Ergenekon Karalaması ve İçyüzü

Tartışma Alanı

Ergenekon Karalaması ve İçyüzü

İletigönderen Ram » Çrş Oca 30, 2008 0:10

Ergenekon Tertibindeki Ajan Provokatör

Ergenekon tezgahı için "sivil darbe" nitelemesi yapılıyor ve 
12 Mart- 12 Eylül'le çok önemli bir benzerliğe dikkat çekiliyor:
Her üçü de ekonomik kriz ortamında yapıldı. Türkiye'ye akıtılan
sıcak paranın vadesi artık aylarla sınırlı. İşte Ergenekon tezgahı
tam bu konjonktürün ortasında gerçekleştirildi. Artık Emniyet
içinde merkezileşmiş bulunan Fethullahçı gladyo bu misyonla
harekete geçiriliyor. Uzmanlar, Ergenekon tezgahının bir
amacının da Fethullahçı ekip etrafında daralan çemberin kırılması
olduğuna dikkat çekiyorlar. Peki kim bunlar ve örgütün çapı ne...
Şebekedeki 57 emniyet yöneticisinin ismi saptandı.



Fethullahçı Gladyo'nun "Gladyo" operasyonu

En baştan yazalım: Bu, bir Gladyo operasyonudur. Bütün NATO ülkelerinin içine bir ahtapot gibi kollarını uzatan ABD'nin "Derin Devleti", bu operasyonu yapmaktadır. O devlete kendi içlerinde "SüperNATO" diyorlar. Bir zamanlar Türkiye'de yaygın olarak "Kontrgerilla" adıyla tanındı.

GLADYO'YLA ÇARPIŞA ÇARPIŞA ÖĞRENDİKLERİMİZ

Bu konudaki birikimimizi herkes bilir. ABD'nin NATO ülkelerini denetim altında tutan bu gizli hükümetini, 40 yıldır çarpışa çarpışa bütün cepheleriyle tanıdık. Biz İşçi Partisi yöneticileri, hepimiz bu süreçte birer SüperNATO uzmanı olduk. Konuyu araştıranlar, önce bizleri ararlar. Arşivimizin bir eşi daha yoktur. Yayınlarımızı toplasanız onbinlerce sayfa tutar. Genel Başkan Yardımcımız Ferit İlsever, Kontrgerilla'nın üç cilt kitabını yazmıştır. Son iki cildini hâlâ yayınlamamıştır. Bu gidişle ciltler kabarmaktadır.

SüperNATO'yu 1971 döneminde işkencehanelerinde tanıdık. Sıkıyönetim mahkemelerinde yakasına yapıştık. TİİKP Davası Savunması'nda bu örgütü Türkiye kamuoyuna ilk kez biz tanıttık. 1978, 1979 ve 1980 yıllarında günlük Aydınlık gazetesinde yayınladığımız Kontrgerilla dizileri, SüperNATO'ya ağır darbe indirmiştir. Acısını unutamamışlardır. Hiram Abas ve Mehmet Eymürler, "İtiraf etmeliyiz, Perinçekler bizi iki kez felce uğrattılar" diye yakınmışlardır. Onların deyişiyle "İkinci felce uğratmamız", 1987 sonrasıdır.

GLADYONUN OPERASYON MERKEZİ POLİSİN İÇİNE TAŞINDI

Bu birikimle saptıyoruz: Türkiye'de Gladyo'nun devlet içindeki operasyon merkezi, 1990'lı yıllarda adım adım polis teşkilatının içine kaydırılmıştır. Türk Ordusu'nun 1990'lı yıllarda cephesini ABD tehdidine çevirmesine karşı, SüperNATO'nun cevabı, polis teşkilatı içinde Fethullahçılardan oluşan bir yığınak yapmak olmuştur. Bu yığınak, aynı zamanda Cumhuriyetin Emniyet teşkilatlanmasına karşıdır. Bu süreçte Gladyo, aynı zamanda Türk Ordusu'na karşı operasyonlar yapan bir örgütlenmeye dönüştürülmüştür. Bu örgütün Hırant Dink suikastinde ortaya çıkan ilişkiler ağını bir şemayla açıklamıştık. Bunun üzerine Tayyip Erdoğan ile Emniyet İstihbarat Şefi Ramazan Akyürek'in açtığı davalar da aklanmamızla sonuçlandı. Her şey ortadadır.

