Erbakan Hoca’yı Uğurlarken / Mahiye MORGÜL

Eğitimci Yazar

Erbakan Hoca’yı Uğurlarken / Mahiye MORGÜL

İletigönderen Türk-Kan » Çrş Mar 02, 2011 12:06

Erbakan Hoca’yı Uğurlarken

TV’den izledim cenaze törenini, mahşeri bir kalabalık vardı. Ahde vefa diyebiliriz, bir acı kahvenin kırk yıl hatırını sayanlar oradaydı diyebiliriz, her kesimden insan vardı.

Milli motor sanayi kurma hayallerinin gerçekleştiremeden gitti. Işıklar içinde uyusun.

Hayallerini nasıl gerçekleştirebileceği konusunda yanlışa düştü, yanlış adamlara emek verdi. Hayallerinin önündeki engelin Amerika ve NATO olduğunu çok geç gördü veya zamanında halka bunları söyleyemedi.

Siz eğer motoru kendiniz yaparsanız askeri araçlarınızın en önemli harcaması olan parçayı dışarıdan almazsınız. Amerikan silah devleri sizi engeller, engellerken de bunu senin en yakın arkadaşlarından sana kazık attırarak veya NATO generalleriyle yapar. En güvendiğin İslam ülkesinin Ankara büyükelçisini senin yanında fotoğrafa koyar, bir de oradan vurdurur.

Erbakan Hoca’nın ölüm haberini aldığımda Rize Fuarındaydım, haber bir arkadaşımıza cep telefonuyla geldi. Rize şivesiyle “Oni Amerika hutupis etti, mağdur olan Erbakan iken ondan boşalan sahneye mağdur edebiyatı yapan Erdoğan fırladı” dedim. “Bunu herkes biliyor” dedi biri. “O zaman niya buni konişmayisunuz, buni konişani da konişturmayisunuz?” dedim. Sustu, masaya dizdiklerine baktı; sponsoru AKP’li Rize belediyesiydi.

Erbakan Hoca’nın Libya ziyaretini anımsadım. Teknokratlarla ve medya mensuplarıyla gitmişti. Kaddafi ile yapılan o görüşmeyi, teknokrat grubunda yer alan bir mühendis arkadaşımdan dinlemiştim. Görüşme sırasında konuşulanlar NATO’cuları memnun edecek şeyler değildi. Sayın Kaddafi, birlikte silah yapalım diyordu; petrol var, para var, bizden sadece mühendislik bilgisi istiyordu. Anında batı basınına gitmiş bu, daha Erbakan Hoca yurda dönmeden koro halinde aşağılama kampanyası başlatılmıştı. Halkımız da Erbakan Hoca’ya yine ne çamlar devirdi diye gülüyordu.

Şimdi sanıyorum Erbakan Hoca’nın ölümüne en çok üzülen lider Kaddafi olmuştur. Onun hayallerinin önündeki en büyük engel de aynı dış güçlerdi. Gelenlerin anlattığına göre, Türk inşaatçıların orada yaptığı sitelerin ortasında eğitim merkezleri ve mühendislik fakülteleri yapıyorlardı, on yıl sonra sonuçlarını aldıklarında Afrika’nın en ileri ülkesi olacaklardı. İşte NATO’cular bunu önlüyorlar şu anda, istiyorlar ki Türkiye NATO adına girip bitirsin işini.

Yalnız bir şey var, NATO’cu Erdoğan bu işe evet diyemiyor. O yüzden onun da son kullanma tarihi yakındır. Korkarım başbakan, yerini aldığı hocası Erbakan’ı Hak’ka uğurlarken, kendinin ne olacağını, “men dakka dukka” sırasının yaklaştığını düşünüyordu.

CNN televiyonun Ahmet Hakan, sıcağında bir program yaptı, Erbakan Hoca’yı andı. Ama ne anmaktı, Nevzat Yalçıntaş sözü 28 Şubat’a getirip yüklendi paşalara, özür dilesinler deyip durdu. Bir ara söz almayı başaran HAS Parti sözcüsü Şeref Malkoç, diyebildi ki, “28 Şubat’da verilen 18 maddelik muhtıranın ABD Dışişleri Bakanlığında yazıldığı daha sonra ortaya çıktı. Biz bugün Erbakan Hoca’ya saygımızı göstermek için bir Milli Görüş Enstitüsü kuralım...” diye başladığı sözünü bitiremeden A.Hakan bir afalladı, anında bağlantıyı kesip ötekilere soru yöneltti. Anladım ki Ahmet Hakan da bir yerde ince ayardan geçirildi, Erbakan Hoca’nın millici fikirlerinin devam etmesine izin yoktur.

