türk topraklarını dışarıdan kuşatıp, içeriden çökertme planlarına karşı şimdi nasıl hareket etmeliyiz ? Çıkış noktamız ne olmalı ?

Her cenahtan insanı bir araya getirecek,

Bütün siyasi partilerden bağımsız,

Ortak paydalarda buluşan ve ortak kaygıları taşıyan insanları bir araya getirerek, emperyalizm ve emperyalizme bağımlı sistem üzerinde bir basınç oluşturmak ve nihayetinde yeniden Türk Devrimini gerçekleştirerek "İstiklali Tam Türkiye"hedefini esas almak tek çıkış noktamız olmalı.

1919 - 1938 yılları arasında Atatürk önderliğinde bir araya gelen Türk milleti daha zor koşullarda bunu başardı. Bizim başarmamamız için ise hiç bir neden yok. Çünkü her birimiz Atatürk'üz.

Mithat Akar - Gaziantep
Kullanıcı küçük betizi
mithat akar 1923
Üye
Üye
 
İletiler: 298
Kayıt: Çrş Ağu 28, 2013 16:18

Şu dizine dön: Gençlik Diyor ki

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x