ÖRGÜTSÜZLERİN ÖRGÜTÜ

Gözaltına alınanlara bir bakalım: Güler Kömürcü gibi kamuoyu önündeki bir gazeteciden Sami Hoştan gibi tanınmış bir sabıkalıya kadar birbiriyle bağlantı kurulması güç, dağınık, bireysel davranışlı kimseler. Aralarında örgütümsü gruplar da var. "Yeniden Kuvayı Milliye" türü örgütlenmelerin "başıbozuk" özelliklerine hep değindik. Bunlardan bir Gladyo senaryosu üretenlerin kurgu gücünü kutlamak gerekir. Ama kamuoyunu kandırma yetenekleri için aynı değerlendirme yapılamaz.

GLADYO DEVLETİN KUMANDA MERKEZLERİNİ DENETLER

Daha önemlisi, Gladyo, devletin kumanda merkezlerini denetim altına alan bir örgüttür. Oysa yakalananlar, etkisiz ve güçsüz, devlet içinde esamisi okunmayan, vurulması kolay, sahipsiz insanlar. O nedenle eğer "derin devlet" aranıyorsa, gözaltına alınanlar arasında bulabilene aşkolsun! Buna E. Tuğg. Veli Küçük de dahildir. Hele ismi sürekli hedef haline getirilmiş devlet görevlileri, böyle yüksek düzeyde gizliliği olan bir örgütlenme için de "emekli" konumundadır. Ama Ordunun hedef alınması için, hele bir generalin operasyona dahil edilmesi gereklidir. Gazetelerin birinci sayfalarını kaplayan, boy boy üniformalı fotoğrafların anlamını herkes biliyor.

GLADYO HER ZAMAN ABD'NİN GLADYOSUDUR

Gladyo tanısında kilit özellik, ABD bağlantısıdır. Türk Devletinin NATO döneminde bir "derin devleti" kalmamıştır. Derinlikler, ABD'nin egemenlik alanına alınmıştır. Operasyonla ilgili yayınlara bakıyoruz, gözaltına alınan etkisiz insanlar üzerinden Türkiye'nin etkili ve büyük güçleri hedef alınıyor. Bu gözaltına alınanlar, ABD için de, Tayyip Erdoğanlar için de bir tehdit oluşturmaz. Demek ki hedef, gözaltındakiler değildir. Onlar üzerinden yürütülen psikolojik savaş, aslında operasyonun hedefi yanında, arkasındaki gücü de ele veriyor. Türkiye'de "Kuvvacılar", "Milliyetçiler", vatanseverler suçlu ilan ediliyor. Eskiden SüperNATO edebiyatında "komünistler" baş suçluydu, şimdi baş suçlu "millici"dir. Çünkü küreselleşme, milli devleti boğmak içindir. Zaten Tayyip Erdoğan'ın basın personeli, daha ilk günden okları millî kuvvetlere ve özellikle de Ordu'ya yöneltmişlerdir.

HEDEF KAPSAMLI

Demek ki, operasyon savunmasız ve etkisiz güçlerden başlatılmıştır. Ancak güçleri yeterse, ellerindeki kara neşterle ABD'nin baş düşman kabul ettiği Türk Ordusu'na ve milli güçlere ilerleyeceklerdir. Nitekim Gladyo'nun değnekçiliğine soyunan Radikal Başyazarı İsmet Berkan, 25 Ocak 2008 günü, "AKP'yi indirip yerine ulusalcı hükümet kurmak isteyenlere kadar çemberi genişletmek" diye yazıyor. Uğur Mumcular da, hep böyle katlettirilmedi mi? Ahmet Altan ve Mehmet Altanlar'ın rolleri geçerlidir. Gladyo, basındaki elemanlarına yazdırttığı karanlık amacını, "darbe hazırlığı" suçlamalarıyla da sergilemiştir. Darbeyi kim yapabilir? Kimse gözaltındakilere böyle bir güç yakıştıramaz. Ama onlar üzerinden Türk Ordusu'nun vatanı ve cumhuriyeti her koşulda savunma kararlılığına gözdağı verilmektedir.

GLADYO'NUN KIŞKIRTICI AJANLARI

Tertipte bir takım kışkırtıcı ajanların kullanıldığı da ortada. Bunlardan birini Aydınlık daha önce kapak yapmıştı. Yine sahneye çıkartılıyor. Benzerleri de gözüküyor. Bunlar üzerinden kurgulanan senaryolarda, Orhan Pamuk gibiler masum ve mağdur gösteriliyor. ABD, Orhan Pamuk'u öldürtmez; ona ödüller verip, Türkiye'ye karşı psikolojik savaş elemanı olarak kullanır. Eğer bu tür parlak fikirler çıkmışsa, göreceksiniz altından Gladyo'nun kışkırtıcı ajanları çıkacaktır. Orhan Pamuk gibi "Ermeni ve Kürt soykırımı" yalanının seslendiricileri için yapılan büyük reklam kampanyası da yan ürün olmaktadır.