Anlıyorum ki Sayın Necmettin Erbakan’ın ölüsünden de yağ çıkartanlar var. Ayıptır beyler. Bari kabrinde rahat bırakın adamı.

28 Şubat’ın imza sahiplerini bir mahkeme edelim demiyorlar, TSK’ya fatura ediliyor. Bu böyle acımasız bir asimetrik savaştır. 28 Şubat’ın eğitim ayağında okulların piyasaya devredilmesinin zorunlu ilk adımı vardı, tüm Meslek Liselerinin kapatılması için 8 yıl zorunluluk tantanası lazımdı. Şimdi İlahiyat Fakülteleri de kapanacak, çünkü Amerikan İnanç Sektörü buraya geliyor, dindar insanımızdan da para söğüşlemek istiyor… Anlatmıştım.

Aynı tayfa Genel Kurmay’ın taziyesini de anlamadı. Bu taziyeyi özür dilemek sayalım mı, diyorlar. Bu kadarına da pes…

TSK bence ondan rahatsız değildi. Aksine, Erbakan Hoca, Sayın Kaddafi ile birlikte yapmayı konuştuğu silah projesine TSK’dan olur almamış olamazdı. Kıbrıs Barış Harekâtına destek veren Erbakan’ı, özellikle Hava ve Deniz Kuvvetleri paşaları bilmiyor olabilir miydi?

Kıbrıs’ı Yunan haçlı işgalinden kurtarırken, uçaklarımıza bedava yakıt veren Saddam Hüseyin’i ve Kaddafi’yi, Türk basını halkımıza duyurmadı, ama Kuvvet komutanlarımız bilmiyor olamazdı.

Petrolü olan İslam ülkeleriyle ekonomik yakınlaşmamızı isteyen Erbakan’a sürekli “Sizi İran gibi yapacak” diye görüntü verdirten CİA ve MOSSAD servisleri değil miydi?

Rahmetli çok çekti Amerika’dan ve NATO’dan. Sanırım Bosna’ya göndermek üzere topladığı yardımı oraya ulaştırma sorunu yaşadı, bu onu yıprattı. Endişem odur ki, alnına kara çalmak için bir tuzağa düşürüldü ve açıklayamadan gitti. Umarım yeni bitirdiği anılarında yazmıştır ve dilerim baskı sırasında makaslanmaz.

Endişem şuydu; dünyada savaş bölgelerine doğrudan yardım göndermek BM ve NATO bağlantısıyla mümkündür. Bu bağlantının merkezi Nev York’tadır. Siz önce oraya gönderirsiniz, onlar ulaştırırlar veya ulaştırmazlar. O günlerde, “Srebrenica Katliamı” diye tarihe yazılan binlerce Müslümanın katlinden sorumlu BM Barış gücü komutanı Amerikalı Wesley Clark ve Hollandalı General Thom Karremanes, Sırp Çentiklerinin komutanı Ratko Mladiç ile birlikte Bosna şarapları içiyorlardı. İkisinden biri sorumlusudur. Bay Clark’ın daha sonra katıldığı ABD seçimlerindeki harcamasının kaynağını da sormak gerekir.

Bekliyordum ki Erbakan Hoca parayı teslim ettiği Nev York yardım şirketinin adamını açıklasın. Açıklarsa Türk Amerikan ilişkileri büyük zarar görecekti, kesin. O sanırım kendini değil de ülkesinin göreceği zararı düşünerek sustu.

Ah, keşke susmasaydı! Olacağına varırdı.

Ölüsünden bu kadar yağ çıkartılacağını bilseydi susmazdı.

Nur içinde yatsın, en azından Milli bir İslam kavramı bıraktı geriye.

Sahi, asimetrik savaşçı Çevik Bir nerelerde, gören duyan var mı?


Ek: Güzel memleketim Rize’nin 2 Mart Kurtuluş Bayramını yürekten kutluyorum.




Eğitimci Yazar Mahiye MORGÜL, 1 Mart 2011
mahiye@gmail.com
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Şu dizine dön: Mahiye MORGÜL

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

cron

x