GLADYO SUİKASTLERİNİN KODLARI

Gladyo suikastlerinin kodları bellidir: Muammer Aksoy, Uğur Mumcu, Turan Dursun, Ahmet Taner Kışlalı ve diğer kahramanlarımız. Bugüne kadar Gladyo suikastine kurban gitmiş bir ABD veya AB muhibbi var mı? Bu hengamede bir suikast olacaksa, tehlikede olanlar yine Uğur Mumcu'lardır veya ABD'nin önemli sırlarına vakıf olan, Tuğg. Veli Küçük'lerdir.

Bir kısmı örgütsüz, bir kısmı bu tür tertiplere sürekli olanak sağlayan insanların arasına birkaç kışkırtıcı ajan koyacaksın, suç ve suçlu imal edeceksin, sonra büyük gümbürtü koparacaksın, ama hedefin de bu etkisiz insanlar değil, Türkiye'nin büyük millî güçleri olacak, işte buna dört dörtlük bir SüperNATO operasyonu denir. Operasyonun arka planında ABD servisleri var elbette, ama emri verenin Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanı Tayyip Erdoğan olduğunu gazeteler yazdı. Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek'in de bu operasyonun merkezinde olduğu basında yer alıyor. Sicilinde, "Emniyet içinde irtica örgütlenmesine dahil olduğu ve Fethullahçılığı" yıllarca önce valilerce saptanmış.

İŞTE GLADYO KADROSU

Yukarda belirttik, Gladyo devlet teşkilatının içine yuvalanmıştır. İşçi Partisi, uzun araştırmalar sonucu işte o SüperNATO'nun polis teşkilatı içindeki kadrosunu isim isim saptamıştır. İsimleri liste halinde bir suç duyurusu kapsamında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na veriyoruz. Yalnız Partimiz mi, Emniyetin vatansever kadrosu da, onları yakından biliyor. Eski İstanbul Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü, Polis Okulları birincisi Adil Serdar Saçan, yapılan operasyonun Emniyet içerisindeki "F tipi" örgütlenmeyle bağlantılı olduğunu belirtti ve Ramazan Akyürek'in hâlâ görevde olmasının dikkat çekici olduğunu vurguladı. Ulusal Kanal'dan bütün Türkiye dinledi o yürekli devlet görevlisini. Sayın Adil Serdar Saçan, Fethullah Gülen'in "ulusalcı dalgayı aşacağız" sözlerinin bu operasyonun amacını bulmada anahtar değerinde olduğunu da belirtmiştir. İşte ABD merkezli büyük tertipler böyle bozguna uğratılır. Vatan böyle savunulur. Huzur ve barış böyle sağlanır.

ZAMANLAMA ESKİ ZAMANLAMA

Gladyo tarihi açısından bakarsanız, operasyonun zamanlaması, CIA'nın 1971 ve 1980 öncesindeki Türkiye'yi istikrarsızlaştırma operasyonlarındaki bazı koşulları hatırlatmaktadır. O zamanlar da ekonomik kriz vardı. Yine o zamanlar, ABD'nin Türk Ordusundaki vatansever birikimden rahatsızlığı biliniyor.

ORDUYA DARBELER TARİHİ

1971 ve 1980 darbelerinin asıl amacı hep gözden kaçırılır: Her iki darbede toplam 3000'in üzerinde bağımsızlıkçı subay tasfiye edilmiştir. 1971 ve 1980 darbeleri, bu yönüyle ABD'nin aynı zamanda Türk Ordusu'na karşı gerçekleştirdiği darbelerdir.
O koşullardan farklı olan nedir? ABD, artık kendi deyişiyle "bizim oğlanlar" bulmakta sıkıntı içine girmiştir. Darbeyi kime yaptıracak? Ordunun komuta kademesini denetim altına almadan bunu nasıl başarabilecek? Öyleyse bugün ABD'nin öncelikli hedefi, Türk Ordusu içinde nifak ve tasfiyeler ortamı yaratmak, Türk Ordusu'nu bölmek, Türkiye'nin milli ekonomisinin direncini kırmak, bölücü kalkışmalar tertiplemek ve en sonunda Türk Ordusu'nu mümkünse yenilgiye uğratmaktır. Polis içinde yapılan Fethullahçı yığınağa işte böyle bir planın içinde rol yüklenmiştir.

BAŞIBOZUKLUĞUN MALİYETLERİ

ABD'nin ve Gladyosunun amacı ve planı ortada. Mesele, bu karanlık plana karşı koyacak programı, stratejiyi ve örgütlü gücü oluşturmaktır. Bu büyük işin, her tür tertibe olanak veren, ne idüğü belirsiz, disiplinsiz ve başıbozuk ilişkilerle başarılamayacağı açıktır. ABD, 1971 ve 1980 öncesinde de planlarını başıbozukları kullanarak yürüttü. Bugün de öyle, bir takım şarlatanlar ortaya fırlıyor, program yok, güvenilir kadro yok, örgüt yok, strateji ve plan yok, "Kuvayı Milliye" gibi itibarlı kavramları eskiterek birtakım işlere kalkışıyor. Çoğu iyi niyetli, fakat tecrübesiz insanlarımız oraya buraya koşturarak büyük amaçların gerçekleşebileceği sanılarına kapılıyor. Fatura, Türk milletine ve Cumhuriyete çıkartılmaktadır.

DOĞRU PROGRAM, DOĞRU STRATEJİ, DOĞRU ÖRGÜTLENME

Peki kime, hangi güce güveneceğiz? Milli Hükümet Programı olan, stratejisi olan, sağlam ve bilgili önderliği, birikimli kurmay kadrosu olan, ast üst ilişkileri belli, disiplinli, kırk yıllık mücadeleler içinde denenmiş, doğrularından da hatalarından da ders çıkartmış öncü örgütlenme, İşçi Partisi'dir. İşçi Partisi'nin birikimi olmadan, Türkiye'de artık hiçbir milli görev yapılamaz. Bu, bir! İkincisi Türk Silahlı Kuvvetleri'dir. Herkes bilsin: Türk Ordusu'nun alternatifi Amerikan ordusudur. Türk Ordusu'nun düşmanları, yaşanan Gladyo tertibinde görüldüğü gibi Amerikan ordusunun üzerimize sürdüğü vatansızlaştırılmış çıkar gruplardır. Milletin büyük gücü Cumhuriyet mitingleri ve Mehmetçik yürüyüşleriyle ortaya çıkmıştır. Bu da üç! Önümüzdeki büyük millî çözümün anahtarı, işte bu üç gerçekte saklıdır.

ÇÖKÜŞÜN BAŞLANGICI

Herkes sanıyor ki, ABD güdümlü Fethullah Hoca, Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül üçlüsü, büyük mesafe almışlardır. Eğer dönüp arkanıza bakarsanız, öyledir. Ama önünüze bakarsanız, bu üçlünün çöküşün başlangıcında olduğunu görürsünüz.

Bir: ABD krizi, büyük bir mali yıkıma ve ekonomik durgunluğa dönüşmektedir.

İki: Türkiye'deki tefeci-mafya-tarikat ekonomisinin sıcak para kanalları tıkanmaktadır.

Üç: ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi kayaya dayanmıştır. O kadar ki, ABD Irak'ta BAAS yöneticilerini hükümete çağırmaktadır.

Dört: Türkiye'de yukardaki üç gelişme nedeniyle yönetim krizi başlamıştır. Tayyip Erdoğan'lar altından kalkacakları bir sefere çıkmışlardır. Geri dönüş yollarını sel almıştır. Bu durumda bütün ufuksuz ve hesapsız güçler gibi maceralara yönelmektedirler. Türban hamlesi işte bu kapsamdadır. Son operasyonla Ordunun gücünü sınamaya kalkışmaları da, cahilliklerindendir. Bütün yıkılmakta olan güçler gibi kurşunu kendi ayaklarına sıkmışlardır.

Beş: Önümüzdeki krizden Kemalist Devrim rotasında bir Milli Hükümetle çıkarız. O nedene krizden ABD korksun!
Resim
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

İletigönderen Panzehir » Çrş Oca 30, 2008 7:51

Propagandasını yapana kadar iyi, hoş bir yazıydı. Kendilerini TSK'dan ve milletten üstün tutan bir ideolojileri var sanırım. 1-2-3'deki sıralamasından ona çıkartma yapıyorum. Zaten her parti ülkeyi kurtarmak için vardır. (!) Aksi iddaa edilemez. (?)

Ram, paylaşım için teşekkürler.

Gün gelir devran döner
Adımıza türküler söylenir bu şehirde!..
...
Kullanıcı küçük betizi
Panzehir
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi
 
İletiler: 3483
Kayıt: Pzr Şub 18, 2007 20:02

İletigönderen Nihan » Çrş Oca 30, 2008 11:02

Ram mirim, Muzaffer Tekin olayını hatırlatayım dedim. Aynı senaryo yaklaşık iki sene önce ona da kurulmuştu ama birşey tutturamadılar. Muzaffer Tekin ile Veli Küçük arasındaki ilişki ortada. Bu insanlarla ilişkide bulunan, yemek yiyen, adres soran, aynı mahallede oturan, yanlışlıkla telefon numaralarını çeviren kim varsa tutuklasınlar bakalım ne çıkaracaklar. Bu arada beni de tutuklamaları gerekiyor; Danıştay olayından 5 ay sonra Muzaffer Tekin ve eşiyle yemek yemiştim. O yemek sırasında bilmeden bazı suçlara azmettirmiş olabilirim adamı. Olabilir mi? Kim bilir, belki...
[img]http://img340.imageshack.us/img340/5780/nihanimza1kx5.jpg[/img]
Artık beklemiyorum.
Açık bir kapı gördüm.
Şimdi sevgi şehrindeyim.
Boşuna beklemişim.
Kullanıcı küçük betizi
Nihan
Üye
Üye
 
İletiler: 832
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:55

İletigönderen zfrtxt » Çrş Oca 30, 2008 13:20

turkiye cumhuriyetinde derin devlet denilen olgu asla tc cikarini savunan derinlikte olamamis daima abd gudumunde olmustur. abd nin kuresel planlarina uygun konjoktoru ulkemizde uygulama icin olusmus enstrumandan otee gecmemis ve doneme gore ulkenin degerlerini kullanmistir . milliyetcilik islamcilik vs.. ama asla bagimsizlik bu derinlik icinde var olamamis ne yazik ki . bu acidan bakildiginda kendilerini ulke bekasi icin adadigini dusunenler aslinda en bastan bagimsizligini yitirmis tetikciler durumuna dusmuslerdir. gunumuzdeki enstrumanlardan tetikci olani malumunuz f tipi orguttur. zaten yazida anlatilanlarin eksigi vardir fazlasi yoktur. tum bu olan bitenlerin disinda turban ergenekon gibi spekulatif gundemler sizce neden ustuste getirildi . herkes vakiflar yasasini dikkatle takip etmelidir . eger kimseye haber vermeden bir gece yarisi meclisten gecerse sasirmam ve necip turk basininda bir kucuk haber bile cikmaz ise hic sasirmam . icerdigi degisiklerle lozani delerek ihanet otesi boyut kazanan yasa dunyada kendi varolus senedini delen yasa olarak ikiz yasalardan sonra ikinci olacaktir . zaten bu yasanin ve fener rum patrikliginin fesatlari karsinda en sert muhalefeti yapan sahislardan bazilari da f tipi operasyonla tutklanmistir . bilgilenmek adina yararli olacagini dusundugum siteye bir goz atmanizi tavsiye ederim .

http://www.tepkimiz.net
Kullanıcı küçük betizi
zfrtxt
Üye
Üye
 
İletiler: 106
Kayıt: Pzt Eki 22, 2007 3:43

İletigönderen Türk-Kan » Cum Şub 01, 2008 12:25

Gül'den siyonistlere teminat: “Gereken yanıt verilecektir”

Bnai Brith Başkanı Moishe Smith 14 Ocak 2008 Pazartesi günü Ankara’da kabul etti. Görüşmede Smith, basının bir kesiminin Yahudileri hedef alan yayınlarından duyduğu rahatsızlığını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşmesinde Bnai Brith Başkanı Moishe Smith, İran’ın nükleer silah üretmesinin sadece İsrail için değil, tüm dünya için tehlike oluşturduğunu belirtti.

Türk Hükümeti’nin Türk Yahudilerine yaklaşımından dolayı Cumhurbaşkanı Gül’e teşekkür eden Smith, muhafazakar basının bir kesiminin Yahudileri hedef alan yayınlarından kaygı duyduğunu ifade etti. Bnai Brith Başkanı Smith açıklamasında; Gül’ün bu tür yayınlara karşı önlem alınacağını söylediğini dile getirdi. Smith ayrıca, Cumhurbaşkanı’nın “Türkiye’deki Musevi kökenli vatandaşlarımız rahat olsunlar” şeklinde güvence verdiğini de aktardı


Resim
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen Çetin Taş » Cmt Şub 02, 2008 0:16

Mehmet,propagandasını varsın yapsın,ben rahatsız olmadım.Her şeye rağmen güzel bir yazı.
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02


Şu dizine dön: Devlet ve Siyaset

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x